Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Açlık ve sefaletle mücadele eden Somali’nin İslamiyet’le tanışması Mekkeli müşriklerden kaçan Müslümanların Habeşistan’a göç etmesiyle başladı. İngiltere’nin sömürgesi haline geldikten sonra savaşlar, açlık, salgın hastalıklar ve çeşitli felaketlerle mücadele etmek zorunda kalan Somali halkı, 1984 te İngilizlerin kuzey Somali’yi, 1987 de İtalyanların güney Somali’yi işgal etmesiyle daha da zor bir hayat yaşamaya başladı. Baskı, zulüm, şiddet… 1960 da bağımsızlığını kazanan Somali’de, 1969 yılında darbe ile iktidarı ele geçiren Tümgeneral Muhammed Siad Barre parlamentoyu dağıttı. Kurmaya çalıştığı sosyalist düzenin önündeki en büyük engelin İslam Dini olduğunu düşündüğü için İslami tüm yayınları, kitap ve gazeteleri kapattı. Karşı çıkan Müslümanları idam ettirdi. Sonrasında iç çatışmalar, ölümler ve zulüm devam etti Somali’de… Bugün… Yaklaşık 9 milyon nüfusa sahip Somali’de açlık ve sefalet halen devam etmekte ve çocuklar ölüme terk edilmektedir. İnsanlık adına kabul edilemez olan bu duruma öncelikle Müslüman âleminin sessiz kalmaması ve kalıcı çözümler üretmesi şarttır. Son günlerde sürdürülen yardım organizasyonları, insanımızın bu konularda ne kadar duyarlı bir millet olduğunu açıkça göstermiştir. Hiçbir karşılık ve menfaat beklemeden ihtiyaç içinde olan insanlara sadece yardım edebilmek amacıyla ellerinden geleni yaptıklarına hepimiz şahit olduk, oluyoruz. Ancak şu gerçeği unutmayalım; yaptığımız yardımlar bu büyük yaranın iyileşmesi için yeterli değildir ve olmayacaktır. Ramazan ayının bitimiyle birlikte, belki birkaç ay içinde Somali gerçeğini tıpkı geçmişte unuttuğumuz gibi yine unutacağız. Ve orada yaşananlar biz habersizken aynen devam edecektir… Peki çözüm nedir? Allah Kuran'da, "Dini yalanlayanı gördün mü? İşte yetimi itip-kakan; Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur." (Maun Suresi, 1-3) ayetiyle yoksulları ve muhtaçları doyurmayanların, onları hor görenlerin "dini yalanlayanlar" olduğunu bildirmektedir. Dinsizlik insanlığı fedakârlığa ve yardımlaşmaya değil, bencilliğe ve zalimliğe sürükler. Din ahlakından gelen şefkat ve merhamet olmadığı için zengin daha zengin, fakir ise yine fakir kalır. Çünkü dinsizliğin temelinde güçlünün güçsüzü ezmesi hayatta kalabilmenin temeli olarak görülür. İslam dininin getirdiği güzel ahlakın tam anlamıyla yaşanmasıyla dünyadaki tüm zulümler son bulacak, yeryüzüne huzur ve güven ortamı hâkim olacaktır. Bugün tüm dünyada baskıya maruz kalan Müslüman kardeşlerimiz de dahil olmak üzere Somali’de yaşanan acılar ancak tüm Müslüman aleminin birlik olmasıyla son bulacaktır. Güçlerini birleştiren ve birbirini tamamlayan İslam ülkeleri, yıllardır maruz kaldıkları zulme karşı tek güç olacak ve ihtiyaç içinde olan ülkelere de fazlasıyla yardımda bulunabileceklerdir. Yüce Allah Kuran’da inananlara birlik olmalarını Ali İmran Suresi 103. ayette şu şekilde bildirmiştir: Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. Kuran’da kurtuluşun nasıl gerçekleşeceği açıkça bildirilirken Müslümanların hala birlik olamaması ve güçlerini birleştirememesi zulümlerin devam etmesine neden olmaktadır. Doğu Türkistan, Filistin, Afganistan, Fas, Tunus, Cezayir, Somali ve şiddete maruz kalan tüm Müslüman kardeşlerimiz için daha kalıcı şeyler yapalım. İslam Birliği için hepimiz çalışalım. Elimizden bir şey gelmiyorsa İslam Birliğinin bir an önce sağlanması için dua edelim. Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8) Allah’ın vaadi haktır. Kâfiler istemese bile Kuran ahlakı yeryüzüne hâkim olacak ve tüm Müslümanlar bu zulümden kurtulacaktır. Bu büyük mücadelede neden bizimde katkımız olmasın? Altuğ Öztürk
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Altuğ Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |