Kızkulesinden Geliyor Öldüren Darbe
|
Bir bank üzerinde sessiz oturmuşluğum Kızkulesinin kısık gözlerle etrafı süzmesi Kafamı kaldırıp uzaklara doğru bakarken Denizdeki karanlık fırtınada seni bulmuşluğum Duyduğum her seste,gördüğüm her yüzde Seni aradığım o koşuşturmadaki yorulmuşluğum. Bir bank üzerindeyken bakıyorum etrafıma Martılar bile karanlıkta tek tek uçmakta Yanıbaşımdaki büfede derinden bir sevda şarkısı El ele,göz göze geçen sayısız çift Ve daha nice görüp hatırlayamadıklarım. Ama kızkulesi hala bakıyor karşıdan bana Aklıma birden çok sevmişliğim geliyor Yakıyorum bir sigara çıkarıp cebimden Elimde büfeden aldığım demli çayım Üstelik buz tutmuş henüz yarısında Seveceklerim de o kadar meçhul değil hani Ya sana benzeyecek mutlak bir yanı Ya da attığı okla kalbimden vuracak Sana benzese de yeter bana aslında Bu kadar çok ok üstüste binmişken İnanmışım bir okluk boşluk bile kalmadığına Tam karşıdan kızkulesi geriyor bir anda yayını Sert birşey çarpıyor göğsümün orta yerine O kadar okun varlığına aldırmadan Sanki ilk kendi vuruyormuş edasıyla Bir okluk yer açıyor yüreğime ansızın Derken bir gülücük süzülüyor yanaklarımdan Vurulmuşluğum vurmuşluğumu ezip geçiyor Oysa kızkulesi uzaktan kısık gözlerle bakarken Saklamış arkasına en tanıdık silahını Şöyle bir bakıp beni seçerken aradan Uzak hayallere daldığımı farketmiş olmalı Denizdeki karanlık suda seni buluyorum Bir ok daha gelip değiyor göğsüme Bankların üstünde tekrardan soluyorum Aldığım bu darbeyle sağa doğru yatarken Kan revan içinde yere devriliyorum Devrilirken aklıma gelip gezinen o soru Nedense her düştüğümde bildiğim tek şey Yar! ben bir tek seni düşünüp,özlediğimde vuruluyorum...
|
|
Kerem Yüce kimdir? | | Yazmak,düşünmek gibidir;kağıdı kaleme değdirmen yeterlidir bazen ve akıp gider harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibi.Gözünü açtığında okyanuslara açılmış,türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular...Ama öyle bir an gelir ki;kıpırdamaz kalem,bileğini sıkıca tutar sanki bir el...
Bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez.Tıkanan lavaboyu açarsın,logarın altına yetişir vidanjörler,trafikte yardıma koşar emniyet şeridi,fakat yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklar.Bir çocuğun topunun dikenli tellerle çevrili bahçeye kaçması gibi.Tek sorun zamanın akışını beklerken fırtınanın dalgaları harekete geçirebilme ihtimalidir.İnatla beklenir o tellerin etrafında,aşılmaya çalışılmaz duvarlar.Bilmektedir yazar uygun bir zamanın olduğunu ve o zamanda bahçenin sahibinin çıkıp geleceğini.Çünkü kendi özgürlüğüne kavuşurken başka özgürlükleri yok etmek üzerine kurulu değildir yazarın felsefesi...
Ve doğru zamanı yakaladığında başlar fırtına,sörf tahtasının üstündeymiş gibi dans edilir dalgalarla,çözülür beyindeki zincirler,kanat çırpar en beyaz kuşlar saçlarının üstünde.Böyledir yazmak bir yazar için;ekmek gibi,su gibi vazgeçilmez, havadaki gizli kelimeleri nefesle çekmek gibi ciğerlerine... Etkilendiği Yazarlar: Cezmi ERSÖZ,Nazım Hikmet RAN,Can YÜCEL,Ümit Yaşar OĞUZCAN,Edip CANSEVER,Özdemir ASAF,Ahmed ARİF,Cemal SÜREYYA |
|
|