Maneviyat Vs Maddiyat...
(Saltukalp İnan) 16 Şubat 2009 |
İlişkiler |
| |
İnsanlara verdiğimiz ve insanlardan gördüğümüz değeri belirleyen öğeler maddi dünyanın içinden ne kadar olmalıdır? Ben buna olabildiğince az diye cevap veriyorum.. Çünkü hayattan şu ana kadar şunu öğrendim ki elimizde olan tek şey hislerimiz ve düşüncelerimiz.. Bunun dışında kalan herşey hayat izin verdiğince gelişir, oluşur.. |
|
Sabun...
(Saltukalp İnan) 16 Şubat 2009 |
İlişkiler |
| |
Hayattaki en acı deneyimler elimizden göz göre göre, ellerimiz ıslakken sabunu tuttuğumuzda yaşadığımız gibi, kayıp giden fırsatların, başarıların, mutlulukların ya da sevgilerin üzerinden gelişiyor.. |
|
Ağlarken Gül
(Saltukalp İnan) 8 Kasım 2010 |
Yaşam |
| |
Bir şekilde delirmekte olduğumu anladım aylar önce.. |
|
Değil Midir?
(Saltukalp İnan) 27 Mart 2012 |
Yaşam |
| |
Nereden geliyoruz; nereye gidiyoruz? |
|
Kimiz?
(Saltukalp İnan) 27 Mart 2012 |
Yaşam |
| |
Acaba kendine bir ad koymak, bir mantık sistemine oturtturmak, sonsuz bir döngü, anlamsız bir kesinlik çabası mı? |
|
'Adam'lar
(Saltukalp İnan) 11 Kasım 2012 |
Türkiye |
| |
Ve yaşamanın hakkını vermek hayattaki tek gaye olmalıdır.. Hayata anlam katmak; aksiyonla, hareketle, başarmakla, çabalamakla, paylaşmakla, ilerlemekle olur... Bağlı olduğuna imrenmekten ve sakınmaktan öte layık olmakla olur... Herkesin kendi hayat gayesinin Atatürk'ü olmaya en azından çabalamasıyla olur... Kişinin elindeki değere sahip çıkmaktan ötesine geçmesinin ve bu yolda sonsuzluğa koştuğunun bilincine varmasıyla olur... |
|
Sigara
(Saltukalp İnan) 8 Aralık 2012 |
Yaşam |
| |
acını alır içinden,
yakar küle çevirir..
savurur duman gibi dağıtır..
mutluysan eğer,
izin vermez kendine saklamana
başlarsın anlatmaya,
paylaşmaya,
yoksa eğer yanında;
utana sıkıla istersin başkalarından,
sıcak dostluklar kurdurur insana..
canımımı esirgiyeceğim senden
al senin olsun..
hiçbir zaman vazgeçmem senden,
en sadık dostum,
sigara.. |
|
|
Gece yoldan geçen arabaların camlarındaki yansımalar gibi düşünceler; anlık, buğulu, belirsiz.. Arabalar hızlandıkça başım dönüyor, sarhoş oluyorum. Sarhoş olmanın en ucuz yolu bu olsa gerek.. Parasızlığın getirdiği bir avuntu mu yoksa sarhoşluğun getirdiği bir saçmalama mı bunlar bilmiyorum.
Az önce aynaya baktım, saçlarımı düzelttim. Şimdi kelimelere bakıyorum, ruhumu görüyorum. Düzeltemeyeceğim bir şey, olduğu gibi kabullenip, benimsemem gereken bir parçam. Parça?.. Ruhum mu benim bir parçam yoksa ben mi ruhumun bir parçasıyım? Her iki durumda da sorulması gereken yegâne soru; Ben kimim, neyim o zaman.. Bir bütün olmadığım kesin! Ayrı parçalardan oluştuğumu, farklı yargıların kendimce olan doğruluğuna tamamen inanmamdan anlayabiliyorum. Her yargının birbirine etkisi, her etkinin benzerlikleri ve ayrılıkları var. Acaba kendine bir ad koymak, bir mantık sistemine oturtturmak, sonsuz bir döngü, anlamsız bir kesinlik çabası mı?
|
|