Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Kur’an’da, Allah’tan bağışlanma dilemenin çok doğal bir mümin özelliği olduğunu görürüz. Müminleri inkarcılardan ayıran en önemli özellik bağışlanma dilemek ve tevbe etmektir. İnkarcılar kendilerinin hatasız olduklarını düşünürler. Müminler ise kendilerini hatadan müstağni görmek gibi bir iddiada bulunmazlar. Kuşkusuz samimi hiçbir mümin hata yapmak, günah işlemek istemez ancak kötülüğü emreden nefsine bir an yenilebilir ya da ibadetlerinde gevşeklik gösterebilir. Ancak ardından pişmanlıkla Rabb’ine yönelip bağışlanma dileyerek, Allah’ın sonsuz affediciliğine ve rahmetine sığınır. Allah’tan bağışlanma dilemek için mutlaka bir hata yapmış olmak gerekmez. Mümin bağışlanma dileyerek kulluğunu, Rabb’i karşısındaki acizliğini, O’nun yardımı olmaksızın hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini dile getirir. Bağışlanma dilememek ise acizliğinin, hata ve günahlarının şuurunda olmamaktır. Bu gaflet içindeki ruh hali zamanla kişinin kalbinin katılaşmasına, nefsinin bencil tutkularını ilahlaştırmasına, şeytanın enaniyetli karakter özelliklerini taşımasına sebep olabilir. Bağışlanma dilemek, bilerek ya da bilmeyerek yapılan tüm hatalar için Allah’ın affediciliğine sığınmaktır. Dua etmek gibi, bağışlanma dilemenin de yeri ve zamanı yoktur. Ayrıca bir mümin, diğer müminler için de bağışlanma dileyebilir. Tevbe ise, belirli bir günah için yapılır ve tevbe eden mümin, yaptığı hatayı düzeltmeye kesin karar verir, bir daha aynı hataya düşmemek için Rabb’inden yardım diler. Ancak unutulmamalıdır ki, bağışlanma dileme de tevbe de samimi ve içten olmalıdır. Allah’ın "Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin..." (Araf Suresi, 55) buyruğu, bağışlanma dilerken de, tevbe ederken de müminin yaşaması gereken ruh halidir. Bir Kuran ayetinde, “Arş’ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O’na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru." (Mü’min Suresi,7) ifadesiyle, meleklerin, Allah’ın buyruğuna uygun olarak hem arşı taşıdıkları, hem Allah’ı tesbih ettikleri, ayrıca iman edenler için de bağışlanma diledikleri haber verilir. Birinin bağışlanma diliyor olması, bağışlanma dilenenin riskli durumda olduğu anlamına gelir. Meleklerin bağışlanma dilemesi ise insan için büyük bir lütuftur. Onlar göğü tutar, hamd edip bağışlanma dilerken, insanın büyüklenerek yüz çevirmesi büyük gaflettir. İnsan, tatmin bulmuş olan bu varlıkların bağışlanma dilemelerine de layık davranışlar içinde olmalıdır. Allah, insanlara karşı sonsuz merhametli ve bağışlayıcıdır. Dünya hayatında cehennemi her an yanı başında görüyormuşcasına ahirete kesin bir bilgiyle iman eden ve küçük ya da büyük günah işlemekten sakınan kullarının kötülüklerini iyiliğe çevirir. Tevbe eden, iman edip salih amellerde bulunan kullarının “... kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur. (Tegabun Suresi, 9) Allah’ın, dünya hayatımızda bir rahmet olarak bize verdiği süreyi iyi kullanmaz, vakit varken Rabb’imize yönelmezsek sonuç kaçınılmaz bir azap olabilir. Bu konuda İmam Gazali şunları söyler: “Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım, diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun.” Tevbe etmeyi düşündüğümüz ’yarın’ hiç gelmeyebilir. Bizim için belirlenen sürenin ne zaman dolacağını bilemeyiz; imanımızı güçlendirmek ve ahlakımızı güzelleştirmek için çaba göstermeliyiz. Henüz yaşıyorken, hatalarımız için Allah’tan bağışlanma dileme ve tevbe etme yolu her an açıktır. "Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür" (Ali İmran Suresi, 193)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |