Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Kýþ mevsimi girince en büyük korkum grip olmaktýr. Grip deyip geçmeyiniz. Belki de hastalýðýn aðababasýdýr o. Hiç bir þey göze görünmez; ama bir grip oldunuz mu vay baþýnýza gelenler! Önce AÝDS ile meþgul oldu Dünya. Sonra kenelerin yol açtýðý Kanamalý Kongo Ateþi korkuttu bizi. Ve ardý kesilmeyen çeþitli grip hastalýklarý, Kuþ Gribi, Domuz Gribi, derken þimdi de Keçi Gribi... Adýndan da anlaþýlacaðý gibi en inatçýsý da bu gripti. Virüs vücuda girdi mi aylardýr çýkmak nedir bilmiyordu. Bu inatçý öksürük illeti beni de yakaladý. Birkaç günde geçer dedim. Ýki hafta oldu geçmedi. Üç hafta oldu yok. Dördüncü haftanýn sonunda doktorun yolunu tuttum. Derdimi anlattým. “Öksürük geçmiyor” dedim. “Bana güçlü bir öksürük þurubu ver” dedim. Muayene etti. Bana “Sizin derdiniz öksürük deðil. Hemen acil olarak bir kardiyoloða görünün. Sizin kalbinizde sorun var. Her an bir kalp krizi geçirebilirsiniz” dedi. Baþýmdan soðuk sular mý, kaynar sular mý döküldü ben de anlayamadým. Tam bir þok geçirdim. Alelacele Devlet Hastanesine gittim. Genç bir kardiyolog. Olanlarý anlattým. Hemen beni hastaneye aldý. O andan itibaren kendimi hasta yataðýnda buldum. Oysa kendimi doktora gidene kadar çok iyi hissediyordum. Þu an ise tamamen yýkýlmýþ bir hasta psikolojisi içindeydim. Hemþireler etrafýmda melekler gibi dönüyordu. Ýlgileri çok hoþtu. Hele içlerinde biri vardý, “Elyeli” olduðunu söylüyordu. Güleç yüzlü, ufak tefek, sarýþýn, tatlý bir bayandý. O, her geldiðinde benim de yüzüm gülüyordu. Karþýsýndakine umut veriyor, güven veriyordu. Hastalýðýnýzý unutuyordunuz. Unutamadýðým þey ise, gecenin bir yarýsýnda bir heyula gibi ben uyurken yanýma gelip, “Arkaný dön, iðne yapacaðým ve kolundan kan alacaðým” diyen esmer, azgýn bakýþlý, hiç gülmeyen, o sert sesli hemþire idi. Onu asla unutmayacaðým. Nasýl unuturum? Vurduðu iðne ile canýmý yakmýþ, aldýðý kan ile de kanýmý vampir gibi emmiþti adeta. Ýki gün boyunca kolumu delik deþik etmiþti. Tahliller, testler, iðneler, kan almalar, kaldýðým sürece aralýksýz sürdü. Doktor, çok iyi niyetli idi. Ýþinin ehli idi. Moral veriyordu. “Hiç merak etmeyin. Sizi eskisinden saðlam göndereceðiz. Önce teþhisi doðru koyup, hastalýktan emin olalým. Gerekirse Anjiyo yapar, kesin teþhisi koyarýz. Sonrasý kolay...” diyordu. Ben, anjiyodan falan deðil de en çok o hemþire gelir de iðne yapar diye korkuyordum. Çünkü her iðne benim için tarif edilemez bir acýydý. Yapýlan testler sonunda korkulacak, acil bir durum olmadýðýný söyledi doktor. Ýkinci gün taburcu etti. Ýleriki günler için Echo ve Efor testi randevusu verdi. Her ikisi de temiz çýktý. Doktor “Beklediðimden çok daha iyisiniz. Korkulacak hiç bir þeyiniz yok. Sadece kilonuza dikkat ediniz. Fazla kilolusunuz. Bir diyetisyene gidin. Bir de Kulak burun Boðazcýya görünün. Ýç kulakta bir sorununuz olabilir.” dedi. Doðruydu teþhisi. Daha iki ay önce kulak doktoruna görünmüþtüm. Ýç kulakta sorun olduðunu söylemiþti. Haplar, ilaçlar vermiþti. Hala almaya devam ediyorum. Diyetisyene de gitmiþtim. Öyle bir liste vermiþti ki bana, beni bilenler bu listeyi görse gülmekten kýrýlýp geçerler. Çünkü her þey gram gramdý. Ölçülüydü. Bir dilim ekmek, bir kibrit kutusunun yarýsý kadar peynir, 4 kaþýk çorba, 1 bardak yaðsýz süt vs... Oysa bir oturuþta 4 kiþinin yediði yemeði tek baþýma yiyordum. Bir tüm ekmek, bana mýsýn demiyordu. Tabii hamur ve tatlý iþlerinden de çok zevk alýyordum. Böreklere, çöreklere kesinlikle hayýr diyemiyordum. Vesselam bana göre deðildi diyet yapmak. Versem de iki ay sonra verdiðimin iki katýný geri alýyordum. Neticede, Sayýn Doktor “Hiç bir þeyin yok” dedi ya, kaldýðým yerden devam edeyim dedim. Hastaneden çýkar çýkmaz soluðu bir lokantada aldým. Önce bir kelle paça ile iþe baþladým. Sonra bir tüm tavuk, Yanýnda salata, cacýk, kola ve arkasýndan da 4 tane lahmacun. Baklavayý da unutmadým. Yemeði bir bardak demli çay ile tamamladým. Kendime daha yeni gelmiþtim. Mutluydum. Kuþlar gibi havada uçuyordum sanki. Öyle ki kanýmý emen hemþireyi dahi unutmuþtum. Yine de ona bir teþekkür borçluyum. Çünkü o da görevini en iyi þekilde yerine getiriyordu. Yemekleri yiyince güçlenmiþtim sanki. Öyle ki kýtlýktan çýkmýþ gibiydim. Ýþte özgürlük buydu. Var mý özgür olmak gibisi? Var mý saðlýklý olmak gibisi?... “Can boðazdan gelir” demiþ atalar. Ama siz benim yaptýðýmý yapmayýn. Unutmayýn önce saðlýk. Önce saðlýk...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |