..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Mudi Beya
Mudi Beya - selamünhello
Site İçi Arama:


Son Eklenenler
  İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak (Mudi Beya) 4 Mart 2018 Beklenmedik 

Bu üç kadın ne kardeşlerinin, ne babalarının, ne de kuzenlerinin, daha sonraları da kocalarının ellerinden bir kerecik olsun, çiçek bile almamışlardı! Aynı şekilde kendilerine iltifat ve teşekkür bile edilmişlik yoktu... Bu kadınlar benzeri milyonlarcası gibi, çocuk çoluğa karıştıkları halde orgazmı dahi tatmamış ve tanımamışlardı! Ailecek dışarıda bir gün dahi yemek yemişlikleri olmamış, mum ışığında çay bile içmemişler, romantizmin yakınından bile geçmemişlerdi…

  Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu (Mudi Beya) 19 Aralık 2017 Bireysel 

Hüsmen, işletmeye yakın bir köyde oturuyordu. Bir akşam eve dönünce yurtdışında çalışmakta olan ablası ve eniştesine bir mektup yazmıştı. Yazdığı mektubu zarfa koydu, üstünü de yazdı ve pulladıktan sonra, şehir merkezinde oturan bir arkadaşına vererek postalanmasını sağlamayı düşünüyordu.. Daha önceleri de böyle yapardı… Mektubu kolayca görebileceği bir yere koydu. O akşam, yemek, çay, akşam oturmasına gelenler falan derken galiba biraz geç yatıldı. Hüsmen, her zamanki gibi kalktı, alelacele giyindi, elini yüzünü yıkadı ve kahvaltı etti. Akşamdan yazmış olduğu Mektubu almadan evden çıktığı gibi servise yetişti…

  Milli Piyango Milyonerleri (Mudi Beya) 16 Mayıs 2017 Varsıllar ve Yoksullar 

Durum böyle olunca vatandaş ne yapsın? Umut kapısı, lotarya! Bunlar arasında yer alan Yılbaşı Çekilişlerinde yaşananları izledikçe kendi kendime güleceğim gelir… Gülsem mi, ağlasam mi bilmiyorum. Yılbaşı öncesi günlerde Eminönü’ ndeki Nimet Abla gişelerinin önünde uzun kuyrukları hep görmüşüzdür… Gazeteciler sorar, orada bekleşenler arasından seçtiklerine: Para size çıkarsa neler yapacaksınız Gazetecilerin soru yönelttiği yurttaşlarımız neler söylüyor? Bir bakalım: “ Okul, hastane yaparım… ihtiyaç sahiplerine dağıttıktan sonra kalanını kendime harcarım… ” Bir başkası: “ Ev, araba alırım, çocuklara yardım ederim. Sonra huzur evi açarım, düşkünleri darda koymam, tamam mı?... ” Diğer birisi: “ Hele bir çıksın, fakir fukaraya dağıtırım, kalanını da kendime harcarım.” Aşağı yukarı verilen yanıtlar bu şekilde.

  Sıradışı Bir 8 Mart Kutlaması (Mudi Beya) 16 Şubat 2017 Yüzleşme 

... Bu kadınlar benzeri milyonlarcası gibi, çocuk çoluğa karıştıkları halde orgazmı dahi tatmamış ve tanımamışlardı! Ailecek dışarıda bir gün dahi yemek yemişlikleri olmamış, mum ışığında çay bile içmemişler, romantizmin yakınından bile geçmemişlerdi… Karşı cinsten iki bedenin bir bütün oluşturarak gerçekleştirdikleri eylemde bu kadınların orgazma erişme arzuları, fahişelikle eş anlamlı algılanacaktır! Korkuları buydu ve bu nedenle en doğal ve gerekli arzularından birini daha bastıra bastıra yaşamı sürüyerek götürmek zorundaydılar!... İki kişilik bu eylemde, bir tarafın tek tüfek sonuca gittiği halde, diğer tarafın yarı yolda kalması, sonuç aldığı sanılan taraf için de berbat bir durumdur!... İçimizdeki bildik akımların din kardeşleri olan kimi ilkel toplumlarda, kadına ‘ sünnet , geleneğinin yaşatılmakta olduğu bilinmektedir! Bu işlem, kadınların zevk duyusunu dumura uğratarak, bir bakıma azmalarını önlemeye dönük bir operasyon olarak, sevap bile kazandırdığına inanılır o toplumlarda... O toplumlarda kadına uygulanan sünnet eylemi, erkek milletinin penisini kesmekle eş değer bir sapkınlıktır. Böyle toplumlarda

  Zevat Zerzevat Fiyat Vesaire… (Mudi Beya) 8 Şubat 2016 Unutulamayan Dönemler 

Burada zerzevatı geçerek zevat konusuna geliyoruz… Yani domates, soğan, hıyar, kabak ve pancar gibi ürünleri geçerek, konuyu kişiler bağlamında ele almaya çalışalım. Boş olan bir makama bir adam seçeceksiniz. Ortaya fırlamış adaylar var. Ancak, karar vermenize yardımcı olacak bir veri yok elinizde. Bu kişilerin üstünde her hangi bir fiyat etiketi de yok doğal olarak. İşiniz bir hayli zor olsa gerek. Bu adamlar, “ Şöyle inançlıyım, böyle dürüstüm, o biçim çalışkanım ve sizleri de çok seviyorum! Sizlere hizmet aşkıyla yanıp tutuşuyorum! Rabbim beni sizlerin hizmetkârı olmam için yaratmış!... Ya Allaaah, bismillah! ” diye laf kalabalığıyla biraz da kesenin ağzını açtı mı bizlerin onayını alarak o makama yerleşiyor!

  Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi (Mudi Beya) 8 Şubat 2016 Ortamsal 

Ancaaak, plânlar boşuna yapıldı! Daha doğrusu yapılan planların uygulanmasına gerek kalmadı. Genel olarak oruçlu cami cemaatinin, ikindi namazından sonra iftar saatine yakın dakikalara kadar uyuması bilinen bir durumdur. O gün de öyle oldu. Ayrıca, akşama yaklaşıldığı saatlerde yemek telaşı nedeniyle de kahveden uzaklaşıldığı bir başka gerçekti… Cami cemaatinin uykuda olduğu sırada bizimkiler kahvehanede karşılaşmasınlar mı? Ortalıkta kimse yoktu. Kahveci de uyumaya gitmiş, oğlu kahvehaneyi öylesine açık tutmak için görevlendirilmişti. Her şey bir anda gelişti! Oyun, ne üzerine oynanacağı bile kararlaştırılmadan kurulmuştu. Taşlar çekildi, en büyük çifteyi Münasip çektiği için İlk taşı oynarken “ dübeş ” dedi! Bahtiyar Mutlu’ nun bildiğimiz engeli olduğu için kurulan bütün oyunlarda Münasip Münasebettar, oynadığı taşı sesli olarak belirtiyor, Bahtiyar da elindeki taşları im parmağı ve başparmağı ile bastırarak belirledikten sonra oynuyordu…

  Tezek İthalatı! (Mudi Beya) 3 Aralık 2015 Günlük Olaylar 

... Yandaş iş adamları içinden bazılarının tezek ithalatına yöneleceklerini varsayabiliriz… Yalnız, Yılmaz Özdil’ e göreyse tezekte KDV % 18 miş! İşte bu olmadı! Yine Yılmaz Özdil’ in yazısından anlıyoruz ki, pırlantada % 0 olan KDV, tezekte % 18. Vay anasını! Merkez Bankası döviz rezervi de yeterli değil sanırım. Bu nedenle tezek dış alımı biraz zor iş galiba.... Konu hakkında naçizane bir fikir ileri sürmek zorunda kaldım. İlber Hoca' nın sözünü ettiği kalabalıkların kendi bokunu kurutarak ısınma sorununa çözüm bulması tek yoldur... Devlet büyüklerimiz de sözbirliği etmişçesine, milletimizin bu konuda ne denli fedakâr olduğunu söylemediler mi?

  Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi (Mudi Beya) 3 Aralık 2015 Ortamsal 

Çocukluk yıllarında geçirdiği çiçek hastalığı sonucu gözlerini kaybeden Bahtiyar Mutlu ile aynı mahalleden çocukluk arkadaşı Münasip Münasebettar, iflah olmaz iki domino oyuncusuydular. Bahtiyar Mutlu, Münasip’ in çalıştığı fabrikaya engelli kadrosundan girmişti. Aynı mahallenin çocukları olduktan başka bir de mesai arkadaşı olmuşlardı sonradan. İki rakip olarak türlü iddialar ortaya attılar, bahisler tuttular; ara sıra işin içine para mara da girse bile, iki ezeli domino oyuncusunun inatlaşması, parayı gölgede bırakıyordu… Yenilen taraf genel olarak Münasip Münasebettar olmakla birlikte, işin peşini bırakmayı içine sindiremiyordu… Rakibinin görme engelli olması nedeniyle hileye saparak onu kolayca yenmeyi düşünmüyor değildi. Ama, oyun kurulan masanın çevresini meraklı yancıların sarmış olması, hile yapmaya engeldi. Bir de, rakibin zorlu olmasına karşın, görme engelli oluşundan ötürü hileye başvurmayı kendine yediremiyor gibi bir hali vardı…

  Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi (Mudi Beya) 31 Temmuz 2015 Bireysel 

Her ne kadar rehberimiz karşı geliyorsa da iş, ton balık konservesiyle zenginleştirilmiş salata ve ya bir parmak sucuk, bir domates ve bir yeşil biberle halvet olmuş makarnayı ateşten almadan iki dakika önce üzerine kibrit kutusu kadar kaşarı doğradıktan sonra iki yumurtayı ekledin mi, iki kadeh şarap sevisiyle akşam yemeği adeta ziyafete dönüşüyor. Amaç içip içip yerlere yatmak değilse sorun yok. Bu yemeklerle ayranı hiç önermiyorum. Aramızda bu tür yemeklerle ayran içenler olsaydı, 1120 yaşındaki Ana Ardıç’ ı görür görmez satır- matırla “ Buraya cami ve AVM yapalım! “ diye saldırabilirlerdi. İşte Ana Ardıç’ ın bu tip adamlardan çok çok uzaklarda olması nedeniyle bu denli yaşayabilmiştir kuşkusuz.

  Muhteşem Bir Operasyon! (Mudi Beya) 5 Mart 2015 Günlük Olaylar 

.... Burada Nurbanuşah’ ın namusunu nasıl kurtardığı anlatılacağı için küçük kardeşlerinin yaşam öykülerine yer verilmeyecektir. Öykünün devamını Nurbanuşah’ ın Suzin Abla’ ya yazdığı mektuptan izleyelim: “ Suzin Abla; sizin bir ana şefkatiyle, size başvuran herkesin derdine çare bulduğunuz ve yolunu kaybetmiş nice hemcinsime umut olduğunuz için teşekkür ederim. Ancak benim size açacağım herhangi sorunum olmamakla birlikte, başıma gelmesi muhtemel olan bir felaketten nasıl kurtulduğumu sizinle paylaşmak istedim.

 

 



Bireyin genel olarak kabul görmüş gelişmişlik düzeyi; sans, genekoloji bilimi, ekonomik olanaklar, aile büyüklerinin özverili çabaları, seçilen okullar ve ya öğretmen kadrosu gibi etmenlerin salt herhangi biriyle açıklanamaz diye düşünüyorum. Ancak, bu etmenlerin tümü ya da bir kısmı farklı biçim ve oranlarda katkı sağlamıştır kişioğlunun genel kabul görmüş gelişmişliğine...
Başkalarıyla paylaşmak için kaleme almaya çalıştığım bu metnin buraya kadar olan bölümü uzmanlık gerektiren konulardır ve farklı dallarda konunun eğitim ve öğrenmini yapmış akademisyenlerince irdelenegelmektedir... Elbette ben öyle bir iddianın sahibi olmak istemem...
Yaşadığımız toplumda; okulunda, işinde ve her hangi bir sanat dalında kendisini kanıtlamış bir yetenek ortaya çıktığında, ` Olsa olsa bu kadar olur, Allah vergisi maşşşallah!, diyerek hakkını sonuna kadar teslim ederiz sıklıkla... Yani, en azından konuyu; yazgı, kader, kısmet gibi kavramlarla açıklamayı yeğleriz!.... İşin bilimsel ve araştırılması gereken yönleriyle pek işimiz olmaz...
Ortaya atılan bir konuyu ve ya gündemi, ya da bir sorunu tartışırken hakkında bilgi sahibi olmasak da kesinlikle görüş sahibiyizdir!...
Karanlık bir cinayetin kurbanı olan Uğur Mumcu, bu çarpıklığı, " Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz!..." gibi bir öz sözle ne güzel ortaya koymuştu…. Her güzellik gibi O` nu da yok ettiler. Uğur Mumcu ki, toplum olarak bu gün içine düştüğümüz acıların haberini yıllar öncesinden veriyordu. Ve bu nedenle öldürüldü...
Benim bu yazımda ele almak istediğim asıl konu bu da değil.
Öyleyse ne mi?
Biraz açayım. Açayım ki, İzedebiyat' a` e üye olma amacımı da ortaya koymuş olayım:
İleride daha uzun yazmak umut ve dileğiyle belirteyim: Bana göre, bireyi geliştiren en önemli itici güç karşıtlarıdır.
Bir başka deyişle; birey, sürekli kendisi gibi düşünen kişi ve kümelerle bir arada oldukça gelişmez, gelişemez!...Tıpkısının aynısı düşünen insan kümeleri, biribirini ancak onaylar!...
Konu paylaşımı ve görüş alışverişinde bulunmak için aranızdayım.
Tartışma kültürünün gelişimine en küçük dahi olsa bir katkı sağlayabilir miyim acaba, diye düşünüyorum açıkçası...


  02.12.2008 23:09:31  

 Sürç-ü lisan ettimse affolmaya,

     aafolmaya ki, kişi ağzından çıkanı kulağı duya....

         Ve kimse karnından konuşmaya!...

 



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 23.11.2024 10:19:11