..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Mehmet Sinan Gür




4 Kasım 2002
Seçim 2002 Sonuçları ve AKP  
Mehmet Sinan Gür
Hayırlı (mı) olsun.


:CBBJ:
Seçim 2002 Sonuçları ve AKP

Recep Tayyip Erdoğan seçimleri kazandığı belli olduktan sonra bir balkondan halkı selamlıyor. Yanında elinde mikrofon olan bir adam onu halka sunuyor ve bir eliyle mikrofonu Erdoğan’a uzatırken diğer eliyle Erdoğan’ın elini yakalamaya çalışıyor ve başarıyor. Erdoğan boynunda bir rahatsızlık varmış gibi başını döndürüp adama bakamıyor ama mikrofonu alıyor. Adam Erdoğan’ın elini öpmek için eğilip hamle yapıyor. Erdoğan elini öptürmüyor.

Bir gazetecinin uzattığı mikrofona ve sorduğu soru üzerine ters ters bakıp, “Ben bunu daha önce söylemiştim” diyor.

Bu tablo, gelecek dönemde neler yaşayacağımızın kısa bir özetidir.

Bilinen sözde söylendiği gibi, her ülke layık olduğu şekilde yönetilir. Yani sonuç Türkiye’nin gerçek görüntüsünü veriyor. 2 ay önce Türkiye’nin daha da sağa kayacağını söylemiştim. AKP’nin başarısı geçici bir tesadüf olmadığı gibi, örgütlü, gayretli bir çalışmanın sonucudur. 2 ay önce söylediğim söz hâlâ geçerli. Yaşamım boyunca, şimdiye kadar öğrendiklerim doğruysa, önümüzdeki dönem Şeriatçılarla Cumhuriyetçiler arasında mücadelenin kızışacağını düşündürüyor.

Uzun süredir, demokrat yapıdaki kişilerde her seçimden sonra gördüğüm (geçmişte belediyelerin kaybedilmesi, Erbakan’ın Başbakan olması) uzlaşmacı eğilimin doğru olmadığı görüşündeyim. Evet, AKP’de toplanmış olan oyları veren kişilerde çok şey değişmiştir. Eskisine göre belki biraz daha ılımlıdırlar. Ancak bu hem yeterli değildir, hem de bütün AKP’lileri kapsamadığı açıktır. Bundan birkaç ay önce polisle çatışan Hizbullah ve onun gibi adamların, din tarikatlarının oyları acaba bu seçimde kime gitti? AKP onları içinde barındırıyor. Bunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Kanımca uzlaşmacı olmak, alınan sonuç karşısında çaresiz kalmaktan ötürü o görüntünün, gücün kanatları altına girmekle eş değerdedir. Böyle bir tutum yalnızca yeni hakim gücün artmasına neden olur. Bu güç, açık düşünceli, aydın insanlara annelik yapmayacaktır.

Demokrat kişilerin uzlaşmacı bir tutum almasına çok şaşıyorum. Çünkü o demokrat kişiler, kendisiyle tam olarak aynı görüşte olmadığı için, biraz da kişisel nedenlerle hizipler yaratmış, eski CHP’nin yıkılmasına neden olmuştur. Çok sayıda sivil toplum örgütü vardır ama hiçbiri yeteri kadar güçlü değildir. Nedeni demokrat olan kişilerin –yanlış yorumlanmış – demokrat kişilikte olmaları yüzünden başkaları ile anlaşamamasıdır. Bu yazdıklarımdan sakın uzlaşmacı biri olmadığım anlamı çıkmasın. Uzlaşma, yakın görüş içinde olan kişiler arasında yapılır; yapılmalıdır. Çünkü biraz edebî bir deyişle “dünyada birbirinin aynısı iki tohum, iki saç kılı yoktur”. Demokrat olmak, bireysel olmakla eş tutulmuştur. Sağ görüş bir kişi çevresinde mutlak bir hiyerarşiyi öngörür. Özgür görüş ise yanlış olarak hiçbir düzene organizasyona girmeme, hiç ama hiçbir düzenli otoriteyi kabul etmeme şeklinde yorumlanmıştır. Çünkü bu durumda özgürlük yara alır. Kişi sağcılara benzer.

