Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Bilindiði gibi anadili Türkçe olana Türk, Kürtçe olana Kürt ve diðer halklara da ayný þekilde kendi ulus dilleriyle hitap edilir. Ýnsan, ulus ve toplum olmanýn temel gerçekliði dile dayandýðýna göre, Türkiye'de kökeni Türk olmayanlar neden hem Türk hem de Ýslam Milliyetçisidirler? Bu anormalliði daha net anlayabilmek için etnik, etimoloji ve millet kelimelerinin analiz edilmesi önemli bir kolaylýk saðlýyor. Etnik: Yunanca ethnosdan türetilmiþtir. Avrupa dillerinde Etnic - Etnique – Etnicty þeklinde ýrk, soy ve kan baðýna dayanan kavram olarak kullanýlýr. Faþist ýrk milliyetçilikleri bu kelimeden güç alarak hareket ederler. Etimoloji: Bir halkýn konuþtuðu anadilin kökenini, var oluþunu, onun baþka dillerle ortak özelliklerini inceleyen bilim dalýdýr. Millet, Milliyet ve Milliyetçilik: Arapça “Mell” kökünden gelip, anlamý dine baðlý olan cemaat veya topluluk demektir. Araplar bunu mezhep ve tarikat topluluklarý içinde kullanabiliyorlar. Öz Türkçede, millet ya da ulus kelimesinin karþýlýðý, “Budun” demektir. Ýçerdiði anlamsa tamamen din dýþý olup, dil ve bu dille ortak kültür özelliði taþýyan topluluklarý ifade etmektedir. Bunda dine hitap eden bir mana bulmak hiç bir þekilde mümkün deðil. Çünkü insan önce dilini var etmiþtir. Dinler milyon yýllar sonra ortaya çýkan ve çeþitli olaylar karþýsýnda kolayca deðiþtirilen basit metafizik olgulardýr. Dinlerin uluslaþmaya hiçbir katkýlarý olmadýðýný, Miladi 850 yýllarýndan itibaren birçok Türk Boyunun dinlerini kolayca deðiþtirip Ýslamlaþarak yozlaþmalarýndan görüyoruz. Müslümanlaþan Türklerin kendi öz anadillerine dayanarak doðru bir ulusal düþünceye sahip olduklarýný söylemek neredeyse mümkün deðil. Ayný þekilde bunun tarihteki en canlý örneðini yine Araplarda görüyoruz. Ýslam Dini; inanç olmakla birlikte Araplarýn temel kültürüdür. Her þeylerini Ýslam'a dayanarak geliþtirmeye çalýþtýklarýndan, günümüzde bile Orta Çað mantýðýndaki kabile ve aþiret düzenine göre yaþýyorlar. Araplar her ne kadar ulussalcýlýðý simgeleyen devletlere sahip olsalar da,“Avrupa ve Batýlý Emperyalistlerin” petrolün hatýrýna 1920'den itibaren cetvelle çizerek Araplarý devlet sahibi yaptýlar. Hiçbir Arap toplumu mezhepsel iç çatýþmalarýn dýþýnda, dýþ güçlerle savaþarak devlet kurmuþ deðiller. En modern görünen Arap topluluk hâlâ derin bir aþiret ve kabile mantýðýyla kaba þekilde yaþadýklarý için, uluslaþma kelimesini haram sayarlar. Çünkü ulusallaþmanýn temeli yalnýzca dil ve bu dilin diðer ögelerine dayanýr. Dile baðlý uluslaþmayý kötü haram gören, millet kelimesiyle dini her þeyin üstünde gösteren bir topluma inanýp, bunlarýn arkasýndan gitmenin tek bir ifade þekli vardýr. O da düþüncesini kaybetmiþ sürüler demektir. Ýnsanlar üzerinde herhangi bir baský olsun veya olmasýn, istedikleri zaman dinlerini rahatlýkla deðiþtirirler. Ancak Dilde baský ve asimilasyon olmadýðý sürece böyle bir þey asla söz konusu edilemez. Demek ki, Türkler uluslaþmak için Ýslam ve din içerikli Arapça Mell kelimesine sarýlmak yerine, Türkçe dil kültürünü kavramsallaþtýran Budun kelimesine sahiplenseydiler, doðru ve gerçek bir ulus olurlardý. Ýslam dinine göre millet ve ulus olmayý kavramsallaþtýran her toplum, öz ata dili baþta olmak üzere diðer birçok kültürel deðerlerini yozlaþtýrmýþtýr. Bunu günümüzdeki Arap olmayan Müslümanlaþan toplumlarýn hepsinde görebiliyoruz. Örneðin Türkçe diye kullandýðýmýz on binlerce yabancý kelimelerde olduðu gibi, millet veya milliyetçilik sözcüðü de, devþirme Selçuklular ve Osmanlý'nýn resmi devlet dillerini Farsça ve Arapça yapmalarý sonucunda dilimize yerleþmiþtir. Özellikle Orta Doðu'da Ýslamlaþýp en az yozlaþmýþ toplum olarak Farslarý gösterebiliriz.. Bunun nedeniyse Farslar kolayca kendi dillerinden ödün vermemiþ olmalarý... Ayný zamanda Fars dilinin en az altý bin yýllýk tarihsel yaþanmýþlýða dayanmasý da önemli bir faktördür. Türklerin durumuysa; bilindiði gibi Türklük kelimesi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliðinde kurmuþ olduðu Cumhuriyetle resmiyet kazanmýþtýr. Devletin resmi dili Türkçe yapýldýðý halde, Arap Ýslam yozlaþmasýndan bir türlü kurtulamamýþtýr. Peki neden? Cumhuriyetten önce her iki Selçuklu ve Osmanlý hiçbir zaman kendisine ben Türküm dememiþtir. Ve Türklük üzerine en ufak bir çalýþmalarý bulunmaz. Tüm çaba ve hedefleri Ýslam'ý büyütüp, haremlerine köle olarak satýn aldýklarý kadýn ve kýzlarla alem içerisinde yaþamak olmuþtur. Bu mantýk kolayca düzeltilemeyecek derin bir kültür yozlaþmasý býrakmýþtýr arkasýnda. Söz konusu dönemlerde, çaðýn bilimsel mantýðýna göre hareket eden diðer halklar, kendi öz dillerine dayanarak kolayca uluslaþýrken, Osmanlý devþirmecilikle tüm bilimsel mantýðý alt üst etmiþtir. Osmanlý bu mantýkla esir aldýðý halklardan Arnavut, Boþnak, Bulgar, Çerkez, Sýrp, Makedon, Gürcü, Laz, Hemþin, Çeçen, Kürt, Rum, Ermeni ve Asuri Süryanileri, Beyaz Türk ve Türk Ýslam Milliyetçiliði þeklinde düþünemeyen kitlelere dönüþtürmüþtür. Birtakým noktalarýn dýþýnda ümmetçi Ýslami cemaat anlayýþý, cumhuriyetin de temel ilke ve dayanaðý olmuþtur. Bunu Arap Ýslam milliyetçiliðinin sürekli büyütülmesiyle, var olan Türk kültürünü yok etmesinden anlýyoruz. Bu çarpýk ve aptallaþtýrma siyasetinin kurbanlarý olan halklar ne Türk, ne Arap ne de kendileri olabilmiþler. Sadece Türkçenin Gramatik yapýsýyla Türkçeyi konuþan, fakat tüm duygu ve düþüncesinde Ýslam Milliyetçisi olduklarý için, bunlara Türk denilmesi tamamen yanlýþ bir terimdir. Türkiye'deki beyaz Türk ve Türk Ýslam Milliyetçisi olanlara Türk yerine, en uygun kelime Türkik ifadesidir. Çünkü bunlarýn tek amaçlarý Arap Ýslam Milliyetçiliðiyle elde edeceleri maddiyatý düþünürler. Sýrf din ve maddi çýkara dayanan yapý, ulusallaþmaya hizmet etmediði için basitleþmiþ topluluklar demektir. Türkik kelimesi bu basit topluluðu daha net ifade ediyor diye düþünüyorum. Farklý etnik kökenden olan halklar Türk Ýslam Milliyetçiliði yapmasalar, yaþadýklarý anormallik bunlara suç olarak yüklenemez. Fakat her türlü sorgulama imkanlarý olduðu halde, Türk Ýslam Milliyetçisi olmalarý iðrenç ve bir o kadarda kültür düþmanlýðýdýr. Ve bir hatýrlatma; istisnalarýn dýþýnda Anadolu da esas kökeni Türk olanlarýn büyük bir çoðunluðu etnik ve din milliyetçisi deðildirler. Bu dünyanýn her toplumunda böyledir. Her ülkede kendi öz dil ve kültür deðerlerini kaybedenler, o ülkenin milliyetçisi ve faþistleridir. Anadolu'daki Türk ve diðer halklar, ifade edildiði gibi derin bir dil ve kültür yozlaþmasý içerisinde olduklarýndan, hepsinin ciddi ulusal sorunlarý vardýr. Ýleride demokratik ilkelere baðlý konfederal temelde yeni bir “Ulusallaþma Mücadelesi” verilmeye baþlanýrsa kimse buna þaþýrmasýn. Her insan þu bilimsel temel gerçekliði kabul etmek zorundadýr. Gerçek ulus, toplum ve insan olmanýn temeli “Anadil ve Kadýnlarýn” özgür olmasýna baðlýdýr. Bütün dünya toplumlarý neden Anadil der de, Babadil demezler? Bunun diyalektik baðý, Kadýnýn bilgi birikim ve doðal üst insani özelliðinden geldiði içindir. Kadýný özgür olmadan geliþip ilerlemiþ bir toplumun varlýðýný kimse gösteremez. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |