..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Gelecek > Yûşa Irmak




3 Şubat 2012
Zaman Su Gibi Akıyor…  
Yûşa Irmak
Zaman su gibi akıyor gerçekten. Kapkaranlık hiç ışık görmemiş günahların perdelendiği bir gecenin biraz daha uzamasını dilemenin de hiçbir anlamı yok ki. Fakat aydınlık, er geç cürümümüzün perçeminin bir ucundan yakalayıp, yüzümüzü utanç kırmızısına boyayacak elbette…


:BDBH:
Zaman su gibi akıyor gerçekten. Kapkaranlık hiç ışık görmemiş günahların perdelendiği bir gecenin biraz daha uzamasını dilemenin de hiçbir anlamı yok ki. Fakat aydınlık, er geç cürümümüzün perçeminin bir ucundan yakalayıp, yüzümüzü utanç kırmızısına boyayacak elbette…

Evet, hiçbir suç sahibinde kalmayacak. Öyle vaat edilmiş bize. Evet, her suç için bir mahkeme, er geç kurulacak vedahi mutlaka bir hüküm verilecek bu aşikâr…

İnsanı, hipnoz eden adeta kendinden geçirip büyüleyen bir cümlenin noktasını koymamaktaki inada, ısrarla devam etmek de bir şey ifade etmeyecek! Zira sözün hiçbir hükmü kalmadı artık modern çağlarda. En güzel cümleleri sayıp döktüğümüz şu ahir zaman diliminde bile yeryüzünün kavgaları, insanların duyarsızlıkları devam ettiği için bu güzelliklerde birer çam ağacı gibi devrilip gidecek, kelimelerimiz de çirkinleştikçe, haddimizi de aştıkça şaşkınlığımız her gün biraz daha artacak kısaca…

Zaman akıyor ey okuyucu! Üstelik ışık hızıyla akıyor bunu sen fark edemesen de.. Her şey, olmak zorunda olduğu hal üzerinde ve yazgısına tutsak bir şekilde akıyor zaman… Ama, fakat ve lakin sen hariç…

Zaman bölünür, çağlar isimlerle anılırdı eskiden, İlk çağ, orta çağ, yakın çağ, şimdi isimler kifayet etmez oldu çağlara! Her gün, yeni bir çağ oldu. Her gün bu çağda insanda kendine yeni bir ilah bulup yeni bir kelimeye tapıyor bulundu. Yemin sözcükleri, öğrenme metot ve modelleri, evlenme şekilleri, hastalıklar, çareler, hızlı bir evrim geçiriyor artık. Akıldan ve düşünceden daha hızla yaşıyor insan, üstelik düşünmeden, üstelik beyin bedava iken…

Bir özlü söz, korlanmış demir parçasının ulaştığı doruğu sabitleştiriyor derin anlamında: “Demir tavında dövülür”. Başka hiçbir söz, zamanın, akıllara durgunluk veren incelikteki bir “anlık” parçasının önemini bu kadar derin ifadeyle anlatamaz herhalde. Demir ve tav; Sur ve kıyamet gibi. Anlık depremler, anlık ölümler.. İnsanın hiç bitmeyecek sandığı ömür çizgisinde milyonlarca an var. Milyonlarca kıyamet, milyonlarca ölüm de demek bu..

Zaman akıyor, uçuruma koşan çıldırmış küheylanlar gibi. Bekleyişler, özlemler, yakarışlar çare dahi değil. Yarınlar sel gibi çağıldıyor saçlarımıza, tenimize, ruhumuza. Söz, vakti gelmişken söylenmeli, darağacı vaktinde kurulmalı ve hüküm ferman edilip infaz edilmeli. Vakti gelen ok fırlamalı yaydan…

Zaman akıyor anlamını kavrayamadığımız kelimeler gelip geçiyor gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi. Onları anlamak gerek. Anlamlı cümlenin sırrı çözülsün, yazıtlar aydınlansın diye…

Demiri dövmek vakti gelmişse, beklememeli artık. Karanlık yeterince çökmüşse üzerimize, bir fişek atıp güneşi çağırmalı. Güneş penceremize kadar gelmişse eğer, şükürler, dualar, gönüllerde salınmalı. Bazı tasarılar eyleme dönüşmeliydi şimdiye kadar. Bazı özlü cümleler vardı, yazılması, söylenmesi gereken. Zaman akıyor. Vakti geçen eylemin sızısıyla vakit kaybetmenin ne anlamı var şimdi?
İnsan bilemiyor, zamanın nasıl aktığını fark edemiyor. Bir takım sıkıntılar edinme, çırpınışlar, haykırışlar faydasız artık. Yürüdüğümüz yollara bir takım işaretler konulmuştu. Durulması, hızlı yürünmesi, susulması, haykırılması gereken noktalar vardı. Fark edemedik. Şimdi çok geç.

Her nefes yalnızca bir kere solunabiliyor. Aynı nefesi ikinci kez solumak ne kadar mümkünse, yapılması gereken fakat yapılmamış olanı yapmak da o kadar mümkün gelmeli kuvvetimize yük cinsinden. Zamanın en küçük parçası “an”. Yeryüzü, bir anını bir daha yaşamadı ki hiç! Her nefesi, solunması gereken anda solumak gerekiyor öyleyse çünkü zaman hızla akıyor sevgili okuyucu hızla…



http://twitter.com/yusairmak
https://www.facebook.com/yusairmak
yusairmak@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gelecek kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şair, Birhan Keskin’e
İnsanoğlu İz Bırakmalı Sözcükleriyle Kalpten Kalbe

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Sonbahara Birlikte Yürümek
Günbatımı Eski Bir Masada Başladı Her Şey
Yağmurda Koşamayanlar
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.