..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Ahmet Zeytinci




16 Ağustos 2020
Kulak Memesi Kıvamının Gayrı Resmi Tarihi  
Ahmet Zeytinci
M.Ö. yani milattan önce 11. yüzyıla kadar gittiği, oradan gerisin geri döndüğü, rivayet edilir bu kulak memesi kıvamı tanımlamasının... Bunu arkeologların yaptığı kazılarda ele geçirdikleri taş tabletlerin çözümlemesi sonunda bilim dünyasına kazandırdıkları söyleniyor... Tabi o zaman ki doğa şartları biraz daha sert olduğundan, o devirdeki kulak memesi kıvamının da bu günkü kıvamdan biraz daha sert olduğu biliniyor..


:AJCF:
Hepimizde var olan bir organın ufacık bir parçası, kulak memesi...Hamur işi tariflerinde sık kullanılan "alabildiği kadar un" ve "kulak memesi kıvamı" çoğu kişi için anlaşılmaz ve sinir bozucu tanımlamalardır. Biz şimdi bu Kulak Memesi kavramının gayrı resmi olarak tarihsel geçmişini inceleyeceğiz ve irdeleyeceğiz...

M.Ö. yani milattan önce 11. yüzyıla kadar gittiği, oradan gerisin geri döndüğü, rivayet edilir bu kulak memesi kıvamı tanımlamasının... Bunu arkeologların yaptığı kazılarda ele geçirdikleri taş tabletlerin çözümlemesi sonunda bilim dünyasına kazandırdıkları söyleniyor... Tabi o zaman ki doğa şartları biraz daha sert olduğundan, o devirdeki kulak memesi kıvamının da bu günkü kıvamdan biraz daha sert olduğu biliniyor..

Daha sonra Nuh Tufanında gemi yapılıp da sular dünyaya dolup gemi suda hareket etmeye başlayınca gemideki okuma yazma bilen bir iki kişide o tabletleri tesadüfen görmemiş mi? Görmüş tabi ki... O zaman da gemide hamurları yoğururken kulak memesi kıvamını da tutturmaya çalışmışlar... Bazı zaman gemi fırtınaya tutulup çok sallanınca tutturamaz olmuşlar kulak memesi kıvamını, ama sonra yine bir şekilde toparlamışlar...

Daha sonra Romalılarda görüyoruz kulak memesi kıvamını... Roma Kralları bu kulak memesi kıvamına çok dikkat ederlermiş. Hatta zaman zaman yaptıkları denetimlerde, kulak memesi kıvamının tutmadığını görürlerse, kulak memesini tutturamayan aşçıları kesilmiş aslan kuyruklarından yapılan kırbaçlar ile bir güzel dövdürürlermiş... Peşine bir de sövdürürlermiş.. O derece hastaymışlar kulak memesi kıvamına...

Anadolu'da hüküm sürmüş eski medeniyetlerden Etiler ve Sümerler'de de, tarihçiler kulak memesi kıvamının çok önemli olduğunu, okudukları taş tabletlerde çözmüşler... O tarihte Sekizinci Sümer Kralı Hummurşupilalumakun, çok mu uzun geldi? Vallahi ben de tarihçilerin yalancısıyım. Neyse, konumuza dönelim yine... Bu Sümer Kralı komşu imparatorluğun kızını alır. Kızın en büyük özelliği de kulak memesi kıvamını çok iyi tutturmasıdır, başka da hiç bir bok bilmez aslında... ''Bir kulak memesi kıvamını tutturdu diye kız mı alınır be!'' Daha sonra Sekizinci Sümer Kralı ki aslında adamın da kralıdır o devirde, yani adamları öyle söylüyormuş, kulak memesinden diğer memelere yatay geçiş yapar. Tabi o devirlerde sütyen mütyen de bilinmediğinden, Sekizinci Sümer Kralı Hummurşupilalumakun'un işi bayağı kolaylaşır...

Uzmanların belirttiğine göre... ''Hamur işlerinde bir tarifi uygulayınca başarılı sonuç almak için öncelikle belirli bir hamur kıvamını tutturmak gerekir.'' Başka bir konuda ''Hamurun kıvamını belirleyen ise kullanılan un ve sıvı miktarının birbirine oranıdır. Ancak undan una fark vardır, bütün unlar aynı miktarda su çekmez.'' Hamur işlerinde kulak memesi kıvamını en güzel bir şekilde Türk Kadınları tutturup, beylerine güzel yemekler sunmaktadır. Tarihte ki o imparator Hammurabi'nin bu hamur işleri ile en ufak bir alakası yoktur...

Tanzimat Fermanından sonra, dış devletler ile bir çok idari ve ekonomik ilişkiye giren Osmanlı İmparatorluğunda, kulak memesi kıvamı biraz geri plana itilir olmuştur. Bir çok gavur icadı yemek Osmanlı Mutfak Kültürüne girdiği için, kulak memesi kıvamına hanımlar dikkat etmez olmuşlardır...

O tarihten sonra yapılan bir dolu savaşta, askerlerin cephelerde, karınlarını doyururken, kulak memesi kıvamını hiç iplemedikleri, ''Keşke karnımız doysun da, bir de geriye sağ salim dönelim, sonra da eve gidip hanımlarımızın kulak memelerini ısıralım.'' dedikleri, kayıtlara geçmiştir...

Kulak Memesi Kıvamının Gayrı Resmi Tarihi kısaca böyledir. Yalanım varsa beni ibibikler ve eğri bodikler kovalasın... Buradan hanımlara sesleniyorum, siz yine de benim yazdıklarıma kafayı takmayın, kulak memesi kıvamını tutturun, eşinizin gönlündeki tahtlara da kurulun, hadi bana eyvallah ben kaçtım...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonra Bir Gün
Nenişti O Bizim Gözümüzde Senelerce
Gece Kuşu
Sam Amca Hayırsız Yeğenine Neden Yahu Diyemiyor
Kitaplarımı Ararken
Böyle İdam Görülmedi
İtinayla Kahve Falına Bakılmaz
Patlıcan Oturtma
Muz Kabuğu ve Merdiven
Onunla Çok Güzel Günlerimiz Geçti

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir İki Gazete
Yedi Paket Birinci
Ay Em Ef Biraderler
Karınca Kararınca
Biri Baharat mı Dedi
Çay Kaşıkları
Güzel Bir İnsan Patates Kızartması ve Gazoz
Ben de Saadet Zinciri Kuruyorum
Limited Şirket Ortağı Bile Değiliz Abi Ne Stratejik Ortağı
Maaşını Soruyorum Söylemiyor

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Papatyaya [Şiir]
Babam Eve Her Döndüğünde [Şiir]
O Zamanda Bir Leştiniz [Şiir]
Bağışlayın Bizi [Şiir]
İlahi Adalet Bu Mutlak Gerçekleşecek [Şiir]
Gökyüzü [Şiir]
Hiç Tanımadığım Çocuklar [Şiir]
Bu Kadar mı [Şiir]
Melek Halamın Evi [Şiir]
Bak Bakalım Arkadaş [Şiir]


Ahmet Zeytinci kimdir?

1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.