Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Nasılsın baka’m, iyi min? Ben şincilik iyiyim, bakalım sonu nereye varacak bu iyiliğin. Ne zaman “ aycık iyiyim ” desem, arkasından bi problem çıkar. İyilik dediğin, benim üstümde fazla eğlenmez sevgili günlüğüm. Günübirlik misafirler gibi gelir gider. Niçin “ aycık iyiyim” dedim, deyverim mi ? Dün akşam Memet Amca’nı sahura galdırmayı unutmuşum deye darılıştıydık ya, bugün barıştık. Yoksa bayrama dargın girecektik. Memet Amcan bana çok gözel bi entari almış bayramda giyeyim diye. Hangı derede gurt öldü, bilmiyom. Çünkü, hediye almasını felân bilmez. Nerden aklına estiyse hediye almak, esmiş işte. Gözelce peket yaptırmış entariyi.Getirmiş sedirin üstüne koymuş. Bu ne diye soruyon, gülü gülüveriyo Pek gülmediği uçun şaşırdım..Bi de açdıysam peketi , morlu - yeşilli bi entari çıktı. Ben de sağol felân dedim, işte böylece barıştık. Yeşil rengi “ murat ” derler, inşallah muradım olur. Ama, mor renk “ bozuntuyu” demekmiş. Televizyonda duyduydumbi folklorcü admadan. Neye bozuldu ki Memet Amcan ? Hııı! Şinci aklıma geldi: Dün akşam sahura galdırmayı unuttuydum ya, ona bozulmuştur beyefendi. Ben ona her gün bozuluyom, benim canım yok mu? Aklı sıra, aldığı elbisenin renkleriyle bana sataşıyo, ama ben anlamazdan geldim. Geçim dünyası iste , ne yapacan ! Ihhhhhhh ! Barıştığımıza bakma. Gavga edecek, küsüşecek bir şey mutlaka bulur. Hiç bi şey bulamasa, içtiği çorbaya gusur bulur. Ya sulu olmuş der, ya koyu olmuş der. Emme ben ona uymayacam, sabredecem. Bayramı gözel gözel geçirelim. Çocukla gelecekle bayramda ; şinci onların yanında birbirimize somurtup duralım mı? Sevgili günlüğüm; yarın torunlar gelecek, çocukla gelecek diye galbim heyecandan hapır hapır edip duruyo. Sanki galbim, küçük dilimin yanında çırpınıyo. Pek özledim yavrılarımı. Gurbetlik çok zor günlüğüm, çok zor. Hani demiş ya şair: “ Ölüm ile ayrılığı dartmışlar Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık.” Gurbetlik zor, ayrılık zor, ölüme sevdiklerini göndermek zor. Ama insanoğlu dayanıklı. Bilmem dayanıklı, bilmem çaresiz galınca mecbur dayanıyo. Başına gelene katlanıyosun….Neyse, bırakalım bu iç garartıcı lâfları. Bak, radıyo ne gözel türkü söylüyo: “ Evlerinin önü susam Su bulsam da gadınım çevremi yusam Açsam yüzünü baksam dursam.” Ben de artık galksam da, çocukların gelmesine dolma doldursam. Hoşça kal sevgili günlüğüm.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |