Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
“Sayın Başkan, Sayın Üyeler, çağına ve toplumuna karşı görevini yerine getirmiş bir hocanın huzuru içindeyim şu anda. Yazdıklarım, yazılması gereken şeylerdi. Bugün yazmaya kalksam -en azından- gene aynı şeyleri yazardım. Hiçbiri hakkında en ufak bir pişmanlık duymuyorum. Kalemimden çıkmış her cümlenin -cümle ne demek- her kelimenin ve hecenin altında, entelektüel şeref ve haysiyetim yatmaktadır. İnsanım, hayatta dönebileceğim şeyler olabilir. Ama entelektüel şeref ve haysiyetimden, -ölüm pahasına da olsa- dönemem… Ben, içinde yaşadığım çağa ve topluma karşı, bir bilim adamı olarak sorumluluğumu yerine getirdim. Şimdi sorumluluk sırası sizde. Yalnız, unutmayınız ki, siz de çağınıza ve topluma karşı sorumlusunuz. Çünkü her mahkeme kararı, onu verenlerin yalnız hayatları boyunca değil, onu verenler hayattan çekildikten sonra da anılır. İyi anılır, kötü anılır, ama anılır. İsterim ki, sizin kararınız -ilerde kültür tarihinin mutlaka bahsedeceği bu dava dolayısıyla- iyi anılsın, takdirle anılsın. Sizleri tarihin huzurunda, toplumun huzurunda sorumluluklarınızla baş başa bırakıyorum. Hoşça kalınız.” [1] Server Tanilli 1973'te basılan "Uygarlık Tarihi" eseri, üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmasının ötesinde bir başucu kitabı olarak değer buldu. Bu çalışmanın önemi, insanların yaşamlarından öncesini, güncel zamanı ve geleceği yorumlamasında bir ışık kaynağı olmasındandı. Uygarlık Tarihi eserini okuyan herkes, bir dünya görüşü kazanarak geçmişte yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak olayları yorumlayabilir. Uygarlık Tarihi eserini okumak; yaşadığı çağa karşı sağlam temellerden beslenmek; hayat bilgisi ile donanmak ve geleceğe ışık tutan gerçekçi bir rehber edinmek demekti. Bu nedenle bu güçlü eser, o puslu zamanlarda DGM mahkemelerinin haksız çarkından geçti ve Server Tanilli’nin yargılanmasına sebep oldu. İşte yargı sürecinde Server Tanilli hocamın savunmasındaki sözleri, bu onurlu duruşu beni hep etkilemiştir. Server Tanilli hocamla tanışıklığımız, 12 Mart karanlığının şafağında, üniversite ortamında duyarlı olan gençliğin, sendikacıların, öğretim görevlilerinin yüreklerinde atan aydınlanmanın heyecanında yazılan Uygarlık Tarihi’ nin teksirle çoğaltılıp bir araya getirilerek iki kalın cilt olarak kitaplaştırılması ve aydınlanma isteği duyan kitlelere ulaştırılması sürecinde tanıştım. Tanilli hocamı dinleme fırsatı bulduğum ve bu çalışmalara katıldığım için kendimi hep mutlu saydım. Daha sonraki görüşmelerimizde babasının Nahiye Müdürü olduğunu, çocukluğunun Kars Cilavuz’ da geçtiğini, ilkokula orada başladığını; Cilavuz Köy Enstitüsü’nü, okula gelen köy çocuklarını ve o okulların başarılarını orada gördüğünü ve tüm bunların sonraki yaşamını nasıl etkilediğini anlatmıştı. Ben de Cilavuz’lu olduğumu, orada okula başladığımı ve onunla aynı okulda okuduğumu söylediğimde birbirimize yakınlığımız, dostluğumuz daha da pekişmişti. ‘’Eğer bir gün fırsat bulabilirsem tekrar oralara gidip oraların havasını solumak istiyorum’’ diyordu. Server Tanilli, aydınlanma sürecinin en önemli çelişkilerini karanlıktan aydınlığa bilgece bir görev ve sorumluluk bilinciyle açığa çıkarmıştır. Türk ve benzeri ezilen ve sömürülen halkların özgürlüğü için; aydınlanmanın kaynağı olacak eserler üretmiştir. Eserleri, insanlık tarihini ve onun savaşımını bize anlattığı gibi, çağımızda yaşanan çelişkileri sınıfsal dünya bakışı açısında değerlendirmemizi sağlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Aydınlanma hareketinin Cumhuriyet’in ilanıyla yeni bir ivme kazandığı ve Aydınlanma’nın tek partili sistemin görüşlerinden sıyrılıp daha halkçı ve emekçi yığınların bilinçlendiği bir dönemde; köy enstitülerinin varlığını ve önemini hepimiz biliyorduk. Fakat ardından gelen dönemde Köy Enstitülerinin kapatılması, çok partili düzene geçiş ile Türkiye tarihinde toplumsal anlamda büyük yaraların açıldığı ve şüpheli bir karanlığın başladığına dair kuşkular doğrulandı. Bu alacakaranlığın sonrasında bir Aydınlanma, sorgulama çağının uyanışına şahit olduk. Bu süreçte toplumdaki politik ve sosyo-ekonomik değişimler, diğer dünya ülkelerinin çoktan kazandığı ‘sınıfsal bir dünya görüşü’ fikri, kavramını geçte olsa tetikledi. Sovyet Sosyalist devriminin paralelinde başlatılan Kurtuluş Savaşı ve kurulan Türkiye Cumhuriyeti sonrasında bir ayrışmaya giden Türk Aydınlanma Hareketi, dünyadaki halk devrimlerine paralel olarak gelişme gösterdi. İşte bu süreçte halklar kendi kahramanlarını, önderlerini var ettiği gibi kendi sorunlarını irdeleyen aydınları da var etti. 1950 sonrasında sınıfsal dünya görüşü, işçi sınıfı, işveren, grev, boykot, askeri darbe sözcükleri toplumda bilinir oldu. Toplumsal yaşama duyarlı yazarlarımız öykü, roman, şiir, makale ve tez yazarak var olan ırksal ve dinsel söylemin dışında daha insancıl söylemleri ve yaşamsal çelişkileri dile getirmeğe başladılar. Bu ırksal ve dinsel söylemin dışına çıkışın ileri dönüşümü sancılı, acılı, işkenceli ve ölümcül olmuştur. Bu çelişkileri dile getiren kim olursa olsun düşüncelerinden ötürü cezaların en ağırına çarptırılmış ve mahkûm edilmiştir. Düzeni var eden ve savunanların yasal çarkını kıran emekten ve emekçiden yana olan aydınlar faşist çetelerin saldırılarıyla ya öldürülmüş ya da sakat bırakılmıştı. İşte bu düzenin koruyucuları, yasalarıyla engel olamadığı; sorunlara bilimsel biçimde yanıt bulan ‘aydınlanma kaynağı’ Server Tanilli’yi susturmanın yöntemini 7 Nisan 1978 günü kara-faşist bir saldırıyla noktalamıştır. Server Tanilli, omuriliğini zedeleyen kurşunla felç oldu ve tekerlekli sandalyeye mahkûm edildi. Tekerlekli sandalyede yaşayan bedeni; düşmana inat daha bir dirençle emekten, emekçiden, insandan, bilim ve sanattan yana savaşımını bilemiştir. Bedenini taşıyan tekerlekli sandalye ile faşist anlayışı ezerek, beyniyle üretkenliğini sürdürmüştür. İnsanların tek tek kıyılarak sömürünün devamını ve hızını her şeye karşın yavaşlatan gençleri, emekçileri, sendikacıları, genel olarak aydın ve aydınlanma yoluna girenlerin yolunu kesmek için 12 Eylül 1980 ‘toplu insan kıyımı’ nı yasallaştıran generaller, düzenin koruyucusu olarak görevi devraldılar. Sanayici ve iş çevreleri rahat bir nefes almakla birlikte, diğer devlet görevini sürdüren partililer de tatile gönderildi. Yani böyle tek tek faili meçhuller yerine; onların adına yasal olarak tümünü ben kıyacağım! dediler… ve kıydılar! Server Tanilli, 80 yıllık yaşamı boyunca bir bilim emekçisi olarak toplumun her sorununa çözüm olacak eserler yazdı. Eserleri, felsefi nitelikte, gelişen ve değişen dünyamızda gittikçe yolu aydınlatan bir ışık kaynağıdır. Eserleri bir başına anlam ve nitelikli olduğu gibi, birbirinin tamamlayıcısı niteliğinde bir bilgi bütünüdür. [2] Filiz Berk Doğutürk , Voltaire ve Dostları, tuval üzerine yağlıboya, 1998 Server Tanilli, kitaplarıyla genç kuşaklara aydınlanma felsefesinin yolunu açtı. Kızım onun kitaplarını okuyarak büyüdü, resimlerini yaptı; yaşamına bilimsel ve sanatsal yön verdi. Tezinde Tanilli’nin kitaplarından yararlandı ve onları baş kaynak olarak gösterdi. Tanilli, 2004 yılında Tüyap Sanat ve Kitap Fuarı’nda kızım Lizberk’e kitap imzalarken ona bir soru sorar: ‘’Bir genç olarak benim kitaplarımı okurken onlarda ne buluyorsun?, Ne hissettiriyor sana yazdıklarım?’’ Lizberk ‘’Kitaplarınızı okuduğumda ayaklarımın yere daha sağlam bastığını hissediyorum!’’ diye cevap verir. Bu Server hocamın çok hoşuna gider ve gülerek ‘’Beklediğim yanıt buydu işte ‘’ der. Server Tanilli, 33 yıl tekerli sandalyede ışığını yaymayı sürdürdü, direnerek yaşadı. Ve eserleriyle insanlık var oldukça yaşayacaktır. Düzen sahiplerinin av mevsiminin karanlığında yazdığım bir şiirle yazımı sürdürmek istiyorum. DÖNER FAŞİZMİN KURŞUNU Öldürülürler Özgür dünyayı özlerken Sabah Akşam Gece. Duyurulur Akşam Ekranlarında Gece Radyolarında Sabah gazetelerde Öldürüldü Devrim Dinçer! Öldürüldükçe sütunlarda Bir bir Tohumlaşır Çoğalır Derinleşir bu dava. Ölümünü sezdiği içindir ki Sütunlarda öldürür Bedrettin Cömert'i Doğan Öz'ü Fahrettin Yılmaz'ı Kaftancıoğlu'nu Ayaklarından eder Server Tanilli’ yi Daha nice Sayamadıklarımızı. Kanlı eli şakağımda Uyanırım Halkımın sesiyle Döner faşizmin kurşunu Kendine doğru... Canip Doğutürk 1979 Server Tanilli savunmasında savcılara ve yargıçlara söylediği gibi faşizme ödün vermeden insanın insanca yaşaması için üretti. Bunun için savaşım verdi. Uygar olmanın, onurun, erdemin, hukukun ve aydınlanma ışığının öğreticisi bir bilim insanı. Server Tanilli eserleri, eylemi ve yaşam biçimi ile bizi aydınlık yarınlara taşıyacaktır. ‘’Döner faşizmin kurşunu / Kendine doğru...’’ O’nu sevgi ve saygıyla anıyoruz... Canip Doğutürk Kaynak : [1] Avukat M. Emin DEĞER Bir Bilim Adamının Savunması, İst.1978 [2] . Server Tanilli toplu eserleri , • Uygarlık Tarihi (1973) • Devlet ve Demokrasi: Anayasa Hukukuna Giriş • Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz? • Yüzyılların Gerçeği ve Mirası" (6 cilt) • Candide ya da İyimserlik • Yaratıcı Aklın Sentezi: Felsefeye Giriş • Değişimin Diyalektiği ve Devrim • Dünyayı Değiştiren On Yıl • Fransız Devriminden Portreler • Anayasalar ve Siyasal Belgeler • Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz? • İslam Çağımıza Yanıt Verebilir Mi? • Din ve Politika • Voltaire ve Aydınlanma • Ve çevirisi: Robert Mantran Osmanlı İmparatorluğu Tarihi
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Canip Doğutürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |