Sevginin bulunmadýðý yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
ASALETÝM TASDÝK OLSA O gün Birgül yengenin doðum günüydü. Durun durun; önce bir soru sorayým: Siz hiç evli ve hastalýk derecesinde uçkur düþkünü bir þefin emrinde aday memur olarak çalýþtýnýz mý? Üstelik adam sicil amiriniz. Çalýþmadýysanýz ben söyleyeyim, çok zordur. … Þefin en telaþlý günlerinden biri; yeni tanýþtýðý bayanla buluþacak, akþam da eve gitmeyecek. Dedim ya, yengenin de doðum günü. Onu da ihmal etmeye hiç mi hiç gelmez. Üstelik kadýnýn buna zerre kadar güveni kalmamýþ. Þef zor durumda, doðal olarak da beni çaðýrdý: - Mehmet, ocaðýna düþtüm; arkadaþ dediðin böyle günde gerek hani. Adamýn doðal hali sýkýþtýrýlmýþ hort zort; ama, böyle bir iþi çýktý mý, hemen sýkýfýký arkadaþ oluveriyoruz: - Yengene acil iþim çýktý, Ankara’ya gideceðim, dedim; çiçeðini, pastasýný bizim eve götürmek sana kalýyor. Yaparsýn artýk bir iyilik. Baþka çaremiz mi var, elbette yapacaðýz. Bu namussuz herife zamparalýkta yardýmcý olmak en baþta gelen görevlerimizden oluyor. Orda burda zýpýrlýk yapacaðýna gidip evinde, adam gibi yaþ günü kutlasa olmuyor. Ama benim de uluorta Ýspanyol parasý gibi dolaþmak hiç hoþuma gitmiyor; kurtulmaya çalýþýyorum: - Ama, benim bu akþam çok iþim var. Mümkün deðil gidemem. Bu yanýtý hiç beklemiyormuþ. Yüzüme ters ters baktý: - Mehmet, senin asaletin tasdik olmuþ muydu? Þimdi baltayý taþa vurduk. Bir yýlýmýn dolmasýna daha dört ay var, nasýl tasdik olacak? Üstelik hakkýmda rapor düzenleyecek sicil amirim de ta kendisi. Aba altýndan sopa gösterir gibi soruyor. Ýyilik etmedim diye kýzýp bir rapor döþenir mi þimdi? “Emrimde aday memur olarak görev yapmakta olan Mehmet adlý kiþi, devlet memuriyetinin gerektirdiði niteliklere sahip olmadýðý gibi, özellikle de amirlerine karþý itaatsiz davranýþlarýndan ötürü …” vb vb.. Ýpin ucu adamýn elinde, asalet tasdik oluncaya kadar ne isterse yapýlacak. Hatamý hemen düzeltmeliyim: - Münir bey, dedim. Bu akþam çok iþim var demiþtim ya. - Eee. - Þimdi aklýma geldi; benim bu akþam hiç iþim yok. Baþýný “Seni gidi seni!” der gibi dalgalý dalgalý salladý. Sonra kaþlarýnýn altýndan bir þantajcý edasýyla baktý: - Hýým! Bana da öyle gelmiþti. … Neþesi de yerine gelince uyardý: - Aman ha! Yengenin gereksiz kýskançlýklarý vardýr, sakýn aðzýndan bir þey kaçýrma. Verdiði adrese baktým, üç otobüs deðiþtirilerek gidilecek, cehennemin dibinde bir yer. Þef yol parasýný elime tutuþturduktan sonra, gömlek cebime de bir þeyler sokuþturdu. Dýþarý çýkýnca baktým bir çakýr onluk. Oh oh! bu iyi oldu; tabi hizmet karþýlýðý. Hazýr pastayý, çiçeði alýp yola koyuldum. Bir elimde çiçek bir elimde pasta. Özellikle iþyerine yakýnlýðýndan tanýdýðýn çok olduðu ilk otobüste “Mübarek olsun”, “Kutlarým”, “Allah tamamýna erdirsin” gibi bütün kutlamalarý kabul ettim. Þimdi tutup da “Benimle bir ilgisi yok. Þef yeni bir hatun tavlamýþ, kadýn tam da bu güne randevu vermiþ, gönül almak için eþine yaþ günü pastasý gönderdi” denmez ki. Neyse ki, öteki otobüslerde tanýdýk çýkmadýðýndan yolcular sirke gelmiþ gibi seyretmekle yetindiler. Saat yediye doðru evin kapýsýndayým. Zili çaldým açan yok, kapýyý yumrukladým ses yok. Her halde bir komþuda ya da alýþveriþte. Çiçekle pastayý dýþ kapýnýn yanýna koyup, eþiðe oturdum. Bugün tam seyirliðim, giren çýkan meraklý meraklý bana bakýyor. Bekle Allah bekle; saat dokuz oldu gelen giden yok. Nerde bu Birgül yenge? Ýnsan komþuya gitse çoktan döner. Bu saatte çarþýpazar da olmaz. Biri kapýdan öteki bacadan mý sývýþýr bunlarýn da. … Ben daha üç otobüsle eve döneceðim. Þöyle bir ayaða kalkayým, dedim, kaidem uyuþmuþ oturmaktan. Artýk iyice sinirlenmeye baþlýyorum; adam çapkýnlýk yapacak sýkýntýsý bana düþüyor. Þeytan diyor ki, çek git evine; sana mý kalmýþ elin ahlaksýzýna iyilik etmek. Ah ah, þeytan iyi diyor da, kolaydý o gitmekler. Adam oturuverir daktilonun baþýna “ Emrimde aday memur olarak çalýþmakta olan Mehmet adlý kiþi, hatta kiþi de deðil “Zat”, bir devlet memurunda aranan, en baþta amirlerine itaatsizlik olmak üzere….” vb vb.. O zaman da al baþýna belayý. Devlet dairesinde bir daha adým mý attýrýrlar! Asaletin tasdik edilmiþ olsa, çiçeðini de pastasýný da kapýnýn eþiðine çarptýðýn gibi… Yok caným, çarpmak da neymiþ, burada bile olmazdým. … Saat oldu gecenin on ikisi. Herkes çoktan evine çekilmiþ durumda; ýþýklar birer ikiþer sönüyor. Birgül yenge de nihayet bu saatte bulundu geldi. Beni görünce çok sevindi. Büyük zahmetler etmiþim. Üstümüze görev aldýk ya, ben hemen þefimi savunmaya koyuldum: - Acil bir iþi çýkýverdiydi de, hemen Ankara’ya gitti. Ýþini bitirip dönecek. Yenge bunlarý “Ya, öyle mi?” filan deyip geçiþtirdi de, söylediði söz ilginçti: - Mehmet, dedi, Münir abin bu akþam Ankara’ya kalkan hiç bir araca binmemiþ. Ne diyeceðim ben þimdi bu kadýna, yayan gitti de denmez ya. O da yanýt beklemedi zaten. … Ben duraða varana kadar ne otobüs kalmýþ ne minibüs. Bir taksi durdurdum, kentin bir ucundan öteki ucuna; üstelik gece tarifesi. Þefin verdiklerinin üstüne cebimdekileri de koydum, o bile yetmedi. Neyse ki, taksici hoþgörülü çýktý. Ertesi gün erkenden gelmiþ sonuçlarý soruyor: - Nasýl, gidip dönmen kolay oldu deðil mi? - Kolay. Kolay, deyince hoþuna gitti: - Bak, dedi, gördün mü? Bundan sonra yardýmcý ol iþte. Hem harçlýðýn çýkar, fena mý? Bu arada akþam meteliksiz kalýþým aklýma geldi: - Yalnýz onluk çok az. Masrafýný karþýlamýyor. Bunu da duyunca daha çok neþelendi, hatta bir kahkaha attý: - Mehmeeet, iþi öðrendin sen. Baksana zam bile istiyorsun. Aferin aferin, mesleðin kötüsü olmaz, elinde bulunsun, aferin. “Asaletim tasdik olsaydý, gösterirdim ben sana mesleðin iyisini kötüsünü” dedim içimden de; þimdilik yapacak bir þey yok. … Aday memur olarak kalan dört ayýmý þefime karþý iyilikte kusur etmeden ve en küçük bir itaatsizlik göstermeden tamamladým. Sonunda asaletim tastik oldu; þefim o günden beri benimle çalýþmak istemiyor. Nedeni? Huy deðiþtirip, amirlerime karþý itaatsizliðe baþlamýþým.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |