Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Ortaokulda okuyordum. Ýstanbul deyince kime sorsanýz lüks semtleri ve þaþalý bir yaþantý canlanýr gözlerde. Babam, aile kalabalýklaþtýkça baþka çaresi kalmamýþ ve tasý taraðý topladýðý gibi göçmüþ Ýstanbul’ a. Ben o zamanlar, iki veya üç yaþýndaymýþým. Dul bir ana, dört çocuk, bir de annem.Yedi boðaz babamýn eline bakýyormuþ. Önce tek odalý bir evde yaþamýþlar, sonra alýþtýkça iki odalý evlere geçmiþler. Hayal – meyal hatýrlarým o daracýk sokaklarý. Evden eve gerilen iplere asýlý çamaþýrlarýn, rüzgarla dansýný seyretmek çok hoþuma giderdi. Babam Aðrý’ dan göçtüklerinde tek yapabildiði iþle baþlamýþ. Amelelik. Hiçbir eðitim ve beceri gerektirmeyen bir meslek olduðundan olsa gerek uzun bir süre sýrýnda yük taþýmýþ. Sonra bir köylüsünden inþaatlarda marley-fayans- parke iþini öðrenmiþ. Sonra da iþleri yoluna girmiþ. Kýsa boyuna, çelimsiz vücuduna raðmen o yükleri nasýl taþýdýðýný anlamakta zorluk çekerdim. Sonra da zaten abimler de öðrendiler ondan yaptýðý iþi ve yaþamýmýz kolaylaþmýþtý. Sonra bir ev aldý. Ýçine küçük tamiratlar yaparak taþýnmýþtýk Beylikdüzü’ ne. Atandýðým yerle kýyaslayacak olursam, pek fazla farký da yoktu aslýnda. Beylikdüzü’ nün tek farký Ýstanbul sýnýrlarý içinde olmasýydý. Aðabeylerim babamýn yükünü hafifletmiþlerdi. En küçükleri de bendim. Ýlk iki numara erkekten sonra ablam ve tekne kazýntýsý olarak ben. Ablam, daha onbeþine gelmeden evlenmiþti. Ben ise evin en küçüðü olarak daha rahattým. Derslerime de çok fazla çalýþmýyordum. Aðabeylerim bu halime çok kýzýyorlardý. Onlarýn okuma þanslarý olmadýðýndan olacak, çoðu zaman bu konuda kavga ediyorduk. Her yýlýn sonunda, karneme takdir yerine üç zayýf alarak ödüllendiriyordum haytalýðýmý. O günlerdeydi. Babam, son zamanlarda hiç iyi deðildi. Evden dýþarý çýkmýyor, fazla yemiyor ve konuþmuyordu. Günden güne süzülüyordu. Üstelik, doktora da gitmek istemiyordu. Eve dönüyordum okuldan. Bizim evin önünde bir kalabalýk vardý. Koþarak eve geldim. Annem kapýdaydý. Aðabeylerimde babamýn iki tarafýnda onu dýþarý çýkarmaya çalýþýyorlardý. Babam inliyor, ayakta durmakta zorlanýyordu. Onlarý o halde gördüðümde çýlgýna döndüm. Mahalle komþularýndan Salim amcanýn kamyonetine doluþtuðumuz gibi hastaneye gittik. Doktor, sanki vebalý gibi uzaktan baktý ve reçeteye bir þeyler yazdý. Hiç konuþmadan bize uzattý. Aðabeyim eline aldý reçeteyi. Doktor, hiç muayene etmeden ve hatta yüzüne bile bakmadan aðrý kesici yazmýþtý sadece.Aðabeyim doktora yaklaþtý. Yüzü sinirden kýpkýrmýzýydý. “Doktor, babam çok hasta. Hiç olmadý bir muayene etseydin bari. Adam ayakta duramýyor.” “Sadece baban mý hasta. Kafaný çýkar da bak arkana. Kaç kiþi daha var sýrada. Meþgul etmeyin beyi. Ben doktorum. Benden daha mý iyi bileceksin sen. Çýkýn dýþarý!” “Doktor ! Babam hasta ve onu muayene edeceksin. Hem de adam gibi.” “Bir þeyi yok dedim sana. Meþgul etmeyin beni. Hadi kardeþim hadi. “ “ Doktor! Delirtme beni.Alýrým þimdi seni ayaðýmýn altýna.” “ Çýkýn dýþarý. Al bakalým da neler oluyor sonra. Çýkýn diyorum size.” Tartýþma giderek þiddetleniyordu ve aðabeyim çýldýrmamak için ve yumruðu indirmemek için zor tutuyordu kendini. Küçük aðabeyim daha sakin biriydi. Kolundan tuttu ve çýkardý dýþarý onu. Sonra ikimiz babamý çýkarttýk dýþarý. Dýþarýda insanlar kuyrukta kendinden geçmiþ bir halde bekleþiyorlardý. Hoþ içeri girseler de bir þey deðiþmeyecekti. Sandalyelerden birine babamý oturttuk ve sakinleþmeye çalýþtýk. Tam önümüzde sýrada bekleyen bir adam, arkasýndakine; “ Ýçerideki þerefsiz doktor yine çamur yaptý galiba hastaya. O adam var ya tam bir para hastasý.Hastaneye gelene gidene aðrý kesici yazar, insanlar kýzar çýkar dýþarý. Bak þu ilerdeki hademe var ya o onunla ortak çalýþýyor. Kýzanlarý çevirir yoldan. Allar- pullar bir sürü mazeretle doktoru haklý çýkarýr. Sonra da randevu verir muayenehaneye. Akþam saat dört olmadan doktor sývýþýr, gider muayenehaneye. Ýçeri girdiðinde bambaþka bir adam olur. Kapýlarda karþýlar, af edersin hastanýn kýçýný yalamadýðý kalýr. Sonra da alýr parayý, kapýya kadar da uðurlar. “ “ Deme ya! Ben ilk kez geliyorum buraya. O zaman hiç beklemeyeyim sýrayý. Doðruca gideyim muayenehaneye.” “ Bekleme kardeþ. Para her kapýyý açýyor anlayacaðýn. Benim sonuç gösterme. Mecbur bekleyeceðim. Bir kere verdin mi parayý, kilit açýlýyor.” “ Kaç lira alýyor peki? “ “ Beþ yüz gayme. “ “ Yok yav. Vay namýssýz vay. Ne yapalým vereceðiz. Allah razý olsun senden. Ne edek, El mecbur. Hadi saðlýcakla kal.” Hepimizin þahit olduðu bu konuþma dönen çarký basit bir þekilde anlatýyordu. Birbirimize baktýk. Sonra da babama. Acý çekiyordu fakat yine de o halde bile hissettirmemeye çalýþýyordu. Annem kalabalýk olduðu için içeri girememiþti. Dýþarý çýktýk hep beraber. Kapýda merakla bizi beklerken bulduk. Sanýrým aðlamýþtý. Bizi görünce yanýmýza geldi. “ Ne dedi doktor?” “Muayene etmedi bile þerefsiz. Özel muayenehanesine gitmemizi istiyor þerefsiz. “ Diye atýldý büyük aðabeyim. Annem düþünceli bir þekilde baktý bize. “ Kaç lira alýyormuþ “ “Beþ yüz lira alýyormuþ.” Annem elini göðsüne attý. O ana kadar kolunda hiç görmediðim bir bilezik çýkardý ve abime uzattý. “ Al bunu nerde bozdurursan bozdur gel. Durma koþ. Baban iyi deðil hadi oðlum.” “ Anne bunu nereden buldun? Hiç görmedim ben bu bileziði.” “Ne biçim konuþuyorsun ananla oðlum. Çalmadým, çýrpmadým. Anamýn yadigarý bu bilezik. Kolumda aleme gösteriþ mi yapacaktým yani. Zor günler içindi. Þimdi de en zor zamanýmýz. Hadi koþ, konuþma. “ Aðabeyim koþarak uzaklaþtý yanýmýzdan. Bir süre sonra da muayenehaneye gittik. Babam iyiden iyiye kötülüyordu. Ýçeri girdik. Kapýda sekreter karþýladý bizi. Sýradaki adam da tam doktorun kapýsýndan çýkmak üzereydi. Tam da diðer adamýn dediði gibiydi manzara. Doktor, eðilip, bükülüyordu. Hemen içeri girdik. Bu kez büyük aðabeyimi dýþarý býrakmýþtýk. Doktor en sevimli haliyle babamý muayene etti. Safra kesesi patlamak üzereydi. Hemen ambulansý aradý ve bizi tekrar hastaneye yönlendirdi. Ambulansa kendisi de binmiþti üstelik. Ameliyat bitmiþ ve babam rahatlamýþtý. Taburcu olduk ve hastaneden ayrýlýyorduk. Doktor, durmaksýzýn babamýn yanýna gelmiþti hastenede olduðu sürece. Komþumuz yine bizi almaya gelmiþti. Babamý arabaya bindirdik. Büyük aðabeyim aniden kaybolmuþtu. Herkes onu arýyordu. Biraz daha bekledik. Halbuki babam arabaya binmeden arabanýn yanýndaydý. Gözüm kapýya iliþti. Aðabeyim koþarak arabaya geliyordu. Arkasýndan da doktorun iþ ortaðý hademe koþturuyordu. Aðabeyim arabaya bindi ve Salim amcaya arabayý çalýþtýrmasýný söyledi. Hýzla uzaklaþtýk oradan. Hepimiz ona bakýyorduk. Koþmasýnýn anlamýný çözememiþtik. Aðabeyim bir kahkaha patlattý ve “Oh olsun ona. Gözündeki patlak için en az on beþ gün yatar þerefsiz” Annem bir çýðlýk attý hemen. “ Ne yaptýn oðlum! Þimdi baþýn belaya girecek. Deðer miydi?” “ Deðerdi anacýðým. Ananýn bileziðine deðdi.” DEVAM EDECEK 14.09.2014 BOLU
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nermin Kaçar , 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |