Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
Evet. Kaç kişi? Ne önemi var? Ne yapalım yani kaç kişiyse kaç kişi. Sabah güneşle doğdu umutlarımız ve yaşadık bize düşen hayatı üzerimize düşen rolü oynayarak. Ne var yani aklımızı çalıştırdık, dişimizi sıktık okullar okuduk ve diplomalar aldık duvarları süsleyen onlarca neyimiz eksikti diğerlerinden. Neyimiz fazlaydı diğerlerinden? Ne yani ölelim mi şimdi? Biz bu paraları nasıl kazanıyoruz haberleri bile yok, herkesin gözü diğerinin cebinde, bir ev yetmez birde yazlık yok yok beş yıldızlı otelde güzel birde tatil ya araba kimden neyimiz eksik en iyisinden alacağız tabi kazanıyoruz arkadaş kime ne? Biz aç kalsak biri bize bir somun ekmek mi verecek? Ben mi dedim etini sat diye? Biz mi dedik bakamayacağın çocuğu yap diye? Ne var yani üç kuruşa şükür etmeyen beşi bulamaz iş beğenmiyor da çöpten ekmek topluyorsa bize ne. Ha duygusal burhan yaşayıp canına kıyanları da hiç anlamayız biz depresyona girdiysen bir psikologa git sağlık parasız nede olsa. Teselli vermek boynumuzun borcu zaten ne yapalım yani. Acıyı herkes yaşıyor bizde yaşadık ne var yani ölelim mi şimdi. Hele, hele devlete baş kaldırıp yada çalıp çırpıp onu bunu yapıp içeri girenleri hiç düşünecek halimiz yok ne yapalım yani yapmasalarmış bizi neden almıyorlar var demek ki bir bildikleri alıyorlar. Bizi de özlüyor Annemiz atamız bizde gurbetteyiz ne yapalım hayatımızı kazanmak için çalışıyoruz işte özleneceğiz tabi. Bizde üzülüyoruz o mermere sarılan insanları görünce ne yapalım herkesin başına gelebilir elden ne gelir şimdi. Hem, hem devlet onlara en iyi imkanları sunuyor tabi ya o imkanlar bizde bile yok. Ya konuşturmayın bizi. Yahu vatan mı kaldı parası olana her yer vatan. İki üç toprak satıldı diye kazan kaldırdılar çalışıyoruz işte keyfimiz yerinde biri tavuğumuza kış mı dedi yani ne var? Bizde Vatan diyoruz. Sanki biz vatansızız iyi ya iyi ki üç beş kuruş paramız var keyfimiz yerinde diye başımıza gelene bak. Yahu iki dirhem keyfimiz vardı onunda içine ettiniz valla. Hem herkes yaşayabilir bunları ne yapalım. Hayatın neresindeyiz sizce? Bu soruların kaçına doğru kaçına yanlış cevap veriyoruz? Acaba hayatımızda yaptığımız üç yanlış hangi doğrularımızı götürüyor? İçimizdeki insanlıkla, acıma duygusunu hangi zamanlarda birbirine karıştırmıyoruz. Bir gün içinde yaşanan gerçeklerden acılardan kaç tanesini içimizde yaşıyor kaç tanesinden sorunlu olduğumuzu düşünüyoruz? Çöpten ekmek toplayan bir adama acıyıp aşağılamak yerine yada ona acımak yerine neden böyle diye kendimize soruyor muyuz? Neresindeyiz bu akıp giden yaşamın? Hangi ağaç kavuğa sığınıp hangi geceden kurtulmayı düşünüyoruz. Hangi gerçeklerden kaçıp hangi yalanlarla kendimizi avutuyoruz. Hangi Takdir le bizim için ilahi olurken başkaları için kader oluyor. Hangilerini biz yaşayınca isyan ediyor başkaları yaşayınca da öylece bakıp başımızı önümüze eğip geçiyoruz? Neyiz biz? Kimiz? Kendimize karşı insan başka dünyalara karşı mutasyona uğramamış ilkel bir yaratık mı? Ne oldu içimizdeki o paylaşma sevgisine ne oldu insanlığımıza ne oldu hiç düşündünüz mü? Etini satan bir kadın gördüğümüz zaman erkekleşen bedenlere sahibiz? Hatta türlü hayaller kurup binbir türlü fantezi geliştirmekte üzerimize yok yada bir kurtarıcı edasıyla türlü naralar atmaktan da alamıyoruz kendimizi oysa o kadını o hale düşüren kim acaba? Hiçbir nebze sorumluluk duydunuz mu? Hiç acaba benim bunda ne payım var dediniz mi kendinize. Ne diyorum ki ben? Neden yazıyorum ki? Amacım ne? Kaç kişi okuyacak kaç kişi duyacak ki beni. Hadi be oradan kaç kişi acaba deyip bir nebze düşünecek ki yaşadığı güzel hayattan kendini alarak. Öle ya pisikolojisi bozuk, ona buna muhalefet yapan kendinde olmadığı için başkalarının yaşadığı güzel vce gösterişli hayata dil uzatan bozguncu çok bilmiş bir ukalayım ben. Hatta ve hatta Donkişot musun sende diyebilirsiniz. Yahu ne derseniz deyin.. Hatta ileriye gidin yüzüme gülüp arkamdan türlü türlü kelime grupları kurup büyük beyinlerinizle o kefeden bu kefeye de sokun beni. Ne yapalım hayat işte bir gün daha böyle geçti demekten başka ne gelir elden. Ve umutlarınızı saklayın yine doğacak güneşe, başkalarınızın umutlarını gölgelemeden ama. Ve kahkahalarınız başlarının hıçkırıklarıyla karışmasın. Ne diyelim örtmesin karanlıklar sizin başkalaşmış dünyanızın üstünü. Ne diyelim nasılsa yeniden doğacak güneş kime ne kimin nerede nasıl yaşadığı yada kimin yaşamından bizlerin ne kadar sorunlu olduğu. Hiç yoktan aldım geçen bir günde telafisi olmayan bir zamanı sizden ve hiç yoktan ağrıttım başınızı. Ve hatta dedim ya bana ne kim neden etini satmış kim o eti hangi fantezi ruhuyla satın almış. Adam sende Dünya yı sen mi kurtaracaksın. Bak işine.. Sizde bakın işinize. Ev yazlık villa şu bu yetmez arabada yetmez açın ufkunuzu kayıkla başlayın gemiciğe kadar yolu var. Yarın yeniden doğacak güneş. Ve umutlarınız hangi yüce umutların gölgesinde saklanacak bir daha düşünün. Sizin güzel dünyanız üzerinde yaşanılan başka güzel dünyalarda var. Benden söylemesi. Gün bitti artık güzel bir akşam yemeği ve ardından mis kokulu yastıklarınıza koyun başınızı sorumlusu kimdir umursamayın sizin olmadığınız kesin nasılsa, İLAHİ ADELET tecelli eder. YARIN OLA HAYROLA….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |