Dünyayý isteyen bilime sarýlsýn, ahireti isteyen bilime sarýlsýn; hem dünyayý hem ahireti isteyen yine bilime sarýlsýn" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Hasan TÜLÜCEOÐLU Þiiri farklý kýlan içerdiði belagattir. Ondaki ahenk, uyum, benzeþim, mecaz ve belið ifadeler hatta melodiler insaný kendine çeker. Belagat dediðimiz bu üstün ifadeler en yoðun þiirde olmakla birlikte nesir denilen metinler içinde söz konusudur. Dilin nesirle belagatinin iþlenmesi baþta öykü ve roman dediðimiz edebi türleri meyve vermiþtir. Çeviri her ne kadar mükemmel olsa da kesinlikle orijinalin yerini tutamaz. Asýl belagat orijinal metinler için geçerlidir. En üstün belagatli çeviri bir þiir, þairin kendi öz dilinde yazdýðý þiirdeki tadý bize vermeyecektir. Roman, Batý toplumlarýnýn günah çýkarma formatýnda kendi anadilinde belagatli ifadelerle bir çeþit itiraftýr. Dil konusunda Gustave Flaubert, çaðdaþý meþhur romancý Balzac’ý kullandýðý dilden dolayý eleþtirmiþtir. Bu baðlamda Elif Þafak’ýn son romaný ‘Ýskender’e baktýðýmýzda nesirde belagatin kullanýmý açýsýndan eksiklikler görüyoruz. Sayýn Þafak ve onu takdim edenler çok büyük bir özellikmiþ gibi yazarýn eserlerini Ýngilizce olarak yazdýðýný ve sonrasýnda Türkçeye çevrildiðini ifade ediyorlar. Yukarda deðindiðimiz üzere hiçbir çeviri eser orijinalin yerini tutamaz. Türk olarak Ýngilizce yazdýðý bir eseri Türkçeye çevirmiþ olsa bile o her halükarda çeviri bir eserdir. Türk diline ve edebiyatýna mal edilemez. Sayýn Þafak Ýngiliz edebiyatý mý yapýyor; Türkçenin anlatým zenginliðini mi ortaya koymaya çalýþýyor önce buna karar vermeli. Ki zaten ‘Ýskender’i okuduðunuzda Türkçenin nameli izlerini yeterince bulamýyor belirgin bir eksiklik hissedip çeviri tadýný alýyorsunuz. Burada Orhan Pamuk’un romanlarýnda kullandýðý Türkçeyi hatýrlamanýzý salýk veriyorum. Þayet Elif Þafak’a ‘Ýskender’deki Türkçe kullanýmýndan dolayý ödül verilirse elbet þaþýrmayacaðým. Türkiye gibi bir ülkede böyle bir ödülün verilme olasýlýðý hem çok yüksek hem de ‘hak yerini buldu’ anlayýþýyla yerinde bulunulacaktýr. Kapak resmini bende eleþtiriyor ve kitap içeriðiyle resimler arasýnda bir alaka göremiyorum. Bu resimler ne açýdan kondu romanýn içeriðiyle bir türlü ilinti kuramýyorum. Belirttiðim üzere dilde çeviri tadý hissediliyor. Türkçenin yoðun bir cümbüþünü bulamýyorsunuz anlatýmda. Anlatým zaman zaman sýð ve yoðunluksuz. Üniversitede bir hocamýz Avrupa’da roman yazarlýðýnýn bir çeþit endüstri haline geldiðinden bahsetmiþti. Ýsim yapmýþ bir yazar romanýn kurgusunu oluþturuyor; bu kurgudaki ayrýntýlarý ise etrafýndaki asistanlarý yazýp dolduruyor. Sonuçta çok satan endüstriyel ürün bir eser ortaya çýkýyor. ‘Ýskender’de anlatým özellikleri düþünüldüðünde böyle bir benzerlik görebiliyoruz. Televizyonlarda izlediðimiz dizileri roman boyunca sürekli hatýrlýyoruz. Adeta bir dizi film senaryosu olmuþ bu roman. Kahramanlarýn yaþadýklarýnýn anlatýmýnda bir dizideki veya izlenmiþ bir filmdeki sahneleri sýk þekilde hatýrlýyorsunuz. Baþtan sona okuduðunuzda romana verilebilecek en son adýn ‘Ýskender’ olabileceðini anlýyorsunuz. Ýçerik düþünüldüðünde romanýn hak ettiði ad ‘Pembe’dir. Böyle bir adýn, anlatýmdaki pembeliklerle birlikte fazla pembe olabileceðinden kaçýnmýþ olabilir yazar. Güneydoðu kökenli Ýngiltere’de yaþayan bir kadýnýn dramýnýn anlatýldýðý bu eserin hak ettiði isim gerçekte bu kadýnýn yada ikizinin adý olmalýydý. ‘Ýskender’ ismi adeta zorlanarak verilmiþ. Güneydoðu gerçeði düþünüldüðünde bu yörede Ýskender isminin kullanýlma gerçeði yüzde sýfýrdýr. Ancak ortaçað döneminden çýkmýþ masallardaki cadý karýsý tasvirli güneydoðulu yaþlý kadýn pembenin oðluna Ýskender ismini öneriyor. Bu anlatým roman gerçekliðini bozuyor. Ýskender’in kendini kendi aðzýndan el yazýsý þeklinde anlatmasý da romanýn kurgusal anlatýmýnda doðrusu sýrýtýyor. Ýskender isminin kullanýlmasý ve bu karakterin anlatýlmasý romana adeta zoraki girdirilmiþ izlenimi veriyor. Güneydoðuda doðup büyüyen Pembe’nin anlatýmý düþünüldüðünde lise seviyesinde yarým yamalak eðitim almýþ bir güneydoðulu kadýn izlerini hiç göremiyoruz. Pembe olarak anlatýlan, gayet çaðdaþ modern bir kadýn görüntüsü veriyor. Güneydoðu inanç ve deðerlerini taþýyan ama Ýngiltere’de yaþayan modern görünümlü kadýn tipini maalesef yazar veremiyor. Romanda bunun benzeri anlatýmda ve kurgu baðlantýlarýnda gerçeklik saðlanamýyor. Adem’in evlenmesi tamamen masalsý bir olayla gerçekleþiyor. Bir asker kendi doðum yeri ilde askerlik yapamaz. Ama yazar, Adem’in kardeþine kendi baba memleketinde askerlik yaptýrýyor. Hiç tanýmadýðý insanlarla hemen senli benli yapýyor. Kýzlarla tanýþýp muhtarýn elinden tutarak hemen kýz istetiyor. Güneydoðu insaný yardýmsever ve misafirperverdir. Ama yabancýya elbet belli bir mesafede davranýr. Adem’e yabancý gibi davranýlmamasý burada ilginç. Yazar acaba kullandýklarý ortak dilden dolayý onlarýn hemen kaynaþtýklarýný düþünerek mi bunu anlatýyor? Bu durumda bu dil ortaklýðýnýn da eserde anlatýlmasý gerekiyordu. Aksi durumda ilintisiz ucube bir durum ortaya çýkýyor. Yazar, azda olsa bazý tarihsel dini anlatýmlara giriyor. Yunus isminden hareketle Hz. Yunus peygambere deðiniyor. Yazara göre peygamber Yunus peygamberlik görevinden kaçýyor. Oysa gerçek hiçte öyle deðil. Hiçbir peygamber görevinden kaçmamýþtýr. Yunus peygamberin kaçmasý tüm kapasitesiyle görevini yaptýðý halde halkýndan beklediði karþýlýðý alamamasýndan dolayýdýr. O, Allah’ý tanýmayan inançsýz halkýna kýzmýþ ve bu haletle halkýný terk etmiþtir. Ama onun bilmediði, anlattýklarýnýn karþýlýðýný almak deðil asýl görevi insanlara Allah’ý anlatmaktýr. Peygamberlerin asýl görevleri toplumlarýna tüm imkanlarý kullanarak Allah’ý anlatmalarýdýr. Yunus peygamber haddi olmayarak bunun ilerisine geçer. Asýl görevi anlatýmýna karþýlýk bekler. Bulamayýnca da kendince kýzýp halkýný terk eder. Bu hata ona bir anda koca denizin ortasýnda balýðýn karnýnda buldurur kendini. Ancak o zaman anlar hatasýný ve Allah’a þöyle seslenir: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni küntü minezzâlimîn (Senden baþka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlýklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksýzlýk edenlerden oldum.” (Enbiya sûresi 87) Mekanlardan biri Urfa olunca yazar, Hz. Ýbrahim’in ateþe atýlmasýna da deðiniyor. Yunus peygamber anlatýmýnda olduðu gibi yanlýþ ve eksik bilgiler veriyor. Yazarýn anlattýðý, tavaný doðal olarak delik kutsallýk izafe edilen maðara için yöre halkýnýn, Hz. Musa kýssasýndan esinlenerek uydurduðu bir hikayedir. Doðumu engellenmek isteyen asýl peygamber Hz.Musa ve zalim kral ise Firavun’dur. Romanda birkaç yerde geçen en büyük dinsel ifade yanlýþý, ‘Allah’ yerine ‘Rab’ ifadesinin kullanýlmasý. Kuranda ve hadislerde Allah yerine zaman zaman Rab ismi kullanýlmýþtýr. Ancak bu, Rabbim ve Rabbimiz þeklinde ben, biz ve bizim anlamýyla birlikte bir kullanýmdýr. Yalnýzca ‘Allah’ anlamýnda ‘Rab’ ifadesi Ýncil’de kullanýlýr ve Ýncil’in bariz ifade özelliklerinden biridir. Yazar ne hikmetse Allah yerine Ýncil’deki þekliyle sade ‘Rab’ ifadesini kullanýyor. Dua eden kiþi zannedersiniz ki bir Hýristiyan. Müslüman bir kiþi Allah’a Ýncil’deki ifade gibi ‘Rab’ diye hitap etmez. Ýlla diyecekse ‘Rabbim’ veya ‘Rabbimiz’ der. Yazar Ýncil’den çok etkilemiþ gibi. Ýncil ifadesini býrakamýyor. Baþ tarafta romanla ilgili bir çizelge verilmiþ. Bu, olaylarý anlamamýza yardýmcý oluyor; güzel olmuþ. Ama hemen bize Orhan Pamuk’un ‘Kar’ romanýnda sonda verilen çizelgeyi hatýrlatýyor. Bir etkileþim ve esinlenme mi var diye ister istemez düþünüyorsunuz. Ýskender ismi ve karakteri iðreti ve zorlama olarak dururken Ýskender dilinden anlatýmlarýn sonlarýna doðru hayal mi gerçek mi, ne ilintide ortaya çýktýðý belirsiz Ziþan hayal-gerçek þahsý çýkar ortaya. Ziþan diliyle yazar, manevi-ruhsal bir anlamda tasavvufi anlatýmlara girer. Böylece romana manevi bir ruhta verilmiþ olur. Oysa Ýskender karakterinde olduðu gibi Ziþan karakteri daha da bir zorlamadýr. Zoraki ortaya çýkmýþ bu anlatýlanlar arasýnda okura adeta bunun dilinden nasihat verilmek istenir. Bu, anlatýma zenginlik ve tasavvuf katacaðý yere bunlarý bozar. Pembenin yaþadýklarý Ziþan’ýn söylediklerini gölgede býrakýr. Küçük polisiye kurgularla anlatýmýn tek düzeliði canlandýrýlmaya çalýþýlýr. Bu kurgular ve baðlantýlar yeterince gerçekçi deðildir. Diðer taraftan yazar baþta kurguladýðý romanýnda anlatýmýn tek düzeliðini gidermek için adeta ekleme kurgular geliþtirmiþtir. Dikkatli bir okuyucu bu tadý alýr. Edebiyatta asýl olan anlatýmdýr. Dilin bütün güzellik ve zenginliklerini kullanarak bir anlatý ortaya koyuyorsanýz ne anlattýðýnýz ikinci planda kalýr. Nesirdeki edebi özellik budur. Öz dilinizi tüm harikalýðýyla zenginlikler oluþturarak kullanmak. Bu açýdan sayýn Elif Þafak, Ýngiliz dilinde yazmanýn havasýna kapýlmadan kendi öz dilinde Türkçemizi daha bir zenginleþtirerek ‘Ýskender’i yazmýþ olsaydý hem Türk insaný üzerinde etkili hem de yarýnlara kalýcý olurdu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © hasan tülüceoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |