Gündüzlerimizi çaldığınız o günden sonra
Söylemek, susmak kadar zor
Şimdi solan zambaklarız biz
Ve manasız firaklar yaşıyoruz
O günlerde ağıt olarak ne türküler var dilimizde
Bilemezsiniz…
Başımıza konan yüce taçları
Fırlatıp atmak mı
Yakışmazdı bize asla
Sonra rüyalar yarım, ufkumuz sönük, umutlar eksik kalırdı.
Biz gündüzleri iki damla gözyaşına sığdırdık
Ve artık geceler avuçlarımızda
Söylemenin susmak kadar zor olduğunu da
Siz nasıl bileceksiniz.
Biliyorum kimi harflerde
Haykırmaktan korktuğumuz başka sesler var
Belki de her sabah yeni bir ümitle açılan gözlerimizde
Söylemeyip yutkunduğumuz sözler var
Şimdi söylemek susmak kadar zor
Dedim ya bilemezsiniz.
Bakıp da görmeyen gözlere inat
Çiğnendikçe dik tuttuk başımızı
Ve sabırla bekledik
Aslında söylemek bizim için hâlâ zor
Çünkü bu, avuçlarda kızgın bir kor.
Bir kuru yaprağa açtık sırrımızı
Bir sabun köpüğü gibi yağsa da yağmur
Kaybolup gitmedik zamanın avuçlarında
Ve dağılmadık ipi kopan boncuklar gibi
Belki içimizde cevabından korktuğumuz sorular var hâlâ
Belki özlemiyle yaşanan
Geçmişten bir zamanın
Ne derin bir izdir ki zihnimizdeki
Ama biliyoruz ki
Titreştirecektir Arşı
Bu sessiz çığlıklar artık
Ve siz de bilin ki
Gökler dile gelince
Siz onu asla bilemezsiniz
Tahmin bile edemezsiniz
Sineleri öyle bir duygu sarar ki
Derin mi derin
Bilemezsiniz…