kuş terlerine karışmış lodos yorgunluğu
sürüklemişti kapına
iskele demirine yapışmış midyeydim o gece
kimliğimi yitirmiştim - var mıydım yok mu -
yaz serinliği avlularında
tek bir meridyene sığınıp
masalın bir yerine uzanıyoruz
ellerimiz çapraz
hangi tutku
kasıklarımızdaki sancı kadar yoğun
dokunuşların kuş sürülerini ürkütürken yüreğimden
öpüşlerim martı kanadı dokunuyor sularına
ürpertiler nehir tenimizde
sandalye arkalığı / plastik nesne
gerili kas ve ter
yeniden anlamlanıyor her şey
lodosu sığdırırken sıklaşan nefesine
dilin süt dişlerime dokunuyor
bir çığlık anlamlanırken genzinde
hadım edilmiş bir inilti gömülüyor içime
gezegenleri dolaşıyoruz gözlerimiz yarı açık
sevişmeler kum saatine kurgulu
ölüme yakın anlarımı öpüyorsun
yorgunluğum anlamlı
yutkunuşum geçmişe susamışlık
dokunuşların adı vardır gün ışığında
gece bakarken ormanın gözleriyle
pencereye vuran bir dal ay ışığı
nasıl tanımlar bizi
kaç yüzyıl geçti aradan bilmiyorum
dudaklarımdaki tadı yalıyorum
gelişte lodostum
şimdi sam yeli...