Ben Senin...
(Ali Refik) 13 Aralık 2006 |
Yaşam |
| |
Ben senin, dolu yağarken sığınabilecek bir saçak altı bulma yeteneğini sevdim.
Ayazda ısınmak için, dağ başında rastladığın küçük tahta kulübenin kapısını çalma cesaretini.
Ateşler içinde yanarken, içindeki alevsiz yangını göz yaşlarınla söndürmeni. |
|
Gittin...
(Ali Refik) 29 Aralık 2006 |
İlişkiler |
| |
Gittin... Halbuki söylemem gereken çok şey vardı sana dair. Lâl oldu dilim, konuşamadım. Kalbimdeki sızı yaş olup akmalıydı gözlerimden. Pınarlarım kurudu, ağlayamadım…
|
|
Dün... Bugün...
(Ali Refik) 29 Aralık 2006 |
İlişkiler |
| |
Dün, bir kor idi aşk, "alevinde yanmaya yürek gerek" diyen sevdalıların gözlerinde yanan. Bugün, kafeterya köşelerinde bir bardak çayla tüketilen iki çift söz oldu… |
|
Keşkeler Fayda Etmez
(Ali Refik) 29 Aralık 2006 |
Yaşam |
| |
Keşke eski ahşap radyonun etrafına sıralanan bir avuç çocuk olsaydık da, büyüklerimizin ajans dinlediği zamanki ciddiyetlerini kendimize şiar edinseydik. |
|
Gözler Yalan Söylemez
(Ali Refik) 5 Şubat 2007 |
Yaşam |
| |
“Eğer” dedi, “Gözlerinin içinde kendimi görürsem, beni seviyorsun demektir, o zaman arkadaş olabiliriz.”
Ona bıraktım gözlerimi… Ona bıraktım kendimi, yüreğimi...
Gözlerimin içine baktı. |
|
Yüreğinize İhanet Etmeyin
(Ali Refik) 5 Şubat 2007 |
Sevgi ve Aşk |
| |
“Eskiden buralar böyle miydi evladım” dedi. “Mesire yerlerinin, sahil kenarlarının, gezi parklarının kendine göre bir âdâbı, bir usulü vardı. Öyle her istediğinizi yapamazdınız. Bu şekilde ulu orta meydanlarda sarılmayı bırakın, el ele tutuşup da birbirimizin gözlerine bakmaya çekinirdik. Bizler de gençtik, sevdayı bilirdik. Aşk damarlarımızda alev alev dolaşırdı. Ama hayâyı da bilirdik, utanırdık etraftan. Çevremizdeki şu gençlere baksanıza hele bir. Ne hale geldik şimdi? Gün bitmeden sevgili değiştiriyorlar. Bizim zamanımızda sevgili demek birlikte bir ömür demekti. Biz aşık olduğumuzda gözümüz başka bir şey görmez, dargın olduğumuzda üzüntüden hastalanır da günlerce yatak döşek yatardık” dedi. |
|
|
Giderken çiçeklerini de topla,
Saksıda kalan mimozayı da al yanına,
Bak…
Bak işte tam burada,
Sen diye atan kalbimi de sar çıkınına…
Tam uykuya dalacağım sırada,
Işıkları da kapat,
Sakın unutma…
|
|