"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Soğuk bir gün olduğunu yalnızca hatırlayamıyordum.hafızam yerle yeksan olmuş havaya karışmıştı çoktan.bir el tek bir el silahı soluyordum.Hava inanılmaz buz ve bıçak kesiyordu.ortadan ikiye ayrılan hayallerim içinde volkanlar patlıyordu.zaman oysa akıp gidiyordu.sanki bir deniz kıyısında buraya yüzerek gelen bir şimşeğin elektriğiyle dansediyordum.yukarıdan mars genzimi yakıyordu. helyum soluyordum.Koşuyordum.helyum soluyordum.ölüme üç adım.zamana buradan bir çıkış yol kapalı.Ruhumda tünel çalışmaları vardı.hüzünlü bir ağacın gölgesinde yıkanıyordu benliğim. 2. “Sana sorduğumda tüm bunları” diye düşünmeye başlamıştım.elim kireçli ve kirli günlere kokuyordu.İki alman turist bekliyordu.karşıdan bir işaret alıyordu.Tüm zamanlar ölüme tüm işaretler bilinmez hayallere benziyordu.Bir bütünlüğüm yoktu.İriyarı olan yanıma yaklaştı.Öbürü gülümsedi salak gibi. “bizim lazımlıklar ne oldu” “az önce fırından çıkarttım.” Anahtarı uzatırken bir cesede kokuyordum.tüm silimişliğiyle kemikleşmş bir cesede.Fısıldayarak uzattım anahtarı. "Köşedeki audi a6,bez bebekler gülümsüyorlar". Hızla çekip giderlerken güneş tepemdeydi. 3. Sultanahmetten aşağıya akıyordum. Tüm susuzluklara kadar.öylesine rakıda balık oluveriyordum.ta galata köprüsüne kadar yürüyordum.ellerimi denize daldırıyordum.deniz beni yutuyordu. sarhoştum.köprüdeydim.düşmek istiyor ama düşemiyordum. Keskin bir sirke kadar elektriğim vardı.ateşe atsalar bir daha asla ıslanmayacaktım. İki şahısa çarptım.ölüm gibi kusuyordum. “dikkat etsene ulan” Adama kafayı yapıştırıvermiştim.oyle hızlı koşuyordum ki düşe kalka. Denize bakıyordum tekrar tekrar.senin buzdan hayalini görüyordum. 4. Çok soğuktu hava.eve zor atmıştım kendimi.heryeri kolluyordum.riskli yaptığım şeydi eve gelmek.dayanamıyordum artık soğuğa.ölümün geldiği yolda son bir hancıydım.evimde kendimi ağırlıyordum.kafam allak bullaktı. Dışarıdan bir seyyar satıcı geçiyordu.yokoluş satıyordu buram buram. 5. “seni arıyorlar” diyordu sarı mehmet.yıllardan 96 mıydı.ben ne zaman ölmüştüm.hatırladığım yalnız mezarımdı. “hani adamlar uyanmıyacaktı” dedim Şifreli zarfı uzattı sağ cebime attım hızla uzaklaşırken cehennemdeki fotoğrafıma bir hayal gönderiyordum.sinyallerim bozulmuştu çoktan. “dışarı gideceksin merak etme” İsimsiz bir şifreyle hayatı kokluyordum. Biraz sonra her şey olup bitecekti.tam şu köşede.96 martıydı.sessizce yere yığılacaktım.iki el silah.karamsarlığın girdaplarına nerden gidilir. Sarı mehmet kapıyı kapatıyordu.artık ikimizde sonduk. Varoluşu şarap kokan umutların müdürüydüm.köşeye çoktan yaklaşmıştım bir el yavaşça dokundu omzuma. Zamana ait artık sadece duvardaki bir resmim vardı.bir de zamana bırakılmış hüzünlerim. 1..2..3… 6. Taksime ulaşmıştım çoktan.hemen evrenin yerine uğradım.tir tir titriyordum.bir masaya uzandım.konuşuyorduk sarı memetle. “merak etme adamlar uyanmaz” “umurumda değil” “n oldu” “umuda bir kafa attım” dedim Saçmaladığımı biliyordu.“bu son operasyon” dedi “gerekirse yollarız seni” Bir bellenmiş günüm yoktu.hayatın içinden bir kül almıştı beni.bir soba kadar dumana bezeliydim.sivrisinek düşlerden ölüme buradan gidilir.biletler ücretsiz.film aralıklı.Geçmişten tuhaf bir anı.yine burada.iki Afganlıyı kaldırıyoruz buradan.bir mezarlığa götürüyoruz.öldüğüm o andı işte.bir süre sonra orada olacağımı biliyordum.Tüm bilinmeyenler denge adlı unsura benziyordu. 7. Denge kod adlı taner sarı mehmedin mesajını getirdi.Kalın paltolarımızı giydik.ikizlerin mekanına girdik.ebu sedatla,Bekir hoca düşük reaksiyonlu malzemeleri audiye yüklediler.ikizler yine keyifli denge ise crack yüklü bünyesiyle sarhoş ve yalpalıyordu. Bir derler ki yuvasız zamanın üstünde,küçük ruhlar gezinir.korunaksız bir hayattan yalnızca hüzün trenleri geçer.o gün öyleydik.Bir ruhum vardı perdesiz.kendini akla kara arasına atmış.bir siyah gecenin ürpertisinde ölecek olan ben.sessizliğe buradan gidilir.Evet. 8. Ruhumda kazı çalışmaları vardı.umutsuz bir ağacın gölgesinde yıkanıyordu karamsarlığım.Omzumda bir el hissediyordum.Çok üşüyordum.öylesine çok.Köşeyi öylesine dönmüştüm ki.dengenin cesedini attılar önüme.korkmuyordum.helyum soluyordum.hava çinko gibiydi.birileri beni demir dövmeye çağırıyordu. Hava inanılmaz kar ve kılıç kesiyordu.ortadan ikiye ayrılan ruhum içinde plastikler patlıyordu.umut oysa akıp gidiyordu.sanki bir deniz kıyısında buraya yüzerek gelen bir dalgıcın tüpüyle boğuluyordum.yukarıdan ay genzimi traşlıyordu.helyum soluyordum.Denge yeni soğumuştu.bugünkü bir gazeteye sarılmıştı.gazetede ebu sedatla Bekir hocanın ölü bulunduğu yazılıydı.alstapo servisi hepimizi temizliyordu. Yeraltına geçtim derhal.telsiz cevap vermiyordu.köşebaşında vurulacağımı düşünüyordum.hala yaşıyormuydum. 9. Sarı mehmetle hücre A da buluştuk. “plan bozuldu,dağılıyoruz” "eee" “seni arıyorlar,ben henüz deşifre olmadım”dedi 10. Zamanın içinde neler gizlidir bilinebilirmi.kim yerinde,kim bulunmuş bittiği ana yakın.Yeraltında donup kalıyorum bir an.seslerle ve terlerimle boğuşuyorum.gizli hattan geçen bir mesajla irkiliyorum.Sarı mehmedin siyanürle öldürüldüğünü öğreniyorum.çemberler daralıyor gitgide.artık omzumdaki el bir silaha dönüşüyor.çıkıyorum deliğimden.Geldiğim köşede ölüyorum.zaman hepimizi bir girdaba yazıyor. 11. Astapo ve reisleri halid stein a bir harekat başlatıyoruz diyor.sarı mehmet.taksim bugün çok yoğun.herkesin sarhoş olduğu söylenceler vardır.herkes sarhoşluğun tellerinde bitiyor son kez. “uyanmayacaklar” Uyanıyorlar çoktan.bütün yeryüzünün pusulanmış kartal tırnakları. 12. Bu bitiş bu bir yapbozun sonudur.Ebu Sedat son kez yokluyor arabayı.anahtarı bana veriyor.eliyle zafer işareti yapıyor Bekir hoca.sarıyorlar dumanı.hava ağır bir susuzluğa dönüyor.Bir gelgitin hüznüne bulanıyor gelmiş geçmiş tüm satırlar.Mezarımdaki yerimi alıyorum.uçuyorum.Ebu Sedat sesleniyor arabanın yanından. "Tamamdır." 14. Sadece ölüm bir başlangıçtır…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © selim koç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |