..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Tuna M. Yaþar




12 Nisan 2019
Delibaþ Cumhuriyeti  
Anadolu isyanlarýndan biri Konya'da gerçekleþmiþtir.

Tuna M. Yaþar


Delibaþ direktif verdi. Celal bayar not alýp hemen ilgili bakana talimat verdi. Ardýndan bir saat içinde sigara ve alkollü içecekler ucuzlar.


:ACBG:


Günlerden salýydý. Ýsyancý kasabanýn çýkýþýnda bekliyordu. Akþama doðru bir araya toplanan isyancýlar çavuþlarýndan emir bekliyordu. Köpek havlamasý duyan bir kýz korku ile evine doðru koþmaya baþladý.

“ Anne aç kapýyý. Çabuk aç. ”

Kapý açýlýnca “ Kýzým ne oldu ne var. Niye korktun? ”

Kýz “ Anne dýþarýda bir köpek gördüm. Ýn mi cin mi belli deðil. ”

Kýzýn adý Esma’ydý. Bir tüfek sesi duyuldu.

Anne “ Neferlerin aklý baþýnda deðil. Durmadan silah sýkýyor. ” Diye kendi kendine söylendi. Köpek hala havlýyordu. Üç el silah daha sýkýldý.

Delibaþ baðýrmaya baþladý. “ Kim lan o züppe. Boþu boþuna havaya ateþ açýyor. ”

Kapýdaki nöbetçi pencereye doðru konuþtu. “ Paþam dýþarýda köpek havlamasý var. Ne olur ne olmaz diye silah sýkmýþlar. ”

Delibaþ “ Ýndirmeyin lan beni aþaðýya. Kýrarým kemiklerinizi. ” Sonra karýsýna baðýrdý. “ Haným yarýn tarhana çorbasý yap. Yap ta midemiz düðün bayram yapsýn.”

Delibaþ’ýn karýsýnýn adý Meryem’di. “ Tarladan söktüðüm patatesler var. Onlarý piþirsem. ” Delibaþ “ Yok ben onu yemem. Tarhana daha iyi. ”

Delibaþ enfiye kutusunu çýkardý. Bir tutam avucuna döktü. Burnuna çekti. “ Bu ne güzelmiþ be. ” Diye söylendi.

Ayaðýný oturduðu minderin üzerine uzattý. Aklýnda yan komþunun kýzý Fatma vardý. Karýsý ona hizmette niye kusursuz deðildi ki. Keþke karýsý geçimsiz olsaydý. Onu hemen býrakýp komþunun kýzýný kendine nikahlardý. Kimsede karýþamazdý. Buralarýn padiþahý oydu. Dediði dedik astýðý astýk kestiði kestikti.

Kasabanýn giriþi ateþin alevi ile aydýnlýktý. Nöbetçiler “Geliyorlar geliyorlar. Acele et acele et. Hendeðe girip saklanalým. ”

Ýçeri Çumra’dan gelen iki atlý Kuvayi Milliyeciydi. Beþ yüz metre ileride durdular. Atlarýndan inip hemen yol kenarýndaki aðaçlarýn arkasýna geçtiler. Atlarý aðaca baðlayýp gecenin karanlýðýnda sürülmüþ tarlada kasabanýn arkasýna doðru koþar adým ilerlediler. Ýsyancýlar hileyi fark edememiþlerdi.

Kasabanýn ortasýnda eðlence vardý. Ýsyancýlardan bir ozan baþýna toplananlara saz çalýyordu. Beþ altý kiþi elinde kaþýkla söylenen türküye ayak uydurarak oynuyorlardý. “ Þu birmiþ samanlarý ah yaksam ah yaksam. Dumanlarý içime dolsa ah çeksem ah çeksem. ”

Kuvayi Milliyeci iki nefer aðacýn arkasýndaydýlar Türküde oynayanlarýn teker teker nereli olduklarýný seçmeye çalýþýyor ve yörelerini yüzlerinden tanýyýp deftere not ediyorlardý. Bunun yanýnda neferlerin sayýsýný da kaydediyorlardý. Tam yedi ilden asker kaçaðý tespit edebilmiþlerdi. Neferleri adedi ise yedi yüz civarlarýndaydý.

Kuvayi Milliyeci iki nefer hemen oradan çekilip atlarýný baðladýklarý yere doðru koþmaya baþladýlar. Ýki isyancý hileyi hala fark edememiþti.

Ýsyancýnýn biri “Mehmet niye gelmiyor bunlar. Yoksa Ankara bir þeyler mi planlýyor?” Mehmet “Beþir aðam onlar bizden akýllý mý yoksa biz mi farkýnda deðiliz?”

Beþir “ Onlar düdük çalmayý bile bilmez. Deðil mi lan Hüseyin ”

Hüseyin “ Aman delibaþ duymasýn. Bizi hemen ipe asýverir. ”

Beþir “ Niye öyle dedin? ”

Hüseyin “ Delibaþ düþmana saygýlýdýr. O bizim padiþahýmýz. Padiþahýmýzýn siyasi iþlerine karýþtýk mý gitti o gidiþ. ”

Delibaþ her gün kazanlarla piþirdiði etli pilavlarý neferlerine kendisi daðýtýrdý. Herkes yemeðine oturunca “ Afiyet olsun arkadaþlar. Unutmayýn ben padiþahýnýzým. ” Derdi. Ýsyancýlar hep bir aðýzdan “ Padiþahým çok yaþa “ diye baðýrdýlar. Bu Delibaþýn çok hoþuna giderdi. Ýsyancýlar etli pilavlarýný yemeye baþladý. Kasabanýn giriþ ve çýkýþlarýnda nöbet bekleyen neferlere de pilav taþýndý.

Geceye doðru. Delibaþ odasýnda sigarasýný içip bitirdiðinde gaz lambasýný söndürdü. Sonra derin bir uykuya daldý. Rüyasýnda isyancý neferlere hep sövüyordu. “Uyanýn lan. Kýrarým kemiklerinizi. ” Kimine tekme atýyor kiminin üzerine tükürüyordu.

Sabahtý Güneþ henüz yeni doðmuþtu. Birkaç horoz sesi bir iki köpek havlamasý. Delibaþýn askerlerinden kaçacak yoktu. Kasabanýn iki tarafý da tutulduðu için yunan zulmünden kaçan Kuvayi Ýnzibatiyecilerden yolu kasabaya düþenler içeriye alýnýyor ve bir daha dýþarýya çýkarýlmýyordu.

Delibaþ ordusunu böyle büyütüyordu. Her yakalanan inzibatiye neferine kurana el bastýrýlýp “ Allah peygamber üzerine hiçbir yere kaçmayacaðýma dinim imaným üzerine ” diye yemin ettiriliyordu. Sonra kendi tüfekleri ile talime katýyorlardý.

Delibaþýn þansýna bir hayli inzibatiye askeri yakalanmýþtý. Delibaþ neferlerin ismini deftere kaydediyordu. Bazý isimlerin altýný hatýrlamak için çiziyordu. Onlar kolaylýkla emir verebileceði ve isyancýlarý çevirip yönetebilecek yardýmcýlardý. Delibaþ isyancýlardan bir çoðunun ismini de bu sayede ezberlemiþti.

Ýsyan saati gelmiþti. Yardýmcýlarý Delibaþa “ Ýsyan ne zaman paþam ” diye sordular

Delibaþ “Ýyice emin olalým” dedi. Emin olmak dediði þey isyan olayýnýn cesaretiydi. Ýsyan sonu zaten belliydi. Yeter ki Delibaþ adýný sanýný duyurabilsin ve büyük bir isyan çýkartabilsin. Delibaþ düðün dernekte gibi davul ve zurna çaldýrarak neferlerini teftiþ etmeye baþladý. Sonra köstekli saatine baktý. Sürekli susuyordu. Delibaþ atýna atladý. Yürüyün isyan baþlýyor. ” Dedi. Bir saat gecikmeyle yaya süvarilerin arkasýndan atlý süvariler harekete geçti. Ýsyancýlar Konya ’ ya doðru yol almaya baþladýlar.

Delibaþ Kaçak beyinsiz neferlerin eline tüfek teslim etmeliydi. Bunun için tüfek ticareti yapan tüccarlara gidecekti. Çünkü kaçak neferlerin çýktýklarý birlikten kendilerine zimmetli tüfekleri kýþlalardan çýkarmalarý zordu. Tabi ki nöbetçiler onlarý býrakmaz yoklama yapardý kaputlarýný.

Bulunan tüm tüfeklerle birlikte nefer sonu da gelirdi. Kýsa bir yargýlamadan sonra nefer kaçaklarý savaþtan kaçmaktan hüküm giyer, kurþuna dizilirlerdi.

Ne acýydý kurþuna dizilmek. Önce dirsek temasý dizilirler son arzularý sorulur. Onlar “Allah bizi affetsin” derler kaçak neferlerin oranýnda muvazzaf neferler hazýr olurlar, tüfekleri ellerinde, baþlarýnda subay, “Niþan al. Ateþ.” Derdi. Subay belki içinden acýr “Keþke güfteli gitselerdi. Trampet olsa daha iyi olurdu.” Derdi.

“Ama böylesini akla getirebilecek, çekip çevirecek, bir emir, bir yönetmelik yok ki.. Keþke olsaydý. O zaman ölenleri daha iyi anlardýk” derdi.

Neferlerin kýþlalardan kaçmasý böylesine artýk zordu. Delibaþ önce köylerden Kaime-ý Nakdiye-ý Mutebere toplamalýydý. Bunun için ilk adým yanýna önceden aldýðý birkaç adamýyla köyleri basýp zorla kaimeleri toplayacaktý. Kaimeler onun için önemliydi.

Yanýnda götüreceði adamlarýna topladýklarý kaimeleri içine dolduracaklarý birer torba temin etmeliydi. Baskýn akþam olmalýydý ki kimseler görmesin, gidip inzibatlara þikayet etmesin. O zaman iþleri zora girerdi. Kaimeler toplanmadan tüm planlarý suya düþerdi. Yarýn baskýn kararý verdi.

Önce Ýçeri Çumra’ya yerleþtirdiði adamlarýna haber göndermeliydi. Mahmut, Sadýk, Ali, Mustafa, Durmuþ, Ramazan, Hasan Hüseyin, Konya'nýn Güneysýnýr ilçesine baðlý bir köyde torunlarýný býrakan namý diðer Sarý bacak Ýsmail Efe, Ahmet, Mustafa, Eski ismi Sarý Ören Boyalý olan Ali, Akören’den Arif, Akören’den Ýsmail, Akören’den Tenekeci, Hadim’den Ýsa, Hadim’den Ramazan, Hadim’den Yasin, Hadim’den Kemal, Hadim’den Ýnayet, Anamur’dan kaçan, koç Ali, kardeþi Emre, Manavgat’tan kaçan Yusuf oðlu Mustafa, Ýzmir’den kaçan Sadettin, Ýstanbul Bakýrköy'den kaçan ajan Mahmut, Yunanlardan kaçýp gelen Haydar, Kýbrýs’tan kaçýp gelen Hasan Hüseyin, Antakya’dan kaçak nefer Ýnayet, Karabük’ten kaçýp gelen Cevdet, Dersim’den kaçýp gelen Nizami, Þamdan kaçýp gelen nefer Hüseyin, Medine’den kaçýp gelen nefer Yusuf hepsi buradaydý. Delibaþ isimleri kaðýda çiziktirip bir kenara koymuþ, onlara görevleri için Ýçeri Çumra’ya ve civarlarýnda gece ve gündüz tetikte durmalarýný tembih etmiþti .Onlar da Delibaþ’ýn tavsiyelerini tutmuþtu.

Geriye kalýyor onlara tüfek ikmal etmeliydi. Þimdilik yerlerinde bir dursunlar hele. Mustafa Kemal’in hesabý elbet sorulacak, ilan ettiði cumhuriyeti ele geçirecek, tek baþýna Ankara’ya gidip mebuslara konuþma yapacak. Kapýda askerler, içeride ki mebuslar silahsýz. Onlara “Cumhuriyeti ele geçirdim. Kabul etmezseniz hepinizi öldürürüm. ” Diyecekti.

Þimdi Ankara’ya gitmeye hazýrdý. Atlarla beraber Konya’yý geçti. Ankara’ya doðru son sürat vardý. Doðruca Meclis binasýna vardý. Hazýrladýðý askerler onu kapýda karþýladý. Meclis binasýna girerken herkes onu alkýþladý. Delibaþ bizzat kaleme aldýðý ve imzaladýðý belgeyi okudu. ”Efendiler bu gün Delibaþ Cumhuriyeti’ni ilan ediyorum. Emirlerime itaat edin.” Dedi.

Allah hiçbir þeyi unutmuyordu. Her þeyi bir deftere yazýyordu. Onun kaydý Allah’ýn katýndaki levh-i mahfuzu Ramazan bayramlarýnda þeytanlarýn kaderi deðiþtirmemeleri için (bazý þeytanlar buna muktedir oluyordu. Ýnsanlarýn kaderini deðiþtirip onlara kötülük yapmanýn yollarýný buluyordu.) okuyordu. Allah levh-i mahfuz ilmini kuranda bildirmiþti. Bazý evliyalar Allah’ýn izniyle kendi menfaatleri için deðiþtiriyorlardý.

Elbet kaynak hazreti Muhammet’ti. O Cebrail’in bildirdiðini kuraný kerime yazdýrmýþ her þeyi açýkladýðý gibi bazý þeyleri gizli tutmuþtu. Bu müminlerin ilmin þiddetine dayanamamalarý ve ölüp gitmelerine izin vermemesinden dolayýydý. Allah’ýn katýnda bir kütüphane düþünün ve odacýklarýn birinde de kuraný kerim vardýr. Elbet Allah kuraný da okuyor. Diðer kitaplarý okuduðu gibi.

Ve Allah bu þekilde peygamberine öðretti. Peygamber bir levha alýp gizli ayetleri levhanýn üzerine kazýttýrdý. Levhayý gizli bir yere sakladý. Ve peygamber bu levhayý her Ramazanda okumaya baþladý. Ve Ramazan bayramlarýnda þeytanlarý Antakya’da bir araya toplayýp zincirle hapsetti. Þeytanlar artýk Müslümanlara ve diðer Hristiyanlara zarar veremiyordu.

Delibaþ bütün bunlarý düþününce peygamberine salavat getirdi. “Rabbým ne güzel yaratmýþ. Ben de bir gün Ankara’yý yeniden inþa edeceðim. Belki bana mazide yardým edici gaip bir er çýkar.” Delibaþ meclis odasýnda kahvesini içerken yanýna gelen meclis çaycýsýndan bir pet þiþe su istedi. Az sonra sipariþ geldi. Delibaþ suyunu içti. Kahvesini bitirmiþti. Yanýna gelen kurmaylarýný oturttu. “Oturun þöyle.” Kurmaylar oturdu. Delibaþ sað elinde on yedilik kalýn taneli teþbihini çekmeye baþladý. Kurmaylar pür dikkat Delibaþ’a kulak kesildi.

“Arkadaþlar az önce Cumhuriyetimi ilan ettim. Ne dersiniz buna?” Kurmaylardan Adnan Menderesin cumhur baþkaný Celal Bayar söz aldý. “Paþam sizi sultanýmýz seçmek istiyoruz. Ama önce Atatürk’ü vatandaþlýktan çýkarmamýz lazým. Bunun için Anýtkabre Atatürk’ün gizli odasýna gidip ona vatandaþlýktan çýkarýldýðýný bildirmemiz lazým.”

Delibaþ “Ne münasipse yapýn. Atatürk’e tahammülüm kalmadý.” Celal Bayar askerlerine emir verdi. Söz dinleyen askerler acele ile Anýtkabre yol aldý. Anýtkabirdeki nöbetçiler geri çekildi. Elinde yazýlý emri olan er kaðýdý okudu. “Bu emir Delibaþ sultanýmýzýndýr. Hemen Atatürk vatandaþlýktan çýkarýlmýþtýr.”

Nöbetçi askerler eþliðinde Atatürk’ün gizli odasýna girdiler. Atatürk odasýnda masasýnýn baþýnda kitaplýktan bir kitap seçmiþ viskisi ile kitap okuyordu. Askerler Atatürk’ün Delibaþ’ýn kararýný bildirdiler. Bir saat içinde Atatürk vatandaþlýktan çýkarýlýp Rodos adasýna gönderildi.

Delibaþ o an televizyonda Atatürk’ün tüm hareketlerini takip etti. “Þükür rabbýma.” Dedi. Delibaþ yeni kanunlar hazýrladý. Anayasanýn ilk maddesine ‘Delibaþ bu cumhuriyetin sultanýdýr. Ülke monarþi rejimine geçmiþtir.’ Yazýldý.

Ne güzel, ülke yeni baþtan inþa edildi. Delibaþ Konya platosuna beþ adet piramit dikilmesi için emri verdi. Ýþçiler ayarlandý. Baþlarýna baþ mühendis Cemal Usta atandý. Her þey hazýrdý. Dev kamyonlar Toros daðlarýndan taþ taþýmaya baþladýlar. Konya platosuna yýðýlan taþlar mermer ocaklarýndan getirilen makinalarla düzeltildi.

Delibaþ inþa sürecine zaman koydu. Ýnþa bir yýlda bitecekti. Bir yýl sonra piramitler inþa edildi. Önündeki düzlüðe Çatalhöyük adý verildi. Önceden uzaydan çaðrýlan bir ufoyu, içindeki gri uzaylý ile çatalhöyük platosuna gömdürdü.
Piramitlerle iletiþim uçan daire ile saðlanmaya baþladý. Ýlk olarak internet akýmlarý kesildi. Ardýndan radyo akýmlarý devamýnda cep telefonun akýmlarý. Geriye kalan yepyeni akýmlarýn baþlatýlmasý.. Cep telefonundan yazý mesajý gönderildiðinde oluþan radyo dalgalarýndan akan nuru Delibaþ rabýta yolu ile bir demir zincire kilitledi. Delibaþ buna hiyerkiza ismini koydu.

Platonun içine gömdüðü uzaylý her þeyi ayarlýyordu. Yeni enerji türü hiyerkiza iþlenmesine baþladý. Gelecek tek bir dalgadan akan nur ile tüm dünya bundan faydalanacaktý. Önce Amerika’nýn kartlarý görülmeliydi. Onlar oyunda çok hile yapýyordu. Delibaþ düzeni takip etmek için profesör Kemal Tütüncü’nün odasýna baðlandý. Ondan bazý görüþler aldý.
Kemal ona “Önce yeni bir düþünce icat etmelisin. Yeni insan ýrkýna Homo Fornox demelisin. Buna baðlantý yapan insan denir. Artýk Homo Fornox ýrký dünyadan yok olmayacak. Yok olacak olan Homo Sepience’dir. Bu girdabý geçmeyi baþaranlar hayatta kalacak.” Dedi.

Delibaþ çimmek istiyordu. Ankara’ya atlarla geldiði için atlatýn, toynaklarýndan çýkan tozlar üzerine sirayet etmiþti. Paspal bir þekildeydi. Yaverine “Odunlu þofbeni hazýrla. Yýkanacaðým. Sonra akþam namazýný beraberce eda ederiz.”

Yaver konuþmadan odadan çýktý. Delibaþ’ýn köþkündeki hareketlilikler arttýðý için banyoyu acele ile hazýrlamaya baþladý. Çünkü izbeden þofbene odun taþýrken köþke gelecek olan misafirlerin kendi elinde odun parçalarýný görmemeleri ve ortaya çirkin bir durum çýkmamalýydý. Misafirlerin aklýna banyo gelir ve ayýp olurdu.

Yaver Delibaþ’ýn en has adamýydý. Emirlerini harfi harfine yerine getirmeye çalýþýyordu. O padiþahtý. O paþaydý. Kendi cumhuriyetini kurmuþtu. Onun emirleri taþý bile altýna çeviren bir iksirdi.

Cuma günü gelen misafirler yavaþ yavaþ odaya geliyor lidere ‘Selam sana’ deyip önce el sýkýþýyor sonra boþ koltuklarýn birine oturuyordu. Delibaþ gelenleri þöyle bir süzdü. “Hepinizden memnunum. Bizim görevimiz þimdi baþlýyor. Cumhuriyetimiz ve devletimizin adýný deðiþtirdim. Yeni adý ‘Ali devleti’ koydum. Biliyorsunuz benim adým Ali. Kurduðum ülkenin sýnýrlarýný pek yakýnda geniþleteceðim. O zaman devletimizin adý Ali Ýmparatorluðu olacak. Ama devletimizin adýný þimdi yeni bir isimle çaða uygun hale getireceðim. Þimdi aranýzda böyle yeni bir isim bulan var mý?”
Misafirlerden Celal Bayar “Padiþahýmýzýn ömrü ve devleti uzun ömürlü olsun. Benim önerim ‘Bizans’ gibi insan ismi olmamalý. Bunun için ‘Kolon Ýmparatorluðu’ ismini uygun buldum.

Delibaþ “Kolon nedir? Bana yabancý geldi. Biraz açýklar mýsýn?”

Celal Bayar “Biliyorsunuz Biz ve Ans etimolojik anlamda kelime Türkçeden çalýnmýþ. Biz demek hep birlikte demektir. Ans ise þu an anlamýnda anlar demektir. ‘Kolon’ ise Almanlardan çalýnma bir isim. Anlamý insanlarýn yeryüzünde bir araya gelip koloni kurmasý anlamýnda. Padiþahýmýzýn devleti artýk ‘Kolon Ýmparatorluðu’ þeklinde olacak.”

Delibaþ “Bu ismi pek beðendim. Yarýn mecliste Kolon Ýmparatorluðu’nu sen Celal Bayar benim yerime ilan et. Orada benim adýmý ilk önce söyle. Kaðýttan belgene ‘Ali’ diye ibare düþ. Çünkü benim gerçek adým Ali'dir. Sað olsun benim anam Sultan bana "Senin adýný Hz. Ali gibi ol diye koydum" demiþti. Hz. Ali gibi olmakla büyük bir þereftir. O sýrlar kapýsýna Ali olduðum için bende giriyorum. Amma kýrklara karýþmak için hayli çaba sarf ediyorum."
Celal Bayar ne diyeceðini þaþýrdý. Susup Delibaþ'ý dinlemeyi yeðledi.

Delibaþ “Anamýn ismi Sultan, Anamurlu. Babamýn ismi Hasan Hüseyin, Mersinli. Soracaksýnýz peder ve valideniz nasýl bir araya geldi. Anlatayým. Anamýn kendi babasý iþ aramak için Ýçeri Çumra’ya gelmiþ. Mersinli babam ise tüccar. Hadim’e gelmiþ. Orada satýþ yapamayýnca önce, Akviran’a oradan da Ýçeri Çumra’ya gelmiþ. Orada bir dükkan açmýþ. Güzeller güzeli anam bakkaldan ekmek almaya gelmiþ.

Babam ilk görüþte vurulmuþ. ‘Bu kýzý nasýl tavlarým, bu kýz benim olmalý, ondan vazgeçemem, beni büyüledi, kalbimi çaldý’ diye düþünmüþ. Planlar yapmaya baþlamýþ. Aklýna ‘Bunun babasý camiye her gün geliyordur. Bende her vakit camiye gider, namaz kýlar, babasý beni görür, bu benim referansým olur. Kýzý isteyince babasý ‘Bu namaz kýlýyor. Dinine diyanetine sadýk. Verdim gitti.’ Der diye düþünmüþ.

Babam öyle yapmýþ. Hiç namaz kýlmayan babam ne hikmetse aþýk olduðu Sultan için yanýp yakýlmýþ olarak namaza baþlamýþ.”

Delibaþ misafirlerine konuþurken salona elinde tepsi ile çaylarla ocakçý geldi. Misafirlere çaylarý sundu. Delibaþ “Maþallah çaycýmýza.” Çayý dua ile piþirip salona elinde tepsi ile çaylarla ocakçý geldi. Misafirlere çaylarý sundu.
Delibaþ “Maþallah çaycýmýza. Çayý dua ile piþiriyor. Ben öðrettim. Çay piþirirken 1 Fatiha 7 Ettahiyyetü okuyor. Çay o zaman daha lezzetli oluyor. Bu duayý ben camide Evirgen isimli hocamdan öðrendim. Okuyun faydasýný göreceksiniz. Evirgen hocam cinleri kullanarak tarlasýný sürdürüyor, ekinini cinlere ektiriyor. Çok kuvvetli bir hoca. Bir gün hocama sordum. ‘Hocam bana esrarý öðrettin. Bunun cevheri nedir? Dedim. Bana Demirden bahsetti. Her þey saðlam olana baðlanmalý. Dedi. Ben þu an devletim ve imparatorluðum için rabýta yolu ile demir zincirler ile cinlerin padiþahý Humahakail’i baðladým. Yerini bana sormayýn söylemem. Ýnþallah zincirlerin aðýrlýðý ve adedi tam isabet eder.”
Misafirler oldukça heyecanlýydý. Ýçlerinden ‘Bu nasýl olur? Padiþahýmýz sanki Hýzýr ilmini biliyor.’ Diyorlardý. Misafirin biri “Sultanýmýz bu iþin sýrrýný biraz açýlar mýsýnýz?”

Delibaþ “Eðer açýklarsam sýrrýn içine girersiniz. Ve rabýtayý yapmazsanýz psikolojik rahatsýzlýklara uðrarsýnýz. Eðer rabýta ehli olmak istiyorsanýz bunu ben size öðreteceðim. Bir baþkasýndan öðrenmeyin. Eðer rabýta yapmaz ve nasýl rabýta yapýlacaðýný unutursanýz yine bana veya arkadaþlarýma danýþýnýz. Arkadaþlarým da rabýta ehli.”

Delibaþ çaycýya “Emin çaylar niye bu kadar sýcak. Ýçerken aðzým yandý. Az sýcaðýný getiremedin mi?”

Çaycý “Biraz fazla kaynattým ondan sýcak. Acele ettim ki yetiþtireyim.”

Delibaþ çayýnda bir yudum aldý. Koltuðuna yaslandý. Masasýnýn üzerinde duran kaðýda çiziktirdi ‘Çay içmek istiyorum. Yemek yemek istiyorum. Su içmek istiyorum’. Misafirler hallerinden memnundu. Akþama doðru köþkün yemekhanesine indiler. Yemek yemeye baþladýlar. Delibaþ yemek sonrasý uzun bir dua okudu. Misafirler yerinden kalkýp köþkten çýktý. Evlerine yollandý. Delibaþ’ta banyo yapmak için hazýrlandý.

Delibaþ gavurlarýn yazdýðý romana el atmak istiyordu. Ama nasýl? Hiçbir bilgisi yoktu. Yine de deneyecekti. Yaverinden kaðýt, kalem getirmesini istedi. Ýstekleri hemen geldi. “Bir kofcan da çay getir bakalým.” Dedi. Az sonra o da geldi.
Delibaþ yalnýzdý. Roman yazacaðý için heyecanlýydý. Eline kalemi aldý. Yazmaya baþladý. Kaðýdýn en üstüne ‘Gün Bu Gündür’ diye romanýnýn ismini yazdý. Sonra içeriðe geçti.

Günlerden Perþembe. Kýzýmýz Zeliha medresede okuyor. Çok bilgili ve akýllý. Matematiði kuvvetli. Bir gün Zeliha’ya sordu.
“Kýzým Zeliha, sen okumak için her þeyi bir tarafa ittin. Neden her þeyi terk ettin?”

Zeliha “Ey benim muhterem öðretmenim, Sadýk hocam. Eðer her þeyi ilerlediðim þeye kurban etmeseydim, bana kapýlar açýlmayacaktý. Ne mutlu bana. Önce ailemden uzaklaþtým. Onlarýn gönderdiði paralarý harcamadým hiç. Arkadaþlarýmdan uzak durdum.”

Sadýk öðretmen Zeliha’nýn söylediklerini gayet iyi anlýyordu. Bir þeyi görmek için karþýsýnda olmak gerekiyordu. Zeliha da kendi kanýný ve çevresindekilerin kanýný içmiþti. Yani sýkýntýlar, zorluklar, çeliþkiler.

Delibaþ biraz durdu. Yazdýðý karakteri þöyle bir düþündü. “Sadýk biraz macera yaþamalý. Önce kýzlara verdiði derste deðiþiklik yapmasý lazým.” Yazmaya baþladý.

Sadýk ben. Günlük tutuyorum. Kýz öðrencilerim hep beni örnek alýyor. Zeliha’yý sýnýfta geçen gün anlattým. Öðrencilerim beni ilgiyle dinledi. Ama kýzlardan Ümmü bana, “Öðretmenim, beni bu yaþýmda ailem evlendirecek. Biraz akýl verseniz. Bundan kurtulsam.” Diye danýþtý. Ona “Kýzým yarýn aileni ziyarete gelirim. Sana yardýmcý olacaðým.” Dedim. Dediðim gibi yaptým.

Öðrencim Ümmü’nün evine gittim. Ümmü’nün babasý “ Biz kürtler burada, Gaziantep’te geleneklere uyarýz. Bizler Elhamdülillah Müslümanýz. Kýzým Ümmü’yü evereceðim. Lamý cimi yok. Bu iþ olacak.”O günden sonra planlar kurdum. Sonunda öðrencim Ümmü ile Gaziantep’ten Ýstanbul’a kaçacaktým. Hemen tayinimi istedim. Ertesi gün Ümmü ile gizlice Ýstanbul’a kaçtýk.

Ümmü’yü ben okutmaya baþladým. Onun tüm ihtiyaçlarýný karþýlýyordum. Yeni tanýdýklarýmýza Ümmü’nün kýzým olduðu yalanýný söyledim. Þimdi Ýstanbul’da buradayýz. Günlüðüme son verirken çok heyecanlýyým. Çünkü Ümmü gittikçe serpiliyor. Genç kýz oldu. Bana manalý manalý bakýyor. Kendimi tutamamaktan korkuyorum. Ama karar verdim. Bir kerecikten bir þey olmaz.

Saat ona altý da Ümmü eve gelmiþti. Sadýk’a yine manalý manalý baktý. Artýk Sadýk dayanamadý. “Ümmü kýzým ne istediðini biliyorum. Gel bu iþi bitirelim.” Ümmü hiç ses çýkarmadý. Sadýk’a yaklaþtý. Artýk Sadýk’ýndý.
Delibaþ heyecanlara gark oluyordu. Romanýna ara verdi. Çayýndan yudumladý. “Hele hele Sadýk hoca, sen de ne cevherler varmýþ?” diye söylendi. Delibaþ yazdýklarýna tahrik olmuþtu. Köþkün de banyoda her zaman sýcak su bulunurdu.

Yerinden kalktý, banyoya geçti. “Tam hamamcý olmanýn zamaný” diye söylendi. Üzerindekileri çýkardý. Kendini Sadýk hocanýn yerine koydu. Ümmü’yü konulu þekilde düþünmeye baþladý. Aradan bir hayli zaman on, on beþ dakika geçince rahatlamanýn adý gün yüzüne çýktý. Hemen sýcak ve soðuk suyu açtý. Suyun ýsýsýný ayarladý. Güneþ enerjili banyosunda gusül abdesti için “Niyet ettim Allah rýzasý için gusül abdesti almaya.” Dedi. Yýkanmaya baþladý.

Banyoda “Yazdýklarýmý kimse okumasa. Rezil olurum deðilse. Koca bir padiþaha bu yakýþmaz. Gerçi romanýmý yayýnlarken yazar ismimi deðiþtiriveririm olur biter. Ama þimdi olmaz. Köþkte onca insan hizmet ediyor. Acele etmeliyim.” Dedi.

Hemen üzerini kurulayýp giyindi. Odasýna geldi. Allah’tan kimse okumamýþtý. Çünkü odasýnýn kapý aralýðý býraktýðý gibiydi. Kapý hafif açýktý. Odasýna geçti. Masasýna geldi Koltuðuna oturdu. Önünde yaverinin önceden getirdiði, mecliste okuyacaðý, devrimlerin yazýlý olduðu belgeyi eline aldý. Gözden geçirdi. Metin vergi kanunlarý ile ilgiliydi.

Birinci madde de esnaflarýn vergisi, ikinci madde de memur maaþ kesintisi, üçüncüsü madde de emekliler vardý. Metne yeni bir madde koydu. ‘Delibaþ’a küfür etmek cezadýr. Vergisi bin liradýr. Küfürde ýsrar eden ölümle cezalandýrýlacaktýr.’
Allah’ýn verdiði iktidara yavaþ yavaþ alýþýyordu. Delibaþ cumhuriyetini kuralý bir ay olmuþtu. Kolon Ýmparatorluðu topraklarýný teftiþe çýkacaktý. Bunun için devletin yurt dýþýndan getirdiði uçaðý kullanacaktý. Uçak Bulwall markaydý. Ülkesi için Delibaþ’ýn yapmayacaðý þey yoktu.

Hemen hazýrlýklara giriþti. Ýmparatorluðuna yeni topraklar katmak için Ýstihbarattan Muzaffer’i yanýna aldý. Muzaffer bir devletin topraklarýný Kolon Ýmparatorluðuna katmanýn yollarýný gayet iyi biliyordu. Bu gizli bilgiyi padiþahýna anlatýnca Delibaþ, bu bilginin þiddetinden birkaç gün uyuyamamýþtý. Gel gör ki bu bilgiyle Delibaþ yeni teknikler geliþtirdi. Bunu iktidarýna karþý olanlar için kullandý. Yakýn zamanda da meyvelerini aldý.

Atatürk yanlýlarý bir bir gelip kendiliðinden teslim oluyordu. ‘Allah’ýn mucizesi’ diye düþündü. Delibaþ kendini çok yücelerde, daðlarýn üstünde görüyordu. Bunun için bazý bedellerin ödenmesi gerekti. Atatürk yanlýlarý, kurulan Ýstiklal Mahkemelerince bir bir idam ediliyordu.

Ülkenin nüfusu 90 milyondu. Yýl 2000. Ve idam edilenlerin adedi 5 milyona ulaþmýþtý. Delibaþ bunu için sistemler geliþtirdi. Ýdam hükmü giyenler çabuk olup defnedilmeleri için her þehre, bir infaz evi kurdu. Burada ölenler kýyma makinesine atýlýp çekiliyor ve atýklar laðým borularýna iletiliyordu. Zaten þehirlerin laðýmý kanalizasyonlar aracýlýðý ile toplanýp ayrýþtýrýlýyor ve elde edilen gübreler tarýmda kullanýlýyordu.

Delibaþ baþý dik, göðsü kabarýk bir þekilde Bulwall uçaðýna bindi. Ýstikamet Almanya’ydý. Öðlen saat on üçte Almanya’ya indiler. Alman Führeri Hitler Delibaþ’ý büyük bir hürmetle karþýladý. Adolf Hitler 2017 yýlýnýn noelini kutlamak için Delibaþ’a kendisini bir hafta misafir etmek istediðini söyledi. Delibaþ’ta kabul etti.

Misafirler çok açtý. Hitler bunu bildiði için hazýrlýklýydý. Heyeti hemen havalimanýnda ki restoranta buyur etti. Menüler et aðýrlýklýydý. Baþ yemek domuz kýzartmasýydý. Delibaþ “Ülkem için her þeyi yerim.” Dedi. Domuzun tadýna baktý. Domuz çok lezzetliydi. Aldý, bir daha aldý. Bir daha da.

“Allah’ým ne olursun beni affet domuz yediðim için? Þimdi Viski de içeceðim. Onu da affet ne olursun?” diye konuþtu. Delibaþ 115 yaþýndaydý. Adolf Hitler ise 126 yaþýndaydý. Bu yaþlarýna raðmen ikisi de dinçti. Bunu siyasilere gizli olarak sunulan, Hýzýr’ýn ab-ý hayatýna borçluydular. Hitler ve Delibaþ ölümsüzdüler. Ve yiyip içtikleri, taptýklarý çektikleri ileydi. Onlar ölümü çýkmýþlardý. Hayatlarý sürüp duruyordu.

Yemekten sonra Hitler Delibaþ’ý odasýna davet etti. Az sonra Hitler’in yaveri viskileri getirdi. Ýçmeye baþladýlar. Hitler,
Seni imparator olarak tanýyorum. Ama bana Amerikalýlara karþý yardým edeceksin. Biliyorsun NASA uzay biliminde çok ileri. Ama ben onlardan daha ileriyim. Teklifim þu. Türkiye’ye uzay üssü kuracaðým. Yönetimi bende olacak. Sizin çýkarýnýz üstte Aldaberan gezegeninden gelen uzaylý yaratýklar olacak.”

Delibaþ þimdiye kadar hiç uzaylý görmemiþti. Hitler’e isteðini söyledi. Hitler “Ýstersen hemen görebiliriz.” Dedi. Beraberce kalktýlar. Hitler ona köþkün yeraltý sýðýnaðýna kadar, askerlerle birlikte eþlik etti.

Sýðýnak göz alýcýydý. Her yer þimdiye kadar tanýk olmadýðý renkte ýþýklarla doluydu.. Ýçerisi bir uzay kamarasýný andýrýyordu. “Hitler’in uzay kamarasý” diye içinden söylendi. Sonunda uzaylý bir yaratýkla karþýlaþtýlar. Delibaþ çok heyecanlandý. Demek ki uzaylýlarla ‘yakýn temas’ denen þey böyle oluyordu O yaratýðýn yanýnda dört adet daha yaratýk vardý.

Delibaþ yaratýða sordu. “Sen hangi gezegenden geldin?”

Yaratýk “Benim adým Esiya. Lardaham gezegeninden geldim. Üstümüz Aldeberan, Kulukse, Nestar, Sions gezegenlerinden gelen yaratýklarla dolu. Amacýmýz insanlara bir þeyler öðretmek. Öncelikle insanlara matematik öðretmek. Uzaylýlarýn matematiði.”

Delibaþ þaþkýnlýk içindeydi. Ýnsan olmayan, insan olmadýðý için de hayvan olmasý gereken yaratýk, Türkçe konuþuyor ve sanki kendisinden çok akýllýymýþ gibi görünüyordu. Delibaþ “Sizin dininiz var mý?”
Uzaylý “Biizim dinimiz Ýslam, kitabýmýz Kuran’dýr.”

Delibaþ “Nasýl olur? Bu dünyadan deðilsiniz. Ýslam size nasýl ulaþtý?”

Uzaylý “Bizim teknolojimiz çok ileri. Mesela ‘Nesekamik’ isimli bir teknolojimiz var. Atom boyutunda, anti maddeden oluþan, anti yer çekimli kameralar. Kameralarýmýzý istediðimiz gibi gezegenimizden dünyanýza ýþýnlýyoruz. Kameralarý istediðimiz gibi yönlendiriyoruz. Ve peygamberimiz Muhammet’in tüm hayatý kayýtlar ile elimizde.”

Delibaþ þoka girmiþ gibiydi. “O zaman bu bilgileri niye insanlarla paylaþmýyorsunuz?”

Uzaylý “Ýnsanoðlu tekamülde okuduðu zaman bu bilgiler verilecek.”

Geceye doðruydu. Delibaþ Hitler’in köþkünde kendisine, gösterilen yatak odasýnda sýgara içiyor, diðer yandan kendi kendine soruyordu. “Acaba ülkemde ki Atatürk yanlýlarýný öldürmekten vaz mý geçsem?” Hemen cep telefonundan Celal Bayar’ý aradý. “Hemen ölümleri durdurun. Bu kadar telefat yeter.”

Celal Bayar “Emredersiniz Asaletmaabýmýz. Keyfiniz nasýl? Afiyettesinizdir inþallah.”

Delibaþ “Kimseye söyleme ama domuz eti yedim, viski içtim. Ayrýca Türk birasý da içtim.”

Celal Bayar “Hünkarým demek bizim biramýzý Hitler’de beðeniyor ve size sunmuþ. Sevindim. Ýnþallah en yakýn zamanda karþýlaþýrýz.”

Delibaþ cep telefonunu kapattý. Bir sigara daha içip uykuya daldý. Gecenin karanlýðýnda K9 kurtlar Bozkurtlarla ava çýkmýþ uluyorlardý.

Delibaþ rüya görüyordu. Elinde çömlek testinin içinde altýnlar vardý. Çumra mezarlýðýnýn taþlarla örülmüþ setine gelmiþ, içerideki ölüler dua eder gibi, mezarlarýndan ellerini Delibaþ’a uzatmýþ altýn istiyorlardý.

Çömlek testiden ölülere altýn veriyordu. Testinin içi kan rengi kýrmýzýlýðýndaydý. Sinsi bir gülümseme vardý yüzünde. Tablo imrenilecek bir özellikteydi. Bir bereket yaðýyordu. Cinayetler sýrtýna yapýþmýþ, potansiyeli olanýn, her þeye hakim, kendinden emin, dilediðini yapma özgürlüðü yaþanýyordu.

Delibaþ gaipten geliyordu. Yapmasý gereken ölülerin ihtiyacý olaný altýn yolu ile gidermiþ, mezarlýkta yatan, dünyaya meyledenleri ortaya çýkarmýþ, el uzatan ölüleri þimdi, yeniden sorgu suale tabi tutacaktý.

Ýsmail denen mezarlýðýn en eski ölü sakininin yanýna gitti. “Söyle bakalým, ne günahlar iþledin?” diye sordu.

Ölü Ýsmail “Valla billa aðam hiçbir günahým yok. Duaný bekliyorum.”

Delibaþ “Sus, seni yalancý. Kardeþin kendi bacýna niye öyle manalý baktýn?”

Ölü Ýsmail “Aðam þeytan bile benim ne yaptýðýmý bilmiyor. Bu unutuldu gitti. Allah’ta affetti. Bak mezarlýkta hiç azap çekmiyorum.”

Delibaþ “Sus soyka seni. Þimdi bacýn Nil Banu’yu çaðýracaðým.” Yüksek sesle baðýrdý. “Nil Banu, Nil Baaanuuu… Hemen gel buraya.”

Delibaþ’ýn sorgu suali seri þekildeydi. Ölü Ýsmail’in hesabýný kýsa zamanda kesti. Sonra ona “Eðer benim peþime takýlýp dediklerimi yapmazsan, tepene bir tokmak vururum, yerin yedi kat altýna kadar inersin.”

Ölü Ýsmail durumun vahametini anladý, isteklere boyun eðdi. Delibaþ Ve Ölü Ýsmail mezarlýktan çýkýp ana yola geldiler. Çumra’nýn çýkýþýnda olan anayolda bir teneke bir levha vardý. Levhanýn üzerinde ‘Almanya Dortmund 16 km’ yazýyordu. Levhanýn gösterdiði yöne doðru yürüdüler.

Delibaþ ter içinde uyandý. Saðýna soluna baktý. Abdest testisini aradý bulamadý. Sonradan farkýna vardý. Burasý Almanya’ydý. ‘Bu insanlar temizliði bilmez. Donlarýnda bok doludur. Kokularýndan yanlarýna yaklaþýlmaz.’ Diye mýrýldandý.
Yataðýndan kalktý. Odasýndan çýktý. Banyoya girdi. Klozette iþini bitirince kalýp sabunla, ellerini ve bileklerini iyice yýkadý. Hiç istemiyordu ama birde abdest aldý. Banyodaki mavi alev rengindeki havluyla kurulandý. Odasýna geçti. Henüz dýþarýsý karanlýktý. Sabah namazý için Kabe’nin yönünü tespit etti. “Allah’ü Ekber” diyerek sabah namazýna durdu.
Namazýný uzun sürede eda etti. Sonra yere baðdaþ kurdu. Rabýtaya baþladý. Baþýný kalbine eðdi. Gözlerini kapattý. Dilini damaðýna yapýþtýrdý. Mevlana’nýn yoldaþý Þems Tebriz-i’nin evini düþündü. Evine girdiðini, yanýna yaklaþtýðýný düþündü. Elini öpüp yere oturduðunu, sað dizini Þems Tebriz-inin sað dizine deðdirdiðini düþündü. Ardýndan Þems Tebriz-inin kalbinden kendi kalbine, gül þerbeti renginde kýrmýzý, nurun aktýðýný, azami on beþ dakika düþündü. Rabýtasý bitince, amin deyip yerinden kalktý.

Þimdi gizli olan neþeden yani rabýtadan, açýk olan neþeye geçme zamanýydý. O da önünde duran gramofondan þarký dinlemekti. Bir plak seçti. Gramofona koydu. Ses Delibaþ’ý mutlu etti. Kendi etrafýnda sema yapmaya baþladý. Bir süre buna devam etti. Dönmeden dolayý meydana gelen dengesizlikle semayý býraktý.

Yine gramofona dikkat kesildi. “Bu gavurlar amma akýllý. Bu aklý biz Müslümanlarýndýr. Onlar bizden öðrendi. Gramofonu icat etti.” Diye söylendi. Çalan plaðýn yanýnda üst üste dizili plaklardan birini eline aldý. Delibaþ’ýn Latinceye istidadý vardý. Yazýlarýn anlamýný çözmeye çalýþtý. Kekeleyerek “Mozart” diyerek okudu. Gerisini getiremedi. Sonra 9 rakamýný okudu. Yanýnda Senfoni yazýsýný bir hayli uzun sürede çözdü.

“Vay vay vay, ne biçim müzik yapmýþ bu adam?” diye söylendi. Rakamlara konsantre oldu. Tarih 2019 diye yazýyordu. Düþündü, 2019’a daha iki sene vardý. Demek bu Adolf Hitler plaðý gelecekten getirmiþti. Onun zamanda yolculuk yaptýðýný duymuþtu. Demek doðruydu.

“Bu gavurlara güven olmaz. Bende en yakýn zamanda Kolon Devletinde zamanda yolculuk araþtýrma ve baþarma çalýþmalarý yapacaðým. Hele bir gizemleri bir öðrenelim.” Diye söylendi.

Düþündü. Atatürk Cumhuriyetine isyan bayraðý çektiði tarih 1900’lerin baþýydý. Ve 2017 senesine, Osmanlý Yýldýz Ýstihbaratýnýn elinde bulunan gizli bilgi ile, paralel boyuta atlamýþ ve bu boyutta kendi cumhuriyetini kurmada baþarýlý olmuþtu. Bu boyut Delibaþ’ýn cennetiydi artýk.

Delibaþ Yýldýz istihbaratýnýn elinde bulunan Nakþibendi gizli bilgiye dayanarak, yanýna aldýðý on altý has adamý ile, Mersindeki Cennet ve Cehennem maðaralarýna gelmiþ ve tetragramoton olan, sözlerle paralel boyut atlamýþtý. O sözleri sýr gibi hep yanýnda taþýyordu. Gerçek mesele bunu, cihaz makineleri ile yapabilmekti.

Tetragramoton Yahudilerden ele geçmiþti. Bu iþlerle uðraþan tarihte, krallarý Süleyman’dý. Ýþin sýrrý sözlere, manevi yoðunluk kazandýrmaktý. Ýþte Adolf Hitler’in yapamadýðý buydu.

Delibaþ acýkmýþtý. Odasýndaki mutfaða geçti. Buzdolabýndan Forme etiketli soðuk kýymayý çýkardý. Kýyma soðuk olarak tüketiliyordu. O da öyle yaptý. Ekmeðinin arasýna kýymayý koydu. Sýcak þekerli çay ile yemeye baþladý. Öðlene doðruydu. Delibaþ ve Hitler özel bir odada gizli görüþme yapýyordu. Kapýda iki nöbetçi içeriye kimseyi sokmuyorlardý.

Hitler “Ben kurduðum imparatorluðu Nazi imparatorluðuna borçluyum. Asya’da komünistleri açlýða tabi tuttum. Yahudilere eziyet ettim. Ama Müslümanlara gelince onlarý kendimden bildim.”

Delibaþ “Hah þunu bileydin. Biz Müslüman olduðumuz için toplu katliama maruz kalmýyoruz. Birkaç istisna dýþýnda. Biz ancak kendi kendimize eziyet ediyoruz. Teklifim þudur. Suriye’de Beþar Esat’ý iktidardan indirmek. Bunun için senin Rusya Komutaný Alex Moucho efendinin bize yardým etmesi. Sizin çýkarýnýz ise Suriye’ye Alman sýradan halkýnýzý yerleþtirmek. Ve bu sayede bir kolunuzun da Suriye de olmasý.”

Hitler “Makul bir teklif. Ama öncelikle Amerika’nýn bu iþe sýcak bakýp bakmayacaðý.”

Delibaþ “Gerekirse Amerika’yý da ikna ederiz. Sen bunlarý düþünme. Sýkýntý yok.”

Odanýn kapýsý çaldý. Ýçeriye bir hizmetli geldi. Elinde bir pusula Delibaþ’a verdi. Pusulada ‘Acele ülkene dön. Ýstanbul’da 7.5 büyüklüðünde deprem oldu.’ Yazýyordu.

Öðlen 2 de Bulwall uçaðý ile Delibaþ Ýstanbul hava limanýna indi. Elinde çomak ve yeni model fesi ile þýk görünüyordu. Gelirken Hitler’in hediye ettiði özel radyosunu açtý. Radyo, ses zerreciklerin ýþýnlanarak gelmesi ile çalýþýyordu. Sesi açtý. Hem yürüyor hem dinliyordu. Az sonra arabasýna bindi. Deprem kriz merkezine doðrun yol aldý. Koordinasyonu buradan yürütmeye baþladý.

Deprem en az bir sene gündemden düþmezdi. Bunu bildiði için Delibaþ hazýrlýðýný buna göre yapýyordu. Ýstanbul’da depreme dayanýklý olmayan çürük binalarýn hepsi yýkýlmýþtý. Ýyi ki önceden kentsel dönüþümü baþlatmýþ, depreme dayanýklý binalar yapýlmasýný emretmiþti.

“Ümmeti Müslüman bana dua ediyordur. Ýnsanýmýz ölmedi. Ama ölenlerin hepsi panikleyip pencerelerden atlayanlar. Mesulü biz deðiliz. Mesulü Atatürk. Ýnsanlarýmýzýn dini idrakleri kuvvetli olsaydý akýllarýna, aþaðýya atlamanýn ölüm getireceðini bilirlerdi. Ne yapalým, Allah gani gani rahmet etsin.”

Onu dinleyen Celal Bayar “Haklýsýnýz hünkarým. Öncelikle kýyýlarda tusunami bekledik. Bunun için halkýmýzý depremden birkaç saniye sonra uyarýldý. Bazý evleri ve bazý iþ yerlerini su bastý. Ama kýyý kýsýmlara açtýðýmýz 100 metre derinlikte çukurlara deniz suyu dolunca tusunami fazla zarar vermedi. Çukurlarý beton bariyerlerle destekledik. Vaziyet bu hünkarým.”
Delibaþ “Halk panik içinde. Onlarý sakinleþtirmeliyiz. Birkaç gün sonra Ýstanbul halkýný topla miting yapacaðým. Sonra sanatçýlar konser versin. Halk teskin olsun. Ýletiþim hatlarý ne durumda?”

Celal Bayar “Hünkarým ülkemiz kablosuz iletiþime geçtiðinden beri rahatýz. Tek sorunumuz insanlar evlerine depremden dolayý, erzak yýðýyor. Anlamýyorum yapýlanlarý. Her þey yolunda. Erzak sýkýntýsýna uðrayan insanlarýmýza ise belediyemiz, çevre illerden gýda takviyesini týrlarý ile yapýyor.”

Delibaþ “Hýrsýzlýk, cinayet vb. suçlar ne alemde?”

Celal Bayar “Siz iktidara geleli beri hýrsýzlýk, cinayet hiö olmuyor. Ülkemize altýn çað yaþatýyorsunuz.”

Delibaþ “Doðrudur. Eðer Mehdi gelirse bu kýyamet alameti olur. Ýnsanlarýmýzýn duasý ile kýyamet saatinin gelmesi gecikiyor. Ülkemizi özlenen altýn çaðý biz yaþatýyoruz. Haliyle bize Ýsa, Mehdi diyen çýkacaktýr. Onlarý anlayýþla karþýlayacaðýz. Ama bu tür heyecanlarý medyaya yansýtmadan susturmak senin görevin.” Celal Bayar cevap vermedi.
Önündeki bilgisayara bakan Delibaþ “Þu an halka toplu olarak yemek daðýtmaya baþlayabiliriz. Halkýmýz depremi bir nebze unutacaktýr. Öncelikle Emniyet Müdürümüz Ali Sadýk Hoþbaþ bey, siz panik kalkana kadar, ikinci bir emre kadar polislerimizi teyakkuza geçirin.”

Emniyet Müdürü Ali Sadýk “Hünkarým , cinayetler, hýrsýzlýklar durdu. Ama uyuþturucu ticareti yapan ve uyuþturucu kullananlar çoðaldý. Benim tahminim, sigara ve alkollü içeceklere yapýlan zamlar insanlarýn aklýný karýþtýrýyor. Ve uyuþturucuya meylediyorlar. Bir ‘pota psikolojisi’ bu. Kýsa zamanda sigara ve alkollü içeceklere zammý kaldýrmamýz gerekiyor.” Delibaþ direktif verdi. Celal bayar not alýp hemen ilgili bakana talimat verdi. Ardýndan bir saat içinde sigara ve alkollü içecekler ucuzlar.

Tuna M. Yaþar





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çizikler
Cehennemde Toplantý
Ölümsüzlüðe Geçen Çoban
Cadýlar Bayramý
Tanrýça Ýsisin Kütüphanesi

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Reptilian 1
Reptilian 2
Reptilian 3
Reptilian 4
Reptilian 5
Savaþ Trafiði 2
Savaþ Trafiði 1
Savaþ Trafiði 3
Aðaçlara Fýsýldayan Adam
Savaþ Traiði 8

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Göbeklitepe 5 [Roman]
Göbeklitepe 4 [Roman]
Göbeklitepe 3 [Roman]
Göbeklitepe 2 [Roman]
Göbeklitepe 1 [Roman]
Çok Eskiden 9 [Roman]
Çok Eskiden 8 [Roman]
Çok Eskiden 4 [Roman]
Çok Eskiden 6 [Roman]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.