12.09.2009 12:27:58
|
UZUN BİR YAZI BAŞLANGICI |
| |
İnsan kendi kalbini avuçlarında bir zar gibi sallar mı? Birbirine girmiş, birbirini çelmiş, mütenakız yüzlerce düşünce! Aynı zamana rastlayan kıvrımlı her ne varsa işte… |
|
26.03.2009 01:37:11
|
SEMİNER PROGRAMI |
| |
Yol ve gece...
Özlem...
Sabah İstanbul'un güzelim yüzüyle...Seminer sonrası deniz sefası...
... |
|
15.01.2008 02:36:54
|
ALBATROS |
| |
Ankara’da hava buz kesiyor; ayaz var dışarıda…Kar yağsa, diyoruz dostlarla yağsa da hava yumuşasa…Yüreğime de kar yağsa ayazım yumuşar mı acaba?
Bol tarçınlı bir fincan salep hazırlıyorum kendime…Kulağım radyodaki Zafer’in muhteşem sesinde.Yayınına hasta olduğum için katılamadığımı anons ediyor…En son stüdyoda şiir seslendirmesinde onu nasıl çileden çıkardığımı unutmuş gibi:))))Ve sonra albatros kuşlarının hikayesini anlatıyor uzun uzun. Hani şu tek eşli yaşayan, bir kanat çırpışıyla saatlerce uçabilen ve eşi ölse bile asla kendine başka bir eş aramayan adlarına okyanusun dev planörleri de denilen erkek albatros kuşlarını. İmreniyorum dişi albatroslara hatta haset bile ediyor olabilirim...
Not: KADIN SALTANAT GİBİDİR...:)
|
|
25.11.2007 23:48:30
|
Bile Bile |
| |
Beyaz Melek
Sıradan bir hafta sonu etkinliği gibi düşünülse de sinemanın ve sinema ruhunun ciddiye alınarak yaşanması taraftarıyım. Birkaç saat önce izlediğim ‘Beyaz Melek’ filminden sonra söylenecek çok şey var…
Her şeyden önce ‘kitlesel’ bir film…Görselliği ise bin kez işitseniz de izlemeden anlayamayacağınız boyutta…Tiyatronun duayenlerinden oluşan kadro için söylenebilecek tek söz yok.
Filmin sonunda hüznü dibine kadar yaşarken üç kuşak bir arada yaşamanın ne kadar anlamlı ve ne büyük şans olduğunu bir kez daha anladım.Annem ve anneannemle hayat çok güzel…
Filmin sinematografik yapısı da, dramatik unsurları da, senaryonun yükselip alçalmalarındaki tonlama da muhteşem.
Tavsiye ederim.Bence herkes izlemeli…
|
|
|
"Bu sekmeler ve dalgalanmalar sırasında çok insan tanıdım...
Her çeşidi vardı içlerinde..
Sığındığı kapıya çarpı düşen de vardı dışardaki düşmana işaret olsun diye, boynundaki kısa zincirle her boyu uzun gördüğüne uluyanlar da... Ruhunu sattığı şeytanın bile terk ettiği avarelerden tutun da başkasının yaşamıyla Rus ruletine oturan da gördüm...
Çok güzel insanlar gördüğüm gibi... Müthiş adamlar ve kadınlar tanıdığım gibi...
Kısa duraklarda bile olsa buluşup ömür emanet etmekten, büyük yüklerin altına birlikte girmekten hiç sakınmayacağım adamlar ve kadınlar..
Tanıdığım her güzel insan giderek unutmaya yüz tutmuş insanlık hâlini anımsattı her defasında...
Rolünü abartarak oynayanlar daha çok göze battılar... Bana verilen o öğütler çınlar kulaklarımda:
“Şekerim, kim sana bu kadar bağırmanı söyledi? Sesin kısılır. Oysa sesin senin en önemli malzemen. Ilık su içmeyi alışkanlık hâline getir. Ve bu işi yaptığın sürece mizah duygunu sakın kaybetme. İnsanlık hâli bu, çok eğleneceksin...“
Yıllar nasıl da akıp geçmiş:) Ve yıllardır kendimle başbaşa hiç kalmamışım...Bu kalabalıklar, bu olmayanı tüketme sendromları, bu hakikatsizlikler...Ömür geçmiş:) Şimdi yenilenme ve kendimle karşılaşma zamanı...Eğitimlere, konferanslara, seminerlere devam ama yazmayı, yazarak güzelleşmeyi nasıl da özlemişim...
8 KASIM CUMA- 2013
"Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. '-Juliette Binoche
http://www.magazinmatik.com/makale/kadin-cildirinca.html
|
|