..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > hasan tülüceoğlu




8 Mart 2012
Dindarlık Eğitimin Neresinde?  
hasan tülüceoğlu
Aslında bütün suç, Batının reform ve rönesanslarla bilim devrimi yapıp kimsenin bileğini bükemeyeceği bilim ve teknoloji devi haline gelmesi ve tahrif edilmiş Hıristiyanlık-Antik Yunan kaynaklı aşırı dominant kültürünü dünyaya dayatmasında. Yoksa öncelikle biz Müslüman Türkler ile doğu Müslüman halkların suçu neydi ki?


:AIAD:
DİNDARLIK EĞİTİMİN NERESİNDE?

Hasan TÜLÜCEOĞLU

Aslında bütün suç, Batının reform ve rönesanslarla bilim devrimi yapıp kimsenin bileğini bükemeyeceği bilim ve teknoloji devi haline gelmesi ve tahrif edilmiş Hıristiyanlık-Antik Yunan kaynaklı aşırı dominant kültürünü dünyaya dayatmasında. Yoksa öncelikle biz Müslüman Türkler ile doğu Müslüman halkların suçu neydi ki?

Dindar nesil tartışmalarını, yüzyıllar sonrasında hala etkisinden çıkamadığımız ve daha yüzlerce yıl sürecek bir süreçte bu bizden olmayan atmosferden çıkış hamleleri olarak değerlendiriyorum.

Üçüncü Selim’le birlikte o gün Osmanlılar olarak, gavurun ürettiği bu bilim devine ulaşmamız ve onunla yolumuza devam etmemiz gerektiğine karar vermiştik. İslam dini değerleri kaynaklı, artık demode olmuş, kendi benliğimiz aynı zamanda kendi devimiz, son hamleleriyle Üçüncü Selim’in ilk adımlarına engel oldu. İkinci Mahmut, cesur adımlarıyla demode etkinsiz devimizi biraz tırslattı. Süreç böylece devam etti. Bu ara Kuran’da araf olarak ifade edildiği üzere, içimizden doğululuğunu reddedip batılı etkin ve güçlü deve ait olduğunu savunan küçükte olsa üçüncü bir güç çıktı ortaya. Bu üçlü çatışma sürüp gitti ve gidiyor. Sonuçta bizden çok gerilerde ve küçük Japonya’nın, yaklaşık elli yılda yirminci asrın başlarında başardığının benzerini bile başaramadık.

Aslında işin püf noktası eğitimde düğümleniyordu. Osmanlılarda bunu en iyi Sultan İkinci Abdülhamit anladı. Kendi işi bitmiş devimizin, kendine has eğitim sistemini cesaretle bırakarak Anadolu içlerine kadar götürdüğü okullarda Batılı Eğitim sistemini uygulattı. Zannedildiğinin aksine Abdülhamit aslında bir batı hayranıydı. Büyük devin gücünden ve saçtığı güzelliklerden çok etkilenmişti. Ancak kendi devini ve ondan geldiğini unutmuyordu. Üçüncü gücün onu kötülemesi, süreci hızlandırmamasındandı. Yoksa Abdülhamit eğitimde tamamen onların istediklerini yapmıştı ki zaten Batı Eğitim sisteminin uygulandığı bu okullarda Abdülhamit’inde farkında olduğu batı hayranı, aynı zamanda bizim işi bitmiş devimizin vizyonu olan İslam karşıtı nesil yetiştirmeye başladılar. Cumhuriyetin kuruluşuyla işi bitmiş etkinsiz demode devimizin artık gerçekten işi bitmişti. Abdülhamit’in yaptırdığı okullarda onun yerleştirdiği batılı tarzı eğitimi cumhuriyet yöneticileri çok iyi uyguladılar. Öncelikle büyüklerin ve bir çok insanın ifade ettiği üzere bir Cumhuriyet Nesli yetiştirildi.

Bilim dünyasında pozitivizm rüzgarının çok hızlı estiği Abdülhamit döneminden başlayıp Cumhuriyetle devam eden süreçte müspet ilim adına Tanrı Tanımazlık, bununda gerisinde din karşıtlığı anlatıldı. Cumhuriyet dönemi din alimlerinden Bediüzzaman Sait Nursi, eserlerinde bu konu üzerinde ağırlıklı durdu. On üçüncü söz de “Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar," dediler” ifadesiyle o günler okullardaki eğitimi çok güzel ifade etmektedir. “Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisân-ı mahsusuyla, mütemâdiyen Allah'tan bahsedip, Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.” diyerek çarpık eğitim sistemine vurgu yapmıştır. (Sözler)

Başbakan Recep Tayyib Erdoğan’ın dindar gençlik yetiştireceğiz sözü bana tüm bunları hatırlattı.

Yukarıda özetlemeye çalıştığım, yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz uzun ince süreç kendimize özgü nesil yetiştirmenin sadece yetiştireceğiz demekle olmayacağını gösteriyor. Dev bir güç gibi lanse edilmeye çalışılan cemaat, seksenlerden bu yana hem yurtiçi hem yurt dışı eğitim yükünü gönüllü omuzlamış olması ve onca samimi gayretlerine rağmen özgün dindar diyebileceğimiz bir nesil yetiştirememiş gözüküyor. Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle yarım yamalak boy verenlerde genele oranla bahçedeki “üç beş karanfil”. Abdülhamit benzeri tamamen Batılı Eğitim sisteminin uygulandığı okulların otuz yıl sonrası ürünü ancak bu kadar.

Eğitim sistemi bu noktada önemli olmakla birlikte bence asıl mesele, gölgesinden hiçbir zaman kurtulamayacağımız Batı bilim ve teknoloji devinde düğümleniyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seçmeli Kuran Dersleri Bedrin Aslanları Kadar Şanlı mı?
Kutlama mı, Hırıstiyanlaşmak mı?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mezapotamyanın Nemrutları ve Mısırın Firavunlarından Postmodern Batılı Yeni Sahiplerin Kısmı Demokrasi Vaadeden Yeni Ortadoğu Düzenine
İlk Batılılaşma Kahramanımız: II. Mahmut
Türkçe Olimpiyatları ve Kelebek Etkisi
Yoksa İstanbul, Hiç Bizim Olmadı mı?
Allah"tan Tanrı"ya, Tanrı"dan Rabbe!
"Muhteşem Yüzyıl"ın Masumiyeti
Mithat Paşa"dan 28 Şubat"a, Ehl - İ Beyti Hanedanlaştırma
Asım’ın Nesli Akif’i Bıraktı mı?
Geçmişle Teselli Edilmek
7. 2"ler Kader Mi?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Tülücüler İlkokulu [Öykü]
Otoyoldan Tren Gelmiyor [Deneme]
Hz. Ömer"in Demokrasisi [İnceleme]
Mızıka - İ Hümayun"dan Senfoni Orkestrasına Mehteran Güncellemesi [İnceleme]
Lale Devri'nin Demokrat Havası [İnceleme]
Kesintisizi Kesmeden Kur’an Dersleri [İnceleme]
Dizisine Bak Toplumunu Anla [İnceleme]
Yüzde Ellinin Kodları [İnceleme]
İktidar, Uçkur ve Huri [İnceleme]
Avrupa"ya Açılan İlk Pencere [İnceleme]


hasan tülüceoğlu kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © hasan tülüceoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.