Aslında AKP sürekli söylediğim, hep üzerinde durduğum kurumlaşma, örgütlenme, kişilere bağlı olmama ilkelerini bir ölçüde yerine getirmiştir. Tayyip Erdoğan yasaklı olduğu için Başbakan olamayacaktır. O yüzden partiyi tek başına yönetmemektedir. Seçmen bu durumu bile bile oyunu Erdoğan’a, Türkiye’de ilk kez olarak bir kişiye değil, AKP’ye yani bir partiye vermiştir. Bu durum onlar için iyi ama Türkiye Cumhuriyeti için kötüdür. Neden bu kadar kesin konuşuyorum? Çünkü AKP’li belediyelerin uygulamalarını biliyorum. AKP’li belediyeler hiç sözü edilmeyen, halbuki yaşamsal önemde olan kültür ve doğayı korumak yerine yok etmeye çalışmış ve çalışmaktadır. Bergama sunağının Almanya’da, Brelin Müzesinde olmasına neden olan zihniyet şimdi bizi yönetecek. Her zaman şikayetçi olduğumuz yolsuzluklar bu dönemde de olacak. Belki tek partili dönemde CHP’nin ve sonra Demokrat Partinin, AP’nin ANAP’ın yaptıklarını yapmaya çalışacak. (Türkiye’nin tek başına iktidar olan beşinci partisi) “Benim memurum işini bilir” sözü kulaklarımdan gitmiyor. Yalnız bulunduğum çevrede Büyükşehir Belediyesinin uygulamalarını görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti şimdiye kadar hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştır. Karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım. Ancak sözünü ettiğim –laiklik ilkesini çiğnemeye çalışan – kesimi çeşitli şekillerde güçsüz göstermek, görmek, uzlaşılabilir kabul etmek, büyük tehlikeyi hafife almak anlamına gelir. Büyük tehlike daha antidemokratik bir Türkiye’dir.

“Doğrunun her karşıtı yanlıştır. Ancak yanlışın her karşıtı doğru değildir.” Bu söz çerçevesinde karşı çabanın doğru temeller üzerine kurulması gerektiğini söylemeliyim. Özet olarak büyük ölçekte gözden kaçırmadığım temelim şudur: Dünyada küreselleşme yaşanmaktadır. Türkiye dünyanın gittiği yönde istese de istemese de payını almaktadır. Bununla birlikte iki şey gelişmektedir. Biri totaliterleşme, biri demokratikleşmedir. Gidişin istediğimiz yöne olması için mücadele etmek gerekir ve mücadele etmeden, doğru görüşler savunulmadan başarı kazanılamaz. AKP, bizi kazaya uğratmadan demokratikleşmeye götürecek bir parti değildir.

AKP, karşısında doğru görüş, örgütlenme olmadığı için başarılı olmuştur. Bütün Türkiye’yi kendi yaşadığı marjinal yer gibi sanan, öyle gören insanların sorumsuz davranışları yüzünden başarılı olmuştur. Gerçek demokratlar doğru örgütlenmeyi becerebilmelidirler. Yoksa gelecek yalnız demokratlar için değil, herkes için pek iyi olmayacaktır.

Bu seçimin tek iyi sonucu olmuştur. Artık TV’de yüzünü görmekten nefret ettiğim parti başkanlarını eskisi kadar sık görmeyeceğim anlaşılmıştır. 4 parti başkanı birden aynı anda siyaseti bırakıyor. Bu durum, yakın gelecekte başka iyi bir sonuca yol açacak. Siyasi partilerin güdümündeki bazı TV kanalları ve gazeteler kapanacak. Ama eminim ki şekil değiştirerek, yeni bir isimle yeniden karşımıza çıkacaklar.

4.Kasım.2002

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Yok öyle
Gönderen: Nida / İstanbul
10 Ağustos 2009
Ecevit acuru hala yorum yapıyor. Tıkamayın Türkiye\'nin önünü Cem,hala Gülhane Parkında. Biz ceviz olamadık. Tutun sami. Depremden sonraki, arkeoloji tutkunu. Derdiniz ne... Rejim sömürgeciliği bitti artık. Koca bir Türkiye var. Dahası Asker var. Senin yaygaran kime... Bir kaşık su mu kaçtı genzine.

:: Yokb aşka kıta
Gönderen: Nida Karaçizmeli / ukrayna
5 Kasım 2002
Ilımlı olmayıp ne yapacaksınız... İhtilal mi? Kaçıncı sabit fikirlerini yaşıyorsun gecenin.Her İ\'de 5 sene geriye gidişlerimize say. Hayatım da vermedim, vermemde. Lakin, çığırtkanlığğa serzeniş ne derece... Rejim... Uyuyonlar yok ve gözlerine tuz basanlar.

:: Yanıt
Gönderen: M. Sinan Gür / Kadıköy
5 Kasım 2002
Sayın Nida Karaçizmeli, Hayır, ihtilal yapmayalım. Öyle bir şey söylemedim zaten. Çözüm yazının içinde var ama gene de söyleyeyim. AKP’nin önüne doğru bir alternatif koyalım. Yazımı bir daha okudum. Ama değiştirmiyorum. Belki bazı konularda çok karamsar olabilirim. Söylediklerimin doğru olmadığını uygulamalarıyla kanıtlasınlar. Saygılar

:: Yanlış
Gönderen: Mehmet SEÇKİN / İstanbul
5 Kasım 2002
Sen anlaşmaktan ziyade kavgacı, sert uslüp kullanmışsın. Yazık diyorum. Bizim insanımızdaki önyargı böyle olduktan sonra sizin gibilerin yapacağı yargısız infaz olur. Elele birşeyler yapsanıza. O zaman göreceksiniz saygıyı ve sevgiyi, düşüncenin özgürlüğünü. Bırakın artık böyle düşünceleri bir kenara. Sen ve benzer aynı düşüncede olan insanlar böyle yaparsa geleceğe nasıl bakacaksınız. Kavgayla mı geçecek bir ömür. Bırakın artık kuyu kazmayı, birazda gül uzatın birbirinize.

:: hayal
Gönderen: Mehmet Mumcu / kadiköy
5 Kasım 2002
Sayın Sinan BEY\'in düşüncelerine katiliyorum, ancak Türkiye ne Sinan Bey\'in umduğu kadar cesaretli ve kararlı ve doğru yolu bulabilecek bilgide olacaktır, Nede Mehmet Seçkin\'in dediği kadar birbirine gül atacak sevecenlikte olacak tır. Hayal kurmaya gerek yoktur. Dikkat edin önceki secimlerde insanlar, Sayın Ecevite nerden icab ettiyse oylarını verdiler, özellikle gençler , şimdi ne değiştide oyu bu kadarda kaldı.. şimdide bu milletin evladı nasıl Cem Uzan\'a ne düsünceyle oy vermiştir.. Bütün siyasi partiler tamami ihale anlayışıyla devam etiğinden, kusura bakmayın ama Türkiye değişmeyecektir.. Biliyorum kimi arkadaşlar bana " sizin gibi insanlar böyle dedikçe ülke değişmez zaten" gibi sözler duyulacaktır. Allah aşkınıza hiçmi televizyon seyretmiyorsunuz,- yada çevrenize bir bakmıyorsunuz.. Bunları yaziyorum, Ama asla bu ülkeden vazgeçmiyorum ve " LÜMPEN " değilim. Yarınlara umutla bakmak dileğiyle...

:: ekleme
Gönderen: Mehmet Mumcu / kadiköy
5 Kasım 2002
Bu arada yazi vesile oldu, eklemenecek cok sey varki.. Hangi görüş olduğu önemli değil ancak; Türkiye\'de sakli bir 22 yıl var, bunun hesabi verilmedi, ve halen daha dün deprem, ondan önce susurluk ve daha bir çok yolsuzluk, cinayet, ve P.K.K. hiçbirisinden memlelket için olumlu sonuç yok, Ahlaksiz kimi siyasetçiler halen devlet kadrolarında yada şurda yada burda.. Cavit Çağları, Selim Edesi Meut Yılmazı Halil Bezmeni, Murat Demireli, Çakıcıyı ve daha binlerce vatan düşmanlarını unutmayınız Ve ondan sonra " Kitap Türkiyesi masalına" vede birbirine gül atan ancak bir diğerinin gerçekten gül mü atıyor, yoksa kazıkmı atıyor, Yoksa gerçekten kim kuyumuzu kazıyor,

:: hayal
Gönderen: Mehmet Mumcu / kadiköy
5 Kasım 2002
Ne A.K.P. değişmiştir yüksek ideallerinden, nede Türkiye buna (her nekadar umursamaz görünsede) izin verecektir. atı alan üsküdarı geçmiştir. Ahlak, Eğitim ve Ekonomi birbirinden ayrılmaz parçadır artık. Biz artık IMF \' ye olan dünyanın borcunu şu şartlarda nasıl odeyeceğimizi düşünmeliyiz. Zaten onlarda bize bu borcu odettirmek istemiyorlar, ne tavizler koparırızın peşindeler, bizi avrupa birliğine alacaklarını sananlar çok saftırlar, ve koca koca insanlar bunun için uğraşıyorlar, Lütfen saf olmayalım , Onlar bizi Müslüman olduğumuz için almamazlık etmezler, Onlar Yetmiş milyona dayanmış türkiyeyi niye alsınlar ki, her gün taviz ve yeni krediye sebebiyet verecek durumlar... Önce içeriyi adam edeceksin, Vurgunları yok edeceksin, sonrada dışarıya yeni borç istemek istemek için gitmiyeceğiz. Türkiye şu anda borcunu ödeyemiyor, makinalar durmuş, bu makinaların çalışmalsı için para lazım , gidiyorsunuz adamlar size " PROGRAM KARŞILIĞI KREDİ + KIBRIS+GÜNEYDOĞU+ + + + + + " diyorlar.. bunların adamlarıda ülkede öpöz türk olarak aran,mızda dolaşıyor. Sizin yazdıklarınızla pekde alakasız olsada, biraz içimi dökme fırsatı bulduğumdan bu kadar geniş ve farklı şeyler yazmaya yeltendim.. Demek istediğim aslında, durumumuz pek parlak değil... nerden tutarsanız orası elinizde kalıyor.. Tuzu kuru olanlar hariç.....

:: Yanıt: Sn. Mehmet Sinan Gür, Sn. Mehmet Mumcu
Gönderen: Mehmet SEÇKİN / İstanbul
5 Kasım 2002
Sn. Mehmet Sinan Gür zamanla AKP\'nin demokratikleşme sürecinin işleyeceğine ne kadar siyasi ideolojisinden yana değilsem de Türkiye\'miz için hayırlı bir sonuç vermesini dilerim. Kanaatimce Sn.Mehmet Mumcu bahsettiğiniz kişileri, yolsuzluk v.s. altyapısı sağlam bu tek başına iktidar çözecektir. Bir koalisyon hükümetinin bunu başarabileceğine inanmıyorum. Bunların çözülmesi için bu zamana kadar tek gerekli olan tek başına bir partinin gelmesiydi. Bu da oldu. Saygılar.

:: Ekleme
Gönderen: Mehmet SEÇKİN / İstanbul
5 Kasım 2002
Gül atılmaz, uzatılır. "Sn. Mehmet Mumcu Yorumunuza göre söylediğim söz siyasi görüşler arasında farklı anlaşılıyor. İnsan iradesiyle kim olursa olsun kuyunuzun kazılması veya kazık atılmasını engelleyebilir, anlayabilir ve düşünceniz uğruna mücadelenizi saygı çerçevesinde, hukuki yollarla verebilirler." Eve ekmek götüremeyenlerin halinden anlayan varsa kime? neden? oy verdiğinin de bilincindedir. Zamanla görülecektir. Kim kimin kuyusunu kazacaktır. Siyasilerin başka işleri yok ne de olsa yediremezler kendilerine, o yine ona şöle dedi vay efendim yok şöyle yaptı bunları bir geçelim sonra Türkiye\'mizi yüceltelim. Kimse kimsenin fasafisolarını televizyonlarda izlemek zorunda değil. Bu yüzden bu seçimlerde geçen seçimlerde seçilenler seçilememiştir. Ağızda değilde işte bu kadar çalışsalar ne güzel olurdu. Saygılar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cola Turka Üzerine
Sultanahmet Camii Avlusunda Çirkin Standlar
Türkiye'de Petrol Var!
Seçim 2007 Sonuçları ve Akp
Fransız Demokrasisine Bakın
İzedebiyatta Yenilikler Tartışması Forum Notları
01 08 Cinayetin Sorumlusu Kim?
R. T. Erdoğan Türkiyeliliği Keşfetti.
01 07 Amerikan Rüyası
Kitap - Af Eski Bir Gelenek

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.