İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Havarileri cevap verir: "Allah’ın yardımcıları biziz; biz Allah’a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahid ol..." (Al-i İmran Suresi, 52) Kur’an kuşkusuz bir tarih kitabı değildir. Evrenseldir ve mucizevi yönlerinden biri de her döneme hitap ediyor olmasıdır. İlk vahyin iniş döneminden itibaren her çağda yaşayan insanların, onda kendi dönemlerine işaretler bulmaları Kur’an’ın en büyük mucizelerindendir. Bu nedenle Hz. İsa’nın yukarıdaki ayette geçen sorusunu da yalnızca o dönem için geçerli sayamayız. Bugün aynı sorunun muhatabı bizleriz. İslam dinini yaşamakla bütün insanlar sorumlu kılınmıştır. Allah ahirette her kulunu, Kur’an’a uyup uymadığından sorgulayacaktır. Bu nedenle dini yaşayan insan, Kur’an’ın emri gereği, Allah’ın beğendiği üstün ahlakı diğer insanlara da anlatmalı, onları doğruya davet etmeli, insanlara iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmaya çalışmalıdır. Kur’an, bu emirleri yerine getirme çabası içindeki insanlara, "Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Ali İmran Suresi, 104) ayetiyle müjde verir. Allah’a ve peygamberine iman edenlerin, "destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler" in (Araf Suresi, 157), ayetin devamındaki "işte kurtuluşa erenler bunlardır” ifadesiyle, kurtuluşa ulaşacakları haber verilir. Allah’a yardım nasıl olur?.. Öncelikle o tek ve gerçek Sevgili’ye aşkla bağlanmak, o tutkulu aşkı içinde hissetmek, yüzeysel değil derin iman etmek; bunlar, Allah’ın dinine yardımdır. İslam’ı, Kuran’ı çok sevmek, Peygamberimiz (sav)’in "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur’an’ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar." (Furkan Suresi, 30) diyerek ettiği şikayetin muhatabı olmaktan sakınmak ve Kur’an’ı bağrına basmak... Kur’an’ı insanlara tavsiye etmek, insanları onun İlahi ışığına çağırmak... Tüm bunlar Allah’ın dinine yardımdır. Allah, dinini ve güzel ahlakı tebliğ etmeyi, "Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır . (Al-i İmran Suresi, 104) ayeti ve diğer birçok ayetle Müslümanlara farz kılar. Allah’ın dinine yardımı hedefleyen insan, "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır..." (Nahl Suresi, 125) emri gereği, Kuran’ın hükümlerini "hikmetle ve güzel öğütle" anlatır, insanları dine davet eder. Allah’ın varlığı, birliği ve muhteşem yaratma sanatı anlatılarak dine çağrılan kişiye dünyada imtihan amacıyla bulunduğu, ölüme herkesin aynı uzaklıkta olduğu, ölümle birlikte boyut değiştirerek gittiği ahirette Rabb’i karşısında sorgulanacağı, ardından yapıp ettiklerinin karşılığı olarak sonsuz cennete ya da cehenneme gideceği anlatılır. Allah’ı, Ku’ran’ı, ölümü ve ahireti -yine Kur’an’a dayanarak- bu tariflerle tanıyan kişiler artık vicdanlarını kullanarak hareket eder, bu emirlere noksansız olarak uymaya çalışırlar. Vicdan sahibi ve Allah’tan korkan insanın, bugün birçok ülkede Müslümanların yaşadıkları zorlukları göz ardı etmesi ve kendi çıkarları uğruna sorumluluğunu bir yana bırakması mümkün değildir. Hatta vicdanlı insan yalnızca kendisi harekete geçmekle kalmaz, diğer insanları da, güzel ahlakın yayılması ve zulümlerin sona ermesi için çaba harcamaya çağırır. Allah bu ahlakın gerekliliğini, "... Müminleri hazırlayıp-teşvik et..." (Nisa Suresi, 84) ayetiyle insanlara bildirir. Müslüman ülkelerin büyük bölümünde, ekonomideki aksaklıklar, savaşlar ve baskıcı yönetimler nedeniyle zor ve ağır koşullarda yaşayan, yardıma muhtaç çok sayıda insan vardır. Kur’an iman edenlere, "Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75) diye sorar. İnanan insanların güç birliği yaparak, toplumları uçuruma sürükleyen kanlı ideolojilere ve zulmeden kişilere karşı onurlu bir mücadele içinde olmaları çok önemlidir. Bu fikir mücadelesinde ne kadar çok hizmet edilirse, Kur’an ahlakının dünyaya yayılması da o kadar çabuk gerçekleşir. Allah’ın dinini anlatan insanın samimi ve güvenilir olması gereklidir. Samimi olan insan dünyadan geçmiştir, maddi çıkar peşinde değildir, anlattıklarına karşılık asla bir ücret talep etmez. Hiçbir dünyevi beklenti içinde değildir; son derece candan, içinden gelerek hareket eder. Kalbinde taşıdığı Allah aşkının yanı sıra derin bir saygıyla Rabb’inden korkar. Kalpteki Allah korkusunun derecesi, kişinin Allah Katındaki üstünlük derecesini de gösterir. ... Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13) İnsan kendisini Rabb’ine yakınlaştıran tüm özellikleri, Allah’tan korkup sakındığı ölçüde üzerinde taşıyabilir. Allah’ı yalnızca severek din gerçek anlamda yaşanmaz. Allah’ın kudretini gereği gibi takdir edebilen insan, O’nun sevgisini yitirmekten, hata yaparak O’nu gücendirmekten içi titreyerek korkar. Kılı kırk yarar, çok şefkatli ve sevecen olur, ince düşünür, çevresine zarar vermemeye, yararlı olmaya özen gösterir. Müminler, yaşamları boyunca insanların iman etmelerine vesile olmak, din ahlakını yeryüzünde yaygınlaştırmak için gayret ederler. İnkarcı bazı gruplar ise inananların bu faaliyetlerine karşılık, baskı yaparak ve zor kullanarak onları engelleme çabası içindedirler. Ancak Allah, Kendi dinine yardım eden müminlerle birliktedir, onlara destek ve yardımcıdır, onların işlerini kolaylaştırır. Allah yolunda samimi çaba gösteren müminler, en zorlu durumlarda dahi Rabb’lerinin yardımını hissederler. "Allah’ın yardımı ne zaman?" dedikleri anda da Allah onlarla birliktedir; Katından yardımını gönderir. Onların her işi kolay sonuçlanır, sonunda hep başarı ve güzellik vardır. Bu, Allah’ın Kur’an’da haber verdiği bir sırrı ve inananlara müjdesidir: "Ey iman edenler, eğer siz Allah’a (Allah adına İslama ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır." (Muhammed Suresi,7)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |