..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




15 Kasım 2017
Köpeğin Adı Badi - 61  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Tam o sırada arka arkaya üç patlama sesi duyuldu. Sanki patlamanın açıklaması orada yazıyormuş gibi herkes gözlerini açarak birbirinin yüzüne baktı. Bomba mı atıldı yoksa tabanca ile ateş mi edildi? Bu da seri katilin işi olabilir mi?.


:IJI:
Can, üç yaşında bir erkek çocuğu, annesiyle birlikte komşularının teklifi üzerine pikniğe gelmişler. Babası o gün, çalıştığı fabrikada fazla mesaiye kalacağından onlarla birlikte gidememiş. Aslında karısının da gitmesini istemiyormuş ama onu istekli görünce:

-Gidin, ama çocuğa dikkat et. Başına bir iş gelmesin, diye sıkı sıkıya tembih etmiş.

Pikniğe gelince Can, çok sevinmiş. Annesinden oyun oynamak için izin istemiş, o da fazla uzaklaşmamasını şart koşarak izin verince; koşmuş, kendi akranı çocuklarla oynamış. Karnı acıkınca annesinin ve komşularının getirdikleri yiyeceklerden yemiş. Sonra tekrar oynamak için ayrılmış. Annesinin gözü sürekli oğlunun üzerindeymiş, birkaç kere gözden kaybedince kalkmış aramış, her defasında önceki oynadığı yerden biraz daha uzakta bulmuş.

Komşularıyla muhabbete dalan anne, bir süre oğlunu takip etmeyi bırakmış. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyormuş ama aklına oğlu gelince bakınmış, ortalıkta görememiş. Gene öncekiler gibi biraz ileride bulabileceğini sanmış, ama Can orada yokmuş. Piknik alanının her tarafında hatta etrafında oğlunu aranmış. Sahile kadar inmiş, o sırada beyaz bir otomobil karşıdaki tepeyi tırmanıyormuş, ama Can'ın annesi bunu görememiş.

Sahilden piknik yerine dönerken, oğlunu orada bir yerde saklanırken bulacağını umuyormuş, sonra bulamazsa ne yapacağını düşünüyormuş. Çünkü daha önce orada aramadık yer bırakmamıştı. “Bulurum!” diyormuş sonra “Ya bulamazsam!”... Umutla umutsuzluk arasında gidip geliyormuş, gidip geliyormuş... Piknik alanında her tarafı bir kere daha aramış, bulamayınca etraftakilerden yardım istemek için yakınmaya başlamış.

Annenin feryadı, herkesi etkiledi; toplulukta çocuğun kaçırıldığı izlenimi ve bir panik havası hakim oldu. Çocuğu kaçıran hakkında da ortak bir kanaat oluştu. Bazıları bunu dile getirirken, bazılarının da düşüncelerindeydi çocuğun seri katil tarafından kaçırıldığı.

-Seri katilin işidir.

-Yandı gene onca yürek.

-Bu tip insanları hapse atmak yetmez, yok edeceksin ki başkalarının da canını yakmasın.

Şeklinde konuşmalar başladı.

Piknik alanında bu olay, kollektif bir bilincin oluşturmuştu: o nedenle insanlar aynı düşüncelere sahiptiler, aynı heyecanı duyuyorlardı ve hiçbiri ne yapacağına tam olarak karar vermemişti. Seri katilde hepsi hemfikirdi, ama hiç biri bu seri katili görmemişti. Nasıl bir şeydi bu? İnsana benziyor muydu, onun gibi şunun gibi bir insan mıydı, yoksa masalımsı korkunç bir yaratık mı? Silah mı bıçak mı kullanıyordu? Kurbanlarını neye göre seçiyordu ve nasıl öldürüyordu?

Tam o sırada arka arkaya üç patlama sesi duyuldu. Sanki patlamanın açıklaması orada yazıyormuş gibi herkes gözlerini açarak birbirinin yüzüne baktı. Bomba mı atıldı yoksa tabanca ile ateş mi edildi? Bu da seri katilin işi olabilir mi?. Buraya kadar gelip, küçük bir çocuğu kaçıran, insanların üzerine bomba mı atamayacak ya da ateş mi edemeyecek? Elleri ayakları titreyenler, kalbi çarpanlar, hızlı hızlı nefes alanlar, kekeleyerek konuşmaya çalışanlar ve olanları hiç umursamayan çocuklar... Çünkü çocuklar biliyorlardı ki bu patlamaların nedeni sanılanlar değildi; altı üstü baloncudaki üç tane balon patlamıştı, hepsi bu!

Düşünce aşamasından davranışa geçince toplulukta kargaşa görüldü. Önce çocuğu olanlar, sanki seri katil gelip onların çocuğunu da kapacakmış korkusuyla apar topar adeta kaçarcasına orayı terk ettiler; tabii arkalarında bolca yiyecek bırakarak... Bu da bize yaradı, yiyeceklerin üzerine atladık. Çatlayana kadar yiyebilirdik. Bizi görenler hiç seslerini çıkarmadılar, çünkü şimdi uğraşacakları daha ciddi sorunları vardı: Seri katil...

Hava kararmak üzereyken ortalıkla bir tek piknikçi kalmadı, oysa bazıları gece yarısına kadar burada vakit geçirmeye karar vermişlerdi. Can'ın annesini oradan ayırmak çok zor oldu. Gitmemekte direniyordu, bırakmaları için komşularına yalvarıyordu. Ağlıyordu ama gözyaşı akmıyordu. İki komşusu koluna girip zorla bir otomobile bindirdiler.

En son gidenler iki satıcıydı: Mısırcı ve dondurmacı. Onlar da seri katile söyleniyorlardı arabalarını itelerken.

Çöplerin arasında bulduğum yiyeceklerle karnımı doyurduktan sonra eve döndüm. Kenan Baba gelmemişti, uyumak istedim uyuyamadım. Sıkıcı, üzücü bir günü geride bırakıp yaşananları unutmak istiyordum. Gece çok geç bir saatte uyudum. Sabaha pırıl pırıl bir güneşe uyanacağımı, güzel bir gün geçireceğimi hayal ediyordum. Hayallerim boşunaymış.

(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.