"Sevgi bilmekten doðar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Þöyle günlük yaþamýmýza bir göz atalým. Adeta bir çeþit robot gibi yaþamýyormuyuz? Düþünce tarzýmýzdan, yemek seçimimizden, kitap tercihimizden, bir yer giderken takibettiðimiz yol... gibi hemen hemen her alanda adeta kopya/tekrar bir yaþam sürdürüyoruz. Neden acaba? Tüm yaþamýmýz zihnimiz tarafýndan planlanýyor ve de uygulama alanýna sokuluyor. Zihnimiz aslýnda çok tembel bir yapýdadýr. Alýþýlmýþýn dýþýna çýkmak onu yoruyor. Bir düþünürün dediði gibi “Zihnimiz yiv ve setler içerisinde hareket etmekten hoþlanýr”. Olayý soyut halden, somut hale getirmek herzaman daha yararlýdýr kanýmca. Örneðin, iþimize,okulumuza giderken izlediðimiz yol! Otobüs duraðýna, okula, iþimize giderken ayný mesafede olan 2-3-4 yol varsa dahi biz hep ayný yolu kullanýrýz. Çünkü alýþmýþýzdýr o yola. Zihnimiz baþka bir konu ile meþgulken veya cep telefonu ile konuþurken bile, ayaklarýmýz otomatik olarak bizi götürür. Tekrar ve otomatlaþma zihnin temel özelliklerindendir. Zihin tembeldir. Yeni bir yol izlemek isterse o tembellik durumundan çýkýp, daha faal/etkin olmak durumunda kalacaktýr. Zihnin iþine gelmez bu durum tabiki. Daha da ilginci, evde herkesin sofrada, salonda oturma yerleri hep aynýdýr. Herkes ilk baþta bir yer seçer oraya oturur. Ondan sonra görünmez bir güç kiþileri hep ayný yerde oturmaya zorlar sanki. Ayný durumu misafir olarak gittiðimiz evlerde de yaparýz; hep ayný yere otururuz. Ýþte zihinsel alýþmanýn tipik bir örneði daha. Örneðin düþünce tarzýmýz! Hepimiz yetiþtiðimiz ortamda nasýl düþünmemiz gerektiði hakkýnda eðitildik. Kaba bir ifade ile “Ehlileþtirildik”. Bu ifademe itiraz etmeyin hemen lütfen. Ýtiraz da alýþýlmýþýn dýþýna çýkýþa bir tepki deðilmidir? Dünya’ya gelen bir bebeðin zihni bomboþ bir bilgisayar belleði gibidir? Önce annesi, sonra evdeki tüm bireyler, bebeðin boþ belleðine bilgiler kaydetmeye baþlarlar. Bu bilgiler kesinlikle irdelenmeden, tam doðru olduðu varsayýlarak belleðe kaydedilir. Çocuk büyüdükçe kendi deneyimlerini de zihnine kaydetmeye baþlar. Daha sonra, çevre ve sistematik olarak okul tarafýndan, çocuðun belleðine bilgilerin kaydedilme süreci hýzlanarak devam eder. Bu bilgilerin çok büyük bir kýsmý, belki % 99 u, adeta dogma halinde bellekte yerini alýr. Yani bu býlgilerin doðruluðu tartýþýlmazdýr ve aksi kabul edilemez. Ýnsanlar, kolay kolay belleklerine kaydedilen bu bilgilerin doðru olup olmadýðýný irdelemeye çalýþmazlar. Ýleri sürdükleri savunma da þudur; bu bilgiler atalarýmýzdan beri kabul edilen bilgilerdir. Yýllarýn birikimidir, doðru olmasý kaçýnýlmazdýr. Hatta doðruluðu hakkýnda þüphe duymak dahi gereksizdir. Þimdi, düþünce tarzýmýzýn durumunu sanýrým gözönüne getiriyorsunuzdur. Alýþýlmýþ,kaydedilmiþ bilgileri kullanmak zihin için kolaydýr, vede kendi kendini tatmin eder. Çünkü ona göre bu tarz düþünme en doðrusudur. Bu düþünce tarzýnýn dýþýna çýkmak, onu yorar, onu huzursuzluk verir. Çünkü kaydedilen bilgilerin yanlýþ olabilme ihtimali onu korkutur. Eðer yanlýþlýk bir defa ortaya çýkarsa, artýk zihne duyulan güven sarsýlabilir. Bu nedenle ne pahasýna olursa olsun, atalardan gelen bilgilere sýký sýký sarýlmak, onlarý tartýþmaya açmamak gerektiði inancýna sahip olur. Zihin bu þekilde insan üzerindeki hakimiyetini sürdürmeyi amaçlar. Gerçekte, kalbimizde, içimizin derinliklerinde bir yerlerde bazý þeylerin ters olduðu sýkýntýsý benliðimizi sarar. Ama zihnimiz bunu ifade etmekten kaçýnýr. Eðer ifade ederse, yaþadýðý çevredeki diðer zihinler tarafýndan mahkum edileceði korkusu sarar. Susar zihin! Kabul eder, hatta bile bile lades der, yani savunur. Ýnsanlýk tarihi bunlarýn örnekleri ile dolu deðilmidir. Alýþýlmýþýn dýþýna çýkarak düþünen zihinler, insanlýðýn bugünkü seviyesine gelmesinde rol oynamýþlardýr. Eðer atalardan gelen bilgilerin doðruluðuna saplanýp kalsalardý bu zihinler, herhalde insanlýk hala ilk, belki de orta çað seviyesini aþamýyacaktý. Olaya ülke/bölge/yöre bazýnda bakarsanýz bu söylediklerime kolayca itiraz edebilirsiniz. Ama dünya ölçeðinde bakarsanýz eðer, sanýrým bu söylediklerim daha kolay kabul edilebilir. Þöyle ki; dünyamýzda yaklaþýk 200 e yakýn siyasi yapý, devlet, ülke var. Her ülkede yaþayan halklarýn hepsi de, kendi atalarýndan gelen bilgilerin en doðru olduðunu ileri sürmektedir. Acaba hangisi doðru? Her halk kendi atalarýna ait sözlerini , (Atasözleri kitabý), kitap haline getirmelerinin ve yaþamlarýnda yol gösterici olarak almalarýnýn sebebi ne olabilir? Bu sayede, insanlarýn belli düþünce kalýplarýnýn dýþýna çýkmalarýný önlemek olmasýn sakýn! Her halk kendi doðrularýný, atasözlerini savunuyor doðal olarak. Ýþte zihnimizin insanoðluna oyununu bu husus daha iyi açýklamýyor mu ? Þimdi, tüm ülke halklarý için genel bazý hususlarýn ortak deðer olduðu savunulacaktýr. Gayet tabii objektif, bilimsel geçerlikler tüm insanlýk için ortak deðerlerdir denir. Bilimsel olaylarda bile tam bir doðruluk saptanamaz. Örneðin Týp biliminde ! Hastalýklar ve tedavi yöntemlerinin standart bir özelliðe sahip olduðu savunulur. Ama gerçekte her ülke insanýnýn, her ýrki yapýda, hastalýklarýn oluþumu, etkileri ve tedavi yöntemleri arasýnda farklýlýklar vardýr. Doktorlarýn çok kullandýðý bir sözü hatýrlatmakta yarar var. Hastalýk yoktur, hasta vardýr. Yani kiþisellik, bireysellik birinci plandadýr. Bilim adamý için hiç bir þey kesin doðru deðildir. Teknik bilgiler, teknoloji belki daha standarttýr. Buna raðmen teknolojide bile atalarýmýzdan böyle gördük, bunlar doðrudur, tartýþýlamaz deseydik yerimizde sayardýk. Þimdi tekrar baþa döndük sanýrým. Zihnimize kazýnan bilgileri, dogma olarak kabul etmek ne derece doðrudur. Tabii zihnimiz tembeldir ve alýþýlmýþýn dýþýna çýkmayý pek arzu etmez. Alýþýmýþýn dýþýna çýkýlýnca “Výcdan azabý” dediðimiz bir içsel rahatsýzlýk duymamýza sebep olur. Ve biz de tekrar eski alýþýlmýþ düþünce tarzýna dönerek, bu içsel huzursuzluktan kurtulmaya çalýþýrýz. Aslýnda, bu zihnimizin bize bir oyunu deðilmidir? Þöyle tarafsýzca bir bakalým yaþantýmýza; alýþtýðýmýzýn dýþýna çýktýðýmýzda ne kadar rahatsýzlýk hissediyoruz. Ýþte, rahatsýzlýk duymamak için, huzurlu kalabilmek uðruna alýþtýðýmýz düþünce tarzýmýza sýký sýkýya baðlanýyoruz. Ve bunun için binlerce bahane yaratmýyormuyuz? Çok kolay olan, tamamen alýþýlmýþ düþünce sistemine uygun bir yaþam sürdürmek. Kesinlikle, ne bahasýna olursa olsun bu sistemi savunmak, bu sayede kendimize sanal bir huzur ortamý yaratmak ve günleri, yýllarý adeta birer kopya kaðýdý gibi tekrar etmek. Ýþte hepimizin yaptýðý bu! Nereye kadar! Belki ölüm döþeðinde, yaþamýn sýnýrýna geldiðimiz zaman tüm yaþamýmýzýn bir sayfadan ibaret olduðunu; tüm yaþam kitabýnýn geri kalanýnýn ayýný sayfanýn tekrarý olduðunu göreceðiz. Ne yazýki ki artýk çok geçtir. Tüm evren dahi her an yeni bir oluþ içerisinde olduðu halde biz hep tekrardan öteye gidemiyoruz. Bumu yaþam! Zor olan ise, alýþýlmýþ düþünce kalýplarýnýn dýþýna çýkabilmek. Her anýn yepyeni olduðu, her anýn eskinin tekrarý olmadýðý, her anýn yeni bir oluþum içerisinde olduðu bilincinde olmak, acaba daha deðerli olmaz mý ? Hergün doðan güneþin bile ayný güzellikte, ayný tarzda doðmadýðýný dahi farkedemiyoruz. Eskiden de güneþ doðardý, þimdide doðuyor iþte ne olmuþ yani; ne olacak iþte güneþ doðdu,parlýyor der geçeriz. Alýþýlmýþýn dýþýna çýkýp, her anýn, her doðuþun ayrý bir hazzý olduðunu farketsek, hissetsek daha doyurucu bir yaþam süremezmiyiz acaba ? Alýþýlmýþ düþünce sistemlerini bir ömür boyu takibetmenin verdiði monotonluk, doyumsuzluk hissi, içimizde bir yerlerde hissedilen yetersizlik duygusu, hep mutluluðu, huzuru arama çabalarý bizi bizden uzaklaþtýrýyor olmasýn sakýn. Tüm arayýþýmýz, asýl kendi özümüz deðilmidir. Ne zaman ki alýþýlmýþ düþünce kalýplarýnýn dýþýna adým atma cesaretini gösterebiliriz, iþte o zaman kendi öz benliðimizle karþýlaþabiliririz. Bu cesareti gösterebilmek tek bir adým ile baþlar. Ýlk adýmý atarak o eþiði aþabilirsek, evet o eþiði, artýk kendi öz benliðimizi hissedebiliriz. Bu özbenliðimiz asýl kendimizdir. Kopya yaþamlar ise sanal, aynadaki yansýmamýzdan baþka bir þey deðildir. Zaten aynadaki her görüntü bizim tersimizi yansýtmaz mý? Sað elimiz aynada sol elimiz gibi görünmez mi? Mademki ayna herþeyi ters yansýtýyor; o halde aynada iyi olan gerçekte kötüdür. Kimbilir! O halde yavaþ yavaþ düþünce kalýplarýný tabu olmaktan çýkaralým. Ýrdeliyelim. Ýçimize, kalbimize huzur getirmeyen hiç bir kalýbý benimsemiyelim. Haydi bir cesaret! O eþiði aþalým, tek bir adým yeter bir baþlangýç için.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © sedat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |