Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn... |
|
||||||||||
|
KASABANIN DELÝSÝ “Delinin iyisi senin sülalenden çýkar!” diye baðýra çaðýra içeri girdi. Hani burnundan soluyor, derler ya, öyle. Geldi, karþýmdaki koltuða oturdu: - Bana bir dilekçe yaz. Yukarýya! - Nereye yukarýya? - En yukarýda kim var bilmiyor musun? - Bilmez miyim? Bizim binanýn en üstünde tapu kadastro var; amiri müdür bey. - Daha yukarý! - O olmaz. Yetkim yok. Hem o iþ dilekçeyle de olmaz. Sonra iþaret parmaðýyla pencere tarafýný gösterdi. O yandan deðil bu yandan en yukardakiymiþ; Ankara’yý iþaret ediyor. Derdi büyük olmalý. “Tamam” deyince biraz rahatladý. Koltuða yaslandý, baþladý anlatmaya: … Ben seçtiðimiz insanlarýn bize hizmet için o koltuða oturduðunu sanýrdým; öyle deðilmiþ. Meðer her seçtiðimiz üstümüze basar kendi üstündekine hizmet edermiþ. Bizim kasabadan geçen kentlerarasý yol sayýn cumhurbaþkaný rahat geçsin, diye asfaltlanmýþtý. Yine kasabanýn en iþlek caddesi baþbakanýmýz ziyaret edebilir dedikodusu üzerine acele yapýlmýþ, halk da beleþten rahat etmiþti. Bizim sokak öyle deðil ki! Tarihte fatura ve icra tebligatlarýný getiren postacýdan daha kýdemli memurun ayak basmadýðý çýkmaz sokaða kim hizmet getirir? Ben tam biz bu gidiþle sokak lambalarý bile yanmayan sokaðýmýzda, çukurlara düþe kalka yaþamaya devam ederiz, derken, belediye hoporlöründen bir duyuru yapýldý: “Sayýn bakanýmýz belediyemizi ziyaret edecektir tüm halkýmýz davetlidir.” Eh artýk bu fýrsat kaçmaz, sokaðýmýzý bir güzel elden geçirteyim. Sokak lambalarý takýlsýn, çukurlar doldurulsun; þöyle kaymak gibi, yürümeye doyulmaz bir yolumuz olsun. Artýk kimse kolunu bacaðýný kýrmasýn. Hem mahallelinin hayýr duasýný da almýþ olurum, dedim. … Hýzlý adýmlarla belediyeye doðru yürürken, bir yandan da planlar kuruyorum: Çýkarým sayýn bakanýmýn karþýsýna, eve bir acý kahvemizi içmeye davet ederim. Bakan bu, siyaset adamý. Kimbilir o koltuðu hak edene kadar ne çetin sýnavlardan geçti. Halkýn gönlünü almasýný bilir. Gelemeyecek bile olsa þöyle elini uzatýp omzumu okþar, “En kýsa zamanda bir kahvemizi içmeye geleceðim” der. Belki de geliyorum, der. Hatta gelir de. Kolay mý? Koca bakan bizim delik deþik çýkmaz sokaða gelecek. Kim ister ki, bakan gelsin bizim sokakta bir çukura düþsün, bir yerini incitsin. Hak saklasýn, böyle bir durumda belediye baþkanýnýn yüzünün þeklini düþünebiliyor musunuz? Baþkan bunun utancýna mý yansýn, gelecek seçimlerde seçmenin karþýsýna çýkamayacaðýna mý? Hiç kuþkum yok, daha bakan belediyeden dýþarý adýmýný atmadan bizim sokak kaymak gibi olur. … Belediye binasýna vardýðýmda ortalýk anababa günüydü. Sayýn bakan gelmiþ, baþkanýn odasýnda belediye hizmetleri ile ilgili bilgi alýyormuþ. Tam zamaný. Baktým kapýnýn önünde korumalardan bir duvar; ama benim koruma filan dinleyecek halim mi var? Ufak tefeðim de, iki korumanýn koltuðunun altýndan baþkanýn odasýna daldým. Daldým da, ne çare, arkadan birileri ceketimden sýmsýký yakaladý, sayýn bakanýma yaklaþamýyorum. Artýk kafaya koydum ya, girip derdimi anlatacaðým. Bir çýðlýk attým: - Býrakýýýnn. Bakanýmla görüþecem. Oyumu verdim, hizmetimi istiyorum. Öyle sert girmiþim ki, kendimi sayýn bakanýmýn ayaklarýnýn dibinde buldum. Döndüm ardýma baktým, kimse yok. Yalnýzca ceket cebimin bembeyaz astarý kopmuþ, kapýnýn kolunda sallanýyor. Baþkana gözüm iliþti, ellerini dizlerine vura vura kahkaha atýyor. Hiç beklenmez, sayýn bakaným da sýrýta sýrýta kýkýrdýyor. … Belediye baþkaný gülme krizini atlattýktan sonra açýklamalara baþladý: - Efendim, üzerinize afiyet. Ah ah, o zamanlar memlekette doktor mu var efendim, hastane mi var? Aþýyý kim bulmuþ da biz bulalým efendim. Menenjit belasý iþte. Biz her hizmeti zatýalinizin iktidarýnda tanýdýk, sayenizde ulaþtýk efendim. Bakanýn koltuklarý kabardý kabardý, taa böyle yükseldi. Yanýndakilere “Gördünüz mü biz neymiþiz?” der gibi hareketler yaparken, belediye baþkaný: - Biz de size layýk olmaya çalýþýyoruz sayýn bakaným. Bu vatandaþ arasýra gelir. Böyle kendini yerlere atar. Kýrmayýz efendim. Deli de olsa insandýr. Bakan bu sözler üzerine çok duygulandý. Gözlerinden yaþ gelmiþ olmalý, elinin dýþýyla gözlerini sildi. Sonra yerinden kalktý belediye baþkaný alnýndan öptü, þefkatle sýrtýný okþadý: - Tebrik ederim sevgili baþkan. Bu ülke, bu millet sizin gibi çalýþkan, fedakar yöneticiler sayesinde ayakta duruyor. … Kapý kolundan cep astarýmý aldým, ardýma bakmadan çýktým. Bizim sokak mý? Bütün umudum yeni cumhurbaþkanýmýzda. Yolunu bir kez kasabamýza düþürüversin. Selam da yaz unutma!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |