Yanlýþ sayýsýz þekillere girebilir, doðru ise yalnýz bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
"Gelecek günlerde iki torunumla Parklarda Gezmek isterim Onlarýn ellerinde balonlar Benim elimde onlarýn elleri ’Tanrým sana þükürler olsun’ diyerek O mutluluðu Yaþamak isterim" Ýþte iki yýl önce yazdýðým "El Ele Gezmek Ýsterim" adlý þiirin son bölümünde duygularýmý böyle aktarmýþtým. O zamanlar bir yaþýna gelmeyen Yiðitalp’le daha doðmamýþ Duru, þimdi koþuþturuyorlar. Ellerinden tutup parklarda gezdiriyorum da geri eve döndürmek bir sorun oluyor onlarý. Bu zamanda fotoðraf pek çok. Yüzlerce fotoðraf benim bilgisayarýmda yüklü. Bizim çocukluðumuz nerede, þimdikilerin çocukluðu nerede! Benim ilk çektirdiðim fotoðraf, ilkokul diplomamdaki, köy okulunun duvar dibinde çekilmiþ fotoðraf. Sonra aile olarak iki ya da üç fotoðrafýmýz var. O da yakýn köylü, Ýlicekli Debrah’ýn çektikleri. O adam da olmasa kimsenin o yýllara ait aile fotoðrafý da olmayacakmýþ. Ben de dedim ki kendi kendime, "Tamam, torunlarýn doðumdan itibaren fotoðraflarý çok; ama bir yazýyla onlarýn bebeklik hallerini anlatayým da ileride keyifle okusunlar, "Ýyi ki bizi anlatmýþsýn dedeciðim." desinler. Duru...Duru...Duru..bir içim su. Adý gibi dusduru. Yaramazlýklarý yavaþ yavaþ ortaya çýksa da sessiz sakin bir bebek. Ýki yaþýna yaklaþtýðý bu günlerde en büyük yaramazlýðý hep dýþarýya çýkmak isteyiþi. Eh büyüyor, bebeklikten, meleklikten çýkýyor ya artýk. Annesi, babasý ya da biz laf arsýnda "Geç oldu, artýk gitsek..." dediðimizde bir þeylerle oynasa bile nasýl anlýyor bilmem hemen badi badi vestiyere doðru gidiyor, gocuðunu, ayakkabýlarýný kucaklýyor. Telaþla bir þeyler söyleyerek bir de kendince onlarý giymeye çalýþýyor. Annesinin iþi olduðu günlerde bize getiriyorum onu. Daha ben varmadan, önceden "Deden gelecek!" sözünü duyduðu için hemen neþeyle, heyecanla kapýya yaklaþýyor, annesinin giysilerini giydirmesini bekliyormuþ. Baþka zaman giydirilirken yaygarayý koparýyor; ama birilerinin onu dýþarý götüreceðini hissedince hiç ses yok. Kapýyý týklattýðýmda içeride adeta uçuyor sevinçten. Kapý açýlýnca hemen kucaðýma geliyor. Þimdi benden yana çýkarý var ya! "Durucuk, dedeye bir öpücük!" diyorum. Hemen yanaðýný uzatýyor. Ayný lafý içerde otururken söylersem yüzüme bile bakmýyor. Bilmiþ bilmiþ gülümseyip kaçýyor. Neþeli olduðu zamanlarda, "Duru! Kulaðýmý tut!" diyorum, hemen iki eliyle iki kulaðýma yapýþýyor. Bugünlerde pek de iyi anlaþýyoruz. Uykuyu çok seven babasýný, tatil günlerinde de sabah erkenden uyandýrýyormuþ. Ben de çocuklara her gidiþimde, "Duru, bak unutma, babaný sabah altýda uyandýr!" diyorum. O yine de insaflý davranýyormuþ. Yirmi dört saat uyu desen uyuyacak olan babasýný sekizden sonra uyandýrýyormuþ. Ben, neredeyse kýrk yýldýr sabah saat beþ altý arasý kalkarým. Damat da bunu bildiði için baþlýyor hemen, "N’olacak, dedeye çekmiþ, ha uykuculukta bana çekseydin kýzým!" diyor. Konuþmaya tek tük sözcüklerle baþlayacak herhalde. Birkaç gün önce "Duru, yanýma gel!" dediðimde hýzlý hýzlý" Gemem (gelmem)! " dedi. Konuþmaya baþlama süresinde yanýmýzda olmayacak. Ancak bilgisayarda görüntülü konuþacaðýz onunla.Babasýnýn görevi gereði yakýnda gidecek Duru’muz. Onun duruluðuna, uysallýðýna, boynunu kýsýp kollarýný sallayýp yürüyüþüne dayanabilecek miyiz bilmem. Duru, duru akan sular gibiyken bir de yaramazýmýz var: Yiðitalp. Daha bugün bir alýþveriþ merkezine gittik iki torunla. Orada bunlara yiyecek bir þeyler alayým derken bir de baktýk Yiðitalp yok. "Amannn, Yiðitalp yok!" dedi haným. Hemen salonun çýkýþýna baktým, masalarýn arasýndan doðru çocuklarýn oyun yerine gidiyor. Biraz önce çýktýk oradan; ama Yiðitalp bu, oyuna doyar mý? Konuþmayý da iyice ilerletti artýk. Yanýnda yanlýþ þeyler söylemeye hiç gelmiyor. Üç yaþýna bir ayý kaldý. Yazýn babaannesi baktý, kýþýn da anneannesi bakýyor. Hafta içinde bazý günler onu gezdirmek için alýyorum. Tam bir araba hastasý. Bizim, babasýnýn, öbür dedesinin araba markalarýný biliyor. Yolda giderken benim arabadan görürse "Numan dede, bak senin ayaban!" ya da "Mustuk (Mustafa) dedemin ayabasý!" diye baðýrýyor. Ýlle de öne oturacak. "Polis amcalar ceza yazar." diyerek ya da "Optima’ya (Optimum’a Yiðitalp öyle diyor.) götürmüyorum seni!" diyerek çocuk koltuðuna oturtabiliyorum. Evde epeyce oyuncak arabasý var. Çoðu zaman onlarla oynar. Haným da Yiðitalp’in hareketliliði biraz artmýþsa, yaramazlýða baþlamýþsa "Haydi Yiðitalp, dedenle saklambaç oyna!" diyor. Bunu duyar da durur mu? Oynamaya baþlýyoruz. Önce ben saklanýyorum. Biraz arayýp da bulunca basýyor narayý. Sýra kendisine gelince saklanmýþ oluyor. Kafa, gövde meydanda. Yalnýz elleriyle yüzünü kapatýyor, "Yiðitalp nerdesiiin?" demeye kalmadan "Buydayým!" diye baðýrýyor. Son günlerde bu saklambacý Duru da öðrendi. Trafik ýþýklarýna gelirken eðer kýrmýzý yanýyorsa bir baðýrtý: "Dede duur! Kýymýzý yanýyor!". "Aferim Yiðitalp’e!" diyorum. Buna da epey þiþiniyor. Elbette yeþili beklemek de ve haber vermek de onun görevi. Halasýnýn kýzýný Duru’yu çok seviyor. Ýlk karþýlaþmalarda sarýlmalar, öpmeler tamam.Ya oyuncaklarýna el atarsa Duru! Ya da farkýnda olmadan onu iterse o zaman Yiðitalp’e göz kulak olmak gerekiyor. Kendisi Duru’nun tüm oyuncaklarý ile oynuyor. O varken Duru’nun kendi oyuncaklarý ile oynamasý bile zor. Geçenlerde babaannesi "Benim sarý kuzum!" diye severken "Ben sarý deðilim siyakým (siyah)." dedi.Geçen yýl ben diþlerimi yaptýrýrken soruyordu telefonda, hani konuþmayý da þimdiki kadar bilmiyor ya! "Dede, diþlerin bapýyo?". Yanýnda olumsuz söz söylemeye ya da davranýþa gelmiyor, olduðu gibi kapýyor. Onlar artýk yaþlýlýk dönemine adým attýðýmýz þu yýllarda bizim hayat sularýmýz. Bebekken kokularý, sonra yürüyüþleri, sonra da konuþmalarý. Kolay söylendiði için ilk söyledikleri sözcük de "Dede!" olursa deðmeyin keyfimize. Dileðim odur ki anneleriyle babalarýyla saðlýk içinde, mutlu yaþasýnlar. Montaýgne’in bir denemesindeki þair Lucretus’un þu dizeleri ne kadar anlamlýdýr: "Ýnsanlar, yaþatarak yaþar birbirini/ Ve hayat meþalesini, birbirine devreder koþucular gibi..." "Torun, yeni bir hayatmýþ /Tomurcukmuþ bir aðaçta yeni patlayan/ ’Dede’ dediðinde/ Kondurduðunda yanaðýnýza bir öpücük/ Dersiniz ki: / Bu hayatýn da tadý baþkaymýþ" ................................................................................................................. 24 Mart 2011 Numan Kurt
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Numan Kurt, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |