Yazar yazý yazmayý baþka insanlara göre daha zor yapan insandýr. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
Artýk, manevi deðerlerin yerini maddi deðerlere býrakmasý sonucu insanlarý yönlendiren unsurlarýn, kiþisel çýkarlar doðrultusunda geliþmesi sebebiyle insanlarýn birbirlerini kandýrma yani, aldatma eðilimlerinin çok sýkça yaþandýðý günümüzde, insanýn kendini güvende hissetmesi ne kadar mümkün olur? Akabinde kime güveneceðiz sorusu akla geliyor. Bugün aile bireylerinin bile bu anlamda birbirlerine karþý bu sýkýntýlarý yaþýyor halde olmasý, toplumsal açýdan bireylerin saðlýklý iliþkiler kurabilmesi ve sosyal hayatýný güvenilir bir platformda oluþturabilmesine olanak vermemektedir. Ýkili iliþkileri açmaza sokan ve kiþilerin güvenilirliðini ortadan kaldýran bu durum, kiþilerin hem ruhsal açýdan hem de sosyal açýdan saðlýksýz boyuta gelmelerini saðlýyor. Birbirine güvenmeyen karý kocalarýn yetiþtirdiði çocuklar, toplum içinde hem kendilerine olan güven sorunu ile hem de baþkalarýna olan güven sorunu yüzünden problemli insanlar haline gelip, kendileri de yalan ve güvensizlik üzerine kurgulanmýþ iliþkiler yaþýyorlar. Ve bu sarmal bu þekilde devam edip gidiyor. Ýnsanlarý bu noktaya getiren sebepleri inceleyecek olursak, bu durumun daha çok küçük yaþlarda ortaya çýktýðýný görürüz. Daha çocuk yaþta yalan kavramýný tam olarak kavrayamamýþken bile içgüdüsel olarak yalana baþvurmamýzýn altýnda yatan sebep korku duygusudur. Demek ki, içgüdüsel olarak yalanla tanýþmamýz korku duygusuyla baþlýyor. Cezalandýrýlma korkusu yüzünden, iþlediðimiz suçu inkar etmemiz veya suçu baþkalarýnýn üstüne atmamýz, ileride kiþiliðimizde davranýþ biçimimizi þekillendirecek, aslýnda önemli bir olaydýr. Burada ebeveynlerin ortaya koyacaklarý davranýþ biçimleri, çocuðun kiþisel geliþimi açýsýndan, bu durumun alýþkanlýk haline dönüþmeden, çocuðun korku duygusu karþýsýnda yenik düþmemesi ve korkunun üzerine gidip sonuçlarýna katlanabilmesinin öðretilmesi açýsýndan çok önemlidir. Saðlam kiþilikli insanlarýn yetiþtirilebilmeleri açýsýndan, küçük yaþlardan itibaren sonuçlarý ne olursa olsun eylemlerinin veya söylemlerinin arkasýnda durabilmeyi ve sonuçlarýna katlanabilmeyi öðretmek gerekmektedir. Ve bunun insanlarda karakteristik bir davranýþ biçimine getirilmesi gerekir. Ýçinde yaþanýlan toplumun bu anlamda bireylere verdiði mesajlar da göz ardý edilmemelidir. Sosyal hayatýn içinde kabul görmüþ doðrularýn, iþlevselliði açýsýndan bireylerin üzerindeki etkisi topluma ayna tutan deðerlerin bütününü oluþturur. Sahip olunan ahlaki deðerlerin yada manevi deðerlerin, bireyle toplum arasýnda köprü oluþturan yapýsý itibariyle ortaya çýkan ortak kültür, insanlarý bir arada tutan en önemli unsurdur. Bu yüzdendir ki, toplumun ruhsal saðlýðý açýsýndan bireylerin yetiþtirilmesi esnasýnda bu konu üzerinde hassasiyetle durulmasý lazýmdýr. Toplumun sahip olduðu deðerler sabit deðildir. Sürekli deðiþkenlik arz eder. Bu yüzden mevcut deðerleri bir sonraki nesile aktarýrken, sosyal hayatýn deðiþken dinamikleri arasýnda güncelliðini ve önemini yitirmeye baþlar. Kaybedilmeye baþlayan deðerlerin yerine yaþanýlan dönem itibariyle insan kiþiliðinin oluþmasýnda çok büyük etkisi olan, zamana uygun toplum deðerleri oturtulamazsa insan kalitesinde düþüþ yaþanmaya baþlar. Ýnsan, kendi iç disiplinini oluþturabilmek konusunda her zaman baþarýlý olamaz. Bunun için bazý insanlar üzerinde toplumun yaptýrýmlarý çok etkili olmaktadýr ve onlarý yönlendirmektedir. Eðer, insanlar üzerinde bir takým yaptýrým oluþturan deðerler, bireyleri doðru yönlendirecek ve onlarýn hayatlarýný kolaylaþtýracak boyutta ise, bu toplum düzeninin doðru þekillenmesi açýsýndan da çok önemlidir. Hayatýn zorluklarý karþýsýnda, kiþilikleri yeteri kadar geliþmemiþ zayýf insanlar (her türlü zafiyetlerine yenik düþen ve bir irade gösteremeyenler) yada aþýrý derecede egosantrik insanlar (bunlar da fazlasýyla bencillik ve hýrsa sahip olanlar) en fazla yalana baþvuran tiplerdir. Bu iki tarz insan modelinde görülen yalana baþvurma eðiliminin altýnda, farklý sebeplerle de olsa sonucu itibariyle ayný þekilde kaybetme duygusundan kaynaklanmaktadýr. Biri çaresizlikten bu yola baþvururken, diðeri kaybetmeyi yani, baþarýsýz olmayý göze alamadýðý için bu yola baþvurmaktadýr. Günlük hayatýmýzýn içinde çok sýkça karþýlaþtýðýmýz hatta kendimizin yaþadýðý bu gerçekleri bir çok örnekle ortaya koyabiliriz. Bu durumu kadýnlarla erkekler üzerinde ayrý ayrý deðerlendirecek olursak çok ilginç, trajikomik yada yüz kýzartýcý olarak yaþandýðýný görürüz. Kýz çocuklarýný yetiþtirirken aþýrý derecede baský altýna almak yada erkek çocuklarýný sen erkeksin egosu altýnda yetiþtirmek, bu durum insanlara taþýyamayacaðý yükler bindirdiðinden kiþiliklerinin oluþumunda ciddi deformasyonlar olmasýna sebebiyet vermektedir. Genç kýzlýk döneminde sosyalleþebilmek için söylenen yalanlar bir þekilde evlendikten sonra da devam etmektedir. Delikanlýlara ise erkek olmayý cinsellikle yada agresif olmak þeklinde algýlatýlmasý kurgulayacaðý evlilikte ya da iþ hayatýnda davranýþ bozukluðu þeklinde yaþamýna yansýyacaktýr. Yalancýlýk konusunda en yüksek performansýn gözlemlendiði yer siyaset alanýdýr. Çünkü ülkemizde politikacýlarýn siyaseti algýlama biçimleri bu yöndedir. Siyaset denince ilk akýllarýna gelen kural, “Köprüyü geçene kadar, ayýya dayý denir” sözüne sadýk kalýnmasýdýr. Bunlarý bencil ve hýrslý grubuna ait olarak görecek olursak ki, öyledir, kiþilik zafiyetleri en derin boyutta olan tiplerdir. Zaman içinde bu iþi meslek olarak gördüklerinden, utanma duygularýný da yitirmeye baþlarlar. Ýþte o zaman gerçek anlamda profesyonel yalancý titrine ulaþmýþ olurlar. Onlara göre siyaset yapmanýn yolu yalan söylemekten geçer. Düþünün ki, politikacýyým diye ortaya çýkan insanlar daha politikayý doðru dürüst tanýmlayamazken, siyaseti yalan söylemekten ibaret görenler, toplumu yönetmeyi ve yönlendirmeyi kendilerine vazife sayarak, yýllar içinde bu yanýlgýyý topluma da kabul ettirdiler. Artýk, insanlar da yalancýlýðý bu iþin bir parçasý sayarak bu durumu yadýrgamýyor. Balýk baþtan kokar misali, politikacýlarýmýz yalancýlýðý toplumun her katmanýna yaydýlar. Ve bu durum kimilerince profesyonelliðin getirisi diye görülürken, kimilerine göre bu iþin sanatý olarak nitelendirilmektedir. Bir bakýma da doðru; çünkü yalan söyleyebilmek ve bunu baþarýyla devam ettirebilmek yetenek ister. Ýnsanýn yüzü kýzarmadan yalan söyleyebilmesi ya da yalaný ortaya çýktýðý zaman içine düþtüðü durumdan utanç duymamasý için, öncelikle insanýn kendisine gerçekten saygý duymuyor olmasý lazým. Ýnsanlarýn gözünde saygýnlýðýmý yitiririm korkusu olmayýnca, ikili iliþkilerde, iþ iliþkilerinde ve sosyal iliþkilerinde yaþanan her türlü riyakarlýklar sanata dönüþüyor. Günümüzde artýk büyük küçük herkes, kazanmak veya güçlü olmak adýna ilk yaptýklarý iþ, yalan söyleme sanatýnýn inceliklerini öðrenip, uygulamaya sokarak yaþamaya çalýþýyor. Peki, Benim anlamadýðým husus, yalancýlýðý karakteristik bir özellik olarak bünyelerinde barýndýran insanlar, hangi deðerler üzerinden insan yetiþtiriyorlar? Çocuklarýna doðru diye ne öðretiyorlar? Ailelerinin, yakýn çevrelerindeki insanlarýn yüzlerine nasýl bakýyorlar? Ya da aynaya nasýl bakýyorlar? Doðru insan ya da erdemli insan olma deðerini yitirdikten sonra, toplum olarak elimizde baþka ne kalýyor ki? Bu yüzdendir, toplumumuzda son yýllarda gözlemlenen en önemli özellik, insanlarýn güvensizlik duygusuyla insan iliþkilerini saðlýklý bir þekilde yürütememesidir. Ýnsanlarýn birbirlerine þüpheyle yaklaþmasý sonucu, aralarýnda oluþturamadýklarý güven, hoþgörü, saðduyu vs. deðerler yüzünden paronayak, bencil, kaba ve artýk milli deðerlerini bile yitirmiþ, ruhsal saðlýðý bozulmuþ bir toplum haline geldik. Büyüklerimiz, “Zaman çok kötü, kimseye güvenilmez” derdi. Bunu dedikleri zaman da, 30 yýl önceydi ve insan iliþkileri bugünkünden çok daha düzeyli, içten ve samimiydi. Buna raðmen böyle bir endiþeleri vardý. Neyse ki, çoðu bugünleri göremediler. SAADET TOKSÖZ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Saadet Toksöz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |