Ahiretleri için çaba içinde olmayan insanlar, ölümle herþeyin biteceðini zannettikleri için dünyada zevk ve sefa içerisinde rahat bir hayat sürmek ve yaþanabilecek tüm zevkleri tatmak isterler. Huzurlarýný kaçýran en ufak zorluk, onlar için azaba dönüþür. Bunlarýn, Allah’ýn imtihaný olduðunu düþünemez, müminler için kazanç zamaný olan zorluklarýn kayýp getireceðini zannederler.

Oysa ölümden sonra asýl gerçek ve sonsuz yaþam baþlayacaktýr. Hesap gününde, zor zamanlarda gösteremedikleri sabýr, tevekkül ve teslimiyetli davranýþlarýndan sorgulanacaklardýr. En adil mahkemede hak ile hüküm verilecek, insanlarýn yapýp ettiklerinin, yapmasý gerekirken göz ardý ettikleri ve ertelediklerinin hesabý tam olarak görülecektir.

Allah’tan içli bir saygýyla korkan müminler, Allah’ýn hoþnutluðunu hedefleyerek yaptýklarý her salih amelin, söyledikleri her güzel sözün, gösterdikleri sabýr, özveri, sadakat ve kararlýlýklarýnýn karþýlýðýný "hurma çekirdeðindeki iplikçik" kadar haksýzlýða uðramadan alacaklarýnýn bilincindedirler. Yaþadýklarý zorluk ne denli þiddetli de olsa, Allah’ýn vaadi olan destek ve yardým nedeniyle onlar en güzel ahlâký sergilerler. Bu Allah’ýn kullarýna verdiði kolaylýktýr; bu, imtihanýn bir sýrrýdýr.

Sonuç Olarak;

Kur’an’ýn tarif ettiði güzel ahlâk özellikleri, nefsin bencil tutkularýnýn deðil, vicdanýn sesi dinlenerek kazanýlabilir. Ýnsan ancak nefsani istek ve dünyevi hýrslarýný bir kenara býraktýðýnda diðer insanlara karþý anlayýþlý, þefkatli, sevgi dolu ve özverili davranabilir. Mümin, her durum ve ortamda Allah’ýn en fazla razý olacaðý tavrý tercih eder. Bu yüzden kimi zaman karþýsýndaki insanlarýn huzurunu ve mutluluðunu kendisinininden daha fazla düþünür.

Ýnsanlar Kur’anî ölçüleri kýstas alýrlarsa, þefkati, merhameti, vefa ve sadakat duygularýný ayný þekilde anlarlar. Böylece ahlâki deðerler ayný olur, kiþiye göre deðiþmez. Aksi durumda ise herkesin farklý ahlâki deðeri olur. Toplumda doðrularýn bir tane olmasý gerekir. Kur’an’ýn doðrularýyla yaþandýðýnda, yani doðrular bir olduðunda, toplumda saðlýklý bir iletiþim ve en güzel ahlâk anlayýþý yerleþir.

Allah’ýn tüm buyruklarý ve hükümleri, insan fýtratlarýna en uygun þekildedir ve hiçbirinde zorluk yoktur. Peygamberimiz (sav) Kur’an ahlâkýnýn nasýl yaþandýðýnýn en güzel örneðidir. O, "Din kolaylýktýr." (Buhari, Iman: 29; Nesai, Ýman: 28; Musned, 5:69) buyurarak, insanlarý dini yaþamaya davet eder.

Kur’an ahlâkýyla yaþamak, insan için Allah’ýn dilemesiyle olabilecek en güzel yaþamdýr. Diðer insanlarý böyle bir yaþama davet etmek, onlarýn kalplerini de Kur’an ahlâkýna ýsýndýrmak, insanlarýn Kur’an’a ve Peygamberimiz(sav)’in sünnetlerine göre yaþamalarýna vesile olmak her müminin en önemli sorumluluklarýndandýr.

Kur’an ahlâkýný yaþayan ve yayýlmasý için mücadele eden müminlerin hayatlarýný farklý kýlan en önemli özellik ise Allah’ýn dilemesiyle sonsuza dek nimet ve güzellikler içinde devam edecek olmasýdýr.

... Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imaný yazmýþ ve onlarý Kendinden bir ruh ile desteklemiþtir. Onlarý, altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere sokacaktýr; orda süresiz olarak kalacaklardýr. Allah, onlardan razý olmuþ, onlar da O’ndan razý olmuþlardýr. Ýþte onlar, Allah’ýn fýrkasýdýr. Dikkat edin; þüphesiz Allah’ýn fýrkasý olanlar, felah (umutlarýný gerçekleþtirip kurtuluþ) bulanlarýn ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)