..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




15 Ekim 2017
Köpeğin Adı Badi - 32  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Kaç gün kaldık bilmiyorum, bana çok uzun geldi. Onca köpeğin arasında hırlaşarak vakit geçirmek kolay değil, zaman da uzun geliyor bu şartlarda. Görevliler lakayt, merhametsiz, tembel. Ellerinden sopa hiç eksik olmuyor, canları istediğinde de vuruyorlar.


:HHC:
Hayvan barınağından gelen adamlar, beni çekeleye çekeleye götürüp kamyonetin içine attılar, boğazımdaki halkayı çıkardılar. İçeride beş-altı köpek daha vardı, sessizce bana bakıyorlardı. Kapı kapandı, hareket ettik; üç kere durduk, yeni köpekler kondu yanımıza. İçerisi tıklım tıklım oldu. Nefes almak çok zor; köpek bağırışları sinir bozucu. İçeride Aslancık da var mı diye bakındım, göremedim. Kaçmış olmalı, tehlikeleri sezmede üstüne yoktur. Hem sevindim olmayışına hem de üzüldüm.

Hayvan barınağında aşı yaptılar, kısırlaştırdılar, kulaklarımıza küpe taktılar. Ameliyat sırasında bayıltmış olmalılar ki kendime geldiğimde gözlerimi bir süre açamadım. Sesleri duyuyordum, ama ne sesi olduğunu anlayamıyordum. Ya insan sesi ya da köpek sesiydi; başka ne olabilirdi ki. Karnımda bir acı hissediyordum, sol kulağımda da bir ağırlık ve hafif bir acı...

Kaç gün kaldık bilmiyorum, bana çok uzun geldi. Onca köpeğin arasında hırlaşarak vakit geçirmek kolay değil, zaman da uzun geliyor bu şartlarda. Görevliler lakayt, merhametsiz, tembel. Ellerinden sopa hiç eksik olmuyor, canları istediğinde de vuruyorlar. Hele bir veteriner var ki, tam bir cellat, köpekleri kesip doğrayan o. Barınak pislik içinde, her tarafı bok dolu. Ölmeyecek kadar ya da birbirimizi yemeyecek kadar yiyecek veriliyor; su bile kısıtlı.

Günler sonra... Bizi tekrar getirdikleri kamyonete bindirdiler, mecburiyetten belki de. Çünkü barınağa durmadan köpek geliyordu. Öyle ki iki adım atsan bir başka köpeğe çarpıyorsun. Bu da hırlaşmaya ve bazen de kavgaya yol açıyordu. Bu dalaşmalarda ölen köpekler de olduysa da önemli değil. Neden önemli olsundu ki altı üstü bir köpek işte!

Kamyoneti ağzına kadar doldurdular. Cafer Aga'nın yanına gidiyorum diye çok seviniyordum. Gittik, gittik, gittik... Gelirken katettiğimiz yolun en az on katını katettikten sonra kamyonet durdu. Kapıyı açtılar, sekiz köpek indirildi. Burası ıssız bir yerdi, asfalt yol kenarıydı. Kapı kapatıldı, yola devam ettik. Biraz gidip durduk, gene birkaç köpek indirildi. Öncekine benzer bir yerdi. Ben en son indirilenler arasındaydım. O ana kadar hep Cafer Aga'ya götürüleceğim umudunu taşıdım. Getireceğiz demişlerdi, nasıl umutlanmam! Hatta o yüzden inmemek için direndim de. Tabii karşılığını da aldım, birkaç küfür ve sopa darbesi...

Egzosundan siyah dumanlar çıkara çıkara giden kamyonetin arkasından bakıyorum, çaresiz ve kırgınım. Beni bunlara teslim ettiği için içimden Cafer Aga'ya sitem ediyorum. Yıllardır ben ona alışmıştım, o da bana. Bakalım, her gece derdini anlatacak, konuşacak bir başka köpek bulabilecek mi?

En son indirilen yani atılan altı köpek birbirimize bakıp duruyoruz, aptal gibi. Şaşkınlık fazla sürmüyor, yerini meraka bırakıyor. Yolun karşısında bizden önce buraya atılmış olan dört köpek var. Sayıları daha fazla olabilir, benim şimdilik gördüklerim bu kadar. Dört köpeğin dördü de kulaklarını dikmiş bizi inceliyorlar. Gelişimizden memnun değiller, nasıl olsunlar ki... Yiyeceklere, içeceklere yeni ortaklar gelmişti. Tabii yiyecek ve içecek varsa! Yoksa ne mi olacak? Ne olacak, birbirimizi yiyeceğiz.

Yolun her iki tarafında birkaç plastik kap konmuş. Benim bulunduğum taraftaki kaplardan sadece birinin dibinde azıcık su var, diğerleri boş. Bunları buraya yoldan geçen hayvan seven insanlar koymuş. Bazı insanlar, kapları su ve yiyecekle dolduruyorlarmış. İlk gün bir araba önümüzde durdu, içinden bir adam indi, bagajı açıp bir poşet aldı ve kaplardan birine hazır köpek maması döktü. Adam daha oradan ayrılmadan biz mamaya hücum ettik, sadece hücum eden biz olsak, karşıdaki köpekler de geldi. Benim payıma düşen mama karnımı doyurmadıysa da açlığımı köreltti.

(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.