Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
Şeytan da kovulmuş olup kendisine mühlet verilendi. Şeytanın akla getirdiği vesvese ve şeytanın aldığı kararlar ahit mühleti boyunca geçerliydi. Eğer El isteseydi siz acıkmazdınız! Acıkmanızı da El diliyordu. Şeytanın sizi kandırmasını da El istiyordu. Şeytanın istediği de El ‘in dilemesine göreydi. Görüldüğü gibi söylemler fasit daireydi. Kısır döngüydü. Söylemler El ‘in kendi açtığı yaraları, kendisinin sarmasına göre kurgulanmıştı. Gerçek içinde hiç biri pratiğin işleyişine uygun değildi. Olup bitenlere göre yakıştırma çıkarım ve modülasyonlardı. Bu soyut ve kurgusal mantığa göre El ‘in rızk vermenin takdirini yapmıştı. Durum buysa sosyo toplum içinde rızk takdirine göre olup biten kavgalar, cinayetler, kötülükler, hırsızlıkla-zalimlikler ahlaksızlıklar vs. hepsi de El ‘in belirttiği takdir söylemlerinin üssel açılımlarıydı! Hepsi takdire bağlı gerçekleşmeydi. Birine takdir olan zenginlikler ters taraftan takdir edilmeyen zenginliğe karşı takdir edilen fakirlikler olup; zengin, zenginliği elinde tutucu dalavere ve zalimliklerin üssel açılımıyla olacaktı. Fakir de fakir oluştan kurtulmanın, zenginliğe yönelmenin eylem ve düşüncesi içinde olacaktı. Bu iki zıt düşüncenin potansiyelli durumu çatışmacı bir üslup ortaya koymakla; öldürme, öldürülme, ganimet, yağma vs.yi ortaya koyacak eylemlerin üssel açılımları olacaktılar. El takdiri ile ortaya konan bu türden çatışmacı üslubun üssel ve çatışmacı açılımlarını veren karşılıklar hep kısır döngü olan cevaplardı. El bu tür kısır döngü olan üssel açılımlara bıkmadan, usanmadan ve de üşenmeden tek tek karşılık sözler söylüyordu. Yalıtıma bağlanımlar ihtiyaçlar hiyerarşisini belirlemekle içimizde duygu seli olup, dışa doğru yönelici üssel açılımlardı. İhtiyaçlar hiyerarşisi içimizde eşikler belirlisi bir sıralama güdüsü gibiyse de beliren şartların basıncı nedenle birbirinin yerini alabilen durumlardı. İhtiyaçlar hiyerarşiği yönelimler içte eş anlı üssel belirimle eşikler yükselmesi ve eşikler düşümü gibi eylem kontrolleriyle dışta acıkma, savunma, güvende olma, stresten kaçınma, dinlenme gibi parçalı durumlar belirlisidir. Acıkma ihtiyaçlar hiyerarşisi içindedir. Enerji sağlaması olmadan savunma yapmanız, düşünmeniz stresten kaçınmanız olanaksızdır. Bir kere "bu bağ ilişkisi" kurulduğu zaman da bazen korku açlığın önüne geçer. Sürekli olmamak kaydıyla sıralama yer değişebilir. İşte insan onurunun açlığın önüne geçen tutumu da, bu bağ ilişkisi ile olası bir üssel açılım olmakla gerçekleşirken yer ve işlerge sırası değişebilmekle ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde sosyo toplumsa eklemli durumlardandı. Değilse açlıktan gözü kararmakla, açlığı tavan yapmış bir süredurum; mikrop kapacakmış, utanacakmış demeksizin, çöp varilindeki yiyeceğe SALDIRIR. Bu nedenle onur, utanma vs. ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde ama temel ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde değildir. Fakat temel ihtiyaçlar hiyerarşisi gibi davranabilir. Enerji sağlama nedenle enerji sağlamaya yönelme olan açlığın belirmesi; dışta kişi-kişi arası en çok potansiyelle ve en çok organize oluş eğimi olması nedenle, dıştan enerji sağlama olan açlık vurgusu öne çıkan inşa unsuru olacaktı. Kolektif süreçler ve üreten toplumsal süreçler açlık nedeniyleydiler. Yani kolektif süreç ile kolektif süreçli üreten toplumlar, açlık nedenli ortaya konan davranışların açılımıydılar. Fakat açlık toplumsal nedenle ya da üretimse nedenle ortaya çıkmıyordu. Yani bizler üreten toplumlar ve kolektif oluşumlar olduğu için acıkmıyorduk. Milyarlarca yıldır açlık ortada cirit atarken, şunun şurasında on bin yıl öncesine kadar üreten bir toplum yoktu. İşte at izinin it izine karıştığı yerler; bizim kolektif nedenle, toplumsal nedenle acıkmadığımız yerler olmakla, buralardı. Anlamadığımız şey El 'in de sırf bu acıkmanın doyma sağlaması olma nedenle kurgulanmış olmasıydı. Kolektif oluş ve toplumlar acıkmaya çare olan eylem ve uygulamaydılar. Toplum, içinde üreten ve üretenin kimsesi herkes olan "özne nesnel etkileşim belirlisiydi". Ama El toplum gibi açlığa göre sağlama değildi. El; Hamurabi, İbrahim, Nemrut gibi seçilmiş kimi kişiye göre beslenme kaynaklarını dağıtan, çoğu kişiyi de beslenme kaynaklarında yoksun kılıp; bu muhtaçlığı yalvartan öznel anlayıştı. El böylesi bir kolektif süreç enfeksiyonu olmakla üretimden sonra çok gelişmiş bir üretim ve çok gelişmiş bir üretimin dağılma aşamasında sonra vardı. Yani El açlıktan çok çok sonra üreten ilişkinin üretim hareketi içinde dağılımıyla vardı. Takas ve ittifaklar üreten ilişkili üreten hareketin üssel açılımıydılar. İyilik, kötülük, ahlak, gasp, darp, öldürme, adil olma zulüm, sadaka, zekât vs. de El mana anlayışlı düşüncenin kolektifçe üretilenleri, paylaşım asamasın da El takdirine göre uygulaması yapılacak olan üssel durumun açılımlarıydı. Yani El mana anlayışlı üssel durumlar, şişede cinin çıkmasıydı. El mana anlayışıyla içilenin şişe içinde durduğu gibi durmaması olmakla; Pandora’nın kutusu veya matruşka açılımıydı. Üreten ilişkiyi, üretim hareketini ortadan kaldırın; El de ortadan kalkar. El üreten kolektif ilişkinin paylaşma aşamasında, aşılması gereken en büyük ve yapay; ihtiyaç duyulmayan dirençti. Bu direnç ortadan kalkınca "her şey şişede durduğu gibi durmaya, şişede (olukta, kaynakta) herkese göre akmaya başlar". Çünkü üreten ilişkinin bağlanım kuralları El 'e göre, El 'in keyfine göre FAİZLE değildi. Üreten ilişkilerin açlık gibi savunma gibi kendi bağlanım kurallarına kolaylıkla ve en az dirence göre önünü açacak "üreten özne nesnel akışa göreydi". At izinin it izine karışmış olduğu bu tür kısır döngü içerikli aldatma, yalan dolan sözler kapsamındaki söylemleriyle El, güncel ortamın koşullarına göre faydacı-yararcı veya pragmatikle davranıyordu. El, ganimet istediği zaman; “El yolunda birleşin ve savaşın” diyordu. “El yolunda size öldürüşle kısas söylendi”, diyordu. “El yolunda ölenlere, öldü demeyin” diyordu. “El yolunda canlarınız ve mallarınız cennet karşılığında satın alınmıştır” türü birçok sözleri El buyruk olarak söylüyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |