..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir kimse, neden oltasýný, içinde tek bir balýk olmadýðýný bildiði bir göle sarkýtýr? -Adalet Aðaoðlu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Politik Olaylar ve Görüþler > Seval Deniz Karahaliloðlu




26 Þubat 2011
Siz Hiç Modayý Takip Etmez Misiniz? Marx Þimdi Çok Moda! Takunyalý Sadaka Ýmparatorluðu Yýkýlýyor : Kapitalizm Öldü, Yaþasýn Marx!  
“Kapitalizmin ruhunda insan doðasýna aykýrý bir þeyler var”

Seval Deniz Karahaliloðlu


“Bu kadar çok kiþinin gelmesini beklemiyordum. Marx öldü diyen salaklar ordusu size engel olamadý demek” diye söze girdi Genco Erkal. Üstelik, tam da oyun kaldýrýldý derken. “Özellikle yoðun istek üzerine” tekrar Ýzmir Narlýdere Kültür Sanat Merkezi’nde sahnelenen “Marx’ýn Dönüþü” oyununda.


:BFDH:
Siz Hiç Modayý Takip Etmez misiniz? Marx Þimdi Çok Moda! Takunyalý Sadaka Ýmparatorluðu Yýkýlýyor : “Kapitalizm Öldü, Yaþasýn Marx!”

Seval Deniz Karahaliloðlu

“Bu kadar çok kiþinin gelmesini beklemiyordum. Marx öldü diyen salaklar ordusu size engel olamadý demek” diye söze girdi Genco Erkal. Üstelik, tam da oyun kaldýrýldý derken. “Özellikle yoðun istek üzerine” tekrar Ýzmir Narlýdere Kültür Sanat Merkezi’nde sahnelenen “Marx’ýn Dönüþü” oyununda, Marx’ý ailesine düþkün bir baba, vicdani sorumluluðu olan bir aydýn, sevecen bir eþ, sýra dýþý iliþkileri, dostluklarý ve olaylara karþý takýndýðý filozof tavrýyla çevresinde sevilen bir kimlik olarak izliyoruz.

Marx söylediklerinde sonuna kadar haklý. Hele devrim rüzgarlarýnýn Ýslam Coðrafyasýný kasýp kavurduðu bu günlerde. Devrimin tadý damaklarda, havada insaný saran bir özgürlük kokusu. Despotlarýn, takunyalý azgýn kapitalistlerin, iþbirlikçilerin, yandaþlarýn, “kraldan çok kralcý yalakalarýn” korkulu rüyasý, “halk kitleleri” sokaklarda. Tek istekleri var. Ýnsanca yaþamak!

Ýnsana yaraþýr bir hayat sürmek! Kimseye el açmadan, hak ettikleri emek yerine lütfedilen sadakalara mecbur kalmadan, kimsenin kulu kölesi olmadan, “insan onuruna yaraþýr bir hayat” için meydanlardalar. Bütün ülkelerdeki gösterilerde ortak payda; iþsizlik, ekonomik gelir daðýlýmýndaki adaletsizlik, yolsuzluk, önü alýnamayan rüþvet ve açlýk sýnýrýnda yaþamak zorunda býrakýlan yoksul halk kitleleri.

Arnavutluk, Tunus, Mýsýr, Yemen, Bahreyn, Cezayir, Fas ve Libya. Bütün halklar hep bir aðýzdan haykýrýyor. En gür ses Mýsýr’daki El Tahrir Meydanýný dolduranlar muhaliflerden çýktý. “Halk Devriminin” simgesi oldular. Onlar sokaklara dökülen sýradan baldýrý çýplaklar deðil. Çoðu üniversite mezunu, doktor, mühendis, üniversite öðrencisi, aydýnlar ve otuz yýldýr ayný despot tarafýndan açlýða, iþsizliðe, yoksulluða, sadaka kültürüne mahkum sýradan insanlar, ne istediklerinin tam manasýyla “farkýnda” olan insanlar. Ýþportacýlýk yapmak zorunda kalan üniversite mezunlarý “iþ istiyor”. Yüksek orandaki iþsizlikle artan yoksulluk milyonlarý sokaða döktü. Bu insanlar, internet ve cep telefonlarý üzerinden organize olabilecek kadar “akýllý”. Meydanlara akacak kadar “yürekli”.

Artýk aptal yerine konmaktan fena halde sýkýldýlar! Sýkýldýlar! O kadar! Yeni bir hayat istiyorlar! Ýnsanýn “kapitalizm öldü, yaþasýn Marx diyesi geliyor”. Yani, zannedilenin aksine, þimdi Marx’ýn tam da modasý. Moda tutkunlarý için “Das Kapitali” okumanýn tam zamaný.

Biz yine “Marx’ýn Dönüþü” oyununa geri dönelim. “Marx öldü diyen salaklar ordusu size engel olamadý demek.” (Hýnzýr Marx. Fena halde moda olduðunun pek ala farkýnda. Keyfini çýkartýyor) Ýþte böyle açýklýyor dönüþ gerekçesini Marx. “Adýmý aklamak için döndüm. Bu soytarýlar öldüðümü söylüyor. Neden sürekli öldüðümü tekrarlamak zorundalar?” (Þu anda sokaklarý dolduran o küçümsedikleri halk kitlelerinden korktuklarý için olmasýn? Üstelik, “baldýrý çýplaklar” bir de gerçekten Marx’ý okurlar ve en fenasý anlarlarsa? Marx’ý gerçekten anlamanýn korkunç ihtimali?)

Dönüþ süreci de ayrý bir alem. Marx orada da rahat durmamýþ. Anlayacaðýnýz öbür tarafý da fena karýþtýrmýþ. Dediðine göre, “Beni öbür tarafta Sokrates savunuyor. Yolculuk etme hakký engellenemez diye. Mesela Gandhi benim için oruç tuttu. Kýþkýrtýcýlýk yapmamak þartýyla, derdini anlatman için bir saatin var dediler. Yani onlar da liberal.”

Howard Zinn’in yazdýðý “Marx’ýn Dönüþü” Genco Erkal tarafýndan sahneye konuyor. Tek kiþilik oyunda Genco Erkal’ý misafir odamýza konuk gelen kapý komþumuz Marx olarak izliyoruz. Öylesine yakýn, öylesine sýcak ve öylesine samimi bir dille yüreðimize giriyor. Marx’a yakýþýr son derece sade ve yalýn bir dekor. Bir masa ve sandalyeden ibaret.

Marx bize konuk olduðu sürece çalýþma masasýna geçiyor, oradan gazeteler alýyor, oturup gazete haberlerini bizlerle paylaþýp üzerinde analizler yapýyor. Geçmiþine yaptýðý yolculuklarda arka planda yer alan barkovizyonda akan fotoðraflardan arkadaþlarýný, çevresini, dostlarýný, oturduðu semti, o dönemin Londra’sýný görüyoruz. Mesela Fransa’ya uzanýp ateþli tartýþmalarýn yapýldýðý o ünlü Café de la Régence’e gidiyoruz. Sonra Paris Komününe tanýklýk ediyoruz. Arada Marx paylaþtýðý fikirlerin heyecanýyla yanýmýza kadar geliyor. Ona dokunma mesafesinde olma fikri bunu bir hayalden öte, etten kandan bir Marx’a dönüþtürüyor.

Bu oyun, sadece kapitalist dünyaya deðil seyredenlere de iyi gelen bir sinir ilacý. Hayati uyarý. Ýlacý aldýktan sonra, anti propaganda ve bilgi kirliliði içeren metinlerden, tüketimi körükleyen her türlü reklam ve beyin çürüten dizilerle yarýþma programlarýndan bir süre uzak durun. Oyun, insani deðerlerin ve aile hayatýnýn ön plana çýktýðý ve kasýtlý olarak yýllarca öcü gibi gösterilen Marx’ýn insan kimliðine yakýn bir bakýþý içeriyor.

“Öncelikle, ben Marxist deðilim” diye söze baþlýyor Marx. Böylece, onun gözünden geçmiþine ailesine ve çevresine doðru bir yolculuða çýkýyoruz. Sevgili karýsý Jenny. Aristokrat bir aileden gelen iyi eðitim almýþ Jenny von Westphalen. Jenny’nin babasý ile uzun saatler boyunca kütüphanede felsefe üzerine yapýlan tartýþmalarýn verdiði zevki gülerek anýmsýyor. “Jenny’nin babasý aristokrattý ama iyi bir entelektüeldi. Üstelik doktora tezimin "Demokritos'un ve Epikuros'un Doða Felsefelerinin Farklýlýklarý" üzerine olduðu düþünülürse felsefeyi seven baronun bundan ne kadar etkilendiðini anlayabilirsiniz.”

“Ahh, Jenny’i gerçekten tanýmanýzý isterdim.” Derin bir iç çeker. Bir an soluklanýr. Yüzde acý bir ifade. Sesi sevgiyle yumuþar. “Jenny. Güzel, iri, kahverengi gözleri vardý. Soho’da o üç odalý rutubetli evde çok çekti biliyor musunuz? Yedi çocuk doðurdu. Dört tanesini kaybetti sadece üç tanesi hayatta kalabildi. Ýlk önce Jenny Caroline , sonra Jenny Laura, Edgar, Henry, Frances, biz ona ”Franziska” derdik. En sonunda son göz aðrým sevgili Eleanor doðdu. Biliyorum çocuk ayýrt edilmez ama Eleanor bir baþkaydý. O bambaþka bir çocuktu.”

“Yoksulluk, parasýzlýk yakamýzý hiç býrakmadý ama o her þeye raðmen bana ve çocuklara en iyi þekilde bakabilmek ve karnýmýzý doyurabilmek için didindi durdu. Bütün mal varlýðýmýz rehincideydi. Jenny’nin annesinin bize hediye olarak gönderdiði gümüþ çatal býçak takýmýndan benim kitaplara kadar. Müthiþ bir kadýndý. En iyi eleþtirmenimdi.”

“Kapital basýldýðýnda bana þöyle demiþti. “Sansür heyeti bu kitabý neden sansür etmedi biliyor musun? Hiçbir þey anlamadýlar da ondan! Okuyanlar da hiçbir þey anlamýyor zaten.” 1864’te yaptýðým bir konuþmada “Dünyanýn bütün iþçileri birleþin” dediðim zaman Jenny, “Þimdi anlaþýlýr bir þeyler söyledin” dedi. O bulunmaz bir kadýndý. Onu gerçekten tanýmanýzý çok isterdim.”

“Jenny, ilk kadýn haklarý savunucularýndan biriydi. Kadýnlarýn eve kapanýp kocalarýn çoraplarýný yamamak ve gömleklerini kolalamanýn kadýnýn yaratýcýlýðýný öldürdüðüne inanýrdý. Bir keresinde bana þöyle demiþti. “Sizler, (beni ve Engels’i kastediyor) kadýn haklarý üzerine nutuk atýp, ahkam kesmeyi çok iyi biliyorsunuz ama söylediklerinizi özel hayata geçirme konusunda ayný heyecaný gösteremiyorsunuz.”” Marx bir an durur. Caný sýkýlmýþtýr. “Kapatalým bu konuyu” der. Arkasýný döner. Ýþine gelmeyince görmek istemeyen klasik erkek tavrýyla hýzlý hýzlý çalýþma masasýna doðru ilerler.

Marx uzun saatler boyunca Jenny’nin babasýyla kütüphanede yaptýðý tartýþmalar sonucunda bir þeyin farkýna varýr. “Filozoflar dünyaya sadece fikirleriyle bir yorum getirmiþler ama dünyayý deðiþtirmek için hiç çaba sarf etmemiþlerdir.” Bu kural Karl Marx ile bozulmuþtur. Marx bir adým daha ileri giderek düþünceleri ve önerileriyle “var olan dünyayý deðiþtirmeye” çalýþmýþtýr.

Çevresindekilerden biri de görmeyi hiç hazzetmediði halde karýsý Jenny’nin sürekli eve yemeðe davet ettiði Alman Pieper. Dalkavuk Pieper. Tek kelimesini bile anlamadýðý Kapitali Ýngilizceye çevirmeye çalýþan ve her seferinde çok matahmýþ gibi Marx’ýn sözlerini Marx’a satmaya çalýþarak Marx’ý çileden çýkaran Pieper. Marx bir gün dayanamaz ve “Bakýn bayým, benim sözlerimi bana söylemekten vazgeçin!” diyerek Pieper’ýn yüzüne karþý patlar. Ama serde Pieper’a acýdýðý için davet eden karýsý Jenny var. Onu çok istediði halde kovamaz.

Marx’a göre, bu tip insanlar çok tehlikelidir. “Güçsüzken dalkavukluk edenler baþa geçince zorbalaþýrlar. Bu durumda ortalýðý temizlemek için yeni bir devrim gerekecektir” der. Öngörülerinde haklý çýkacak, Pieper gibi Kapitali hiç anlamayanlar tarafýndan söyledikleri çarpýtýlacak ve gerçek anlamýndan tamamen saptýrýlarak yorumlanacaktýr.

Marx oyunun bir yerinde, “ekonomi politik okumaktan daha sýkýcý þey, ekonomi politik yazmaktýr” der. “Ýlerliyoruz ama kimin sýrtýndan ve ne pahasýna? Dünyanýn % 45’i yoksulluk içinde.” Gündelik gazetelere bakarak devam eder. “Ekonomik kriz kapitalizmin gýdasýdýr. Tarihler deðiþir, krizler hiç deðiþmez. Hükümetlerin ahmaklýðý, aciz hayvanlar gibi ciyaklayan muhalefet, sözde tarafsýz olmasý gereken basýnýn alçaklýðý ve korkaklýðý. Tabii bunlar 1850’lerde oluyordu.” Eh, hepimiz rahat bir nefes alabiliriz. Bütün bunlar, Marx’ýn da dediði gibi 1850’lerde oluyormuþ. Yani, çok tanýdýk gelmesine raðmen günümüzle bir ilgisi yok!

Marx, çevresindekileri anýmsarken en yakýn arkadaþý Friedrich Engels’i de büyük bir muhabbetle anlatýyor. “Engels bir melekti. Benim için “Bizi kapitalizmden kurtardý” derdi. “Soho’daki rutubetli küçük apartman dairesinde, faturalar ödenmediði için elektrik ve suyumuz kesildiðinde, faturalarý ödeyip bizi kurtaran hep Engels olmuþtur. Evet, kesinlikle o bir azizdi. Yalnýz hediye anlayýþý biraz garipti. Neye ihtiyacýmýz olduðunu tam olarak kestiremiyordu. Evde bir dilim yiyecek ekmek yokken o, dokuz kasa en iyi cins þampanya ile çýka geliyordu. Bir yýlbaþý her þeyimizi rehine vermiþiz. Paramýz olmadýðý için yýlbaþý aðacýmýz da yok. Gece yarýsý Engels elinde yine en iyi cins þaraplarla çýka geldi. Böylece, olmayan yýlbaþý aðacýnýn çevresinde yere oturduk ve þaraplarýmýzý içerek yýlbaþýný kutladýk. Gerçekten o bir azizdi. Kapital çýktýðýnda en iyi eleþtirileri hep o yazdý. En büyük destekçimdi.”

Marx’ýn en sinirlendiði þeylerden biri de insanlarýn rastgele Kapital’den cýmbýzlayarak aldýklarý cümleleri yine kendisi aleyhine silah olarak kullanmasý hatta onu suçlamalarýdýr. “Beni, “din halkýn afyonudur” dediðim için “din düþmaný” olmakla suçluyorlar. Bütün bir paragrafý okumuyorlar ki. Sadece akýllarýna estiði gibi tek bir cümle alýyorlar. Din ezilen kitlelerin iniltisi, fakirin ekmeðidir. Yoksul insanlarýn umuttan ve dinden baþka sarýlacaklarý hiç bir þeyleri olmadýðýna göre, neden olmasýn? Evet, büyük kitleleri düþündüðümüzde din halkýn afyonudur.”

Marx, karýsý Jenny’e ve çocuklarýna tapar. Allah için son derece sýra dýþý bir babadýr. Çocuklarý seviyor diye o ay ödenmesi gereken ev kirasý ile gidip bir piyano alýr. Açýklamasý ise çok mantýklý. “Kýzlar müziði seviyor” der. Bu kadar basit. Marx’a göre, çocuklarýn müziðe duyduklarý sevgi ve yetenek ev kirasýndan önce gelir. Havalarýn güzel olduðu zamanlarda, her Pazar günü ailece mutlaka pikniðe gidilir. Marx bunun nedenini þöyle açýklýyor. “Çocuklarýn oyun oymaya ihtiyacý var”.

1856 yýlýnda doðan kýzý Eleanor. Marx’ýn son gözbebeði. 8 yaþýndaki küçük devrimci. 11 yaþýndan itibaren her satranç oynayýþta Marx’ý yenen küçük dahi. 16 yaþýnda eylemci. O günlerde, Pazar günü sadece dini ayinlere izin verilirken Eleanor düzenlediði sanat etkinliði ile kilisenin baskýcý tavrýna karþý muhaliftir. Pazar günleri gerçekleþtirilen piyano resitalleri ile konser salonuna 2000 kiþi çekmeyi beceriyordu. Týpký babasý gibi sýký bir muhalif. Hatta gerekirse Marx’a karþý bile muhalif. Marx, durumdan Jenny’e yakýnacak olduðunda, karýsý Jenny’nin verdiði cevap çok açýktýr. “Sen Marx’ýn kýzlarýnýn normal olmasýný mý bekliyordun?” Ýþte bu kadar!

Marx, kapitalizme neden bu kadar karþýdýr? Çünkü “Kapitalizmin ruhunda insan doðasýna aykýrý bir þeyler var” der. “Bazýlarý Kapitali yaþadýðým sýkýntýlar yüzünden öfkeyle yazdýðýmý söylüyor. Evet, her gün Soho’daki Dean Caddesindeki evimden British Museum’a kadar yürürken yoksullar mahallesinden geçiyorum. Laðýmlarýn arasýndan, çamurlara bata çýka giderken zenginlerin oturduklarý semtlerde kaldýrým taþlarýnýn ne kadar temiz ve parlak olduðunu görüp þaþýrýyorum. Evet, Kapitali bu þartlarda yazdým. Yaz, kýþ her gün evimden araþtýrma yaptýðým British Museum’a giderken gördüðüm dilenen ve yaþama savaþý veren bu insanlarý düþünerek yazdým. Öylesine kötü zamanlarýmýz oldu ki. Her þeyimiz rehindeydi. Hatta benim paltom bile. Bütün bir kýþ, düþünebiliyor musunuz Londra’nýn o karlý, soðuk kýþýný paltosuz tek bir ceketle geçirdim. Hatta bir gün baktým ayakkabým yoktu. Çýplak ayakla kaldým. Ayakkabým da rehindeydi. Evet, o çamurlar arasýnda bata çýka ilerlemek aynen Kapitali okumak gibiydi. ”

Kapital yazýlýp nihayet basýlýr. Mütevazi bir kutlama yapýlýr. Marx dostlarýndan sendikacý Peter’e Kapital’i hediye ettiðinde Peter þöyle der. “Fil hediye edilmiþ gibi hissediyorum.”

“Komünizmin temeli bireyin özgürleþmesidir, geliþtirmesidir” der Marx ve ekler “Her þeyden kuþku duyun!”.

1844’de Fransa yýllarýnda, saatler boyu kýyasýya tartýþtýklarý ünlü Café de la Régence’de Marx çevresindekileri anýmsar. Bunlardan biri devasa gövdesi ve saç sakal yýðýný arasýndan gulyabani gibi bakan bir adam. Unutulmaz karakter Mikhail Bakunin dir. Marx gülerek anlatmaya baþlar. “Anarþizmin babasý. Bir Fransýz tekerlemesi vardýr. “Bakunin birinci gün bulunmaz adamdýr. Ýkinci gün kurþuna dizilmelidir”. Dünyanýn neresinde bir devrim varsa oraya gider devrimi örgütler. Evi yoktur. Öyle pat diye çýka gelir. Nedense hep de yemek saatlerinde gelir. Kapýdan içeri girer, ben geldim, yiyecek ne var diye sorar. Sofraya çöker. Ýki kiþilik yer, içer, söver, baðýrýr, çaðýrýr.”

“Bir gece yine yemekteyiz. Çýka geldi. Direk sofraya oturdu. Hatýrý sayýlýr miktarda peynir tüketti, Engels’in getirdiði brendinin neredeyse tamamýný gövdeye indirecekti ki “Bakunin neden biraz da þarap içmiyorsun” diye sorduðumda. Biraz þarap tattý. Sonra aðzýndaki bütün þarabý dýþarý püskürterek “þarabýn tadý kötü, brendi daha iyi deyip” Engels’in getirdiði pahalý iyi cins brendiye devam etti. Sonra savunduðu görüþler üzerine uzun bir söylev çekti, giderek heyecanlandý, baðýrdý, çaðýrdý. Artýk Jenny buna dayanamadý. “Yeter artýk Bakunin! havadaki oksijeni tüketiyorsun” dedi”

“Ona göre, ben ve Engels “kaþarlanmýþ burjuvalarýz”. Evinde piyanosu olan, baþýnýn üzerinde çatýsý olan ve taze ekmek yiyen herkes kaþarlanmýþ burjuva. O bu gezegenden olmayan hayal dünyasýnda yaþayan bir romantikti. Kafasýnýn içi hep hezeyanlarla doluydu ve hep bir yerlerde devrimler örgütlerdi. Tartýþýrken gýrtlak gýrtlaða gelirdik. Yine bir gece bizim evde çok içmiþ, sayýp sövüyor, birbirimizin gýrtlaðýna sarýlmýþken. Gitti. Pencereyi açtý. Baþladý iþemeye. “Sen, benim sokaðýma iþeyemezsin” dedim. Ben “Britanya Ýmparatorluðunun üzerine iþiyorum” dedi. “Hayýr!” dedim. “Sen, benim sokaðýma iþiyorsun”. Sonra, yine biraz daha tartýþtýk. Kafa kafaya halýnýn üzerinde sýzýp uyuyakalmýþýz. Jenny sabah bizi böyle buldu.” Marx hýnzýrca gülüyor.

Anýlar denizinde bir inci Paris Komünü. Ancak birkaç ay süren 1871 Paris Komünü’nün yarattýðý toplumu tanýmlarken hayalini kurduðu gelecek üzerine ipuçlarý veriyor. “Paris Komününde ilk defa yoksullar baþa geçti. Zenginler þehirden kaçtý. Paris’in yönetimi, hep ezilen fakir halkýn eline geçti. Hepsi bir araya gelip kendi yasalarýný çýkardýlar. Çýkardýklarý bütün yasalar yoksullardan ve iþçilerden yanaydý. Kadýnlarýn eðitimi için Paris Komününde ilk defa bir komisyon kuruldu. Sokaklarda polis, asker yoktu. “Çýkarlarýmýz ayný” fikrinden yola çýkmýþlardý. Ýnsanlar ilk defa mutluydu. Bütün dünya için esin kaynaðý olabilirdi. Tehlikeliydi. Bu nedenle, þehre giren askerler tarafýndan Paris Komününe katýlmýþ olan 30 000 insan katledildi.”

Çantasýndan çýkardýðý günlük gazeteyi sesli olarak okumaya baþlar. “Bakýn burada ne diyor. “Ýki bin kiþilik iþ baþvurusu için yüz bin kiþi baþvurdu.” Geri kalan 98 bin kiþi ne yapacak? Ne olacak? Sonra, yine yoksullar hapishaneleri dolduracak. Hapishaneler yankesiciler, soyguncular, hýrsýzlar yani “küçük serbest giriþimcilerle” dolacak. Politikacýlar kibirle þiþinirler. Hapishaneler aðzýna kadar dolar. Kapitalizm yoksul ülkelere “adalet, demokrasi, özgürlük” getiriyoruz diye gider. Bugünkü Irak’ýn haline bakýn. Aslýnda dehþet, ölüm, yýkým, açlýk, sefalet ve iþkence dýþýnda ne görüyorsunuz? Ben bunlarý size bundan 150 yýl önce söylemedim mi? Ben, bunlarý size tek tek anlattým.”

“Þu gülünç sýnýrlarý ortadan kaldýralým. Vizesiz, gümrüksüz, pasaportsuz yaþayalým. Göçmenler olmasýn. Dünyanýn bütün iþçileri birleþsin.”

Marx gülerek bir sözü anýmsýyor. “Amerikan Baþkaný Lincoln “insanlarýn tümünü kandýramazsýnýz” der. Kapitalizmin hakim olduðu günümüz toplumlarýna bir bakýn. Güzellik meta oldu. Ýnsan meta oldu. Bilim adamlarý, yazarlar, sanatçýlar, avukatlar, gazeteciler hayatta kalmak için kendilerini satmak zorunda kaldýlar. Herkesin tek tek seçme þansý var ama herkesin bunun için kýçýný kýpýrdatmasý gerekiyor.”

Sahnenin ýþýklarý yanýp yanýp sönmeye baþlar. Öbür tarafýn Marx’a tanýdýðý bir saatlik sürenin sonuna gelinmiþtir. “Tamam, tamam anladým” der Marx. Son bir söz daha. Seyirciye döner. “Ýsa gelecek dediler. O gelmedi. Ben geldim.”

Bütün salon alkýþtan yýkýlýyor. Bir dakika öncesinin Marx’ý günümüzün Genco Erkal’ý sahnede kocaman bir dev. Deli gibi alkýþlýyoruz. Geride oraya buraya sýzan sözcükler, bazýlarý akýllarda, bazýlarý yüreklere takýlý kalmýþ. Çýkýþa doðru ilerlerken havada bir ýþýk, bir aydýnlanma kokusu.

Genco Erkal’ýn hayat verdiði oyunu kaleme alan Howard Zinn sýký bir muhalif, tarihçi ve yazar. “Marx’ýn Dönüþü” kitabýnýn önsözünde, bu oyununu neden kaleme aldýðýný anlatýyor. Ýlk kez Marx’ý okuduðunda, kiþisel deneyimleri ile Marx’ýn söylediklerinin nasýl birebir örtüþtüðüne dikkat ediyor. Sonra yaþadýklarý ve gözlemledikleri onu böyle bir oyun yazmaya itiyor. Howard Zinn kitabýn önsözünde bu oyunun yazýlma nedenlerini þöyle açýklýyor.

“Bu oyunu, Sovyetler Birliði’nin çöküþünün neredeyse evrensel bir biçimde popüler medyada ve siyasi elit arasýnda sadece “düþmandan kurtulduk” þeklinde deðil, ayný zamanda Marks’ýn fikirlerinin de yanlýþ çýktýðý yolunda güçlenen fikirlere yol açtýðý bir zamanda yazdým. Kapitalizm ve “serbest piyasa” zafer kazanmýþtý. Marksizm baþarýsýz olmuþtu. Marks bu kez “gerçekten ölmüþtü”. Ancak þunu hatýrlatmanýn önemli olduðunu düþünüyorum: “Marksist” olduðunu iddia eden ama polis devleti kuran ülkelerden ne Sovyetler Birliði, ne de baþka bir ülke Marks’ýn sosyalizm anlayýþýný hayata geçirebilmiþti. Ben, Marks’ýn “teorilerinin çarpýtýldýðýný gördüðü için öfkelendiðini” göstermek istedim. Marks’ý sadece dünyanýn farklý yerlerinde baskýcý düzenler kuran o sözde sosyalistlerden deðil, ayný zamanda kapitalizmin zaferini kutlayan Batý’daki tüm politikacý ve yazarlardan da kurtarmanýn gerekli olduðunu düþündüm.”

Bu arada çokça iþittiðimiz, ama her nedense hep es geçtiðimiz “küreselleþmeye” de deðiniyor. Ön görülerinde hep haklý çýkan Marx, küreselleþme için þöyle diyordu: “Ürünler için sürekli geniþleyen bir pazara ihtiyaç duyulmasý burjuvazinin dünyanýn her köþesine daðýlmasýna neden olur. Her yerde bir yuva yapmak, her yerde yerleþmek ve her yerde baðlantýlar kurmak ister... Eski yerel ve ulusal yalnýzlýðýn ve kendi kendine yetmenin yerini her yöne doðru ulaþan iliþkiler ve uluslarýn birbirine baðýmlýlýðý alýr. Amerika Birleþik Devletleri’nin son yýllarda yaptýðý “serbest ticaret” anlaþmalarý dünya üzerinde sermayenin özgürce akýþýný sýnýrlayan ne varsa kaldýrmak için bir giriþimdir. Bu da kapitalistlere dünyanýn her yerindeki insanlarý sömürme hakkýný verecektir.”

Marx’ýn anlattýklarýndan yola çýkarak baþka bir toplum hayal edebiliriz. Sömürünün olmadýðý, insanlarýn doðayla, yaptýklarý iþlerle, birbirleriyle ve kendileriyle barýþýk yaþadýðý bir toplum.

Sonuç olarak, Marx, “insanca, onurlu yaþamanýn” el kitabý olmaktan baþka nedir ki?

Marx ne demiþti? “Kapitalizmin ruhunda insan doðasýna aykýrý bir þeyler var”













.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Teþekkürler...
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
27 Þubat 2011
Güzel bir oyunun,duygu ve düþünce dünyanýzda kýþkýrttýðý heyacaný,sevgi ve coþkuyla selamlýyorum. Ancak,Marksizmi anlamaya çalýþýrken, nasýl dogmalaþtýrýldýðýna da tanýklýk eden biri olarak katký yapma gereði duydum."Halk devrimi" tanýlamasýnýn riskli bir yaklaþým olduðunu düþünüyorum. Ýzniniz olursa, sitenin yeni bir üyesi olarak ve yazýnýza gönderme yaparak katkýda bulunmak isterim. Sevgiyle...

:: Halk Devrimi?
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
26 Þubat 2011
Yazýnýz mükemmel. Ancak, halk ayaklanmalarýný "devrim" olarak nitelemek ne kadar doðru olabilir ? Bunun arkasýndan duyulan ses sanki "takunya sesi" gibi de... :))




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik olaylar ve görüþler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dario Fo"dan "Bir Anarþistin Kaza Sonucu Ölümü"
Türkiye"nin Ar Damarý Çatladý
Aslýnda Hepimiz Tecritteyiz.
Mýsýr Bir Ýç Savaþa Doðru Mu Gidiyor?
Ruhum Aðrýyor
Cin Ali"yle Cici Ali
Caným Bushçuðum...
Neremi? Neremi? Karizmamý, Karizmamý...
Meraklýsýna Rum Usulü 'Türk Kebabý'

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklasý
Ýçimden Çýkan Küheylan...
Öpülesi "Yastýk Adam" Öyküleri : Kayýp Ruhlara Masallar
Para Aðaçta Yetiþmiyor Pinokyo!
"Ýþi Kapmak" Ýçin Ne Kadar "Ýleri" Gidebilirsiniz? Metot Oyunu Sýnýrlarý Zorluyor!
That Face : Aynada Gördüðün "O Yüz" Kim?
Ferhan Þensoy"dan 2019 Türkiye Fotoðraflarý
Dumana Boðulan "Romeo ve Juliet"
Ben, "Çýplak Memelerini Deðil" Dansý Ýzlemeye Geldim!
Ýçimizdeki "Boþ Þehir"ler...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.