Öyle yaþamalýsýn ki ölünce mezarcý bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Þu çocuklarýn ne istekleri bitiyor ne de çeneleri yoruluyor. Bilgisayar da bilgisayar, derken sonunda aldýk. Hem sýrf bilgisayar almakla da kalmadýk; dersimizi de aldýk. Aslýnda biz dükkandaki bilgisayarý beðenmiþtik ama, o örnekmiþ; veremezlermiþ. Aynýsýnýn el deðmemiþini depodan teslim alacakmýþýz. Neyse ki, ödemede zorluk çýkmadý. Pazarlýk pazarlýk, sekiz takside böldürüp karttan geçirtmeyi baþardýk. Þu kartla alýþveriþ de çok keyifli bir þeymiþ caným. Makinadan ödeme listesini de çýkarýp vermeseler, bedava sanacak insan. … Dedim ya, tek sorunumuz teslim almada çýktý. Dükkancý iyi adam, bizi memnun etmek için çýrpýnýyor; ama sorun da çýkacak mý çýkýyor. Bizi depoya götürüp bilgisayarý teslim edecek görevliler baþka mal teslimine gitmiþ, üç beþ dakika bekleyecekmiþiz. Bu arada dükkancýyý içerden çaðýrdýlar, telefon gelmiþ. Ama adam iþinin ehli, depoya nasýl gideceðimizi hemen anlatýverdi: -Üç beþ dakika içinde bir kýrmýzý araba gelecek, takip edin. Teslimatý onlar yapacak. Yeðenim güle güle kullansýn. Gerçekten beþ dakika demedi, kýrmýzý arama önümüzde bitti. Araba dedim de, aslýnda kamyonet; o çift kabin dediklerinden. Ýçindekiler haydi, der gibi bize bakýnca hemen peþlerine takýldýk. … Depo oldukça uzaktaymýþ, onlar önden biz arkadan ilerliyoruz. Git git, kentin dýþýna çýktýk, hâlâ gidiyorlar. Tabi biz de peþlerinden. Hanýmla oðlan, yolun uzaklýðýndan homurdanmaya baþladý. Bu kadar uzak depo mu olurmuþ, kentte depo mu yokmuþ. Yahu adamýn nereden depo tutacaðýna biz mi karar vereceðiz? Ýstediði yerden tutar. Hem çok satýþ yapýyor ki, küçük depolara sýðdýramamýþ, bu da kusur deðil. Biz de tutup her akþamüstü depodan mal taþýmayacaðýz ya, bir kez gelip gideceðiz. Bizimkiler neþelensin, diye “Bir defadan bir þey çýkmaz” filan türünden espri yapmaya çalýþýyorum, týnmýyorlar bile. Þakanýn sýrasý mýymýþ, nerelere gelmiþ miþiz. Neyse, homur homurlar iki, benim espriler bir skoruyla kýrmýzý arabayý takibe devam ediyoruz. Sonunda, önümüzden kaçma rekorlarýný sürekli egale ede ede giden kýrmýzý araba, yemyeþil bir mýsýr tarlasýnýn kýyýsýnda durdu. Kaynatmalýk taze mýsýr iþi yapýyor olsak tam yerindeyiz, yadýrganacak birþey yok; yok da, bizim iþimiz o deðil. Arabadan inenlerden biri eliyle gelin iþareti yaptý. Öteki anahtarla bahçe kapýsýný açtý, adamlar önde, biz arkada ilerliyoruz. Bu arada biri, kendi kendine mýrýldanýyor: -Ayaða düþürdüler iþi, ayaða. Ufacýk çocukla mal almaya mi gelinir? Benin aðzýmda da yoðurt üðüdülü deðildi o ara, karþýlýk verdim: -Tabi ki çocuk gelecek, o kullanacak bunu. Hangi devirde yaþýyoruz? Mýrýldanan adam sesini kesti. Yalnýzca “Yapma be, bu yaþta ha?” filan demekle yetindi. Küçücük çocuklarýn bilgisayar kullanmasý benim gibi onu da þaþýrtýyor demek. Haklý da, bizim nesil radyonun dalga düðmelerine basýp, ses ayarýný yapmaktan baþka ne biliyordu. … Tarlanýn içinde epeyce yürüdükten sonra bir binaya geldik. Hýrsýzlýk olmasýn, diye tarlanýn ta ortasýna yapmýþlar depoyu. Adamlarýn biri içeriye bilgisayarý almaya gidedursun, öteki hiç gerek yokken para konusunu açtý: -Paranýz hazýr deðil mi! Nakit? Bu devirde nakit para nerede? Sað olsun satýcý, hem sekiz taksidi hem de karttan geçirmeyi kabul etti de öyle alabildik zaten. Onu söyledim: -Bu zamanda nakit parayý kim düþürmüþ de biz bulalým? Nedense, buna çok þaþýrdý. Ben de onun þaþýrmasýna þaþýrdým. Yahu patron bu, taksit de yapar, peþin de satar; isterse bedava verir. Buna ne oluyor ki? Sen yap teslimatýný. Kaðýt mý imzalatacaksýn, irsaliye mi düzenleyeceksin, düzenle. Öyle ya. Yok, öyle deðilmiþ efendim. Çenesi de bir düþtü. O sýra elinde bilgisayar kutusuyla dýþarý çýkan öteki adama dönüp, patronunu çekiþtirmeye baþladý: -Ne yapmaya çalýþýyor bu adam? Tanýmadýðýn insana taksitle mal vermek de nerde görülmüþ? Üstelik kredi kartýyla! Gel bizi tepele, der gibi yahu! … Bu arada haným söze karýþtý: -Kredi kartýna taksitle bilgisayarý herkes veriyor. Bir sizde mi peþin bu? Akþamýn karanlýðýnda buralara kadar getirdiniz zaten! Bilgisayar deyince, adamlar, bizi býrakýp birbirlerine bakmaya baþladýlar. Dakikalar sonra biri, dile geldi: -Siz buraya ne almaya geldiniz? Biz de yerdeki bilgisayar kutusuna bakýp, üçümüz bir aðýzdan: -Bilgisayaaar! … Bu kez sözü yine o patronunu eleþtiren aldý: -Bakýn, sizin beðendiðiniz bilgisayardan burada kalmamýþ. Yarýn dükkana gidin, öteki depoya bir baksýnlar. Gelgelelim çocuklar sabýrsýz oluyor. Bizimki, yerdeki mukavva kutuya yapýþtý; neymiþ, bilgisayarýný almadan gitmezmiþ. “Oðlum onun içindekilerle çok bilgisayar alýnýr, ama bize gelmez!” diyecem; yeri deðil. Neyse ki, güçbela býraktýrýp oradan uzaklaþtýk. av.mehmetonder@hotmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |