..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




15 Haziran 2017
El Kavgalarý 13  
Bayram Kaya
Ýlk El kendisini ortama ihale ederken olacak olanlar hakkýnda bir þeyi bilmiyordu. Yineleyen süreçler tersine dönerdi. Bir dalga leðeni içinde olan suda bir merkeze göre oluþturulan dalga; dalga leðenine çarparak geri döner. Yani dalga leðeni içinde git olan su dalgasý, dalga leðeni sýnýrýna çarpýp gerisin geri dönen ters dalgayla; gel oluyordu.


:HDG:
El, ön ittifakýn insanýný hep kulum diyerek ezecekti. Ýnsan demeyi pek istemeyecekti. Ýnsanlar da kulluk yapma yarýþýnda da birbirini ezecekti. Ýnsanlar sorgulanamayan El söylemleri içinde; El’e gösterilen ibadetleri içinde artýrma, azaltma yapamazdýlar. Çünkü El takdiri üzerine takdir, yapýlamaz. Böyle denmesine raðmen nafile ibadette hiç kimseye zarar gelmez diye ibadete (kulluða) nafile zammý yaparlardý. Böylece El iradesi deðiþtirilirdi ama bu kulluk yarýþý içinde olan kimin umurundaydý ki.

Ýnancýlar isterlerse beþ vakitle ritüeli, 40 rekât üzerine; beþ yüz rekâtlý bir ibadete çevirip, nafile ibadet olmakla yapardý. Takdir üstüne takdir olmaz deyip te nafile ibadet yaptýrmada hiçbir beis yoktu! Nafile olan ibadet takdir üzerine takdir sayýlmazdý(!) Nafile ibadet içinde yarýþan kiþilerin ibadetleriyle birbirini ezmelerinde hiç bir sakýnca görülmüyordu. Ne de olsa nafile ibadet te kulluk gösterisiydi. Kulluk gösterisi de sistem içinde istenen bir kölelikti.

El mantýklý yapý içindeki insan yeni kiþiliðiyle; karþýsýndaki kiþinin kendisi gibi (El gibi mal mülk iyeliðle) olmasýna tahammül edemiyordu. El gibi oluþ demek, özel mal mülk sahibi takdirle olan El gibi oluþtu. Ýkinci bir bakýþ açýsýndan El kavgalarýna bakýlýnca da; El kavgalarý içinde olanlar, özel mal-mülk edinici gayretler içinde olanlardý. Emeðe ve emek gücüne sahip çýkmak isteyen eylemlerin baþýný; daha yýlan küçük iken ezmek isteyenlerdi. El kavgalý mantýk “komþuda piþer komþuya düþer” mantýðýný üretmiþti.

El'in mal mülk sahipliðini kabul etmekle buna böyledir demeyi iman edenler; El’in mal mülk sahipliði içinde ümit kesmiyorlardý. El’in mülkünden; El sahipliði içinde olanlardan, vaatçe beklentisi olan kimi biat içindeki melekler uyandý. Uyanan þeytan melekler emeðe, çalýþmaya, alýn terine sahip çýkmaða baþladý.

Yani Güneþ altýnda çalýþmaya; kýrbaca; açlýk-susuzlukla talim olan inancý (deklarasyona) ve bu inancý iman gereði itilip kakýlan horlanma içinde olucu sözleþmeye kimi melekler karþý çýkýyorlardý. Hele de çalýþma karþýlýðý doymalarýna; velinimet, rýzk verme denmesine daha bir içerliyorlardý.

El iþine gelmediði yerde çok unutkandý! Mal, mülk sahipliðini kendi verdiðini söylüyordu. Ama kiþinin kendi emeði de, kiþinin kendi sahipliði içinde olduðunu bilmezden geliyordu. Emek sahibi olunmasýný da her þeyi takdir ettiði gibi kendisinin takdir ettiðini bilmezden geliyordu. Bunun için emek karþýlýðý doymasýna da lütuf, ihsan, rýzk verme veli nimet olma oluþla anýp; böylece emek bilincini sýfýrlýyordu.

Kýsaca mülk sahipliðine karþý; emek, çaba, çalýþma sahipliðinin mücadelesi baþlamýþtý. Mülk sahipliðine karþý; “balýk verme balýk tutmayý öðret” gibi emek sahipliði mücadelesinin kendilerine özgü edebiyat ve anlatým dilleri geliþmeye baþlamýþtý.

Bu arada bu tür anlatým dili geliþmeleri içinde ortaya konan sosyal mantýklý edebiyat dili içinde ki kimi kavram sözcüklerle; söz gelimi lütufla, ihsanla, himmet ve acýma türü birçok söylemlerle emek sahibi olmanýn bilinci mi kýrýlýyordu? Tagutlara "sus payý" verilmekle, baþkasýnýn emeði üzerindeki saltanatla devletlû mu olunuyordu? Diye düþünmemek te olasý deðildi.

El, kölelerin varlýðý yetmiyormuþ gibi El olma iddiasýnda bulunan tagutlara çok kýzýyordu. Ne de olsa kölelerin tagutluk iddiasý yoktu. Kaderlerine razý olmanýn içindeki köleler, "bizi de gör" diye El vaadine sesleniyorlardý. Sürekli El’e kendi vaadini hatýrlatan dualarýyla, biraz daha iyi yaþam; diyorlardý köleler!

Çünkü El onlara; "çokça dua edin ki, ben de size icabet edeyim" diyordu! Diyordu da, ilk mal takdirini yaparken kimse ona dua etmemiþken, neden icabet etmiþti! Kendilikten mal mülk vermiþti. Þimdi ne oldu dua edin, icabet edeyim diyordu!

Mülkü bir kez keyfine göre daðýtýp; kiþileri zengin fakir kýldýktan sonra sanki El'in gözü körmüþtü. Sanki El durumu görmek istemez, durumu bilmek istemez gibiydi. El olup bitene gözünü yummuþla; bana dua da dua edin diyordu. Ölmek kaçýnýlmaz olduðu halde “ölmeyim” diye dua edin diyordu. Yumuþak karýný iyi biliyordu El kafasýný geri arkaya çevirmiþ gibidir ki tam bu nedenle kullar; "Bizi de gör" diye dua edip vaat'ten umuyorlardý.

Ýlk El'den sistemin fikir babasý ve inþacýsý oluþla El olanlar; kendi mülkü üzerinde, kendisine karþý, ikinci bir El olma iddiasýnda bulunanlarla da karþý karþýyaydý. Her þeyi daðýtmaya gücü yeterken; takdirde bulunurken El, kimseye ihtiyaç duymuyordu. Ýlk kez de kendisine karþý El olma iddiasýnda bulunanlara karþý savaþta El, kullarýnda kendisinde yana yardým isteðinde bulunacaktý. El’in mülk sahipliðine inanýp ta El’in kendi mülkünden vereceði vaatlere iyice baðlý olan iman edenlerini El kendi yanýnda, kendisine yardýma çaðýrýyordu! Bu hayli þaþýlacak bir durumdu.

El'e karþý, El olma iddiasýnda bulunanlar da; "bizi de gör", diye dua eden kullara karþý; "El'iniz sizi görmez. Çünkü El’iniz baþýný öteki tarafa dönmüþ" diye alay edip süreci tartýþýyorlardý. Ayný mantýðý Awram da kullanacaktý. Güya panteondaki 360 putu kýrýp; baltayý büyük El’in omuzuna asan Awram; “El olan putlarýmýzý kim kýrdý?” diyenlere karþý da; “büyük olan, omzunda balta asýlý olan put El’iniz olanlarý kýrmýþ olmalý” diye cevabýný verecekti!

“Bizi de gör” diyen kiþiler, El vaadi içinde hem umut var ediyordular. Hem El’in ilk takdirini bozup deðiþtirmesini istiyorlardý! Hem de El gibi karný doyup; mülk sahibi olamamakla birlikte kendilerini El’e eþ tutuyorlardý. Aslýnda tüm bunlar bozuk sürecin kendi iç çeliþmeleriydi.

Sistem kendisini bu iç çeliþmelere göre anlam ediyordu. Eðer zalim olmak gerekiyorsa; El gibi olmak isteyen tagut gibi zalimlere karþý verdiði savaþta El, “en zalim” olan oluyordu. Yok, eðer El mülk vermeyerek aç sefil koyduklarýna yardým, merhamet gerekiyorsa; yine sistemin iþleyiþine göre El, en acýmasý; en merhametlisi olan El’di.

Tagutu da, fakiri de kendisi üretmiþti. Böylece tagut karþýsýnda zalimliðini ve fakirlik karþýsýnda da merhameti olmasýný söyleyen de kendisiydi. Oysa bir biçimde oluþ devinmesine yol verdiðiniz an; bir süre sora o oluþ sizin takdiriniz olmaktan çýkýyordu. Çünkü oluþ sizin dýþýnýzda olmakla ve sizin kendi bilincinizden baðýmsýz olan yasalarla yol alýyordu. Ýlk takdiri yaparken fakire mal mülk vermemekle merhameti takdir etmemiþken; bir de bakmýþsýnýz ki kutsanýþla merhametli oluyordunuz.

Üstelik te El bunu merhametlilerin en merhametlisi diye söylüyordu. Çünkü El de bu aþama itibarýyla yeryüzünün El’i olma hevesi ortaya çýkmýþtý. Merhametlilerin merhametlisi olma söylemi âlemdeki diðer El’ler üzerinde El olma hevesi yanýnda ideolojik öðretili olmanýn da iddiasýydý. Yeryüzü El’i olma gibi bir iddiasýnýn olmadýðý dönem içinde El kendisine merhametlilerin merhametlisi demiyordu.

Çünkü iradem dediði mutlak bay erki olan tekil monarklý süreç içinde baþka El yoktu da ondan. Zulmü de merhameti de o tekil alan içineydi. Oysa El’in lugal El olma aþamasýnda ve Lugal El Lugal olan El’in imparatorluk aþamasýnda egemence olan El; diðer Ellerle muhataptý. Diðer El’leri kendi hükmü altýna mesajla (ulak göndererek) çaðýrdýðýnda diðer Eller bu çaðrýya isteyerek ya da istemeyerek geliyorlardý.

Ýsteyerek gelenler, sentez içinde saygý görüp isimleri davet yapan El’in isminden sonra anýlýyordu. Merhametlilerin en merhametlisi” söylemli bu anýlma içinde diðer Eller de merhametli Eller olduðu söyleniyordu. Onlarýn da varlýðý kabul ediliyordu. Onlarýn varlýðý da bu tarz söylemler içinde olmakla çýkarýlýyordu.

Baþ El isteyerek sentez içinde gelen Ellerin zikredilmesinde pek bir beis (sakýnca) görmüyordu. Sadece herkes kendi iman ahdi yaptýðý sosyal kültürlü El’ini bilsindi. Bu bilinç El’e yetiyordu. Bu ideoloji birçok El topraðý içerecek imparatorluk ideolojisine de pek uygundu.

Ýmparatorluk aþamasýnda pek uygun olan baþka ellerin varlýðý ilkesi, imparatorluk oligarþisi içinde mutlak bir hiyerarþiyi öngörecekti. Çünkü baþka Ellerin varlýðý söylemi sistemi yönetirken üreten el olmamakla; kolektif akýl gibi davranýr deðil keyfine göre irade söyleyen mantýk olmakla curcunaydý. Bu öngörü içinde diðer Eller, asli kurumsa bir görevle; yardýmcý El olmaya baþladýlar. Bu baþ elin mutlak El olup irademdir demesiydi.

Baþ El, tek takdir eden El’in vekili olmakla sorumluluktan sýyrýlýyordu. Çünkü yaptýðý hata ve yanlýþlýklar vekili olduðu El’in yaptýðý hata ve yanlýþlýklar olup olmamakla deðerlendirileceði için; Baþ El olan kral sorumsuzdu. Bu nedenle padiþah ta, yardýmcý Elden birini; “vekili mutlak ” olmakla seçebiliyordu.

Ýlk El kendisini ortama ihale ederken olacak olanlar hakkýnda bir þeyi bilmiyordu. Yineleyen süreçler tersine dönerdi. Bir dalga leðeni içinde olan suda bir merkeze göre oluþturulan dalga; dalga leðenine çarparak geri döner. Yani dalga leðeni içinde git olan su dalgasý, dalga leðeni sýnýrýna çarpýp gerisin geri dönen ters dalgayla; gel oluyordu.

Kýrþehir merkezli bir hareket, Ankara’ya geldikten sonra tersine bir geri hareketle gel veya dön eylemi oluyordu. Bir merkeze baðlý (El’e baðlý) osilasyon olan salýnýmlar da; kendisini dalga olmakla besleyen, kendi salýnýmýný tekrarlayan bir geri merkeziyle zorunlu olarak iletime içinde olurdu. Geri baðlaným yapardý. Yani referans deðerlerine geri gelirdi. Sýnýrýna varan dalga, geriye doðru yansýrdý. Merkezden çevreye git olan devim: sýnýrýnda geriye doðru gel hareketine dönüþürdü. Gel hareketi demek sürecin baþlangýç koþullarýyla dengede ve kararlý olmak istemesi demekti.

Gel hareketi geri baðlaným yasasýyla, geriye baðlýlýk ve geriyle iletimeydi. Geriyle iletime; geride bir merkez olan referans deðerlerine göre sapmalarý kontrol eden meþrulaþmaydý. Tersine eylem olan gel hareketi en kýsa sürede cevap olmaya dönüþen bir gel eylemiydi. Yani git olan eylemin gerideki yangýný duyup; yangýna söndürme oluþla kendisinin yetiþebileceði uzaklýk; o çekim merkezinin kýyý sýnýrý oluyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
Ýrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluþun Felsefesi (Açký 2)
Sosyal Ýliþki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Müruru Zaman 14
Sahiplik Ýmaný 1
Hatýrlama 1
Mal mý, Ýnsan mý?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Anlamak Gerek 26
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Bað Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aslýna Yüz [Þiir]
Vah ki Vah [Þiir]
Ýsis Dersem Çýk Ereþkigal Dersem... [Þiir]
Görmez Þey [Þiir]
Tekil Tikel Tükel [Þiir]
ve Leddâllîn, Amin [Þiir]
Mavi Yare [Þiir]
Mevsimsel [Þiir]
Yýkýlýþa Direniþ Direniþe Yýkýlýþ [Þiir]
Meþrep 3 [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayý yaþantýlaþan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payý giderek azalmaktadýr. Sosyo toplum bazlý, genel bir açýlýmla baþlayan çalýþmalarým da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazýlarýn tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doða bilim verileri güdülü çalýþma olmasýna gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok baðýntýsýyla söylüyorsanýz, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.