Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Şunu unutmayın ki bağırıp çağırarak çocukları susturamazsınız, onu bir kalem geçin, tamamen ters tepki yapar, kendi çocukluğumdan biliyorum. ''Bak ben ağlıyor muyum?'' diye bir soru cümlesini de hiç iplemezler çocuklar... O zaman başka alternatifler bulmak durumundayız... Sevilmeyen siyasetçilerden birinin resmini gösterseniz belki bir ihtimal susma ihtimalleri olabilir diye düşünüyorum... Ama bu tabi bu siyasetçinin de seçimini iyi yapmak lazım. Bir kere deneyip hangi siyasetçinin fotosunu görünce sustuysa, her seferinde onu göstermeli... Ağlamayan Çocuklara Meme Verilmez adlı 13 ciltlik muhteşem eserin sahibi Hicabi Momentus bu konuda şunları söylemektedir. ''Çocuklar genellikle meme emdikleri zaman susarlar.'' Adamın tespitine bakın, müthiş yahu! Demek ki şu tespiti biz de yapabiliriz ''Meme ememedikleri zamanda susmazlar.'' Vahavvvv! Daha neler diyecek bakalım. ''Ayrıca meme başlarının da çok sivri ve kolay emilir olması yapılan bilimsel tespitler sonucu çocukların susmasını 2.38 saniye daha öne alıyormuş.'' Bilimsel gerçekler billahi bunlar, ben söylemiyorum, bilim, yine bilim... Çocuğun karşısında amuda kalkıp, başka başka delilikler de yapabilirsiniz, ama bunların susturma konusunda hiç bir garantileri yoktur. Ağzına biber sürerim durumuna da gelmeyin sakın, biber inanın çok pahalı, gramı bile para... Zaten ağzı yandı mı biberden, azıcık ağlıyorsa, o azıcık çoğalacak, sizi daha da deli edecektir... En güzeli çocuğun direk bilinçaltına nokta atışı yapıp, aslında çocuğun ağlamadığını bu yaptığının gülmek olduğunu ona inandırmaya çalışın, belki bir müddet sonra gülmeye başlayacak ve beraber kakara kikiri güleceksiniz... Hiç susmuyorsa bak seni yoldan geçen çingenelere veririm, gibi ucube cümleler kurmayın sakın. Çok küçükse, emzik verin ağzına, yaşı biraz daha büyükse, çizgi film filan açın. Ya da meme verin, bir şeyler yapın işte, zaten ağlamayan çocuğa meme vermezler değil mi? Ceza vermek bazen çözüm olsa da bazı zamanda çözüm olmayabilir... ''Git odana cici çocuk ol da gel.'' diye beylik bir cümlemiz vardır bilirsiniz, ana babalarımız arasında... Bir çok çocuk odasına gidip şarj olup tekrar geri gelir, işte o geri geldikten sonra bir iki dakika çok önemli, tekrar ağlamaması için, onu atlattınız mı korkmayın. Sonra sütliman olacaktır her şey... Çocuklarınızı ağlamasını istemiyorsanız onlara vurmayın ve bağırmayın. Şiddet ile ve öfkeyle hiç bir sorunun kökünden çözüldüğü görülmemiştir... Anlayışlı anne ve babalar, bu topluma sağlıklı nesiller hediye edecek, o çocuklarda ileri ki yıllarda yaşadıkları toplumlara bir çok güzellikler katmakta tereddüt etmeyeceklerdir...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |