Grup Gündoðarken'in de güzel bir þarkýsýdýr. Þöyle devam eder gider sözleri, Ýlhan Þeþen eline gitarýný aldýðýnda. O gitarýn tellerine, biz de yüreðimizin tellerine dokunuruz. ''Duygularýma esir oluyorum seni görünce, insan bin kere mi yanýyor bir kere sevince.'' Bu þarký sözünü duyunca ilk aklýma gelen cümle ''Bin kere yanmak hafif bile kalýr.''olmuþtu. Sevip de kavuþamayan bir insan için en acý þeydir sevdiðini bir baþkasýnýn kollarýnda görmek. Taþra da, küçük þehirlerde daha sýk rastlanýr bu duruma. Ýnsan bulunduðu þehri bile terk eder bu sebep ile...

Ýçinde bulunduðumuz þu mübarek günlerde, dünyanýn her tarafýnda kan ve gözyaþý var. Ýnsanlarda ki merhamet ve sevgi duygularý rafa kalkmýþ durumda. Eminim ki Yüce Tanrý olup bitenleri dikkat ile izliyor, bundan kimsenin þüphesi olmasýn. Ancak bunlarýn, yani insanlýktan uzak olanlarýn bir kýsmý hemen cezalandýrýldýðý halde, bir kýsmýna da mühlet veriliyor; belki kendilerini ýslah ederler, düzeltirler diye. Merhamete bakýn Yüce Yaradan'da ki...

Türkçemiz de güzel bir söz vardýr ''Alma mazlumun ahýný çýkar aheste aheste'' diye. Bakýn inceleyin, dünya da bir sürü mazlumun ahýný alan diktatörler, devlet baþkanlarý, idareciler, hepsi çok aðýr imtihana tabi tutuluyor. Sürünerek ölüyorlar, ölebilmek için inanmadýklarý Tanrý'ya yalvarýyorlar belki ''Bu kadar acý çektirme bana Tanrým''diye...

Tabi ki elle tutulur, yenilir, içilir ya da yutulur bir þey deðil sevgi, yürek ve beyin iþi. Ýkisinin bileþkesi olmadan olmaz...

Bugünün süper gücü olarak nitelendirilen devletler, adý her ne olursa olsun, neden sevilmiyorlar. Mizah dergileri hep onlarýn devlet adamlarý ve politikacýlarý ile dalga geçiyor, makaraya sarýyor. Buna raðmen adamlarda týk yok, duvar gibiler. Ýnsanlarý sürekli izliyorlar bir þekilde uydularla, baþka devletlerin iç iþlerine müdahale ediyorlar o devletin iþbirlikçi ajanlarý ile birlikte. Özgürlükten ve insan haklarýndan dem vuruyorlar, ama kendi görüþleri haricinde ki siyasi partilerin býrakýn seçimlere girmesine, kurulmasýna dahi izin vermiyorlar. Bu mu özgürlük, bu mu demokrasi, bu mu insanlarý sevmek? Sadece kendilerini aþýrý derecede seviyor olmasýnlar. Bir nevi ''Hastalýklý Narsisizm'' sizin anlayacaðýnýz. Sonu belli yýkým ve yok olma...

Herkes bir put belirlemiþ onun peþinden harala gürele gidiyor. Bin üç yüz bin dört yüz sene önceki putlardan ne farký var þimdi ki putlarýn. Ýslam'dan önce hamurdan put yaparmýþ insanlar, sonra da acýkýnca onu yerlermiþ. Güzel bir Kýzýlderili Atasözüdür ''Son nehir kuruduðunda, son balýk öldüðünde, beyaz adam paranýn yenmeyeceðini anlayacak.'' Þimdikilerde parayý putlaþtýrýp, sonra da para yiyorlar ve ortaya canýmýzý sýkan laflar atýyorlar. ''Paranýn açamayacaðý kapý yoktur'' veya ''Paranýn satýn alamayacaðý vicdan yoktur''gibi abuk sabuk laflar. Ondan sonra da saçma sapan Dallas özentisi ahlak bozucu dizilerle insanlarýn Türk Toplumunun toplumsal bilinçaltýna bu imajlarý yerleþtirmeye çalýþýyorlar. Yüz elliye yakýn Televizyon dizisi var. Ýnceleyin bakýn birbirini aldatmayan, kadýn veya erkek var mý bu dizilerde, çok azý müstesna. Bu mu Türk Toplumu? Hele o sitcomlar evlere þenlik, iki mekânda geçer zaten. Allah aþkýna söyleyin, hanginiz eve ayakkabýlarýnýz ile giriyorsunuz çýkartmadan...

Eðer ki aþký ve sevgiyi televizyon dizilerinden öðreneceksek, çok zor iþimiz size söyleyeyim. Hiç gýpta edip de o televizyon dizilerinde oynayanlara özenmeyin. Ýlhan Ýrem'in eski þarkýlarýndan bilirsiniz ''Iþýltýlar içinde tutsaklýðý yaþarlar, bana benzer göklerde çivilenmiþ yýldýzlar.'' Siz siz olun kendi evinizin, karýnýzýn çocuklarýnýzýn yýldýzý olun, bu yeterli. Onlar sizin bizim gibi ellerini kollarýný sallayarak, korumalarýný arkalarýna almadan sokaklarda dolaþamazlar bilesiniz. Yüreðinizden sevgi kýrýntýlarý eksik olmasýn hiç bir zaman...

Sevgi ve Saygýlarýmla...