Bu Cumhuriyet'in Sırtını Acılara Dayayamazsın

Hayat bazen aydınlık, bazen karanlık
Biz ikisini de yaşadık, yaşadık ve bitti!..
Güneşi yerine astık, bulutları göğe yapıştırdık
Çok şükür ıslanmaktan da kurtulduk!..

Daha ne bekliyoruz ki hayattan?
Dünyayı küstürdük, yeryüzünü alt-üst ettik
Değerleri hiçe saydık, tükettik, var olana kurşun sıktık
Yarınlar için ne oksijen yedekledik
Ne tohum sakladık, o da yetmedi
Kendi taşımıza, toprağımıza el gibi baktık
Ne ektik, ne biçtik. Biz kolayına kaçtık...
İthalatı tercih edip düşmanları zengin ettik
Bu yüzden aç-susuz kaldık, sahte tohumla avunduk
Her gün altına odun attık alevini körükledik
İnsanı insana öldürttük, sayısız mezarla acıları çoğalttık
Yağmurun yerini anaların gözyaşı aldı
Kaldı mı yaşayacak bir heves bu alemde
Söyle arkadaş, yakışır mı bunlar Cumhuriyet'e?..

Ve dedik ki sonunda dünyaya: biz senin kıymetini bilemedik
Başının çaresine bak, dön kendi ekseninde
Biz bildiğimizi okuruz, bilmesek de ahkâm keseriz
İlim, bilim neyimize, taştan duvarlar yeter bize...

-Yolun iki ucu açık, sonsuzluğu gösteriyor tarih
Gidişat?..

Aydınlığın üstüne toprak attık, yeşili öldürdük
Çiçekleri ağlattık, dağları devirdik
Ağaçlar idam mahkumu
Soy ağacı yasta -börtü-böceğin külü savruldu-
Yıkık umutları alkışladık, düşler askıda
Üzerlerine yeni şehirler kurduk
Ve o şehirleri ömürlük sandık! ..
Karnı aç olan yine aç, tok olanın doymaz gözü...

Sebepsiz ağrılardan yeni hastalıklar yarattık
Ben zararda, sen firarda. Oh ne âlâ ne âlâ!..
Bu ortaklık son bulsun be arkadaş
Anılar cam kırıkları arasında, bırak kendi halinde can bulsun
Gerçeği kurtar sen ateşten
Ve ben, seni dünde ki gibi hiç tanımamış olayım
Kesilen ağaçlar dikilse bile!..

-Yanık ellerinle, körelmiş gözlerinle
Sahte kalbinle daha ne istiyorsun ey insanoğlu?
Günahkârsın, günahkâr unutma
Bu Cumhuriyet'in sırtını acılara dayayamazsın!..
Acıları yıkayarak, karanlıkları yıkarak
Geldi bu dünyaya 29 Ekim 1923...

Rukiye Çelik/ANKARA


Rukiye Çelik hakkındaki bilgilerin basılmasını istiyorum.
Eğer basılmamasını istiyorsanız tıklayın.

  Rukiye Çelik kimdir?
Ne yağmurla ıslanır bu deli yürek, ne bulutla sürüklenir. Dağlar aşar, zifiri karanlıkta yıldız olur parlar, öylesine dostluk aşkı taşır ki o yufka yüreğinde, aklından bile geçiremez uzanan bir elin çiçek yerine dikenle kendisine merhaba diyeceğini...Daima dürüstlüğün durağıdır onun yeri. Sana-bana-ona değil; yalanadır isyanı...Yüreğinde yaşattığı ikizler, güzellik ve iyiliktir yalnızca... Dayanamaz ne ayrılığa, ne de acıya....Sevmez, ne hüznü ne de kederi. Tüm içten dostluklara merhaba... .

 


Bu yazıyı basmak istiyorum.

İzEdebiyat'da yayınlanmakta olan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Tüm yazılardan birinci dereceden sayfa düzenleyicileri sorumludur. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

Yazarların izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar dışında— herhangi bir biçimde basılmaması/yayınlanmaması önemle rica olunur.

© 2000-2002, İzlenim.com - Tüm hakları saklıdır.