Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Zamanın çok çabuk geçtiğinden hep şikâyet eder dururuz. Bu konuda haksız da sayılmayız. Gerçekten de zaman su gibi akıp geçiyor. Fakat zamanın geçiş hızı, onun içini doldurmayla alakalı bir mevzudur. Siz zamanı dolu dolu yaşarsanız, zaman sanıldığı kadar çabuk geçmez. Zamanı boş meşgalelerle geçirirseniz ondan hiçbir şey anlayamazsınız. On bir ayın sultanı, üç ayların sonuncusu olan ramazanın son günlerini yaşamaktayız. Doğrusu bu ayın bitiyor olmasından kaynaklanan bir hüzün var içimizde. Çünkü çabuk alışmıştık ramazana. Oruçla birlikte bir kısım alışkanlıklarımızı da değiştirmiştik. Önceleri yatsı namazını kılar kılmaz yatanlar, ramazanla birlikte sahura kadar oturmaya başlamışlardı. Günde iki öğün(iftar-sahur) yemeye iyice alışmıştık. Laf aramızda bu durum kadınların da işine geliyordu. Önceleri namazlarını evde kılanlar, ramazan nedeniyle camiye gider olmuştu. Camide cemaatle kılınan namazlar manevî bereketin gönül heybemize dolmasını sağlamıştı. Teravihler büyük küçük hepimizin tutkusu haline gelmişti. Mevlitler, camilerin havasını daha da güzelleştirmişti. Çocuklarımız camilerin manevî atmosferini teneffüs etmeye başlamıştı. “Allah’ım! Recep ve şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi ramazan ayına ulaştır” diye dua etmiştik. Rabbimiz dualarımızı kabul etti. Bizi ramazana ulaştırdı. Fakat o da, geçmişte kalan her şey gibi mazi oldu bizler için… Rahmet, bereket ve şefkat iklimini doyasıya teneffüs edip bayrama göz kırptık. Çok şükür ki bu güzel günlere de sağlıkla eriştik. Ayrılıklar hüznü çağrıştırır bizlere. Ramazanın bitişi de biz müminleri doğrusu hüzünlendiriyor. Fakat bu ay’ı layıkıyla misafir edip, içini ibadetlerle doldurabildiysek ne mutlu bize… Böyle yapanların üzülmesine hiç gerek yok ki… Asıl üzülmesi gerekenler, ramazanın içini dolduramayanlar, onu hakkıyla ağırlayamayanlardır. Onlar ne kadar üzülseler de ellerine bir şey geçmeyecektir. Zira son pişmanlığın fayda vermeyeceğini hepimiz biliriz. Bir ramazanı daha geride bırakmak üzereyiz. Fakat ömrü olanlar için ramazanlar yine hanelerimize misafir olacaktır. Geçen sene ramazanda olup da bu yıl dünyadan göçtükleri için bu seneki ramazanı yaşayamayanlar olduğu gibi, bu yıl ramazanı idrak ettiği halde gelecek ramazan ayında aramızda ol(a)mayacak kişiler de söz konusu olacaktır. Müslüman kişi, kıldığı namazı son namazı, tuttuğu orucu son orucu, hatta aldığı nefesi son nefesi olarak farz edip hayatını ona göre tanzim etmelidir. Çünkü ömrümüzün ne zaman, nerede son bulacağı hiç belli değildir. Hiçbirimizin ömre dair senedi yoktur. Hayat her an son bulmaya namzettir. Ramazanın son 15 günü veda ve hüzün rengindedir. Onun içindir ki bu son günlerde camilerimizde söylenen ilahiler de hüzün yüklüdür. İşte bu ilahilerden birinin sözlerini ramazanın bu son günlerinde sizlerle paylaşmak istiyorum: “Ey Mübarek Kur’an ayı/Saimlere gufran ayı/Müminlere ihsan ayı/Şehr-i Mübarek elveda!//Gündüzlerin rahmet idi/Gecelerin nimet idi/Âşıklara vuslat idi/Şehr-i Mübarek elveda! //Hakkıyla kadrin bilmedik/Pek çok kusurlar eyledik/Nâdim olup tövbe ettik/Şehr-i Mübarek elveda!”//Biz Ümmet-i Muhammed’iz /Lütf-u Nebîyi bekleriz, /Hakk’tan saadet dileriz, /Şehr-i Mübarek elveda!” Biz ramazanı çok sevdik, ondan hoşnut kaldık. Onun içindir ki ‘ne zaman bitecek’ diye gün saymadık. İnşallah o da bizden razı olmuştur. Alışmıştık ramazanın iftarına, sahuruna, mukabelelerine, teravihine, davetlerine, davetlilerine, ilahilerine, mevlitlerine, davulcularına… Ramazanda ruhlarımız huzura erdi. Ramazanın tadı damağımızda kaldı. Ramazanın nuranî atmosferinde kötülüklerden uzak durduk. Bu mübarek ay, bizi kulluğun zirvesine taşıdı. Fakat kulluk bir aylık ramazan ayından ibaret değil ki… Rabbimiz bizi son nefesimizi verinceye kadar sınayacak. Onun içindir ki ‘ramazan bitti’ diye kendimizi camilerden çekmeyelim. Kur’an-ı Kerim’i duvara asıp, örümceklere yuva yaptırmayalım. Teravih namazlarına nasıl büyük bir arzu ve iştiyakla devam ettiysek vakit ve Cuma namazlarına da öyle devam edelim. Unutmayınız ki camiler ruhunuzun en çok rahat edeceği yerlerdir. Rabbim cümlemizi gelecek ramazanlara sağlık ve afiyet içerisinde ulaştırsın.(Âmin)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |