Sanat hem bir coþma, hem bir yadsýma iþidir. -Camus |
|
||||||||||
|
Yalan deyip geçmemek gerekir. Yalancýlýk bir kiþi veya topluma bulaþtýðýnda kurtulmak çoðu zaman mümkün olmamaktadýr. Bu yüzden bireylerin yalancýlýðý genelde çevresiyle sýnýrlý kalýrken, devlet politikasýna dönüþtüðünde tarihler boyu devam edip, o devlet ve toplumun geri kalmasýna neden olmaktadýr. “Yalan” kelimesi etimolojik olarak Türkçe kökenlidir. Dil anlamýnda olan Yalýð kökünden türetilmiþ olup, Yala, Yalða veya Yalgý þeklinde kullanýlmaktadýr. Temel anlamýysa dil uzatmak veya dille söylenen iftira vb. ifadeleri içermesi. Çoðu insan “Yalan” kelimesi üzerinde bu kadar durmaya ne gerek var biçiminde deðerlendirip, bunun gen haritasý mý olurmuþ? Veya felsefi açýdan fuzuli bir uðraþ olarak görebilir. Ancak “Yalancýlýðýn” hem toplumda hem de bireyde derin bir psikolojik hastalýk olduðu akýllardan asla çýkarýlmamalýdýr. Gel ki bugüne kadar yalancýlýktan psikologlara gidip tedavi gören kiþi duyulmuþ deðildir. Buna neden olansa, devlet ve toplumun yalancýlýk üzerinde durmamasý baþta gelirken, yalancýlýðýn komedi þeklinde görülmesinden de kaynaklanmaktadýr. Fakat yalancýlýk adýndan da anlaþýldýðý gibi, gerçekleri taklit etmek veya olmayan birçok þeyi gerçekmiþ gibi anlatmak, hýrsýz ve katil olmakla eþ deðerdir. Çünkü yalancýlar her konuda aslý astarý olmayan hikayelerle yaþamsal ve kültürel deðerleri sürekli soysuzlaþtýrmaktadýrlar. (Dejenerasyon) Bu da bir topluma sinsice giren bir hastalýk þeklinde olup, o devlet ve toplumun yetkili ve bireyleri birbirine karþý sürekli yalan düþünceleri kullanmasýyla, iç çatýþmalara sebep olmaktadýrlar. Sürekli çatýþma ise geri kalmak demektir. Ve Yalancýlýk; genellikle dünya toplumlarýnda iki kategoride görülmektedir. Bunlardan birisi Kravatlý Yalancýlýk, diðeri ise Kravatsýz Yalancýlýktýr. Kravatlý ve kravatsýz yalancýlýk adlandýrma benim kendi belirlememdir. Kravatlý Yalancýlýk: Genelde devletlerin yönetim eliyle sürdürülen resmi ve gayri resmi gerçek dýþý ifadelere dayanan politikalardýr. Kravatsýz Yalancýlýk ise: Sýradan insanlarýn gerek devletten etkilenerek, gerekse kendi psikolojik yapýsý sonucunda ortaya çýkan bir durumdur. Þimdi Yalan kelimesinin devlet eliyle ve de sýradan vatandaþlarda neden ve nasýl ortaya çýktýðýný, bunun toplum ve kiþi hayatýnda nelere mal olduðunu felsefi açýdan incelemeyi sürdürelim. Devlet Yönetiminde (Kravatlý) Yalancýlýk: Her devlet yalan söyler diye bir kural söz konusu deðildir. Ancak yalana daha çok ihtiyaç duyan devletler, belirli güçlerin baský ve denetimleri altýnda olduklarýnda, bu baðýmlýlýðýn halkta yaratacaðý psikolojik moral bozukluðu düþünülerek baþvurulan bir yöntemdir. Veya teorik, siyasi, tarihsel ve ekonomik açýdan bilimsel hiçbir çalýþmasý ve hazýrlýðý olmayan devletler, gerçek bilimsel çalýþmalarýn zor ve masraflý olmasý nedeniyle, yalan teorilere sarýlýrlar. Devletlerin yalan söyledikleri konular ise þunlardýr. 1-Bilimde Yalancýlýk: Çeþitli nedenlerden kendi tarih ve kültürel gerçekliðinden uzaklaþmýþ toplumlar, bir daha öz kültür deðerlerine geri dönüþün psikolojik ve maddi açýdan yarattýðý zorluklar düþünülerek, bu boþluðu bilim yerine yalanlarla doldurmak en kolay yol olarak seçilmesi. 2-Dinde Yalancýlýk: Türkiye gibi bazý devletler, ilk atalarýnýn kendi din ve dilleriyle yarattýklarý kültürü geri ve gereksiz görüp, baþka toplumlarýn icat ettikleri din ve kültüre sahiplenmeleri sonucunda baþ vurulmaktadýr. Çünkü öz kültür deðerleri, yabancý din kültürüyle uyuþmamaktadýr. Bunu da ancak hayal ürünü hikayelerle telefi ederler. 3-Milliyetçilikte (Ulusal) Yalancýlýk: Arkeolojik ve Tarihsel açýdan bilimsel metot ve teoriye sahip olmayan ya da bunu önemsemeyen devletler, eskiyle uðraþmayý gereksiz ve zahmetli uðraþ olarak görmüþlerdir. Bunun yerine masa baþýnda hayal ürünü bir takým asýlsýz kahramanlýk hikayeleri üretirler. Halbuki ulusal kültürü saðlam ve gerçek temellere oturmayan toplumlar, sürekli iç ve dýþ sorunlarla boðuþup geri kaldýklarý gibi, daðýlma ve yok olma korkusuyla yaþarlar. 4-Dilde Yalancýlýk: Siyasal, ekonomik, kültürel ve askeri açýdan kendisine yetmeyen ya da doðru bir teorisi olamayan ülkeler, ileri gördükleri toplumlarýn dil ve kültürlerine özenerek yaþarlar. Bunu yaparken de yabancý kökenli kelimelere aþýrý derecede önem verip öz dilini kendi eliyle asimile etmeleri. Öz kültür ve tarihine bilimsel bakmayan ülkeler, ilke olarak yalan, taklit ve ithal ikame yöntemle ayakta kalmaya çalýþýrlar. Devlet yapýsýnda hakim olan bu ithal ikame mantýk, doðal olarak bireylerin çoðunluðunu da ayný yalancý karaktere sürüklemektedir. Bazý insanlar bu yanlýþ ve yalanýn farkýnda olsalar da, çaresizlikten bunu kabul etmek zorunda kalýrlar. Diðer çoðunluk ise devletin her dediðini tartýþmasýz doðru görüp, ayný þekilde kendileri de benzer yalan hayaller üretmeyi büyük bir marifet saymaya devam edilmesi. Ýþte Kravatlý yalancýlýk olarak adlandýrdýðýmýz hastalýklý yapý bu þekilde meydana gelmektedir. Kiþisel (Kravatsýz) Yalancýlýk: Bireyin yalan söylemesi daha çok kendi psikolojik ruh yapýsýndan kaynaklanmaktadýr. Her insan doðasý gereði çevresinde gördüðü veya duyduðu tüm güzel ve kaliteli þeylere (Yaþama) sahip olmak için çeþitli düþünce ve hayaller kurarak, yaþamýný daha üst bir aþamaya çýkarmayý ister. Ýfade edilen duygu ve düþünceyle ileri yaþam aþamasýna çalýþmak istenirken, doðal olarak bunun maddi ve manevi açýdan harcanmasý gerekken bir emek ve bedeli vardýr. Bir kýsým insanlar hedefe doðru þekilde ulaþmak için, çevresinden veya uzmanlaþmýþ kurumlardan bilgiler alarak adým adým yaklaþmayý gerçekleþtirir. Bazý kiþilerse hedeflenen noktanýn maddi ve manevi zorluklarýný kaldýrmayacaðýný kabul ederek mevcut olanlarla yetinemeye çalýþýr. Diðer yandan toplumun en az %10’luk oranýný oluþturan ve doðru düzgün hiçbir konuda çaba ve gayreti göze almayan kiþilerse, hayallerindeki hedeflere hazýrcý ve basit yollardan ulaþmayý dener. Bunu yapmak için herhangi bir maddi ve manevi bedel ödemeden, yalan söylemeyi tek ve en iyi yöntem olarak görürler. Ve bu karaktere sahip insanlarýn psikolojik yapýlarýnda aþýrý derecede bir özenti, maymun iþtahlýlýk ve dýþ görüntüye azami ölçüde önem verme mevcuttur. Belirtilen özellikleri olan kiþiler, psikolojik açýdan derecesine göre hastalýklý olarak nitelendirilse de, istisnalarýn dýþýnda yalancýlýðýn hastalýk olduðunu kabul etmezler. Bu kiþiler yalancý olduklarýnýn bilincinde olsalar dahi, tüm iliþki ve çevrelerini yalan üzerine oluþturduklarýndan, bundan dönüþleri çok fazla mümkün deðildir. Çünkü gerçek ve bilimsel yaþamý oluþturmak sýradan her insanýn iþi deðildir. Saðlam bir irade ve kültürel birikim gereklidir. Toplumun belirli yüzdesinde mevcut olan yalancýlýk, o toplumun kalitesini ciddi anlamda düþürmektedir. Örneðin bireylerdeki yalan alýþkanlýðý, baþta ailesini kötü þekilde etkilediði gibi, çevresinde de kendisine karþý her zaman bir güvensizlik durumu mevcuttur. Devletlerin yalancýlýðý ise; baþta toplumun genelinde her þeye yüzeysel ve basit bakan ciddiyetsiz büyük bir potansiyel yapý oluþturur. Böylece hem devlet hem de halk ülkenin siyasal, ekonomik, kültürel ve askeri politikalarýný her zaman bilim dýþý hayal ve yalan üzerinden yürütürler. Bir devletin yalan üzerine kurulup, tüm siyasetini yalanla yürüttüðünü gösteren kaynaklar þu þekildedir. Komþu ve diðer ülkelerle kalýcý bir barýþ ve dostluk iliþkisinin sürdürülememesi. Halkýn; devletin politikasý olan siyasete yalancý gözle bakmasý. Genelde devleti temsil eden kiþilere, “Devlet memurundan dost, Kurt derisinden post olmaz” ifadesi derin bir anlam taþýmaktadýr. Bütün bu ifadeler durup dururken boþuna söylenmiþ düþünceler deðildir. Bir devlet ve toplumun benzer eleþtiri ve hastalýklý yapýdan kurtulmasýnýn tek yolu, bir an evvel eski temelsiz dayanaklarýndan sýyrýlýp, bilimsel olarak öz kültürel deðerlerine dayanan demokratik bir toplumsal sözleþmeyi yapmakla mümkündür. Bu yapýlmadýðý sürece ne devlete ne de devletin icat ettiði siyasete ve bu siyasetin vaat ettiklerine kimse asla inanmayacaktýr. Sürekli baþkalarýna özenerek taklitçi mantýkla çatýþma içerisinde birbirini yiyerek yaþanacaktýr. Yalancýlýðýn nerelerden baþlayýp nelere mal olduðunu kýsaca bu þekilde ifade edebiliriz. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |