2012 yılında yaşadığımız tuhaf ve üzücü olayların, akıl tutulmalarının birkaçını daha yazayım:

* Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerine, onlarca mevcut din görevlisi olduğu halde, bine yakın mele atamasının yapılması.

* Cumhurbaşkanının kulak rahatsızlığı bahanesiyle, köşkteki Zafer Bayramı Resepsiyonunun iptal edilmesi.( Vekâlet diye bir kavram yok muydu?)

* Konuşma ve işitme engelli, okuma yazması olmayan M. T. İlhan’ın, BDP’nin çözüm çadırını ziyaret ettiği için ‘Örgüt propagandası yapma’ suçlamasıyla tutuklanması.(Temel fıkrası gibi.)

* 1589 kişinin katıldığı sınavı, AK Partili belediye meclis üyesi karı kocanın, birinci ve ikinci olarak kazanması.( Hiç böyle tesadüf duydunuz mu?)

* M. Gökçek’in; tecavüze uğrayan kadınların kürtajı konusunda, “Çocuğun ne günahı var, anası kendisini öldürsün.” demesi. Bir de bunun üstüne RTÜK’ün , ekrana sezaryen ameliyatını getiren Kanal D’ye 509 bin lira ceza vermesi.

* Yeni Şafak'ta Başbakanı eleştiren Ali Akel'in işine son verilmesi.

* Yiğit Bulut’un "Bütün hayatım boyunca ekonomi çalışmalarımda geldiğim bir nokta var; bunu şerefimle söylüyorum, Faiz haramdır." demesi.

* Başbakanın, muhalif yazarlar için “Akbabalar, tasmalı yazarlar.” demesi. (Buna çok alındım.)

* Okul sütünden zehirlenen çocuklar konusunda başbakanın inkâr yoluna gitmesi; "SÜT AKTIR, AK PART İ DE ORADAN GELİYOR.” demesi. (Rengi ak olup da zararlı olan maddeler yok mu?)

* Gaziantep Devlet Hastanesinde, yatalak hastaların talep etmeleri halinde hastaneye din görevlilerinin gelip hastaya terapi yapacak olması. (Bir de günah çıkartsalardı bari.)

* Başbakanın, muhalif bir köşe yazarı için" Kaleminden pislik akıyor." demesi. Ak Partili Salih Kapusuz’un da “O yazar, ağzından lağım akan biri.” demesi.

* Başbakanın muhalif sanatçılar için “Bunlar aydın değil, yarım porsiyon aydın.” demesi.

* Göz yaşartıcı bomba imal eden MKE Kayaş Kapsül Fabrikası işçilerinin tümünün AKP’ye üye yapılması. İşçilerin AKP’li olduklarını Yargıtay sitesinden öğrenmeleri. Ve bu kayıt rezaletinin birçok şehrimizde yaşanması.

* CHP milletvekili Mehmet Haberal ile ilgili ‘’Ev arama tutanağında’; Haberal’ın evinde bulduğu “ Üniversitedeki Haçapitliler” başlıklı dökümanı, polisin tutanağa “Üniversitedeki hoca tipliler” şeklinde geçirmesi.( Rize Pazar'ın Subaşı köyünün eski adı Haçapit'tir)

* Başbakanın; “Tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum. İşte buyurun özgürlük, oyunları istediğiniz gibi oynayın. Biz de hükümet olarak beğendiğimiz oyunlara sponsor oluruz.” diye gözdağı vermesi.

* Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı K. Yılmaz'ın; hapşırana, “Çok yaşa” yerine “Allah rahmet eylesin” denmesini önermesi.

* İçişleri Bakanı İ. N. Şahin’in, Pasinler ziyaretinde, kendisini gördüklerine çok sevindiklerini söyleyen vatandaşa “Hadi takla at ya da bir oyna da göreyim.” demesi.

* Zaman aşımına uğrayan Madımak Davasi için başbakanın “Milletimize hayırlı olsun.” demesi.

* Hürriyet gazetesinin; E. Çölaşan, B. Coşkun, T. Türenç ve C.Ülsever'in ardından Ö. İnce'nin de işine son vermesi. (Tasmalı olan yazarlar mı, yoksa gazete patronları mı diye sormak gerek. )

* Rahmetli Meral Okay’ın ölüm haberinin, Yeni Akit Gazetesinin internet sitesinde ‘O KADIN ÖLDÜ’ başlığıyla verilmesi.

* TRT Haber kanalında “Büyük Takip” programında CIA, Mossad, KGB gibi istihbarat örgütlerinin, cinler aracılığıyla bilgi topladığından söz edilmesi. (Başbakanın dindar nesil amacına katkı budur işte.)

* Yandaş gazetelerin; başbakanın Esad’a, telefonda,, " Bana bahane uydurma, mazeret istemem, reformları yap Esad!" diye fırça atmasından dem vurması.

* AK Parti Milletvekili H. Köylü’nün, kadınlara dizi izlememe cezası verilmesini önermesi.( Şaka gibi.)

* Egemen Bağış'a yumurta atan, başbakanı protesto eden öğrencilere 5 yıl hapis istemiyle dava açılması.

* İlköğretimde 4+4+4 diye adlandırılan kesintili eğitime geçilmesi. Kanundan, “kesintisiz eğitim” ifadesinin çıkarılması. Zaman gazetesi yazarı M. Türköne’nin, 4+4+4 ile ilgili olarak; “ Yapılmak istenen düzenlemenin eğitimle bir alâkası olmadığını, hükümetin aslında din eğitiminin önünü açmak istediğini.” söylemesi.

* 4+4+4’e hazırlık amacıyla, daha yasa çıkmadan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenliği için 1051 kişinin, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan Milli Eğitim Bakanlığı'na geçmesi.

Daha ne saçmalıklar, ne akıl tutulmaları gördük ve yaşadık. İşte böyle geçti koca bir yıl.Onun için gözün çıksın 2012 diyeceğim.... Eğer diyorsanız ki; “ 2012 yılının ne günahı var da ona beddua ediyorsun?” Ben de, ”Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş.” diyorum.