Hakkýn rahmetine kavuþan Erbakan Hoca, vefat ettiði 27 Þubat gününden beri gazete ve televizyonlarda. Eskilerin bir sözü vardýr bilirsiniz. “kör ölür badem gözlü olur,kel ölür sýrma saçlý olur.” Erbakan Hoca hep aynýydý,görüþ ve inançlarýndan hiç taviz vermedi,çark etmedi,milli görüþü son nefesine kadar savundu. Yani önünde neyse sonunda da ayný oldu. Ancak kaybettiðimiz her deðerde olduðu gibi onunda arkasýndan ayný seramoniler yaþandý. Þöyle deðerli bir siyasetçiydi, böyle akýllý bir bilim adamýydý, çok zekiydi,ülkesine,milletine,milli deðerlerine baðlýydý,falandý filandý.Aklýnýz yenimi baþýnýza geliyor. Þimdi mi anlýyorsunuz.Koca bir ömür dile kolay tam seksenbeþ yýl. Bunun 40-45 yýlý siyasetin içinde, görüþlerini yaymak,taban oluþturmak,parti kurmak ile geçmiþ. Türkiyenin 54. hükümetinin baþbakaný olmuþ. Göreve gelir gelmez ilk icraat olarak memura %50 zam yapmýþ ve bunu belirli periyotlarla tekrar ederek zammýn %100`e ulaþmasýný saðlamýþtýr. Böylesine bir zammý ondan baþka hiçbir baþbakan vermemiþtir,verememiþtir.Fakat Erbakan hocaya, irticayý hortlatacaðý,laikliði,cumhuriyeti,demokrasiyi tehlikeye sokup ülkeyi çaðýn çok gerisine götüreceði(!) endiþesi ile darbe sinyalleri gönderilerek bir nevi gözdaðý verilmiþ, dönemin Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel tarafýndan oyuna getirilerek alaþaðý edilmiþtir.(Gerçi Demirel baþbakanlýðý Tansu Çiller`e deðil de Mesut Yýlmaz`a vererek darbeyi önlediðini öne sürmüþtür).
Þimdi, yaþanan olaylarý temcit pilavý gibi ýsýtýp tekrar anlatmak anlamsýz belki ama 28 Þubat da yaþanan postmodern darbe ile Necmettin Erbakan`a yapýlanlar aslýnda bu ülkenin geleceðine balta vurmuþ ve dinamitin fitili ateþlenmiþtir.
Halbuki Erbakan`ýn,þeriat düzenini getirmek,ülkedeki kadýnlarý tesettüre sokmak,ülkeyi padiþahlýk þablonuna sokarak o minvalde yönetmek gibi gizli planlarý hiç olmadý. Daima Amerikan emperyalizmine ve siyonizme karþý çýktý. Son nefesine kadar da bunlarý reddetti.
Her söyleþisinde verdiði mesaj aynýydý.Amerikan emperyalizmine,siyonizme hayýr. Kendi yaðýmýzla kavrulup,deðerlerimize sahip çýkmalý, bu iki sinsi gücü iç iþlerimize karýþtýrmamalýyýz.
Televizyonda seyrettiðim son röportajýnda yine ayný þeyleri savunuyor,bitkin ve hasta halinde masonlarýn oyununu,dolarýn üzerindeki piramidin sýrlarýný ve masonlukla baðýntýsýný anlatarak halkýný uyarýyordu.
Söylediklerinde haksýz deðildi,vataný sahiplenmek, dýþ güçlerin oyununa gelmemek, ülkeyi kimseye muhtaç olmadan kalkýndýrmak adýna haklýydý. Yetiþtirdiði öðrencisi ile bile bundan ötürü fikir ayrýlýðýna düþmüþ belki de kýrgýn ayrýlmýþtý bilinmez…
Atatürk`ün o veciz sözleri ne anlamlýdýr aslýnda “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek deðildir.Benim fikirlerimi,benim duygularýmý anlýyorsanýz ve hissediyorsanýz bu kafidir.”Evet, yitirilen deðerleri anlamak,Atatürk`ün dediði gibi arkasýndan aðýtlar yakýp,törenler düzenlemek de deðildir. Ancak bizler biraz balýk hafýzasýna sahip olduðumuz için kiþilerin yaþarken deðerini hiç bilmeyip,yaþananlarý çok çabuk unutuyoruz. Onun kýymeti günümüz þartlarýnda çok daha iyi anlaþýlmýþtýr. Zamanýnda baþbakanlýk yapýlmasýna izin verilseydi, belki bugün darbe planý yaptýklarý gerekçesi ile içeriye alýnanlar þimdi dýþarýda olacaklardý. TSK nýn, baþsaðlýðý mesajý yayýnlayarak, cenaze namazýna temsilci göndermesi geç de olsa Erbakan Hocayý anladýklarýný göstermesi açýsýndan manidardýr.Bakalým bundan sonra anlama sýrasý kimde olacak?