..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaþýyým. -Sokrates
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




9 Mart 2011
Karin Schafer, Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý ve Bir Sergiden Tablolar  
Mussorgsky, yakýn arkadaþý ressam Viktor Hartman’ýn resimlerinden oluþan sergiyi gezdikten sonra, sergiden o kadar çok etkilenir ki duygularýný müzik diliyle ifade ederek bu ünlü piyano suitini besteler.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Karin Schafer Mussorgsk’nin müziðini dinlediðinde, müziðin ruhunu en iyi 20. y.y. sanatçýlarýnýn eserlerinin yansýtacaðýný düþünür ve Alberto Giacometti, Niki de Saint Phalle, Friedensreich Hundertwasser, David Hockney, Wassily Kandinsky, Marc Chagall, Andy Warhol, Pablo Picasso, Paul Klee, Georgia O’Keefe, Joan Miro, Martin Kippenberger, Christo und Jeanne Claude’un eserlerinden esinlenerek kuklalarý tasarlar.


:BCIE:

Seval Deniz Karahaliloðlu

“Karin Schafer Figuren Theater” sunduðu “Bir Sergiden Tablolar” isimli sahne gösterisi dört farklý sanat dalýný bir araya getirmesi bakýmýndan çok özel bir çalýþma. Müzik, kuklalar, resim ve heykel. Dünyada ilk defa bir senfoni orkestrasý ve bir kukla tiyatrosu bir araya geldi. “Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý” ve kukla sanatçýsý “Karin Schafer Figuren Theater” iþ birliði ile besteci Modest Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar” adlý eseri, Ahmet Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezi’nde seslendirildi. Kuklalar ve senfoni orkestrasý kendi sanat dillerini kullanarak renk ve müzikten oluþan yeni bir dünya yarattýlar. Þef Ýbrahim Yazýcý yönetimindeki “Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý” bu sefer “Bir Sergiden Tablolar” isimli eser için özel olarak tasarlanan kuklalar ile olaðanüstü bir sahne gösterisi gerçekleþtirdi.

Besteci Modest Petrovich Mussorgsky’nin Haziran 1874’de bestelediði “Bir Sergiden Tablolar” piyano suiti, 1922 yýlýnda Maurice Ravel tarafýndan orkestra eseri olarak düzenlenmiþ. Mussorgsky, yakýn arkadaþý ressam Viktor Hartman’ýn resimlerinden oluþan sergiyi gezdikten sonra, sergiden o kadar çok etkilenir ki duygularýný müzik diliyle ifade ederek bu ünlü piyano suitini besteler. Maalesef, bu esere esin kaynaðý olan 12 tablo günümüze kadar ulaþamaz. Yaþanan iki ayrý dünya savaþý tablolarýn kaybolmasýna ya da tamamen yok olmasýna yol açar. Karin Schafer Mussorgsk’nin müziðini dinlediðinde, müziðin ruhunu en iyi 20. y.y. sanatçýlarýnýn eserlerinin yansýtacaðýný düþünür ve Alberto Giacometti, Niki de Saint Phalle, Friedensreich Hundertwasser, David Hockney, Wassily Kandinsky, Marc Chagall, Andy Warhol, Pablo Picasso, Paul Klee, Georgia O’Keefe, Joan Miro, Martin Kippenberger, Christo und Jeanne Claude’un eserlerinden esinlenerek kuklalarý tasarlar.

Modest Mussorgsky’nin müziði eþliðinde sahneye yerleþtirilmiþ, rengarenk, farklý biçimlerde çok çeþitli dekorlar görürüz. Üç tane rengarenk portatif perde. Çeþitli desenlerde ve renklerde bezenmiþ ve bir masal havasý oluþturulmuþ. Bir sokak lambasý. Damdaki kemancýsýyla geçen yüzyýldan kalma eski bir Rus köyü. Sonra Pablo Picasso’nun “Zengin Adam” “Fakir Adam” isimli çalýþmalarýný görüyoruz. Tablolarýn isimleri de en az kendileri kadar ilginç. “Yüzlerce Su Damlalý Huzur Dolu Yaðmur”, “Yeraltý Hazinelerine Bekçilik Eden Cüce”, “Sonsuz Karanlýðýn Ýçindeki Maðara”, “Paris’teki Tuileri Bahçeleri”, “Cývýltý Makinesi”, “Çenesi Düþük Pazarcý Kadýnlar”, Andy Warhol’un grafik tasarýmý olan “Yumurtadan Çýkmamýþ Civcivler”, “Gölge Kontrastý”, “Marc Chagall’ýn “Soðuk Sibirya Kýþý” ve heykel sanatçýsý Alberto Giacmetti’nin sýska ve uzun adamý ile yine heykel sanatçýsý Niki de Saint Phalle’in þiþman kadýný, iki ayrý heykel olarak gösteri boyunca sergi içinde dolaþýp dururlar.

Birbirinden baðýmsýz tablolarýn aktarýldýðý panolar, obje tiyatrosuna gönderme yapan baðýmsýz tasarýmlar, tavanda beliren barkovizyona gönderilen renkli çekimler, Alberto Gicometti’nin ve Niki de Saint Phalle’nin elyaftan yapýlmýþ heykellerini canlandýran sanatçýlarýn diðer tablolarla sanat ve beden dilerini kullanarak konuþmalarý ve her tablo için özel olarak bestelenen eserlerin eþ zamanlý olarak senfoni orkestrasý tarafýndan canlý olarak seslendirilmesi bu sahne gösterisini benzersiz kýlýyor.

Niki de Saint Phalle’nin çok þiþman bir kadýn þeklinde tasarlanmýþ sarý karton heykeli sahnede dans ederken, bütün objelere sürünür, onlarý okþar ve bize onlarý tanýtýr. Ayný zamanda Giacometti’nin uzun boylu sýska adam maketini bir sanatçýya kemerle baðlanmýþ olarak görürüz. Onlar sanat eserleri arasýnda dolaþan heykelleri temsil eder.

Modern zamanlarýn konserve kutularýndan bu sefer sarý civcivler çýkar. Andy Warhol’un “Yumurtadan Çýkmamýþ Civcivler” çalýþmasýnda tavana yönlendirilen renkli barkovizyon gösterisinde ilk önce çok sayýda “chicken noodle” konservesi görürüz. Birden konserveler hareket etmeye baþlar. Kapaklarý açýlýr, ortaya sayýsýz sarý civciv çýkar. Bir daire oluþtururlar ve konservenin çevresinde çýlgýn bir dans baþlar. Sonra bu çýlgýnlýk civcivlerin tek tek yok olmasýyla, baþladýðý gibi biter.

Bu sergide özel tasarýmlar da var. Mesela, üst üste iki küp þeklinde tasarlanmýþ içi kum dolu cam yapý bunlardan biri. Baþlangýçta üstteki hazne aðzýna kadar kumla doludur. Müzik aktýkça, kumlarda aþaðýya doðru dökülmeye baþlar. Müziðin ritmine uyumlu kum tanecikleri sanki notalarýn bir parçasýymýþçasýna hareket ederler. Üstteki cam bölmedeki kumlar aþaðýdaki hazneye doðru boþaldýkça üstteki cam yapýda kumlarýn içinde gizlenmiþ þekilleri yavaþ yavaþ ortaya çýkarýr. Modern zamanlarda kum saati gibi iþleyen bir düzenektir bu. Bir ev, bir þato, büyük bir dev ve bir kadýn maketi bize çocukluðumuzda dinlediðimiz masallarý anýmsatýr. Bütün bu zaman zarfýnda bir sanatçý elinde kamerayla çektiði siyah beyaz görüntüleri eþ zamanlý olarak tavandaki barkavizyona aktarýr. Böylece minyatür boyuttaki yapýlarý, büyük bir sinema setindeki dekorlar havasýnda izleriz.

Güneþli güzel bir gün. Küçük evler, küçük hayvanlar, su kenarý, sandallar içinde gezintiye çýkan insanlar. Dalgalarýn üzerinde süzülürken küçük ördekler. Güneþli ve mutlu bir günün manzarasýný çizerler. Bu yürüyen bir pano üzerine monte edilmiþ rengarenk kuklalardan oluþan çok renkli, çok objeli bir tasarým. Müziðin iniþli, çýkýþlý ve canlý yapýsýyla birlikte hareket eden kuklalar bize güneþli ve mutlu bir günü böyle anlatýrlar. Panonun arkasýna geçen sanatçýlarýn kuklalarý ellerine bir eldiven geçirmiþçesine hareket ettiriþlerini izlerken onlarýn orada kuklalara hayat vermesini hiç de garip bulmayýz. Müziðin ve tiyatronun büyüsü bu.

Marc Chagall’ýn doðduðu ve çocukluðunun geçtiði Vitebsk kasabasýný anýmsatan küçük bir Sibirya köyünün maketini görürüz. Bir kaðný arabasýnýn eþliðinde, köyün sokaklarýndan geçerken sýradan bir güne de tanýklýk ederiz. Küçük evleri, at arabalarý, kilisesi ve daracýk sokaklarý ile bizi karanlýk bir Sibirya köyüne götürür. Biz küçük köy yolunda ilerlerken, damdaki kemancý o unutulmaz müzikleri seslendirir. Köy meydanýndan ve küçük köprüden geçerken Chagall kocaman gözleriyle bize bakarak gülümser. Sonra, “Gölge Kontrastý” çalýþmasýný görürüz. Ölülerle ölü dilinde konuþmanýn nasýl tasvir edildiðini gösteren bir çalýþma, yaþamýn gerçeði, hayatýn diðer yüzüdür.

Pablo Picasso’nun “Yoksul ve Zengin Adamý”. “Zengin Adamý” ceketin ve gömleðin boyun kýsmýndan çýkan bezden bir kafa. Sanatçýnýn oynattýðý yarým bir kukla bu. “Yoksul Adama” baðýrýr, çaðýrýr. Para, para, para. Bildiði tek sözcük. Para iþareti yapmadýðý zamanlarda yoksul adamý tehdit eder. Paranýn getirdiði hükümdarlýðýn keyfini sürer. “Yoksul Adamý” ezer, baðýrýr, çaðýrýr, sindirir.

“Geveze, Çalçene” kuklalar. Pazar yerindeki geveze kadýn satýcýlar. Dört küçük mavi kukla. Büyük bir gergefe benzeyen düzenekte aþaðý yukarý doðru neþeyle titreþirler. Orkestranýn ritmiyle aþaðý yukarý gidip gelirken çeneleri hiç durmaz. Sevimli kuklalar sanki hayatýn neþesi. Sanatçý kuklalarý baðlý olduklarý düzenekte aþaðý yukarý oynatýrken rengarenk ve sevimli görüntüleriyle izleyenleri gülümsetirler. Sizi çaçaron kuklalar sizi. Çeneleri hiç durmaz. Çene, çene, çene..

Gece karanlýðýnda ýþýl ýþýl parlayan bir metropol. Pahalý bir mücevher gibi parlýyor. Suretinden New York olduðunu tahmin ettiðimiz bu büyük þehirde ýþýklar birden tek tek sönmeye baþlar. Henüz geride birkaç ýþýk kalmýþ. Devasa gökdelenler ýþýk gölge oyunu içinde kaybolmuþ gölgelerden ibaret kalana dek ýþýklar tek tek söner. Geride gecenin karanlýk yüzü kalýr. Ýnsan boyunda bir þehir maketine ýþýk verilerek elde edilen metropol görüntüsünün yansýmasý, yükselen müziðin notalarýyla birlikte konser salonunu dolaþýr. Iþýk ve gölge oyunu zaten hayatýn bir parçasý deðil mi?

Üçgen, yarým daire ve silindir þeklinde beyaz elyaftan oluþan bohçalarý sahnenin ortasýna taþýrlar. Üç sanatçý, üç ayrý bohçayý açmaya baþlar. Sanki çocukluða geri dönüþ gibi. Bohçalardan çýkan beyaz köpükten parçalarý bir araya getirerek logolarla oynar gibi yapýlar inþa ederler. Beyaz kocaman logolarýmýz olur.

Beyaz hayal perdesi yavaþ yavaþ yükselirken, müzik de sona doðru gelir. Dekorlar yavaþ yavaþ toplanýr. Ýplerle baðlanýr. Beyaz örtüleri kuklalarýn ve maketlerin üzerlerine örterlerken çocukluðumuz, hayallerimiz ve kurduðumuz düþler de bir bir sandýklarýn içine girer.

Çýlgýn alkýþlarla defalarca selama çýkan sanatçýlardan seyircilere küçük bir hediye.
“Genç Fil” ve Ýgor Stravinsky’den “Sirk Polkasý” gösterisini sunarlar. Sahneye getirdikleri sarý gramofon kaðýtlarýný hep birlikte ustalýkla kullanarak genç bir file hayat verirler. Üç boyutlu görüntülerle, oluþturduklarý nesnelerle, sirk gösterisinin canlý ve neþeli havasýný yansýtýrlar. Sarý gramofon kaðýtlarý büyük bir beceriyle açýlarak bir fil hortumuna dönüþüyor. Kaðýtlar bükülüyor, kývrýlýyor, ortaya kocaman iki fil kulaðý çýkýyor. Sonra bu kulaklara kocaman bir kafa ekleniyor. “Genç Filin” hortumu uzuyor, uzuyor, uzuyor ve iki ayak beliriyor.

“Genç Fil” sahnede dans ediyor. Her iki ayaðýný da kaldýrarak seyircileri selamlýyor. Sonra iki ayaðýnýn üzerine kalkýyor ve gösterinin görkemli finali. Ýki kadýn ve bir erkek sanatçýdan oluþan, üç kiþilik ekibin bizi tekrar çocukluk düþlerimize götürdükleri sahne gösterisi alkýþlarla son buluyor.

Sanatçýnýn deyimiyle bu “görsel müzikal tiyatro” gösterisi için özel olarak kuklalar tasarlanmýþ. Kukla sanatçýsý Karin Schafer tarafýndan tasarlanan 12 ayrý kukla, eserdeki 12 ayrý müzik parçasýna karþýlýk geliyor. Müzik parçalarý ile uyumlu olarak hareket eden, yürüyen kuklalar sahnede bir “renk senfonisi” yaratýyorlar. Renkler ve sesler birbirinin içine geçiyor. Bir an geliyor. Sahneden artýk besteci seslerle boyar. Ressam fýrçasýyla besteler. Her tablo kendi ritmine kavuþur. Müzik renge, renk müziðe dönüþür.

Büyüleyici renk ve müzik ziyafetinden sonra, bu fikri ortaya atan kukla sanatçýsý ve Figuren Theater’in genel yönetmeni Karin Schafer ile konuþtuk.

SDK – Kuklalarý ve klasik müziði bir araya getiren böyle bir sahneleme projesi nereden aklýnýza geldi?
Karin Schafer – Öncelikle, bu fikir klasik müzikle çalýþmayý çok seviyor olmamdan kaynaklandý. Özellikle kukla tiyatrosu ile klasik müziðin birlikteliði büyüleyici ve bu çok popüler. Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar” isimli bestesini biliyordum. Bu resimler “yaþayan resimler” olmalýydý ve böyle bir þey yapmalýyým diye düþündüm. Besteci ve eseri hakkýnda okudum ve konu hakkýnda araþtýrma yapýnca böyle bir çalýþmanýn çok ilginç olabileceðini gördüm. Tekrar müziði dikkatle dinledim ve resimlerin nasýl olmasý gerektiðini anlamaya çalýþtým. Aradýðýmýz resimler 20 yüzyýla ve modern sanat anlayýþýna uygun eserler olmalýydý. Müziði dinlerken resimlerin müziðin ruhunu yansýtan özellikleri taþýmasý gerektiðini düþündüm ve buna göre resimleri seçtim. Müziðin karanlýk bir atmosferi yansýttýðýný görünce resimlerin de karanlýk ve dramatik bir yapýsý olmasý gerektiðine karar verdim. Seçilen eserlerde ressamýn yaptýðý tablolar da ayný havayý yakalamýþ olmalýydý.

SDK – Bu proje ilk sergileme mi?
Karin Schafer – Biliyorsunuz orijinal beste piyano için yazýlmýþtý ve iki yýl önce Avusturya Viyana’da yetenekli genç nesil piyanistlerden Christopher Hinterhuber eþliðinde sahnelendi
ama bir senfoni orkestrasý eþliðinde dünyada ilk defa böyle bir gösteri yapýlýyor. Özellikle, kuklalarla bir orkestrayý buluþturma fikri Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý'na çok çekici geldi. Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý Müdürü Kenan Gökkaya’nýn olumlu yaklaþýmý ve desteðiyle bu gece burada “Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý” ile birlikte “Bir Sergiden Tablolar” projesini baþarýyla sahneledik.

SDK – Kuklalarý nasýl tasarladýnýz?
Karin Schafer – Sanatçýlarýn tablolarýna baktýðýnýzda kuklalarýn da onlara benzediðini göreceksiniz ama tabi ki farklý bir biçimde tablolarý yansýtýyorlar. Tablolardan parçalar seçtim ve bunlarý nasýl bir araya getirebileceðimi düþündüm. Kuklalarý yaparken hangi materyalleri kullanmam gerekir diye düþündüm. Hangi materyaller müziðin ruhunu ve resmin atmosferini yansýtýr. Kuklalarda kullanýlan teknik çok farklýdýr. Tasarladýðým kuklalarda kullandýðým materyallerin de atmosfere uygun olmasý gerekiyordu.

SDK – Mesela þu zýplayan kuklalarý nasýl tasarladýnýz?
Karin Schafer – Bunlar çaçaron, geveze pazarcý kadýnlarý anlatan küçük kuklalar ve Alman ressam Paul Klee’nin tablolarýndan esinlenilerek yapýlmýþtýr. Iþýk ve desenin önemini tablolarýnda vurgulayan Klee’nin eserleri kuklalarý yapmak için çok zengin bir malzeme içeriyordu.

SDK – Peki, Pablo Picasso’nun zengin ve fakir adamý nasýl ortaya çýktý?
Karin Schafer - Picasso’nun bir portresinden yola çýkarak zengin ve fakir adam kuklalarýný tasarladým. Picasso’nun özellikle portreleri muhteþem. Kuklalarý yaparken faydalandýðým eserlerin modern olmasý yeterli deðil ayný zamanda kuklalarý yapmak için yeterince ilginç olmalarý da gerekiyor. Burada zengin ve yoksul adamýn yüzü gerçek insan yüzünü yansýtmýyor ama yüzlerde kübizmin etkisi açýkça görülüyor ve bu iþi de çok ilgi çekici hale getiriyor. Pablo Picasso’nun tablolarýnýn kukla yapmak için çok ideal, ilginç eserler olduðunu düþünüyorum.

SDK – Sonra konser süresince kuklalar arasýnda dolaþan ve bütün eserlere dokunan onlarý okþayan þiþman ve zayýf insan figürleri vardý. Bunlarý yaparken nereden esinlendiniz?
Karin Schafer – Bu gösteriyi hazýrlarken iki ayrý heykeltýraþ seçtik. Çünkü orijinal sergide de heykeller yer alýyordu. Bir tezat yaratmanýn iyi bir fikir olacaðýna karar verdik. Ýki kukla tasarladým. Biri oldukça kadýnsý, yuvarlak hatlarý olan, yumuþak görünümlü, parlak ve çok renkli olmalýydý. Þiþman kadýný yaparken Fransýz heykeltýraþ Niki de Saint Phalle’in eserlerinden yararlandým. Bunun karþýtý olan gri, ince, uzun kukla ise Alberto Giacometti’nin klasik heykelleri gibiydi.

SDK – Kuklalarýn yaný sýra geçen yüzyýlýn baþýndan bir Rus kasabasý da yer alýyor. Bu maketi ve kuklalarý tasarlarken hangi kaynaktan faydalandýnýz?
Karin Schafer – Bunu yaparken Rus asýllý ressam Marc Chagall’ýn tablolarýndan faydalandýk. Burada 20.yüzyýlýn baþýnda bir Rus kasabasý görülüyor. Chagall’ýn çocukluðunu geçirdiði Vitebsk kasabasýnýn küçük bir modelini yaptýk. Buradaki her figürü Chagall’ýn tablolarýndan toparladýk ve ayný müzikal atmosferi vermeye çalýþtýk.

SDK – Bütün kuklalarý tek tek belirlerken nasýl bir araþtýrma süreci geçirdiniz ve Mussorgsky’nin müziði bu sürece nasýl bir katkýda bulundu?
Karin Schafer – Bu projeyi hazýrlamadan önce sanatçýlarý ve yapýtlarýný konu alan çok sayýda sanat kitabý karýþtýrdým. Sanatçýlarýn yaptýklarý resimlerde doðru renkleri ve doðru sesleri bulmaya çalýþtým. Kafamdaki yapýya en uygun olanlarýný seçtim. Ýlk önce Mussorgsky’nin müziðine uygun olan, o ruhu en iyi yansýtacaðýný düþündüðüm sanatçýlarý belirledim. Daha sonra, kukla yapým aþamasýnda beraber çalýþtýðým kukla sanatçýlardan oluþan bir ekiple seçtiðimiz 12 ressam ve heykeltýraþýn eserlerini gözden geçirdik. Bu eserlerden cýmbýzlayarak aldýðýmýz parçalarý kuklalar için referans olarak kullandýk. Tablolardan aldýðýmýz parçalarý hayal gücümüzü kullanarak tamamladýk. Çalýþmayý yaparken müziði dinledik. Bütün provalarda yapýlan her bir parçanýn müziðe uygun olmasýna özen gösterdik çünkü burada müzik çok önemliydi. Sadece kuklalar deðil, kuklalarýn da çok kýsa sürelerde seslendirilen müzik parçasýyla birlikte eþ zamanlý olarak hareket ettirilmesi gerekiyordu. Çünkü “Bir Sergiden Tablolar” 12 tabloyu anlatan kýsa müzik parçalarýndan oluþuyor. Dolayýsýyla bizim çalýþmamýzýn da 12 kýsa bölümden oluþmasý gerekiyordu.

SDK – Parçalarý alýp kullanýyorsunuz ve ondan yeni bir biçim, yeni bir form oluþturuyorsunuz. Neyin nasýl olacaðýna nasýl karar veriyorsunuz?
Karin Schafer – Mesela, Wassily Kandinsky’nin eserlerine baktýðýnýzda orada çok neþeli bir yapý olduðunu, çok farklý formlarýn, deðiþik biçimlerin ve farklý nesnelerin bir araya gelerek çok özel bir tarz oluþturduðunu görürsünüz. Bakýn buradaki küçük parça her þey olabilir. Bir insan, bir çiçek, bir kuþ ya da bir gemi olabilir. Biz bu parçayý alýp baþlý baþýna bir kukla haline getirdik. Parçalardan yola çýkarak müziðin ve resmin ruhuna uygun kuklalar yaptýk.

SDK – Kuklalarýn yaný sýra bu sahne gösterisinde gölgeler ve yansýmalar da yer aldý. Bu çalýþmada hangi düþünceden yola çýkarak bu eseri seçtiniz?
Karin Sachafer – Bu eser Amerikalý kadýn sanatçý Georgia O’Keefe’ye ait bir çalýþma. Bir metropolde gece görüntüsünü yansýtýyor. Kendisi þehirleri ve çiçekleri çiziyor ama ben müziðe ve müziðin ana fikrine çok uygun olan bu çalýþmayý seçtim. Burada resmi arkadan ýþýklandýrdýk. Yavaþ yavaþ þehrin ýþýklarý sönüyor ve sonra þehir tamamen karanlýða gömülüyor. Bu resmin modern þehirlerde yaþayan bizleri, bizim yaþamlarýmýzý çok iyi anlattýðýný düþünüyorum.

SDK – Gösteride çok renkli bir el görüyoruz. Bunun anlamý nedir?
Karin Schafer – Bu çok renkli el Avusturyalý ressam Friedensreich Hundertwasser eserlerinden alýnmýþtýr. Hundertwassel neredeyse çocuksu diyebileceðimiz bir tarza sahip Mavi, sarý, kýrmýzý gibi parlak renkleri resimlerinde çokça kullanan bir ressam. Onun resimlerinden aldýðýmýz bu çok renkli el, “burada nasýl bir öykü anlatýlýyor?” Hikayeyi nasýl “ele” almalý? Hikayeyi nasýl “görebilmeli” ve “orada müziðin öyküsü nasýl olmalý?” sorusunu düþündürüyor.

SDK – Bu konuþmanýn olmadýðý sessiz bir gösteri. Kuklalarla birlikte onlarý oynatýrken vücut dilinizi de kullanýyorsunuz. Bütün duygularý kuklalara da geçiriyorsunuz. Öyle deðil mi?
Karin Schafer – Hikayeleri yazarken insani duygularý da yansýtmamýz lazým. Biliyorsunuz bu sessiz bir gösteri. Sadece kuklalarý hareket ettiriyoruz. Öykü gereði eðer kuklalar korkmuþ ya da kýzgýn olmalarý gerekiyorsa olmalarý gerektiði gibi davranýyoruz. Pablo Picasso’nun “Öfkeli Zengin Adamý” gibi ve ayný hikayede yer alan “Korkmuþ Fakir Adam” kuklasý gibi. Ne yapmamýz gerekiyorsa onu yapýyoruz.

SDK – Bütün kuklalarýnýzý kendiniz mi tasarlýyorsunuz?
Karin Schafer – Genel olarak kuklalarýmý kendim yaparým ama bu tip büyük yapýmlarda bir sanat ekibiyle birlikte çalýþýyoruz. Kuklalarý bu ekiple birlikte yapýyoruz.

SDK – Siz ve sanatçý diðer iki arkadaþýnýz sadece kukla tiyatrosundan mý geliyorsunuz yoksa klasik tiyatro eðitimi aldýnýz mý?
Karin Schafer – Ben ve diðer iki arkadaþým kukla tiyatrosu kökenliyiz. Kukla tiyatrosu eðitimi aldýk. 1989’dan beri kukla sanatçýsý olarak sahneye çýkýyorum. Kukla tiyatrosu geniþ bir alan ve çalýþma sahasý olarak bir çok olasýlýk bulunuyor. Ýspanya’da Barselona’da Ýnstitute of Puppet Theatre’dan mezun oldum. Orada üç yýl kukla tiyatrosu eðitimi aldým.

SDK – Kukla sanatçýsý olmaya nasýl karar verdiniz?
Karin Schafer – Daima ellerimi kullanarak çalýþmak istemiþimdir. Öte yandan, tiyatroyu da çok seviyordum. Ne yapmak istediðimi tam olarak bilmiyordum. Bu ikisini bir araya getirerek ne yapabilirim diye düþündüm. Sonra birisi, Barselona’da özel bir Kukla Tiyatrosu varmýþ dedi. Çok ilgimi çekti. Oraya gittim. Olasýlýklarýn ne olduðunu ve ne yapabileceðimi gördüm. Sonuçta, kukla yapýmýný ve oynatmasýný öðrenmeye karar verdim. Kukla yapmak sanki nesnelere “hayat vermek” gibi bir þey. Beni heyecanlandýran da bu oldu.

Size “tadýmlýk” niyetine sunduðumuz gösteri, kuklalarýn dünyasýna bir davetiye aslýnda. Bu, þiþkin egolara yer olmayan, “en büyük benim” hesaplarýnýn olmadýðý naif bir dünya. Herkesin birinci olduðu, farklý özelliklerin ve yeteneklerin birbiriyle barýþýk ve dost olduðu sýcacýk bir diyar. “Alice Harikalar Diyarýnda” gibi. Hiç kimsenin kaybetmediði, dýþlanmadýðý, dýþarýda, açýkta býrakýlmadýðý, sevecen bir dünya. Bu kuklalarýn dünyasý. Adýný koyamadýðýmýz ama içimizde bir yerlerde var olduðunu bildiðimiz sýcacýk duygularýn harekete geçtiði, dokunulasý bir gerçeklik duygusuyla ortaya çýktý anlar. Kuklalarýn ortak paydasýnda buluþanlar, gösterinin sonunda kuklalara dokunmak, onlarý okþamak, onlardan akan sýcaklýk duygusunu içlerine almak, biraz daha içselleþtirebilmek için birbirileriyle yarýþýrlar. Burada kaç yaþýnda olduðunuzun pek bir önemi yok. Ýçtenlik, samimiyet ve sýcaklýk sizleri eþitliyor. Bir de kalpten gelen gülüþler.





.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Ýzmirliler þanslý...
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
9 Mart 2011
Sn.Seval Deniz, akýcý üslubu, dikkatli gözlemleri ve seçiciliðiyle, söyleþisiyle, Ýzmir sanat dünyasýndan güzel bir kesit sunmuþ yine. Teþekkürler...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.