Benim dinim yobazlığı kabul etmez. Eğer ortada yobazlık varsa, nasıl çağdaşlık bize dayatılmışsa aynı o şekilde bize dayatılan yobazlıktan, batıl yaşam tarzından dolayıdır; dinimden dolayı değil. Çağdaşlığı da yobazlığı da aynı kefeye koyarım. Çünkü her ikisi de dayatmanın ürünüdür. Dayatılan yaşam tarzıyla şekillenen kişiler, bu modelle kişiliklendirildikleri için dikkat edin çağdaşlar ramazanda oruç tutmamayı yiyip içerek dayatırlar veya başörtülü bir kızın başörtüsünü zorla çıkarırlar. Yobazlar ise herkese zorla çarşaf giydirmeye çalışırlar. Ve her ikisi de taraftarları tarafından bize sürekli dayatılır. Sürekli hayatlarımıza burnunu sokarlar ve yaşam tarzlarını, düşüncelerini bizlere dayatırlar. Bizler de dayatılan bu yaşam tarzlarını yaşadıkça çağdaşlaştığımızı sanırız veya dindarlaştığımızı sanırız. Ortalık çarşaflıdan veya mini etekliden geçilmez ama; gel gör ki ne çağdaş oluruz ne de dindar oluruz. Sadece vitrindeki gibi donuk mankenler sürüsü oluruz. Birileri de gelir vitrini yeniler; geliştiğimizi sanırız. İnsan kalitemizin arttığını sanırız. Her zaman derim İslam dünyasına çağdaşlar ve yobazlar zarar verir. Şu an onların zararlarını görüyoruz. Bakma şekillerine şemallerine. Bıçak da kama da aynıdır. Her ikisi de kan döker. Ve şu an İslam dünyasında hem çağdaşlardan dolayı hem yobazlardan dolayı kan dökülmektedir. Bunun sonu var mı? Var tabi... Öküz kafasını kullanır, boynuz atarken. İnsan kafasını kullanır düşünürken. Öküzlüğü bir yana bırakıp düşünmeliyiz; bu yobazların, çağdaşların bizi kırıp geçirmesine izin vermemeliyiz.