Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
“ Mevlid “, “ Kantat “ ve “ Oratoryo “ birbirlerine o kadar uzak üç kelime. “ Hilâl “ ve “ Sâlip “ , “ Doðu” ile “ Batý “, “ Tevhid “ ile “ Teslis“ gibi, birbirlerinin zýddý iki kelime. Kelime olduðu kadar müzikal terim olarak da bir araya gelmesi o kadar kolay olmayacak üç farklý terim… Biri geleneksel mûsýkîmizin cami musýkîsi dalýnda bir format, diðer ikisi klâsik müziðin temasý kahramanlýk ve din konularý olan þiirlerin bestelenip orkestra eþliðinde seslendirilmesi, ya da solo sesler, koro ve orkestra için yazýlmýþ, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri anlamlarýna geliyor. 1409 yýlýnda Süleyman Çelebi tarafýndan bestelenip, altýyüzyýldýr baþta ülkemiz olmak üzere bütün Ýslâm coðrafyasýnda büyük bir coþku ve keyifle icra edilen “ Mevlid” imiz, Selman Ada isimli kompozitörce ana ezgileri aynen korunup, senfonize edilerek 20 Nisan akþamý 452 kiþilik çok sesli koro eþliðindeki dünya prömiyeri, Ýstanbul Kongre Merkezi’ nde dinleyici önünde icra edildiðini televizyon haberlerinden öðrendim. Bu organizyosyonun yapýmcýsý Ahmet San, Selman Ada'nýn bestelediði eserden basýnda her ne kadar "kantat" diye söz edilse de bunun aslýnda klasik formatta elli beþ dakikalýk bir "oratoryo" olduðundan söz ediyor. Kantat ya da Oratoryo hiç farketmiyor. Her ikisi de klâsik müziðin Hristiyan-dini formlarý. Kantat’ ýn üç-beþ dakikalýk bölümünü yine televizyondan dinledim. Müzikal deðeri nedir bilemem ama, bir Müslüman olarak otantik okunan Mevlid’ in verdiði lezzetten eser olmadýðý ortada. Konuya felsefî açýdan baktýðýmýzda,“ Müzik müzik içindir “ tezine göre doðru olabilir; ama “ Müzik insan içindir “ antitezi karþýsýnda, hele insan faktörü Müslüman kimlikli ise problemli bir durum ortaya çýkýyor. Konser salonlarýnda Müslüman olmayan kimliklere belki müzikal bir tat verebilir ama, otantik mevlid karþýsýnda alternatif bir yorum þansý hiç yok. Kantat’ a ilk tepki Ýstanbul Hafýzlar ve Mevlithanlar Cemiyeti Baþkaný Hafýz Halil Akýncý’ dan geldi. Baþkan ”Mevlit formatýnda bir mevlit deðil, eser sadece yepyeni bir beste halinde sunulmuþ. Mevlid’ le uzaktan yakýndan alakasý olan bir format deðil” sözleriyle otantik mevlit formatýnýn yerine konan böylesine çalýþmalarýn halktan asla kabul görmeyeceðini söylüyor. Gerekçesinde de okunuþ üslûbu,tarzý ve formatýný gösteriyor. Buna raðmen Mevlid’ in dünyaya tanýtýlmasý açýsýndan geniþ kapsamlý ve mükemmel bir organizasyon olacaðýndan faydasýnýn da inkâr edilemeyecek kadar çok olacaðýný söylüyor. Ve sözlerini þu cümlelerle baðlýyor ve adeta ders veriyor : “…Bazý bölümlerde koro halinde Salât-ý Ümmiye’leri kullanýyorlar. Mevlidin bazý bölümlerini de koro halinde okuyorlar. Mevlidin bölümleri tamamen solo okunur, koro okunmaz. Koro okunduðu zaman hiçbir þey belli olmaz. Tamamen bir gürültü duyduk ama mevlidin cümleleri o kadar nettir ki o cümleleri tek solistin okumasýndan ancak anlayabilirsiniz. Mevlit, baþtan sona vaazdýr, koro halinde hocalar vaaz eder mi? Böyle bir eserin var oluþunu, dünyada baþka dillerde okunmasýný olumlu buluruz ancak icrasý bakýmýndan kendi ülkemizde böyle bir icrasý mümkün deðildir.” 1 Bir þekilde bir araya gelmiþ iki formun tarihi örneklerinde olduðu gibi bunda da yine kompozitörün hazýr melodik yapý üzerine giydirdiði senfonik elbise ile karþý karþýyayýz. Açýkcasý 1930’ lu yýllarda benzeri bir çokseslendirmeyi dinleyen üstâd Süleyman Nazif’in ifadesiyle : “ Rum Patriði’ nin teravih namazý kýldýrmasý” gibi bir þey olmuþ. 1943’de Ahmet Adnan Saygun tarafýndan yapýlan “ Yunus Emre oratoryosu için rahmetli Cinuçen Tanrýkorur’ un yaptýðý yorum aklýma geliyor. Tanrýkorur bu oratoryo için : “…Türk velisi Yunus’ a Katolik kilisesinde oratoryo söyletip, ney gibi gönüller yýkayan ilâhî bir Türk sazýný, soðuk sesli obua ve flütün yerine kullanmayý havsalasý dahi almayan…” 2 lara serzeniþte bulunuyordu. Mevlid Kanta’ tý da her þeye raðmen 90 seneye yakýn bir zaman içinde çok seslendirilen Salât-ý Ümmiye, Tekbîr gibi âbide eserlerin çakma versiyonu olmaktan öteye gidemeyecek ve hâfýza-i beþerin nisyânýna ( Ýnsan belleðinin unutmasý gerçeði ) mâhkum olacaktýr. Çünkü Müslüman/ Türk kimlikli kulaklarýmýzýn Rast’ lardan, Hicaz’ lardan, Uþþak’ lardan aldýðý tadý ve cezbeyi, klâsik müziðin katý ve soðuk “ majör “ ve “ minör “ lerden almasý mümkün deðil de ondan… D Ý P N O T L A R : 1 www.haber7.com/haber/20110420/Mevlidhanlar-Mevlid-Kantati-begenmedi.php 2 Cinuçen TANRIKORUR , “ Gerçek Yobazlýk “, Aksiyon Dergisi, 30 Aralýk 1995, sayý:56 http://ferahnak.wordpress.com/2011/04/21/%e2%80%9cmevlid%e2%80%9d-ne-kadar-%e2%80%9c-kantat-%e2%80%9c-ya-da-%e2%80%9c-oratoryo-%e2%80%9c-olur/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |