Hiçbir þey yaþam kadar tatlý deðildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
Almanya gezimiz, 18 Ocak 2011’de, gece yarýsý baþladý. Sabiha Gökçen Havaalanýnda baþlayan yolculuk üç saatten biraz fazla sürdü. Hannover Havaalanýnda, pasaportun sayfalarýný çeviren polis yüzüme bakarak; Ne için geldiðimi, nerede ne kadar süre kalacaðýmý sordu. Az Almancamla; gezip görmek için geldiðimi, akrabalarýmýn yanýnda iki hafta kadar kalacaðýmý söyledim. Böylece geçiþ iþlemi gerçekleþti. Binanýn içinden, görevlilerin arasýndan sýyrýlýp geçtik. Gece yarýsý bizi karþýlayan yakýnýmýz vasýtasýyla Bremen’e ulaþtýk. Yollar tenha, gökyüzü yýldýzsýz, hava soðuktu. Bremen’de kaldýðým sürede; tarihi, turistik ve kültürel yerlerini ve semtlerini gezdim.Geceler çok uzun, gündüzler çok kýsaydý. Gündüzler sanki torbaya girmiþ; sabah, 8 sýralarýnda hava aydýnlanýyor, 6 saat sonra akþam karanlýðý çöküyor. Günün nasýl bittiði fark edilmiyor. Güneþin yüzünü bir iki gün dýþýnda hiç görmedik. Akþam hava karardýktan sonra, sokaklar bomboþ, kimseler yok. Alýþveriþ yerleri bomboþ, alýþveriþ edene nadiren rastgeliniyor. Ýnsanlarda bir tüketme eðilimi yok. Lükse kaçýlmýyor. Ýhtiyaçlarý varsa bir þeyler alýyorlar. Bankalar da kimse yok, sanki çalýþanlara kalmýþ. Kahvelerde, iþyerlerinde, alýþveriþ maðazalarýnda Türklerle konuþtum. Almanlarla ve baþka ülke insanlarýyla sohbet etmeye çalýþtým. Türkler, Almanya’da “yabancý” Türkiye’de “Almancý” imajýndan çok rahatsýzlar. Bremen bir sanayi kenti. Dünyaca bilinen futbol takýmlarý var. Ýkinci Dünya Savaþýyla ilgili anýtlarý çok yerde görmek mümkün. Kentin eski birkaç mahallesi savaþtan az zarar görmüþ. Buralar bir açýk müze gibi, turistlerin ilgisini çekiyor. Musluktan akan sular içilebiliyor. Bremen Mýzýkacýlarý dünyada çok bilinir. Masalýný çocuklar çok sever. Bir binanýn kýyýsýnda küçük, mütevazi bir anýtý var. Her taraf tertemiz, yeþil parklar, tarih kokan yapýlar göze çarpýyor. Þehrin en hareketli yerleri tren istasyonlarý; þehrin kalbi gibi. Kaldýrýmlarda bisiklet sürücüleri için ayrý bölümler yapýlmýþ. Evler ayný biçimde, mimarisi birbirine çok benziyor. Mezarlýklarý çok güzel ve bakýmlý. Bremen’in içinde çok büyük bir su kanalý var, suyun akýþ yöne su motorlarýyla dönüþümlü olarak ayarlanýyormuþ. Ýçinde küçük gemi ve tekneler var. Çok miktarda yaþlýlar için mekanlar hizmet veriyor. Bremen’de Diyanete baðlý 49 cami varmýþ. Findorff semtindeki ki ‘Mescidi Aksa Camii’nde mevlid dinledik. Alt katýndaki lokal; haberleþme buluþma, bir nevi teselli bulma yeri gibi. Þehrin dýþ taraflarýna küçük piknik yapmak için þirin minicik bahçeli evler yapmýþlar. Bahar ve yaz aylarýnda insanlar yaylaya gider gibi oralara gidermiþ. Köy ile kent arasýnda verilen hizmet bakýmýndan herhangi bir fark yok. Saðlýk merkezleri, bankalar, eczaneler, polis karakolu, düzgün yollar ve altyapý kýsaca kentte ne varsa köylerde de var. Köy evleri, tarým ve ormanlýk alanlar kartpostal gibi, düzgün. Almanya’da sosyal tabakalar arasýndaki farký da tesbit etmek zor. Zengin, yoksul arasýnda belirgin bir fark yok. Refah seviyesi yüksek. Yasalar, kurallar ne diyorsa o uygulanýyor. Özellikle trafik kurallarýna oldukça çok riayet ediyorlar. Belediyeler imar konusunda o kadar çok hassas davranýyorlarmýþ ki, imar yasasýna aykýrý bir çivi bile çakamýyormuþ. Yapýlar beþ katý geçmiyor. Þehrin çok dýþýnda çok katlý binalar yapýlmýþ, yabancýlar için. Kurallý yaþam hayatýn her alanýnda geçerli. Görmek bir hastaneye gittim; çok tertemizdi. Berberler de baylar ve bayanlar koltuklara oturmuþlar, saç kestiriyorlar, bayan berberler, erkekleri traþ ediyor. Þehrin merkezi yerlerinden birkaç yerde elinde fýrçalarla, þiþe kapaklarýný veya talaþ benzeri süpüren gençleri gördük. 30 yaþýna gelip de evlenemeyen veya bir kýz arkadaþý olmayan erkeklerin kýsmetlerinin açýlmasý için böyle bir gelenekleri varmýþ. Almanya sosyal bir devlet, çalýþanýný, emeklisine, iþçisine, iþsizine de sahip çýkýyor. Emekliler yýlýn yarýsýný Türkiye’de kalan yarýsýný da sosyal haklarýný kaybetmemek için, Almanya’da geçiriyorlar. Yolda, ofiste, durakta, tren garýnda, alýþveriþ de, her yerde insanlar birbirine oldukça nazik ve saygýlý. Cep telefonuyla öyle uzun uzun sohbet eden yok. Çok kýsa konuþuyorlar. Ýptidai cep telefonlarý kullanýlýyor. Dünyanýn her yerinden gelen insanlar var. Almanya bir dünya devleti: Afrikalý, Asyalý, Türk, Alman, Rus, Arap her milletten dinden insan. Almanya’da kentler arasý yollarda otobüs göremedik. Toplu ulaþým trenle saðlanýyor. Þehir içinde, tramvayla saðlanýyor. Tatil günlerinde trende bir biletle 5 yetiþkin, 2 de çocuk yolculuk edilebiliyor, ayný zamanda akþam saat 19.00’dan sabaha kadar da bu uygulama geçerli. Türk yazarlarýndan sadece Orhan Pamuk biliniyor. Her semtte bir veya iki kitabevi var. Kitabevlerinde; Orhan Pamuk, Nazým Hikmet, Yaþar Kemal kitaplarý vardý. Yaþlýlar göze çarpýyor, gençler yok meydanda. Sýk sýk sokaklarda, alýþveriþ yerlerinde Türkçe konuþmalara takýlýyor kulaklarýmýz. Gençlerin Türkiye’nin dünü ve bugünü hakkýnda bilgileri yok denecek kadar az. Türkiye dönme gibi bir düþünceleri de yok gibi. Evlerde Türk genellikle televizyonlarý izleniyor. Türkiye’deki köyünde kasabasýnda da ne varsa oraya da taþýmýþlar. Un, hamsi, bulgur, turþu, aðaç kaþýk, kabak, giysiler, halýlar akla gelen her þey. Türkler arasýnda banka kredisiyle gayrimenkul alanlarýn sayýsý oldukça fazla. Almanya’ya ilk gelen kuþaktan gördüklerimin çoðu hastalýklarla uðraþýyorlar. Ýkinci kuþak bozuk bir Türkçe konuþuyor, Üçüncü kuþak Türkçeyi hiç bilmiyor, hatta tek kelime Türkçe konuþamayanlar var O refah seviyesi içinde yüzüp de gülen neþeli mutlu insanlara pek rastlayamadým. Koþullar ve uyumsuzluk, iki toplum arasýndaki mesafeyi daha da açmýþ. Almanya’da 3 milyon civarýnda Türk varmýþ. Bu nüfus kendine özgü bir kültür yaratmýþ. 50 yýl önce Türkiye’de var olan gelenekler, Almanya’daki Türk Toplumu tarafýndan uygulanýyor ve yarýnlara taþýnýyor. Almanya’da en büyük suçlardan biri de kamuya zarar vermekmiþ. Almanya’da cezaevlerinde Türklerin sayýsý her geçen gün daha da artýþ gösterdiðini Türkçe yayýnlanan bir gazeteden okuyoruz. Gençler boþ zamanlarýný kahvehanelerde, birahanelerde geçiriyorlar. Gazete kitap okuma oraný çok düþük. Kültür, sanat ve bilimle ilgileneni pek yok. Üniversiteye giden Türk gençlerinde artýþ varmýþ. Türkler, artýk çalýþan deðil, çalýþtýran, tüketen deðil üreten konuma geçmiþler. Lemgo adlý kasabada beþ gün kaldýk. Havasý ve suyu çok iyi. Gece saat, 23.00’de sokak lambalarý elektrikler tasarruf için kesiliyor, kasaba karanlýða bürünüyor. Bremen’in dýþýnda; Hamburg, Bielefeld ve Hannover’ i de gördüm. Bu þehirler hep birbirinin ayný. Dünya Savaþý sýrasýnda Alman Naziler; sadece 6 milyon Yahudi’yi deðil, 1 milyon civarýnda Çingene’yi de toplama kamplarýndaki gaz odalarýnda yok etmiþler. Çingenelerin yaþadýðý bir mahalleye gittim. Orada yoksullukla savaþtýklarý ve iþ bulmakta zorlandýklarýný öðrendim. Yahudilere ve Çingenelerin öldürüldüðü pek çok yere bir anýt dikilmiþ. Almanya’da insanýn duygularýna hitabeden fazla bir þeye rastlamadýk. Para günlük hayatýn tam merkezinde yer almýþ. Almanya’da en çok duyduðum kelime; egal( fark etmez) ve çüüs( güle güle). Üç temel unsur gözlemledim: eðitim, disiplin ve çalýþma. Hiç yabancýlýk çekmedim. Sanki Anadolu’da gibi hissettim kendimi. Türkler için, Almanya, bir hayal ülke deðil, yeni ikinci bir vatan olmuþ. Tarih boyunca, Türkler hep yurtlar, yeni kültürler yaratmýþlardýr. Son yüzyýlda Almanya’da bunlardan biri olmuþ. Her yerde, her cadde de Türklere ait iþyerlerini görmek mümkün. Türkler Alman ekonomisine yön verir hale gelmiþler. Adlarý anýlan pek çok iþadamý var. Türkçe gazete, dergi, kitap yayýnlýyorlar. Almanya’ya göçün 50’inci yýlýnda, oradaki manzara aþaðý yukarý böyle. Binbir Gece Masallarý ülkesinden, Grimm Masallarý ülkesine yaptýðýmýz bu seyahatten belleðimde þekillenenler þöyle. Grimm Masallarý Ülkesi olan Almanya’da sanat bilim tabiatý taklit ederek onun sesini, görüntüsünü, ruhunu insan beynine, aklýna nakþediyor. taþýyor. Binbir Gece Masallarý olan Ülkemiz ve bölgemiz ise, ise sanat ve bilim, insanýn yüreðinden, duygusundan aldýklarýný doðaya taþýyor. Birisi akla, diðeri yüreði duyguya hitap ediyor. Mutluluðun ve huzurun sýrrý bu yöntemi harmanlamakta yatýyor. Çünkü bilim akýlda, sanat ruhta yer bulur. Gezmek güzel: ” Çok yaþayan mý çok gezen mi bilir?” Atasözümüz ne çok doðru bir söz. Bremen, 02.02.2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |