Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
satır araları boş dipnotları kalabalık ve sevda haneleri zayıf yaşamöykülerimizin... yaşanmamıştır aslında. abartılmış bold basım sevgili çeteleleri... yalandan bir kaynakça... şişirilmiş bir önsöz... ve zayıf bir içerik... renkli resimlerle bezeli ve abartılı ve yalancı "11. basım" damgaları... yıpranmış ve yaşlanmış ciltleriyle soluk yaşamöykülerimiz ucuz bir fotoroman değil de nedir? nedir gerilimi ilk sayfada -fethedilmiş kale gibi- zayıf bir yaşam? kurgusu iğreti kaburgaları çıkık korkak ve iddiasız utancın kırmızısına boğulmuş sonuna kadar yaşanmamış arkası yarından önce bitmiş macera kokusu ve ölümün ağır tortusuyla ezilmiş sıtmalı bir kaç yürek kabarması? uykusuz geçen bir kaç gece... ulaşılmazlığının sihriyle yüceleştirilmiş aslında erişilmesi güç bir kaç sevgili nedeniyle nedir bu "hayatım roman" ayakları dillerimizde? adrenalin fışkırmayan köklü aşklarla sulanmamış epiküryen deltaları kayıp monoton gündönümleri gerçekten gün müdürler? ve fantazilerin kırbaçlarıyla kana boyanmamış ter göletlerinde yıkanmamış aykırı yasalarla yargılanmamış gelecek, gelecek midir? korkağız ve uzağız bir yazarın sancılı doğurganlığından kuşkucu ve bir o kadar da ikiyüzlü önyargılı ve tutukluyuz kendi düş bahçelerimizde. yaşamöykülerimizin boş kümeleri meze oluyor ilkokul 3. sınıfta küçük çocuklarının aç beyinlerine... ve öykünmüş ve kopya ve seri imalat yaşamöykü dizileri kaplamış duvarlarımızı ve biz onları bir diploma gibi duvarlarımıza asmayı marifet sanmışız... ve bir marifet gibi içi boş çerçevelerini her gün indirip tozlarını silmiş yine aptalca bir özenle yerlerine koymuşuz... ve en özgün eserimizi yapmışız aslında oynarken küçüklüğümüzde "bebeğimizin gözünü oymuşuz" oysa oyarken günlük hayatın sıradan kavgasında karşımızdakini gözünü "yaşam gözümüzü" de oymuşuz kendimizin. küflenmiş bir kafatası içine beyin salatası koymuşuz ve onu medyatik soslar magazinel otlarla süslemişiz. okunaklı yaşamöyküleri bulmuş arada bir arkeologlar... dezenfektan yorumlarla kimyasını bozmuşuz... okunmasın diye müzelere koymuşuz... tabular örmüşüz çin seddi gibi upuzun çaputlar bağlarken yalancı adak ağaçlarına taşlar atmışız meyveli olanlarına... sen insanoğlu! yani ben! suçlusun! ayağa kalk! ölümöykün okunacak! uyan, yüzyılların tabu-t-larından... kırılmış kalem sesi başlangıcı yaşamöykünün ölümöykünün "mutlusonu" gözkamaştırıcı bir düş yaşa öykü diye şarkısı olsun sonsuzluğun ölümsüz bir esas oğlan ve esas kız yarat kendi çamurundan kabuklarını yol yaranın acımadan çık artık vakti geldi kozandan koş ölüme ölüm seni çağırmadan ve yaz mezar taşına ellerinle korkmadan: "hayatım roman"!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SÜLEYMAN GÜNER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |