..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




8 Temmuz 2020
Monarþinin Dili Oligarþinin Dili 1  
Bayram Kaya
Buradaki Totem, Mevla, El, Tanrý, Ýlah gibi kavramlarýn evrende beliren Yaratýcý ve Mutlak Güç olan Yüce Tanrý kavramýyla hiçbir ilgisi olmayan tarihsel verilerdir. Zaten Evrensel Yaratan Güç olan Yüce Tanrý kavramý da bunlardan hiç birisi deðildir. Kader mülk sahip dünya genelinde olan kavramlardýr. "Eylerse Mevla eyler Mevla ne eylerse güzel eyler" Bu gibi sözler albenili, aðdalý ve yaldýzlý büyüleyici sözlerdir. Büyü bir söylemin tersi olan düþünmeyi unutturup yasaklamakla; sizin etraflýca düþünememe girdabýna düþmenizdeki kapýlýþla büyülenmeydi. Bu tür söylemler hiç bir direnç ön görmeksizin, alt yapýsý kabul ettirilmiþ süreç anlamlara atýf olmakla; tereyaðýndan kýl çeker gibi akýþlý olurlar. Eskiden mülkün sahibi padiþahtý. Yani mülk üretim nesneleriyle, üretim nesnesi içinde üretim nesnesiyle çalýþan insaný da içeren bir kavramdý. Mülkün içinde üreten çalýþan insaný çektiniz mi mülkün hiçbir anlamý yoktur. Kavramlarý þimdiki anlamlarla deðil geçmiþteki ilk anlamla özgülenen geliþmesi içinde takip edeceksiniz. Ýnsanýn üreten iliþkisi içindeki emek nesnelerini çekerseniz insan üreten faaliyette bulunamaz. Doðaya ve zorluklarýna teslim olur. Mülk bu nedenle kolektif etkili özne (insan) nesne giriþmeyle mülktür. Mülkün sahibi padiþah (Mevla) karþýsýndaki kiþi kendisini tanýtýrken kendisine "Kulunuz" derdi. "Kulunuz Evliya Çelebi" derdi. Yani üzerinde her tür tasarruf hakkýnýz olan köleniz Evliya Çelebi demekti. Padiþah ta zaten bu anma veya zikrin baský ve basýncýyla herkese kullarým derdi. "Kulumuz Evliya çelebi nasýl? Ne haldedir? Nicedir?" diyen mülkiyetli bir azametle sorardý. Mevla neydi? Mülkü olan. Mülk sahibi olan kiþi efendiydi. Mevla’mýz da efendimizdi. Mülk sahibi olmanýn gücü ve azameti ile güç ve iradeydi. Efendi mülk sahibi olan, mülkünü tasarruf edendi. Mevali neydi Mevla olanýn kuluydu. Mülk yoksunu iradesiz acizlikti. Köleci mantýkla ihsas edilen düþünce buydu. Bu mantýk tarihin inþa sürecine, gerçeðe ve gerçekliðe kökten aykýrý bir durumdu. Mülkün sahibi diliyordu. Mülkün sahibi mülkten sadaka veriyordu. Mülkün sahibi mülksüz olana (aslýnda mülksüz kýldýðý kiþilere) acýyor, merhamet ediyor, lütufkâr davranýyordu! Kendilikten mülk sahipli olmanýn davranýþýydý. Ýþte bu nedenle bu mantýk alt yapýsý üzerinde oluþan alan etkisi akýþý içine bu türden veciz sözler söyleniyordu: "Eylerse Mevla (sahibimiz-efendimiz) eyler Mevla (sahibimiz-efendimiz) ne eylerse güzel eyler" Öyle ya mülkü olan, mülkten verip vermemenin eyleminde olurdu. Mülkün sahibi mülkten ister versin ister vermesin; ne eylerse güzel eylerdi. Bu kaderdi. Hayýr ve þerdi. Hayýr, da þer de Mevla’dandý. Böylece bu sözlerle iman akdinin altyapýsý ve akli zemini oluþturulmuþtu. Bu zemin üzerine de bu tür "Eylerse Mevla eyler/ Mevla ne eylerse güzel eyler" gibi söylediðiniz sözler bu tür inanmýþlýk alaný içinde yað gibi akar. Bu sözler boyun eðiciliðe, teslimiyete dirençsiz olmaya yað etkisi yapacaktý. Monarþinin dili tekilerk dili. Oligarþinin dili mülk sahipleri ortaklaþmasýnýn irade ve paylaþým yapma paylaþtýrma gücüydü. Monarþi ve oligarþinin dili olan sentez, þimdiki tüm dinlerin inþa diliydi. Dinler bu inþa dili içinde ve inþa dili çevresindeki zamana ve zemine baðlý bir evrim sel, düþün sel, eylem seli oluþla kendi eylemini sürükleyen ideolojinin (öðretinin) fikri hareketi olan öznel dildi. Ýlk totem yapýlar ilk sosyal sözleþmelerdi. Bu nedenle ve bu aþamada sosyal sözleþme sözlü olmaktan çok vücut ve yönelimli bir eylem birliði dilidir. Sosyal sözleþme saðlatan sosyal alanýn çekimiydi. Çekim alaný içinde söz ve eylem birliðini totemdi mana düþüncesi olukla belirten, kodlayan eylem ve saðlamalarýn alan içi kendi tekrarlarýydý. Toplumsal sözleþmeler üreten iliþkilerden sonra, üreten iliþkilerin totem grup alaný dýþýnda giriþen söz eylem ve takasla ürün anlaþmalarýydý. Toplumsal sözleþmelerinin kökeninde totem meslekleri vardýr. Toplumsal sözleþmelerin temelinde totem meslekleri giriþmesi vardýr. Ama ne sosyal sözleþmeler içinde ne toplumsal sözleþmeler içinde; din ve din benzeri efektler hiç yoktur. Üreten ittifak olmaktan çok teslimiyetçi bir üretim biçim olukla tekerkillik (monarþiler); biat, taat, itaat ve ibadet ahdi olan izole yapýlardý. Tekerkillik içindeki bu kümülatiflerle birlikte oluþan iman ahdi kavilleri, önce din benzeri El iman ahitle monarþin bir inanç ve iman ikrarlarýný oluþtular. Sonra da üreten yapý içinde köleci mülk iliþkilerini güden genel çizgiler dâhilindeki oligarþin yapýlarla kýrpma ve düzenlemelerle dinler vardý. Dinler bu mülkiyetçi köleci genel çizgiyi gözetme benzerliði içinde güncele iliþkin akýþa yol verecek yerel veya lokal oligarþinle yerel ya da lokal feodaliteyle birlikte tamamen dinler, vardýr. Dinler, acýkmanýn biyolojik olmasý gibi bir gereksinmeyle hayatla ve dolaysýyla insanla her zaman her yerde var olan genel bir belirme hiç deðildirler. Dinler böylesi bir genellik ihtiyacýndan kaynaklanmakla dünyanýn her yerinde her insanla birlikte görülür olan genel ýralý bir tutum deðildir. Dinler hiç bir zaman genel baðlamla genel karakterli deðildirler ve þimdilik yeryüzü dini de deðildirler ve zulümle, zorbalýkla olmadýkça bu halleriyle yeryüzü dini olmalarý da olasý deðildir. Ýnsanýn biyolojisinden gelen bir duyuþ vardýr. Bu duyuþ din deðildir. Kiþilerin kaygýlardan arýnmasýyla kiþi yönelimlerini güden kiþi yönelimlerini aydýnlatýp anlam veren duyuþ grotesk iliktir. Grotesk ilik hiç bir zaman din deðildir. Dýþ dünya baský ve basýncýnýn kiþi öznesi üzerinde anlamlandýrma olan duygulardýr. Artýk kiþi bu duygularýyla koþullu refleksin tavrý oluyordu. Dinler sosyal sözleþmelerden ön toplumsal sözleþmelerden çok sonra vardýr. Kolektif gücü özelleþtiren mülk iliþkisi içindeki; mülk sahibinin paylaþtýrmasýna göre olan sosyo toplumsal baskýyý yerel alan içinde kiþiye yöneltmenin baský basýnç duyuþudurlar. Yani din, dýþ dünyanýn baský ve basýncýndan çok sonra üreten iliþkileri köleci tarzla paylaþtýran yapý içinde gelip; kiþideki groteski duygularla birlikte kiþi duyumlu salýnýmý büyüten sosyo toplumsal bir yatýþtýrýcý olmakla yatýþtýrýcý; teslimiyetçi; öðütçü; ödevli þartlý öðrenmedir. El ihale unsuru bir mana fikridir. El kolektif zenginliði "mülk benim. Ben mülkümü dilediðime verdim. Ben mülkümü pay ederken siz þahit miydiniz? Diyerek kolektif mülkiyeti seçkin kiþilere ihale emenin meþruiyet mantýðýydý. El köleci yapýdan günümüze kadar, günümüz de dâhil; kamunun kaynaklarýný kolektifin kaynaklarýný ihale eden, tanrýlaþan güçtü. El mülk sahipliðinin ve mülk sahibi yönetme gücünün üretilen içinde aslan payýný almasýydý. Bir zamanlar yeryüzünde otuz beþ bin tane El tarzý mutlak monarþini mülk sahipliði temsilcisi olan küçük egemenlikler vardý. Ve bunlar tarih kitaplarýna yanlýþ bir algýlatmayla, geçmiþ süreci unutturan söylemle birçok tanrý, çok tanrýlýk düþünce söylemiyle geçmiþtir. Bu otuz beþ bin köleci ve monarþi temsilcisi tanrý efendiler sentezi ile oligarþinin temsilcisi olan tevhidin tanrýlarý ortaya çýkmýþtý. Amon-Ra, Yehova, Ahura Mazda vs. bu tanrýlardan sadece bir kaçýydý. Tarih bilinci genel bir akýþtýr. Dinler genel akýþlý sürekliliðin içinde mahallî tutumlu geçmiþten intikal eden söylemle mevcut durumda beliren sorunsallara göre olan çýkarýmlardý. Yine günümüze gelen süreçte otuz beþ bin tane tanrý efendilerin oligarþin sentezinden geriye Yahudilik, Hristiyanlýk, Budizm, Þintoizm, Konfüçyüs gibi büyük sentez dinleriyle bunlar dýþýnda belki de ancak bin kadar din kalmýþtýr. Otuz beþ bin efendi tanrýnýn sentezinden geriye kalan 4300 kadar dinin çoðu 50 yüz kiþilik grup, topluluk dini boyutunda olmakla çoðu bahse bile konu olmazlar. Monarþin inþaca duruma göre söylenen sözlerden biri daha örnek olarak söylenecek olursa þu tür bir söz monarþin yapý içinde söylenen bir lafýz olmakla söylenebilir. "O her þeyi hakkýyla bilendir". O her þeyi hakkýyla bilirse, söylediði her söz de haktýr ( doðrudur) yönetendir. Yine bu baðlamla "siz bilmezsiniz o bilir" der. Doðru da. Çünkü siz kolektif olaný biliyorsunuz. Ama "mülkün sahibi o" gibi tekile göre olaný bilmezsiniz O zaten kolektife karþý, kolektif olmayanlarý sayýp dökmekle; özel sahipli mülk egemenliðini (monarþi olaný) söylemekle; monarþiye ait olan gücün her þeyini biliyordu. Kim? "O". "O kim?" Mülk sahibi. Bir gerçek daha vardý. Her þeyi hakkýyla bilen, kolektif ligi bilmiyordu. Kolektif ligi görmezden geliyor, kolektif ligi giderek unutuyordu. Unutulan kolektif gerçeklik, her þeyi bilen tarafýndan söylemce "merhamet, lütuf, acýma olarak; rahman ve rahim olanýn" harcama ve tasarrufu olan gizlemelerle hatýrlanacaktý. Ýlk köleci monarþin inþa içinde "o" olan, kendisinin kolektifleri (ortaklar veya ortaklarý yok diyordu). Bilmezlik burada baþlýyordu.


:IDJ:
Buradaki Totem, Mevla, El, Tanrý, Ýlah gibi kavramlarýn evrende beliren Yaratýcý ve Mutlak Güç olan Yüce Tanrý kavramýyla hiçbir ilgisi olmayan tarihsel verilerdir. Zaten Evrensel Yaratan Güç olan Yüce Tanrý kavramý da bunlardan hiç birisi deðildir. Kader mülk sahip dünya genelinde olan kavramlardýr.

"Eylerse Mevla eyler
Mevla ne eylerse güzel eyler"

Bu gibi sözler albenili, aðdalý ve yaldýzlý büyüleyici sözlerdir. Büyü bir söylemin tersi olan düþünmeyi unutturup yasaklamakla; sizin etraflýca düþünememe girdabýna düþmenizdeki kapýlýþla büyülenmeydi.

Bu tür söylemler hiç bir direnç ön görmeksizin, alt yapýsý kabul ettirilmiþ süreç anlamlara atýf olmakla; tereyaðýndan kýl çeker gibi akýþlý olurlar.

Eskiden mülkün sahibi padiþahtý. Yani mülk üretim nesneleriyle, üretim nesnesi içinde üretim nesnesiyle çalýþan insaný da içeren bir kavramdý. Mülkün içinde üreten çalýþan insaný çektiniz mi mülkün hiçbir anlamý yoktur. Kavramlarý þimdiki anlamlarla deðil geçmiþteki ilk anlamla özgülenen geliþmesi içinde takip edeceksiniz.

Ýnsanýn üreten iliþkisi içindeki emek nesnelerini çekerseniz insan üreten faaliyette bulunamaz. Doðaya ve zorluklarýna teslim olur. Mülk bu nedenle kolektif etkili özne (insan) nesne giriþmeyle mülktür.

Mülkün sahibi padiþah (Mevla) karþýsýndaki kiþi kendisini tanýtýrken kendisine "Kulunuz" derdi. "Kulunuz Evliya Çelebi" derdi. Yani üzerinde her tür tasarruf hakkýnýz olan köleniz Evliya Çelebi demekti.

Padiþah ta zaten bu anma veya zikrin baský ve basýncýyla herkese kullarým derdi. "Kulumuz Evliya çelebi nasýl? Ne haldedir? Nicedir?" diyen mülkiyetli bir azametle sorardý.

Mevla neydi? Mülkü olan. Mülk sahibi olan kiþi efendiydi. Mevla’mýz da efendimizdi. Mülk sahibi olmanýn gücü ve azameti ile güç ve iradeydi. Efendi mülk sahibi olan, mülkünü tasarruf edendi.

Mevali neydi Mevla olanýn kuluydu. Mülk yoksunu iradesiz acizlikti. Köleci mantýkla ihsas edilen düþünce buydu. Bu mantýk tarihin inþa sürecine, gerçeðe ve gerçekliðe kökten aykýrý bir durumdu.

Mülkün sahibi diliyordu. Mülkün sahibi mülkten sadaka veriyordu. Mülkün sahibi mülksüz olana (aslýnda mülksüz kýldýðý kiþilere) acýyor, merhamet ediyor, lütufkâr davranýyordu! Kendilikten mülk sahipli olmanýn davranýþýydý.

Ýþte bu nedenle bu mantýk alt yapýsý üzerinde oluþan alan etkisi akýþý içine bu türden veciz sözler söyleniyordu:

"Eylerse Mevla (sahibimiz-efendimiz) eyler
Mevla (sahibimiz-efendimiz) ne eylerse güzel eyler"

Öyle ya mülkü olan, mülkten verip vermemenin eyleminde olurdu. Mülkün sahibi mülkten ister versin ister vermesin; ne eylerse güzel eylerdi. Bu kaderdi. Hayýr ve þerdi. Hayýr, da þer de Mevla’dandý.

Böylece bu sözlerle iman akdinin altyapýsý ve akli zemini oluþturulmuþtu. Bu zemin üzerine de bu tür "Eylerse Mevla eyler/ Mevla ne eylerse güzel eyler" gibi söylediðiniz sözler bu tür inanmýþlýk alaný içinde yað gibi akar. Bu sözler boyun eðiciliðe, teslimiyete dirençsiz olmaya yað etkisi yapacaktý.

Monarþinin dili tekilerk dili. Oligarþinin dili mülk sahipleri ortaklaþmasýnýn irade ve paylaþým yapma paylaþtýrma gücüydü. Monarþi ve oligarþinin dili olan sentez, þimdiki tüm dinlerin inþa diliydi. Dinler bu inþa dili içinde ve inþa dili çevresindeki zamana ve zemine baðlý bir evrim sel, düþün sel, eylem seli oluþla kendi eylemini sürükleyen ideolojinin (öðretinin) fikri hareketi olan öznel dildi.

Ýlk totem yapýlar ilk sosyal sözleþmelerdi. Bu nedenle ve bu aþamada sosyal sözleþme sözlü olmaktan çok vücut ve yönelimli bir eylem birliði dilidir.

Sosyal sözleþme saðlatan sosyal alanýn çekimiydi. Çekim alaný içinde söz ve eylem birliðini totemdi mana düþüncesi olukla belirten, kodlayan eylem ve saðlamalarýn alan içi kendi tekrarlarýydý.

Toplumsal sözleþmeler üreten iliþkilerden sonra, üreten iliþkilerin totem grup alaný dýþýnda giriþen söz eylem ve takasla ürün anlaþmalarýydý. Toplumsal sözleþmelerinin kökeninde totem meslekleri vardýr.

Toplumsal sözleþmelerin temelinde totem meslekleri giriþmesi vardýr. Ama ne sosyal sözleþmeler içinde ne toplumsal sözleþmeler içinde; din ve din benzeri efektler hiç yoktur.

Üreten ittifak olmaktan çok teslimiyetçi bir üretim biçim olukla tekerkillik (monarþiler); biat, taat, itaat ve ibadet ahdi olan izole yapýlardý.

Tekerkillik içindeki bu kümülatiflerle birlikte oluþan iman ahdi kavilleri, önce din benzeri El iman ahitle monarþin bir inanç ve iman ikrarlarýný oluþtular.

Sonra da üreten yapý içinde köleci mülk iliþkilerini güden genel çizgiler dâhilindeki oligarþin yapýlarla kýrpma ve düzenlemelerle dinler vardý.

Dinler bu mülkiyetçi köleci genel çizgiyi gözetme benzerliði içinde güncele iliþkin akýþa yol verecek yerel veya lokal oligarþinle yerel ya da lokal feodaliteyle birlikte tamamen dinler, vardýr.

Dinler, acýkmanýn biyolojik olmasý gibi bir gereksinmeyle hayatla ve dolaysýyla insanla her zaman her yerde var olan genel bir belirme hiç deðildirler.

Dinler böylesi bir genellik ihtiyacýndan kaynaklanmakla dünyanýn her yerinde her insanla birlikte görülür olan genel ýralý bir tutum deðildir.

Dinler hiç bir zaman genel baðlamla genel karakterli deðildirler ve þimdilik yeryüzü dini de deðildirler ve zulümle, zorbalýkla olmadýkça bu halleriyle yeryüzü dini olmalarý da olasý deðildir.

Ýnsanýn biyolojisinden gelen bir duyuþ vardýr. Bu duyuþ din deðildir. Kiþilerin kaygýlardan arýnmasýyla kiþi yönelimlerini güden kiþi yönelimlerini aydýnlatýp anlam veren duyuþ grotesk iliktir.

Grotesk ilik hiç bir zaman din deðildir. Dýþ dünya baský ve basýncýnýn kiþi öznesi üzerinde anlamlandýrma olan duygulardýr. Artýk kiþi bu duygularýyla koþullu refleksin tavrý oluyordu.

Dinler sosyal sözleþmelerden ön toplumsal sözleþmelerden çok sonra vardýr. Kolektif gücü özelleþtiren mülk iliþkisi içindeki; mülk sahibinin paylaþtýrmasýna göre olan sosyo toplumsal baskýyý yerel alan içinde kiþiye yöneltmenin baský basýnç duyuþudurlar.

Yani din, dýþ dünyanýn baský ve basýncýndan çok sonra üreten iliþkileri köleci tarzla paylaþtýran yapý içinde gelip; kiþideki groteski duygularla birlikte kiþi duyumlu salýnýmý büyüten sosyo toplumsal bir yatýþtýrýcý olmakla yatýþtýrýcý; teslimiyetçi; öðütçü; ödevli þartlý öðrenmedir.

El ihale unsuru bir mana fikridir. El kolektif zenginliði "mülk benim. Ben mülkümü dilediðime verdim. Ben mülkümü pay ederken siz þahit miydiniz? Diyerek kolektif mülkiyeti seçkin kiþilere ihale emenin meþruiyet mantýðýydý.

El köleci yapýdan günümüze kadar, günümüz de dâhil; kamunun kaynaklarýný kolektifin kaynaklarýný ihale eden, tanrýlaþan güçtü. El mülk sahipliðinin ve mülk sahibi yönetme gücünün üretilen içinde aslan payýný almasýydý.

Bir zamanlar yeryüzünde otuz beþ bin tane El tarzý mutlak monarþini mülk sahipliði temsilcisi olan küçük egemenlikler vardý.

Ve bunlar tarih kitaplarýna yanlýþ bir algýlatmayla, geçmiþ süreci unutturan söylemle birçok tanrý, çok tanrýlýk düþünce söylemiyle geçmiþtir.

Bu otuz beþ bin köleci ve monarþi temsilcisi tanrý efendiler sentezi ile oligarþinin temsilcisi olan tevhidin tanrýlarý ortaya çýkmýþtý. Amon-Ra, Yehova, Ahura Mazda vs. bu tanrýlardan sadece bir kaçýydý.

Tarih bilinci genel bir akýþtýr. Dinler genel akýþlý sürekliliðin içinde mahallî tutumlu geçmiþten intikal eden söylemle mevcut durumda beliren sorunsallara göre olan çýkarýmlardý.

Yine günümüze gelen süreçte otuz beþ bin tane tanrý efendilerin oligarþin sentezinden geriye Yahudilik, Hristiyanlýk, Budizm, Þintoizm, Konfüçyüs gibi büyük sentez dinleriyle bunlar dýþýnda belki de ancak bin kadar din kalmýþtýr.

Otuz beþ bin efendi tanrýnýn sentezinden geriye kalan 4300 kadar dinin çoðu 50 yüz kiþilik grup, topluluk dini boyutunda olmakla çoðu bahse bile konu olmazlar.

Monarþin inþaca duruma göre söylenen sözlerden biri daha örnek olarak söylenecek olursa þu tür bir söz monarþin yapý içinde söylenen bir lafýz olmakla söylenebilir. "O her þeyi hakkýyla bilendir".

O her þeyi hakkýyla bilirse, söylediði her söz de haktýr ( doðrudur) yönetendir. Yine bu baðlamla "siz bilmezsiniz o bilir" der. Doðru da. Çünkü siz kolektif olaný biliyorsunuz. Ama "mülkün sahibi o" gibi tekile göre olaný bilmezsiniz

O zaten kolektife karþý, kolektif olmayanlarý sayýp dökmekle; özel sahipli mülk egemenliðini (monarþi olaný) söylemekle; monarþiye ait olan gücün her þeyini biliyordu. Kim? "O". "O kim?" Mülk sahibi.

Bir gerçek daha vardý. Her þeyi hakkýyla bilen, kolektif ligi bilmiyordu. Kolektif ligi görmezden geliyor, kolektif ligi giderek unutuyordu.

Unutulan kolektif gerçeklik, her þeyi bilen tarafýndan söylemce "merhamet, lütuf, acýma olarak; rahman ve rahim olanýn" harcama ve tasarrufu olan gizlemelerle hatýrlanacaktý. Ýlk köleci monarþin inþa içinde "o" olan, kendisinin kolektifleri (ortaklar veya ortaklarý yok diyordu). Bilmezlik burada baþlýyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ölçü 2
Ölçü 4
Kendisini Kopyalama 1
Ölçü 1
Hemcinslerin Tarihi 4
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Totemi Dil 24/ý
Hemcinslerin Tarihi 12

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Asuman [Þiir]
Ayrýlýk Nedir? [Þiir]
Bülbülü Öldürmek [Þiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Þiir]
Bildin mi? [Þiir]
Yol Yolcudan Habersiz [Þiir]
Bildin mi? III [Þiir]
Köle 3 [Þiir]
Köle 2 [Þiir]
Kendime Sayarým [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eðitimci. 1950 Mucur / Kýrþehir doðumlu.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.