Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
Oyunlar kırsaldan "evsel"e döndü, sokaklar otopark olunca. Yılbaşında tombala geleneği, misafirliklerde cips reklamları ile eklenen jenga ve diğerleri. Evcilik ile ailemizi tanıma faslı, yakar top ile Ali'nin midesine topu nasıl da indirdik, çelik çomağı geçince kızma birader ile şansımızı sınadık, tombalaya ailenin büyükleri baskısıyla bulaştık, domino taşlarını kaybetmeseydik oynardık... Ve satranç: mantık oyunu. Ufaktan bir gözdağı gibi, herkesin konumu farklıdır diye... Ah, nasıl da akıl oyunudur oynanan, zarif ve haince. Hayattan farkı nedir ki?.. Dengelerin önemini jenga hatırlattı: dengede kal, aman dikkat!.. yıkılır tüm düzenin, bitersin, diye... Veee: monopoli! Kazanmak için alırsın, satarsın, iflas edip tekrar küllerinden(kredilerinden) doğarsın fakat illa ki herkesi ezer geçersin. Hep kazanıldığında eğlencesi kalmaz bu oyunun. Diğer oyunculardan bir adım öndesin artık. Psikolojik baskı denmez mi buna?.. çünkü onlara göre sen hep kazanansın... Kazanansın...? Hoteller, evler, arsalar, dükkanlar, paralar kazanırsın ve kaybedersin. Kağıt banknotları biriktirip biriktirip rakibini en can alıcı yerinden vurmak için beklersin... Oyun bitene kadar... Hayat, hislerle başlar; tatlı bir ürperti, benzersiz heyecan. Oyun gibi başlar, sonuçlara aldırmadan, ciddiye alınmadan, sadece fethetmek var ufuklarda. Önce oyunun kurallarını öğrenmektir amaç, sonra herkese gününü göstermek... Büyümek, bir oyun ile değil, bir amaç ile anlamlı kılınır...ne yazık. Oysa hepimiz bu oyunun birer parçasıyız ve eğer o büyülü ürpertiyi kaybedersek sadece esiriyiz, Hayat denen oyunun. Hayat hep oynanır, bitmez bu oyun. Kazananlar kazanır, kaybedenler yok olur. Kazananlar kazanır ve ...kaybederler Zaman'daki limitleri dolduğunda. Kaybedenler sadece oyundan çıkar, değişen bir şey pek yok, onlar da Zaman'larını beklerler... Kazanılanlar hep el değiştirir, kaybedilen hep bedenler... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |