Kendi görüþlerim var -saðlam görüþler-, yine de her zaman onlara katýlmýyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
(Bir insan portresi) Yine bir þeylere sinirlenmiþti dedem. Ne dediði pek anlaþýlmýyordu; ama çiçek bozuðu gözleri kýzarmýþ söylenip duruyordu. Odasýnýn önünde elinde bastonu dolanýp duruyordu. Biz çocuktuk o zamanlar. Ona "Dede, ne oldu, kime, neye kýzdýn yine?" diyecek durumda deðildik. Ümüþ ebemin yeðeni Hüseyin dayý, dedemin odasýna akþamlarý sýk sýk oturmaya gelenlerden biriydi. O gün de ceketi sýrtýnda, elinde tespih oralarda dolaþýyordu. Sonunda dayanamadý sordu dedeme: -Bekir emmi, ne oldu? Kime sinirlendin bu kadar? - Ne var da ne olacak! Bizim aða motor (traktör) almýþ bizim haberimiz yok. Bir etek para. Neyle, nasýl ödeyecek borcunu? Köye göçmenler yerleþecek diye köylünün ilçe kaymakamý ile kavgasýna karýþan, kaymakamý vurup yaralayan Hüseyin dayý yýllarca hapishanede yatmanýn verdiði umursamazlýk ve kibarlýkla: -Ýyi ya Bekir emmi! Daha ne istiyorsun? Yeðenimiz traktör sahibi olmuþ. Çalýþýr öder. Tarlasý var, yaþý da genç. Sevinmen gerekirken sen baðýrýp çaðýrýyorsun. -He ya! Elindeki tarlayý da kaybetsin motor borcu ödeyeceðim diye. Dedemin bu terörü (!) birkaç gün sürdü. Dayým, böyle zamanlarda ortalýkta pek görünmez; zavallý, sessiz Ümüþ ebem ise aðzýný açýp da bir kelime söylemeye cesaret edemezdi. Nasýl çözülürdü, tatlýya baðlanýrdý peki bu sorun? Bunun kolayýnda ne vardý? Bir yolla dedemin cüzdanýna o zamanýn parasýyla beþ on lira konur, buna keyfolan Bekir aðanýn da sesi kesilirdi. Bu kavga gürültüyü yalnýz traktör alýnýrken çýkarmadý dedem. Dayýmýn yaptýðý her atýlýma karþý çýktý. Kamyon alýrken, otobüs alýrken, Kayseri’ye göçerken benzer sahneler çok yaþandý. Ne oldu yaþandý da? Onun gürültü patýrtýsýna pek aldýran olmadý. Sesi de ayný yöntemle kesildi. Dedemin iki oda bir aralýktan oluþan kerpiçten yapýlý evine girdiðini pek görmedim ben çocukluðum, gençliðim boyunca. Onun kendi odasý vardý. Giriþte küçük bölmeyle büyükçe bir odadan oluþan bu yapýlar köyde pek çoktu. Köy düðünlerinde düðün odasý olarak da kullanýlýrdý bu odalar. Odanýn içinde toprakla yýðma üç sedir, sol köþede de "hamamlýk" dediðimiz açýk banyo bulunurdu. Sedirler; kilimler, halý yastýklar ve minderlerle döþenmiþti. Akþamlarý Dadaðý kömürüyle ýsýnan odada, dedemin köyde küs olmadýðý az sayýda kiþilerden gelenler aralarýnda sohbet ederlerdi. Bu konuþmalarda da dedem mutlaka köyden birilerine, hiç bulamazsa köyün imamýna kýzar, atar tutardý. Camiye de gittiði halde nedense imamlarla yýldýzý hiç barýþmazdý. Kapý komþusu bakkal Aliþen emmiyle kýrk yýl, iki evin arasýndaki daracýk geçiþ yüzünden kavga eden dedem son yýllarýnda Aliþen emminin dükkânýndan hiç çýkmamýþ, onun can dostu olmuþtu.Yaþar Kemal’in "Ortadirek" romanýndaki Koca Halil gibi dedemin de bazen tüm köye küstüðünü, biz torunlarýndan baþka kimseyle konuþmadýðýný düþünürdük. Yaz günleri odanýn dýþ kapýsýnda elinde peþkirle dedem karasinek kovalýyor. Köyde sinek eksik olur mu? Ertesi gün yine ayný uðraþ. Görenler "Bu Bekir aða da amma titiz adam! Odasýna sinek bile sokmuyor." diye düþünür. Oysa dedem sýrtýndaki gömleði (renkli gömlek olurdu genellikle) haftalarca çýkarýp yýkamaya vermezdi. Bir kadýn düþünün ki ömrü boyunca köyünden çýkýp ilçeye dahi gitmemiþ. Aðzýnda dili yok. Ses çýkarmadan hizmet ettiði kocasýndan bir kere iltifat, teþekkür duymamýþ. Býrakýn iltifatý, teþekkürü hep aþaðýlanmýþ.Ýþte bu benim Ümüþ ebem. Pek çok Anadolu kadýný gibi bütün ezilmiþliðiyle bu ufak tefek kadýna, dedemin hiç adýyla seslendiðini, "Ümüþ" dediðini duymadým inanýr mýsýnýz! Yaz kýþ içerdeki ya da dýþardaki tandýrda dedeme o kenarý kýzarmýþ çörekleri yapan Ümüþ ebemin bir gün de kocasýna diklendiðini, "Ben de insaným!" dediðini duymadým. Dedemin bu melek kadýna hitabý ya "Gýeyzz!" ya da "Kerahat!" þeklindedir. Tatillerde okuldan köye geliþlerimde elinde yeni çaldýðý yoðurduyla yanýma gelirdi Ümüþ ebem. Benim yoðurdu sevdiðimi bilirdi. Nedense "Kurban olurum!" sözü dillerinden düþmezdi bu çileli köy kadýnlarýnýn. Belki de onlara hiç kimse bu sözü söylemediði halde. Rahmetli dedemi anlatýrken onu, sevdiði bir torunu olarak kötülemek gibi bir niyetim hiç olamaz. Bu ilginç adamý deðiþik huylarýyla anmak, rahmetle yad etmek istedim. Dedemi öyle çok anarým ki þimdi onu hiç görmeyen arkadaþlarým bile tanýrlar. "Ayný dedem gibisin!" sözünü iyi bilirler. Oyunda herkese sataþan, sinirlenen biri oldu mu bu cümle hemen söylenir. Bayramlarda sabah çayýný içip anne-babamýzýn elini öptükten sonra ilk gittiðimiz yer dedemin odasýydý. Elini öperdik. Yüzünde diðer zamanlar pek görmediðimiz hafif bir gülümseme belirir o da yüzümüzü öperdi. Akide ya da sormuk þekerini alýr, neþeyle çýkardýk. Aksi, alýngan, kavgacý bir adam da olsa biz torunlarýný severdi dedem. Ömrünün sonuna kadar tütün içti. Seksen beþ yaþýnda rahmetli oldu. Ýçtiði tütün de hep kaçak tütündü. Onun tütününü iki yýl Diyarbakýr’dan aðabeyim getirdi, bir yýl da Muþ’tan ben getirmiþtim. Üstelik o yýllarda yasaktý böyle þeyler. "Ben, yemeklerde bu ot yaðlarýný yemem!" diye tutturur, tereyaðýndan baþka yaðý yemezdi. Bunun da kolayý bulunurdu. Nazik bacým diðer yaðlarla piþirdiði yemeðe biraz da tereyaðý koklattý mý bizim Bekir dede farkýna bile varmazdý. 1980’li yýllarýn baþýnda dayým, iþi gereði Kayseri’ye göçtü. Kýyameti kopardý dedem. Seksen yýl yaþadýðý köyünden kopmak istemiyordu. Ýþi otobüsçülük olan dayým, terminale yakýn bir ev tutmuþtu. Oturduðu dairenin beþinci katta olmasý da ayrý sorundu dedem için. Ayda, iki ayda bir Çarþamba günleri Mucur’a gelirdi dedem. Bir keresinde bizim kapýyý bastonla týklatýrken komþu çýkmýþ kapýya. "Amca, onlar okuldadýr, akþama gelirler." demiþ. Akþam geldiðimizde dedem yine kapýdaydý. Biz inanmýyor "Kapýyý açmadýnýz!" diye söyleniyordu. Eski köy berberimiz Cingiþ’e týraþ olmak için gelirdi Kayseri’den Mucur’a. Sanki Kayseri’de berber yok. Ýþin bahanesiydi bu. Ertesi gün Mucur’un pazarý olduðu için köyün minibüsüyle köye gidecek. Bu defalarca tekrar etti. Bizim bir rahatsýzlýðýmýz olmadý; ama gündüz evde bizi bulamayýnca kendisi küsüyordu. Tek oðlu dayýma hiç dayanamadýðý, onu çok sevdiði halde onun her atýlýmýna karþý çýkan, onun zarar göreceðinden korkan bu ilginç adamý anlatmak istedim. Çoðu zaman yalnýz torunlarýyla barýþýk, bu ufak tefek, ben bildim bileli eli hep bastonlu, hep söylenen, birilerine kýzan bu adamý anmak istedim. Benim Bekir dedem, bu yazýyý okuyanlarý belki ilgilendirmez (yakýnlarýndan baþka); ama bu ilginç adamýn portresini çizmek istedim. "Gözünde çiçek bozuðu Elinde baston O ufak tefek, sinirli mi sinirli adamý Anarken Hep ebem gelir aklýma O sessiz, küçücük, melek kadýný düþünürüm Anadolu köy kadýnlarý adýna Kenarý kýzarmýþ çöreði Yaðlý yoðurdu ile Hep hizmet eden Ama bir teþekkür bile edilmeyen Kasabayý bile görmeyen Ümüþ ebem gelir aklýma" ..................................................................... Numan Kurt 6 Ekim 2010
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Numan Kurt, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |